Çarşamba Mayıs 1, 2024

İdeolojinin kadrosu olmak

Devrim gerçekleştiren komünist parti tarihleri incelenip araştırıldığında küçük burjuva ideolojisinin yönetim düzeyinde ve kolektifte etkili olmaya çalıştığı, egemen olduğu dönemlerin yaşandığı görülür. Proletarya partisinde silahlı savaşın bir savaş çizgisi olarak egemen olmadığı, burjuva-feodal sistemden ve onun ideolojisinden TAM KOPUŞ sağlanamadığı süreçlerde tasfiyeciliğin kısa süreli de olsa etkili olduğu ve olmaya çalıştığı dönemler yaşanmıştır. Bundan sonra da yaşanma olasılığının mümkün olduğu bilinmelidir. Proleter ideoloji üzerinde burjuva ideolojisinin etkisi olarak tanımlanan tasfiyeciliğin örgüt içinde görünür olduğu dönemlerde bir yandan ideolojik kargaşa ve kaos diğer yandan şiddetli ve sarsıcı ideolojik çatışmalar-gelişmeler yaşanır. Proleter ideoloji burjuva ideolojisine karşı savaşıp üstünlüğünü arttırdıkça ideolojik netlik, sağlamlık, devrimci ölçü ve kriterde açıklık kazanılır. İdeolojik temelli kazanımın sonuçları örgütsel-önderliksel boyuta yansır. Kitleselleşmenin zemini güçlenir.

Böylesi süreçte her pratik duruş, yürüyüş, konumlanış, hareket ve kişilikler dikkatlice analiz edildiğinde küçük burjuva olan her türden örtünün kolay parçalandığı rahatlıkla görülür. Hiçbir ara örtüye gerek kalmayacak şekilde örgüte ait ne varsa her şey gerçekliğin aynasında bir kez daha ölçülür. O güne kadar küçük burjuvaya ait olan yıllarca saklanmaya gizlenmeye çalışılan her şey bütün çıplaklığıyla açığa çıkar. Görünmeyen görünür, anlaşılmayan anlaşılır, tanınmayan tanınır hale gelir. Bu gerçeklik kadro ve militanlar için daha fazla geçerlidir.

Birinci olarak sınıf düşmanlarıyla yaşanan çatışma ve savaşımlarda ikinci olarak örgüt içinde küçük burjuvazinin etkin olmaya çalıştığı dönemlerde ona karşı yürütülen mücadelede kadroların-militanların gerçekliği ve kimliği hiç olmadığı kadar açığa çıkar. İdeolojik olarak yeterince katılım ve dönüşüm sağlayamayan, proleterleşip, gerçek anlamda dava insanı olamayan yarı-bilinçli, yarı-inançlı kişilikler-kimlikler-renkler daha kolay görünür olur.

Partinin ateşinin yükseldiği dönemler ideolojik sarsıntı yaşadığı dönemlerdir. Proleterleşemeyen iki sandalye arasında oturmaya devam eden çift kimlik, çift karakter taşıyanlar devrim ve sosyalizm davasına bağlı olmayan halka hizmet etmek yerine kendi kariyerist çıkarlarını esas alanlar, pasif ve zayıf olanlar bir anda aktifleşip etkin olmaya çalışırlar. Görünmezken görünür olmaya, silik ve pasif durumdan herkesi “hayrete düşürecek” şekilde aktif olmaya başlarlar. Bu değişimin nedeni ve yanıtı inandırıcı ve haklı zeminden olmadığı bir gerçektir.

Değişik durumlarda ve farklı biçimlerde çift kimlikli örneklere-pratiklere hiç olmadığı kadar fazlasıyla tanıklık edilir. Kariyer ve mevki düşkünü ne kadar küçük burjuva unsur varsa karmaşa ve kaos ortamlarında “durumdan vazife” çıkararak görev almaya aktif olmaya başlarlar. Bir anda keskin ve yemin billah “Partici-Kaypakkayacı” kesilirler.

“Yaşam rol yapmayı kaldırmaz. Eninde-sonunda gerçekler, gerçekliğini haykırır“

Toplantılarda gerçek fikirlerini-görüşlerini açık yüreklikle dürüst bir şekilde ifade etmeyen kimliğini ve rengini saklayıp gizleyenler ideolojik çatışmaların saflaşmaların açık yaşandığı dönemlerde kendini fazla gizleyemez. Gerçek yüzlerini açığa vurmak konusunda fazla direnemezler. Sözde ne darbeci tasfiyecilerden ne de tasfiyecilere karşı tavır alanlardan yana olmadığını “taraflar üstü”-“tarafsız” olduğunu ifade eden az sayıdaki kadro ise “taraflar üstü” olduğunu bu yönlü hareket ettiğini çevresindeki yoldaşlarına anlatmaya kabul ettirmeye çalışanların ise tasfiyecilerin huzurunda boynunu büküp önünde eğildikleri görülür.

Taşımadığı sahip olmadığı meziyetleri taşıyormuş rolünü oynayanlar, rol çalanlar, yoldaşlarının yanında farklı görüş savunanlar “sorumlularının” yanında efendisinin istediği görüşleri savunanlar, göze girmek için olmadık kılıklara girenlerin iç içe geçtiği bir dönem yaşanır.

Doğru olmadığını çok iyi bildiği halde inanmadığı sahte görüşleri savunmak “zorunda kalan” ve sanki geçmişten beri benzer görüşleri savunuyormuş görüntüsünü vermeye çalışanlar, yetki-kariyer-konum-mevki sahibi olmak için olmadık rollere girenler, birbirleri hakkında olumlu hiçbir fikre ve inanca sahip olmazken birbirleri hakkında olmadık şeyler söyleyenler tasfiyecilik zemini üzerinde bir araya gelip kader birliği yapmaya başlarlar. Kendisi olamayanlar başkasının “adamı”-“memuru” olanların sayısı artar. Bu süreçlerde hiçbir dönem olmadığı kadar kadroların-militanların gerçekliği açığa çıkar. İdeolojik kaos ve kargaşanın tasfiyeci süreçlerin yaşandığı dönemler kadro ve militanların gerçekliğini çok açık ve net bir şekilde tanındığı dönemler olur. Devrim ve sosyalizm davasına bağlı olanlarla sahte bir şekilde bağlı olduğunu gösterenler arasındaki çizgiler keskin ve kesin şekilde çizilir. İdeolojik olarak yetersiz-zayıf olanlar kaos ortamlarında daha fazla düşkünleşip-tutarsızlaşır ve çirkinleşir.

Unutmayalım ki, devrimci mücadele ve yaşam film setinden ibaret değildir. Yaşam rol yapmayı kaldırmaz. Eninde-sonunda gerçekler, gerçekliğini haykırır. Gerçeklere hürmet, aynı zamanda kendimize karşı da saygılı davranma anlamına gelir. Tasfiyeciliğe en iyi yanıtı ünlü Fransız yazar vermektedir. “Gerçeği toprağa gömerseniz büyümeye başlar. Ve öyle patlayıcı bir güç kazanır ki, yeryüzüne çıkarken her şeyi havaya uçurur.” Çünkü gerçekler devrimcidir. (Bir Partizan) 

46696

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Siyasi partiler ve İslami sermaye ilişkileri içinde Fethullah Gülen

Türk siyasetinde bir tiyatro oyununa daha tanık olduk. Türk devleti, yıllardır bağrında büyüttüğü, hatta 12 Eylül darbesinden sonra Anavatan Partisi döneminde Türkiye Umumi Vaizi yapılan Fethullah Gülen’i terörist ilan edip darbe yapmakla suçlayarak demokrasi oyunu oynamaya başladı.

15 Temmuz Darbe girişimi, Yenikapı mitingi ve burjuvazinin kendi arasındaki uzlaşması

15 Temmuz 2016 tarihinde geçekleştirilen darbe girişiminin üzerinden bir ay gibi geçmeden devletin yeniden yapılandırılması adı altında AKP’nin dizginsiz saldırıları devam etmektedir.

AKP, 2011 yılında siyasal çıkarlarına ters düşmesiyle yollarını ayırdığı Fetullah Gülen’le girdiği hesaplaşmayı bugünlere kadar aralıksız sürdürse de, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaptığı hamle, geride kalan süreyle kıyaslandığında, 5 yılda yapamadıklarını bir ay gibi kısa bir sürede başarmış oldu.

Düzen İçi Sol’culuk;Özgür Yıldız

Her toplumsal yapı kendi karşıtını da içinde taşır. “Sol”da, kapitalist sistemin karşıtı olarak ortaya çıktı ve gerçek kimliğini Komünist Manifesto’nun yayınlanmasıyla buldu. Bu süreçten sonra işçi sınıfı, kendisi için bir sınıf olarak burjuvazisinin karşısına, ütopik olmayan gerçek sosyalizm alternatifiyle çıktı. Elbette, burjuvazi boş durmadı. “Sol” hareketi reforme etme yollarını seçti. Proudhon, Bernstein ve Kautsky kadar sol”u reformizme etmenin teroik zeminlerini hazırladı.

Milliyetçi Enternasyonalizm

Bir kavramın, bugünün üretim ilişkileri içerisinde neyi ifade etmeye çalıştığını bilince çıkarabilmek için O kavramın, ilk ortaya çıktığından bugüne geçirdiği evrimı, hangi sınıfta ortaya çıktığını, hangi ihtiyaçtan kaynaklandığını, diğer bir deyişle hikayesini incelemek en etkili yöntemlerden biridir, çünki kavramların ifade edildiği dillerde sosyo-ekonomik hareketliliğe bağlı olarak gelişen, gerileyen canlı organizmalardır, bir kavram ilk çıktığı dönemde „olumlu“yu „iyi“ yi, „doğru“ yu işaret ederken sonraki dönemlerde karşıtına dönüşerek „olumsuz“ u, „kötü“ yü, „yanlış“ ı işaret edebilme

BATI BAĞIMLISI TÜRK BURJUVAZİSİ YÖN MÜ DEĞİŞTİRİYOR?

15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra, darbenin arkasından tartışılan konulardan birisi de; “Türkiye eksen mi değiştiriyor?”

AKP-Erdoğan çevresine ve yandaş medyada yazılıp çizilenlere bakıldığında ise, darbenin arkasındaki ABD ve AB istenmiyor. ABD ve AB medyasına bakıldığında ise Erdoğan'ın artık istenmediği gerçeği vardır.

Trabzon / Maçka'da Partizanlar; Tamer Çilingir

’’(…)
Maçka bir noktadır Türkiye haritasında,
Osmanlı’nın vergi defterlerinde geçer adı,
önemsizdir yağı, bol yumurtası, peyniri,
bir de delice balı vardır ilkçağlardan beri,
saray mutfağında bilinir
Maçka`yı, Maçkalıyı bundan öte tarih ne bilir? (…)’’ der İsmet Zeki Eyüboğlu bir şiirinde.

Ya Devrimden yanasın yada faşist diktatörlükten yanasın

Garip olaylar oluyor ülkemizde. Aslında garip olaylar oluyor demekte yanlış. Çünkü,hepimiz alıştık devletin bu tür panorayak oyunlarına... Devlet erk'inde at iziyle ıt izi birbirine karışmış durumda. Darbeciler kim? Darbeyi yapanlar kim? Bunların siyasal temsilcileri ve yönlendiricileri kimler? Henüz bu sorular en azından kamu tarafından netlik kazanmış değil. Açık olan birşey var ki,darbeciler devletin içerisinde ve iktidarın önemli mevkilerinde yer almaktadır.

Emperyalizm yaşlanıyor. Yaşasın Halk Savaşı

Uzun süredir yazamıyorum. Bunun temel sebebi okuma, araştırma ve inceleme yapıyor olmam. Bir yandan günlük ekmek mücadelesi, bir yandan ev içi sorumluluklar, ara molalar, bilgiyi fazlalıklarından arındırma ve süzme. Marx, Engels, Lenin, Mao’nun Türkçe eserleri bitti gece üçlere dörtlere yol alırken. Arada çerez niyetine Orhan Hançerlioğlu’nun düşünce tarihi, ve yüzlerce sayfa, tez… Sabah altı buçukta kalk borusu sonrası, martı çığlıklarına zincirlerimin sesi karışıyor. İş yerine ulaşım için gereken bir saatlik süreyi de boşuna harcamak olmazdı.

TKP/ML : Ne sois pas du côte du conflit des cliques fascistes mais du côte de la Guerre Populaire – (sur la tentative de Coup d’Etat)

Aux turques, aux kurdes et aux travailleurs de différentes nationalités,

M.Oruçoğlu’nda boy veren anarşizan ve revizyonist karakterli kimi görüşler üzerine kısa bir değerlendirme ; Halil Gündoğan

Bilenler bilir Sayın Oruçoğlu Halkın Günlüğü gazetesinde “Antagonizma” ismiyle tanımlamayı tercih ettiği köşesinde çeşitli konular/meselelere dair görüş ve düşünsel eğilimlerini paylaşır okuruyla.

Demokrasi, OHAL'le Değil Demokratik Halk İktidarıyla Gelecek!

Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız,

Faşist Diktatörlük halkla bir kez daha dalga geçmeyi tercih etti. Ve bir kez daha kendi içindeki kapışmayı halka fatura etmekten bir saniye bile tereddüt etmedi.

Sayfalar