Çarşamba Mayıs 22, 2024

Kanla beslenen Almanya (Nubar OZANYAN )

Hafıza katillerine inat, modern tarihin en büyük suçlarından biri olan Ermeni Soykırımı’nın başlıca esin kaynağı, fikri ve onayı dönemin emperyalist Alman devletinindir. Soykırım bilimcilerinin araştırma ve çalışmaları sonucu elde edilen belgeler ortaya koymuştur ki, Ermeni Soykırımı, dönemin Alman devletinin İttihat Terakki Cemiyeti’yle kurduğu stratejik ittifak sonucu gerçekleştirilmiştir. Türk ulus devlet inşası, Alman devletinin akıl, destek ve onayıyla olmuştur. Alman ve Türk komprador burjuvalarının sermayesi, Ermeni-Rum-Süryani halklarının kanıyla yıkanmıştır.

Almanlar imparatorluk dönemlerinde bile Osmanlı’yla iyi ilişkiler kurmaya çalışmışlardır. En kanlı ve zalim diktatör olarak bilinen Abdülhamit, Almanya İmparatoru II. Wilheim’ın en yakın dostuydu. Halklara karşı Türk devlet eliyle gerçekleştirilen soykırımlarda, Alman devletinin eli kanlı ve zihniyeti kirlidir. 

Bugünkü Kemalist TC devletinin temeli, Ermenilerin daha sonra da Rumların kadim topraklarından sürülüp çıkarılması üzerine kuruludur. Soykırımın planlayıcı ve uygulayıcı olan dönemin Jön Türklerinin birçoğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Ermenistan ve Kürdistan’ın etnik ve dinsel olarak homojenleştirilmesi, Türkleştirilmesi politikası, bilinçli ve planlı bir şekilde acımasız soykırım politikası üzerinden gerçekleştirilmiştir. Ulusun Türkleştirilme politikası ve ihyası için Hıristiyan halkların, Ermenilerin, Rumların, Süryanilerin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Alman tekellerinin tükenmez, azami kâr iştahı uğruna halklar kurban edilerek boğazlanıyor ve tarih boyunca yaşadıkları topraklardan zorla koparılıp ölüm yollarında katlediliyordu. Mehmet Talat, Sultan Abdülhamid’in 30 yılda yapamadığını 3 ay gibi kısa bir sürede gerçekleştirdi.

Bugün aynı Alman devleti, silah tekellerinin emperyalist çıkarları uğruna R.T.Erdoğan eliyle Kürt halkını katlediyor. Dünün Mehmet Talat’ının rolünü, bugün “Erdoğan Paşa” sürdürmek istiyor. Bugün öyle bir emperyalizmle karşı karşıyayız ki, silah satıp utanmadan barış diyorlar. Masum insanları öldürüp yüzleri kızarmadan insan hakları diyorlar. Kadim toprakları işgal edip demokrasi nutukları atıyorlar. 

Dün Ermeni-Rum zenginliklerine gözünü diken Alman devleti, bugün de İttihatçı-Kemalist R.T.Erdoğan’a sattığı yüklü maliyetteki silahlar üzerinden Kürt katliamları gerçekleştirerek ekonomisini kalkındırmaya çalışıyor. Türk devletine uygulanması gereken ambargo kararına karşı ise “stratejik olarak bulduğu doğru yol” olan silah satışına devam etme kararı alıyor.

Alman Sol Parti’nin soru önergesine yanıt veren Federal Almanya Hükümeti, 2020 yılında Türk devletine 22.9 Milyon Euro değerinde silah satışına onay verdiğini açıkladı. Yani, suç işlemeye devam etme kararı verdiğini açıkladı.

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Türkiye’ye silah ambargosu uygulanması önerisine karşı olduğunu belirterek Alman silah tekellerinin savunuculuğunu yapma kararlılığını bir kez daha gösterdi.  

Oysa TC devletinin Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik 9 Ekim 2019 tarihinde başlattığı işgal saldırısının ardından, Angela Merkel başkanlığındaki Federal Almanya Hükümeti, Ankara ile yapılan silah ticaretini durduracağını açıklamıştı. Ancak, Berlin Hükümeti’nin bu açıklamasının göstermelik olduğu kısa süre sonra açığa çıktı. Diğer bir ifadeyle Alman yapımı Leopard II tankları Kuzey-Doğu Suriye halklarını öldürmeye, evleri, okul ve hastaneleri yıkmaya devam edecek. 

Dün Ermeni, Rum, Süryani çocukların yaşamı, Alman tekellerinin çıkarları uğruna heba edildi. Bugün Kürt kadın ve çocuklarının özgürlük mücadelesi Alman silah tekellerinin çıkarları uğruna boğazlanmak, nefessiz bırakılmak isteniyor. Milyonlarca Alman Eurosu, Kürt kanıyla yıkanıyor. 

Halkları boğazlamak için silah ve ölüm satanların sarayları, kanlı saltanatları emperyalisttir. Yapılan ve yaşananlar gösteriyor ki, zulmün ve ikiyüzlülüğün tahammül edilecek durumu, dayanılacak hali kalmamıştır. Yaşadığımız topraklar ve yeryüzü, mutlaka sömürü ve zulüm kirinden temizlenecektir. Tek kurtarıcının ölüm, tek tanrının kanla yıkanmış para olduğunu bilen Alman şansölyelerine ve kayzerlerine, Kürt halkının sözü şudur: Suç ortaklığı yapmaktan vazgeçin!

Bir kez daha emperyalizmin işçi sınıfı ve ezilen hakların düşmanı olduğu, insanlığın değil sermayenin düzeni olduğu görülmektedir. Bu sistem nedeniyle insanlık büyük acılar çekti. Şimdi buna bir de koronavirüs salgını eklenmiş durumdadır. İşçi sınıfı ve ezilen halkların tek kurtuluş yolu mücadele etmekten geçmektedir. İşte ancak o zaman ezilen halklar için barış ve demokrasi sağlanabilir. 

 
2558

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Sayfalar