Çarşamba Mayıs 15, 2024

Gezi Sosyalizmin yoludur!

Bütün dünyada kapitalizmin tahribatları katlanarak her geçen gün artmaktadır. Kapitalist sermaye birikimi, kitlelere; savaş, göç, ırkçılık, dinsel ve etniksel kutuplaştırma, cinsiyetçi ayrımcılık, işsizlik, yoksuluk, demokratik hak ve özgürlüklerin artan ölçüde gaspı ve doğanın yıkımı olarak geri dönmektedir. Buna karşı ise, kitlelerde biriken bir öfke seli, zaman zaman önlerine dikilen setleri yıkarak kendi yataklarını bulmaya çalışan bir eylemlilik içindedir.

Haziran Ayaklanması (GEZİ), Türkiye ve Kürdistan’da neo liberal kapitalizmin özgürlükleri ortadan kaldırmasına karşı politik bir isyandı.

Bu isyan şimdilik geri çekildi, ancak onu yaratan koşullar daha da arttı. Faşist Erdoğan’ın siyasal temsilciliği altında birleşmiş olan burjuvazi, şimdi daha da pervasızca saldırmaktadır.

Ülkede kitlelerin kan ve can pahasına kazandığı demokratik olan ne varsa ortadan kaldırılmıştır. Bunun da ötesinde muhalif olan, aydın olan ve sisteme şu veya bu nedenle karşı çıkan ve sesini çıkaran herkese karşı burjuvazi azgınca saldırmaktadır. GEZİ’nin ortaya çıkmasına neden olan poltik özgürlükler daha ağır ve kitlesel kıyımlarla yok edilmiştir.

Faşist dinci diktatörlüğün esas hedefllerinden biri, işçi sınıfının tüm kazanımlarını yok edip, sınırsız bir sömürü ağı yaratmaktır. Bu nedenle de, kıdem tazminatı hakkının ortadan kaldırılması, emeklilik yaşının uzatılması, grevlerin çeşitli bahanelerle yasaklanması ve OHAL ile tüm kazanılmış hakların budanması, burjuvaziye dikensiz bir gül bahçesi yaratmak içindir. Ne var ki, politik özgürlüklerin gaspına koşut olarak ekonomik hak gasplarının daha da artması, sınıfı, burjuvaziye karşı daha güçlü bir direnişe hazırlamaktadır. İşçi sınıfı içindeki huzursuzlukların artması bu belirtinin en önemli verisi olarak gözükmektedir.

TÜSİAD, MÜSİAD ve daha bir çok irili ufaklı sermaye kuruluşları, yani bu devlete egemen olanlar, faşist dinci tek adam diktatörlüğüne olanca desteklerini sunmaktadır. Çünkü, onlar için “demokrasi” daha fazla sömürü ve sermaye birikimidir. Daha fazla palazlanma ve büyümedir. İşçi ve emekçilerin ise tüm haklarının yok edilmesidir. Sermayenin vahşi bir şekilde büyümesi bu koşullar içinde olabilmektedir.

Kitleler üzerinde estirilen devlet terörü, toplu tutuklamalar ve işten atmalarla kitleleri zapt-ı rapt altına almak istesede, gelinen aşamada burjuvazinin bunu tam olarak başardığı söyelenemez.

Egemen sınıfların ağır baskı koşullarına karşın, kitleler bütünüyle susturulamamıştır. Bu en azından “16 Nisan Referandumu”nda bir kere daha görüldü. Ve yine ülkenin bir çok yerinde tek tek direnişler ve bunlara verilen destekler, grevlerin yasaklanması ya da ertelenmesi, yığınsal işsizlik ve artan yoksulluk ve bunlara bağlı olarak politik özgürlüklerin bütünüyle ortadan kaldırılması yeni bir direniş sürecinin olgunlaşmaya doğru gittiğinin işaretlerini vermektedir. Egemenler ile onlara karşı duranlar arasındaki çelişme keskinleşme eğilimi içindedir. Bu keskinleşmeyi yumuşatma görevinin CHP üstlenmiş olsa da, o da yeni GEZİ’lerin gelmesi önünde engel olamayacaktır.

Bunların yanında, Kürtler üzerindeki yok etmek politikası ve Kürt Ulusal Hareket’in her alanda yoğun direnişi ve savaşı, egemenlerin ciddi bir şekilde huzurlarını kaçırmaktadır. Kürtlere karşı kışkırtılan miliyetçilik, dinsel ve etniksel kutuplaştırma politikaları, eknomik ve politik hak gasplarının üstünü fazlaca külleyememektedir. İşçi ve emekçiler, gerçek çıkarlarının nerede olduğunu yaşayarak öğreniyorlar. İçi boş dincilik ve milliyetçilik, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin ve yukarıda sıraladığımız politik özgürlüklerin üzerini örtmeye yetmiyor.

GEZİ’ler yine gelecek. Çünkü baskı altına alınmış olan kitleler bir çıkış yolu aramaktadır. Bu önemli bir olgudur.

Gezileri yaratan kapitalist sistem ve politikası hala yürürlüktedir. Geziler kapitalist sistem yıkılana kadar var olacak ve kapitalist sistemi yıkacak olanda örgütlü Haziran Ayaklanmaları (GEZİ’ler) olacaktır. Bu nendenle, komünistlerin işçi sınıfı içinde daha ısrarlı ve güçlü bir çalışma perspektifiyle hareket etmesi bir elzemdir. Sınıfların son tarihsel kavgası işçi sınıfıyla burjuvazi arasındadır. Ve kavga işçi ve emekçilerin güçlü olduğu şehirlerde, sokaklarda ve fabrikalarda yürütülecektir. Bu perspektifle hareket etmeyenler kaybedenler olacaktır.

GEZİ’nin yolu, işçi sınıfının kurtuluş yoludur. Kapitalizm burada yıkılacak ve sosyalizm burada kurulacaktır. Burjuvazinin GEZİ heyulası korkusu bundandır.

 

39362

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Sayfalar

Yusuf Köse

“Fırtınalar içinde, bıçak sırtında”

Komünist önder Mehmet Demirdağ anısına...

Devrime (ve Cizre'ye) dair

“In puncto punctii”[1]

Murat Uyurkulak’ın, “Vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi,”[2] notunu düştüğü; Cornelius Castoriadis’ün, “Önce bir tahayyüldür,” dediği devrim, radikal sosyalistlerin indinde güncelliğini yitirmeyen -“olmazsa olmaz”- “Tek yol”dur; dünyayı değiştiren devrimci praksistir; engellenemezdir; gereklidir.

Sadece bu kadar da değil: Egemenlerin kâbusu, ezilenlerin şölenidir; Prometheus’un takipçilerini var eden tarihsel eylemidir; bilimden sanata, beşeri münasebetlerden sosyal hayata, ekonomiden politikaya “ilerleme”nin yegâne sebebidir.

38 YIL ÖNCE TOPTAŞI CEZAEVİNDEN KAÇIIRILDIK.ANISINA...

Bugün 9 Aralık TOPTAŞI CEZAEVİNDEN kaçırılışımızın-firarımızın 38. yılı .Firar veya Kaçırılma çalışmalarımız durmaksızın, aksatılmadan iki yıla yakın sürdü.  Değişik aşamalardan geçen , çeşitli kere ertelenen, eylemin şekillerinde değişiklikler yapan, uzun soluklu bir  planın sonuna gelmiştik.
 

Emek seferberliğiyle mücadeleye güç kat dayanışmayı büyüt

Savaş, direniş ve çatışmaların odağında yer alan coğrafyamızda büyük bedeller ödenerek yaratılan mücadele tarihine, kesintisizce süren direnişlere tanıklık etmekteyiz. Halkımızın devrimci öfkesi ve mücadelesi eşine az rastlanır faşist bir saldırganlıkla ezilmeye, katliam, gözaltı ve tutuklamalarla bastırılmaya çalışılsa da sınıf mücadelesi direniş, çatışma ve kopuş zemininde yol almayı sürdürmekte, çelişkiler keskinleşmektedir

"Bize nasıl yaşanacağını ve ölüneceğini gösteren üç yiğit çocuk!"

Ankara: 21 Ekim günü Dersim’in Pulur ilçesi Şahverdi köyünde TC askerleriyle girdikleri çatışmada ölümsüzleşen TKP/ML TİKKO savaşçıları Cengiz İçli, Hakan Çakır ve Özgüç Yalçın için dün Ankara’da anma toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıda Şahverdi’de TC askerleri tarafından işkenceyle katledilen Özgüç Yalçın (Sefkan)’ın babası Sermet Yalçın tarafından yapılan konuşmayı paylaşıyoruz:

“Dostlar,

Dağları mesken tutan ;"Bir çift yürek"Veysel Uyar , Erdogan Tekin ölümsüzdür .

Ne zamanki, yaz mevsimi yeni bir iklime evrilir güz ayları başlar , masallarda , romanlarda derler ya  "Uçsuz bucaksız dağların doruklarında  beyaz-bembeyaz karlar belirirmiş". Munzur dağlarıda her Sonbaharın ortalarında bir genç kadının gelinlik  giymesi gibi, beyaz karlarla süslenir,bizse Munzur dağlarının o heybetli  duruşuna mest olur,gözlerimizi ayıramazdık, gördüğümüz harika doğal manzara karşısında.Munzur dağları  gerillanın gönlünü çaldığını bilircesine gülüçükler gönderirdi bizlere... Ovacığın düz yemyeşil  ovasına kar düşünce bambaşka bir doğa güzelliği ortaya çıkardı.

TC = İŞİD = ERDOĞAN

   Dünya IŞID saldırılarının şokunu yaşıyor...

Suriye'de Neler Oluyor Tahir Elçi Neden Öldürüldü

Suriye’de olan biteni,Rusya’nın Suriye’de ne yaptığını anlamak için başvurmamız gereken kavram  petrol,doğalgaz ve boru hatları.Avrupa kıtasının Rus doğalgazına bağımlılığı biliniyor.Avrupalıların bu bağımlılıktan çıkmak için Katar doğalgazını Suudi Arabistan-Ürdün-Suriye-Türkiye üzerinden taşıma projeleri de biliniyor.Pek bilinmeyense Esad’ın 2009 yılında bu yeni boru hattının Suriye’den geçişini reddetmesi ve bu boru hattından büyük karlar sağlayacak Türkiye ve Katar’ın tekerine çomak sokması.Bu da Suriye’nin istikrarsızlaştırılmasında Türkiye’nin,Suudi Arabistan’ın ve Katar’ın rolünü ve

Yok edilmek istenen umutlarımızdır

Faşist diktatör ve arkasındaki sermaye güçleri, bizleri sindirerek ve umutlarımızı tüketerek iktidarlarını sürdürmeye çalışıyor.

Başta Kürtler olmak üzere halka her yerde saldırıyor. Onun en iyi evlatlarını katlediyor. Katledemediklerini tutukluyor, gözdağı veriyor, susturuyor ve sindiriyor.

Kürt aydınların birer birer katledilmesi, Kürt illerinin abluka altına alınıp tankla topla ateş altında tutulması, demokrat gazetecilerin tutuklanması ve ülke çapında kitleler üzerinde sindirme operasyonlarının her geçen gün ağırlaştırılarak sürdürülmesini yaşıyoruz.

İstanbul Enternasyonalizmsiz Hiç

Önemli olan ne kadar doğruyu söylediğimiz değil ne kadar doğruya yaklaştığımızdır.

Gelin bu sefer dadaistce yazmanın gözüne vuralım.

Sonunda, içimde olupta bir türlü başka şehirde yaşayamadığım şu avrupayi tarzı yaşantıyı, fakirliğin tüm tadını  çıkara çıkara yaşamayı istanbulda bulmuş yaşıyorken  İstanbul proletaryasını da Aziz yoldaşı son yolculuğuna uğurlarken görmek nasip oldu.

Her iştirak çıkarılması gereken bir dersi de içinde barındırır diyerekte...

Tartışırkende söyleyeni düşman olarak değil hırsız olarak görelim.

Yazar bazen hırsızdır da.

Demirtaş’a Suikast Girişimi Tahir Elçi'ye Saldırının İşaretiydi- Çetin Çeko

Bir hafta önce Diyarbakır’da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın kurşun geçirmez makam aracının arka camına sıkılan bir kuruşundan dolayı inceleme başlatılmıştı. Valilik araçta yapılan inceleme sonucu herhangi bir ateşli silah artığına rastlanmadığını belirtti. HDP ise, Eşgenel Başkanları Demirtaş’a suikast girişiminde bulunulduğu gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, aracın bağımsız bir laboratuvarda inceletileceğini açıklamıştı.

Sayfalar