Pazartesi Mayıs 6, 2024

Korkak Kedi (Kitleyle Kedinin Hikayesi )

Ah kedi kız ah!

Marks'ta mı senin gibi proletaryayla birleşme sorunun dururken sanat proletaryayla öncüyü birleştiren mi olmalıdır sorusunun cevabını aradı durdu ?

Şimdi kalkıp desen ki sırada proletaryadan gelen her eleştiriyi hoş karşılamalıyız ne fayda.

Artık hiç bir şey umurumda değil.

Ben ölüyorum.

Seni ilk gördüğüm zaman her sokakta kitle yürüyüşlerinin yükseldiği gezili günlerden bir gün idi.

Kitle içerisinde örgütlenmeyi ret etmezken:

Kitlenin halk olduğu aklına gelmiş.

Yetersizliklerimiz dediğinde Maoistliğini...

Birler,  onlar, yüzler....  on binlere önderlik edebileceğini söylüyordun denildiğinde de bolşevikliğini unutmuştun.

Seni dar bir alana sokamaya çalışanlara uymuştun.

Sokaklarda yükselen çığlıklara kulağını kapatmıştın.

Kendin gibileriyle de koca şehrin bir kaç alanı dışında başka bir yerde gözükmezken arkadaşlarında ayrı düşmüş yolunu kaybetmiştin.

Kaybolduğun sokaklarda nasıl davranacağını bilemez bir hale getirildiğin kitle mitingiyle de karşılaşınca da irkmiş tüylerini diken diken edip tırslayarak kaçmıştın.

Bir daha seni gördüğümde bir sokak arasında faşistlerce hırpalanmış bir köşeye atılmış  yarı baygın yarı kendinde geçmiş şekildeydin.

Seni yakında görmemde ilk defa o zaman olduydu. İlk defada o zaman sıcaklığını güzel bedenini  hissettiydim.  Kucaklayıp evime götürdüğümde. Yatağa koyup güzel bedeni seyir ederken o an anladıydım ki:

Kaderimdin.

Kişini kader dediği şey neydiki:

Metanın kapital anlamda serbest dolaşım ihtiyacının yarattığı kaçınılmazlığı yaşamasından başka.

Uyanık kendinde olsan, saflarında,  o kadar yakındığın  bürokrasizmin, önderlik diktatoryasının...  halinin sonucu, kökeninde de mülkiyet sorunu, ilacının da kitleyle bütünleşmek olduğunu bildiğinden yine bende kaçardın.

Sana sahip oldum.

Seni kitlesiz bıraktıran,  bir mücadele varken sistemin krizi de buna paralel derinleşir gerçeği ortada dururken, kapitalizmin krizlerinde bahis ederek algın da kapitalizmin krizlerinin  yol açacağı açlığın, sefaletin... herkesimi birleştireceği düşüncesi oluşturan sözlerden uzak.

Tıpkı  kitaplarda çıkarımda bulunabileceğimiz gibi:

Kadrolar için en tehlikeli şey, Lenin milyonlarca insana dergiyi ulaştırdığı için böbürlenirken böbürlenmesinin dergiyi kadro ortaya çıkarabilme özelliğini yitirmiş olmasından kaynaklanmadığını görmeyip, senin istediğin gibi , savunmalarını siyaseti eleman olabileceklere ulaştırıyoruz yüzerine kurmalarıdır, bilgisi ışığında yarı baygın ne olup bittiğini bilmeden biyolojik yapın da bana cevap vermişti.

Uyandığında vücudunun da aska iştirak ettiğini biliyorcasına utangaç, başını  öne eğmiş, ama bir o kadarda mutlu bir şekilde odanın bir köşesinde geçmiş sinmiştin.

Belki de her zaman beni görünce tüylerini diken diken edip kaçarken bu sefer sende benim gibi ilk defa önderliğin beğenmiyorsanız hadi bakalım demek olmadığını görünce bundan sonra nasıl davranacağını bilmediğinden böyle davranmıştın.

Yanakların al al olmuş, tüylerini temizlemeye başlayınca da  hadi salona gidelim kedi   sana süt verem demiştim. Ayaklarıma sürtüne sürtüne peşim sıra gelmiştin. Sütünü verdiğimde beni taşımayan dizlerimle salonun ortasında duran masanın yanındaki sandalyeye oturmuştum.

Sütünü içerken de:

Biliyor musun kedi seninle bu güne kadar bir olamayışımızın nedeni sadece senin kitleye bakış açın nedeniyle de değildi ki.

Dilin nedeniyleydi de.

Dilin hep partinin dili olduydu.

Partisizlik özgürlüktür asla diyemedin.

Dilinde devletle partininde bir esaret olduğu asıl özgürlüğün komünizmde olduğunu söylediğin izler itip gitmiş.

Şimdi bana söyle kedi şimdi söyle:

Sen hiç Marks'ın, Lenin'nin hatta bir  anarşistin başarısız olan  devrimleri kapitalist anlamdaki tüm ilişkileri ortada kaldıramamış olması  

dışında  bir nedende aradıklarını hiç duydun mu  demiştim ?

Bana şaşkın şaşkın birazda korkakça bakmıştın.

Korkaklığın soru sorarken sesimdeki hiddetten belkide  ayağa kalkıp volta atışımdaydı.

Bende sana korkma kedi korkma, vücut işaretlerimdeki kabalık, sözlerimdeki hiddet...  sana karşı değil.

Hala anlamıyorsun değil mi kedi hala.

Ne zaman teorinde üretimin örgütlenmesinin görüntüsü devlet komünizminde herkesin gereksinimine ihtiyacına göre örgütlenmiş toplum olduğunu yazdın ki sende farklı kadroların ola demiştim.

Sütünü içtikten sonrada süzüle süzüle  gelmiş  kucağıma oturmuştun.

Tüylerini okşamaya başlamışken de yavaş yavaş nefesimin gittiğini hissettiydim. Ruhum bedenimi terk ediyordu. Dudağımda hafif bir tebessüm oluştuydu. Yanımda olduğuna hala inanamıyordum.  Son kez sana bakmak için kapanan gözlerimi açtığımda dizlerimin yüzerinde yoktun. Meğersem son nefesimin oyunuymuşsun. 

51975

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

İtiraz ahlaki[*]

 

“İnsanlarda eksik olan

güç değil iradedir.”[1]

 

Zor, ancak zor olduğu kadar da güzel ve umutlu günlerden geçiyoruz.

İnsan olma hâli(miz), bir kere daha sınanıyor.

Devletin Sokak Çeteleri Mafyanın Ortak Organizasyonuna Karşı Devrimci Tavır Ne Olmalıdır! HASAN AKSU.

Bu gerçeklik bugüne has bir karşı devrimci bir organizasyon değil. Devletin başında olanların derin organizasyonudur ve de süreklilik göstermektedir.

Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!

 

Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...

Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir

ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!

Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.

         Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Sayfalar