Cumartesi Nisan 27, 2024

Kapitalizmin Kabulenebildiği Devrim Mümkün mü ?

Komprador burjuvazinin korkusu rojavada olmanız değil kapitalizmin emperyalizme yaptırabildiklerinden.

Her halde edebi değildir.

Bundan sonra ne olacak ?

Hizip, statükocu falan filan derken bundan sonra ne olacak ?

Herkesin aklında bu soru.

Aslında olacak olan belli.

Proletaryanın mahpus tarihi değişmeyecek.

Astlarında darbe yiyenler işi daha sıkı tutacak.

Üstleri yaratanın neler olduğunu görmeyenlerde napolyona devrimi devr etmeyeceğini zanneden fransız proletaryaları gibi bir süre daha özgür yaşayacak.

Hayata birazda anarşistce bakmak mı gerekir ne.

Olacak olan bu.

Ee... filmin sonu belli olduğuna göre tadı da kalmadığına göre gelin en iyisi bizde daha ulvi bir amaçla yolumuza devam edelim.

Devrimde/ teoriden kaçan bazı proletaryaların dedikodusuyla.

Bilirsiniz bazı proletaryaları grup içerisinde ( kapitalizmin sermayederi - proletaryanında proletarya yüzerinde ) fetişizm kurduğuna ikna edemiyorsunuz.

Onlara göre grupların ( kapitalizmle sermayederlerin - proletaryayla proletaryanın ) ilişkiside genel geçerlilik kuramına sahip.

Gruplar birbirlerine hasımsalarda grup içerisinde herhangi bir sorun yoktur.

Her iki grubun ortaklaştığı tek nokta ise abd, ingiltere ... kapitalizminin ( tekellerinin, metalarının, hegomanyalarının ... ) dünya yüzerindeki oranlarıdır.

Sürekli bu oranları verirler.

Kimseninde tel örgülerin, bayrakların olmadığı bir dünyada yaşamadığını, kapitalizmin tek sahibininde sermayederler olduğunu kontrolü de asla yitirmediğini hatırlatırlar.

Çelişkilerin artmasıda ( kapitalizmin ihtiyaçlarından değil ) ya yapısaldığındandır ya da siyasetin başarısızlığındandır.

Halbuki söyledikleri her şeyde dünya yüzerindeki kapitalizm oranının ve ihtiyaçlarınında arttığının ispatıdır da.

Feodal dünya karşısında kapitalizmin daha belirgin hale gelmeye başladığının ... 

Ağalar, paşalar, proletaryalar, köylüler ... ne kadar el sıkışırsa sıkışsınlar birinin olduğu yerde diğerin yaşayamayacağının ...

Savaşlarında sınırlar kalkmıyor, kimsede bir yere elini kolunu sallıyarak gitmiyor diye çıkmadığının ...

Sermayederlerin, proletaryaların, ülkelerin ... metanın serbest dolaşımı için savaşlara sürüklediğinin ispatıdır da.

Tüm bunlara rağmen

Bazı proletaryalar kendilerinin, sermayederlerin, ülkelerin .... yüzerinde kapitalizmin tanrılaşan bir şey olduğunu söylemezler.

Ekonominin siyaseti biçimlendirebildiği gerçekliği taktiksel davranışlarından başka bir şeyi değiştirmeyeceğini bilselerde ..

Yine de söylemezler.

Sırf:

Sermayederler gibi kendilerininde değişikliğe zorlanmasını kabul edememelerinden.

Direnç karşısında da kapitalizmin doğası gereği metayı kimin ürettiğine bakmadan metanın serbest dolaşımıyla ilgilenmesinden ...

Sosyalizminde serbest meta üretmesinden ....

Kapitalizmin kabulenebildiği bir devriminde mümkün olduğunu red ederler

Devrimin / teorinin kaçkın proletaryalar haline gelirler.

Komprador burjuvazinin korkusu rojavada olmanız değil kapitalizmin emperyalizme yaptırabildiklerinden.

Her halde edebi değildir.

47279

NEDEN KAYPAKKAYA

“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!

 

KÜRTLER TARİH YAZIYOR!

Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.

Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.

Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

NEWROZ ATEŞİ!

 

Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.

İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY

 

Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...

Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]

 

“Alev, başka şeyleri aydınlattığı

kadar aydınlatmaz kendini.”[1]

Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK

 

ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]

"Çocukluk saflığını kaybetmeyen

insana büyük insan denir."[2]

 

I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...

Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3

 

Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN,  ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -2

 

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1

 

“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

 

HAVUÇ AYDINLAR (MAYALARIN ANISINA)

 

Burjuvazi, kendi sistemini “ilerici” ve insanlığın sahip olabileceği “en iyi toplumsal sistem” olarak tanıtmaya devam ediyor ve bu sistemi savunanları, bu sistemin sürdürülmesinin teorisini yapanları da toplumun karşısına “aydın” olarak çıkarıyor. Elindeki devletin baskı gücünü ve üretim araçlarına sahip olmanın getirdiği tüm avantajları kullanarak;  burjuva ideolojik manipüle araçlarını her saniye, her saat topluma empoze ediyor.

Sayfalar