Pazar Mayıs 26, 2024

Lenin’in fedaisi Kamo’dan Nubar’a… Devrimin özgün kişilikleri (Sefagül Aslan)

“Ama gerçek, sık sık olduğu gibi, tüm ‘hayal ürün’lerinden daha şaşırtıcı ve karmaşık olduğunu kanıtladı” der Maksim Gorki, Kamo için yazdığı bir yazıda.

Nubar yoldaşın ölümsüzlüğünün üzerinden iki yılı aşkın zaman geçti. Ona dair birçok yazı yazıldı, onun üzerine birçok röportaj verildi.

Ünlü Bolşevik devrimci Kamo’nun yaşamını okurken, Nubar yoldaşla olan benzerliğini yakaladığımda inanılmaz şaşırdım. Ama her ikisinin de Ermeni olması, her ikisinin de devrimin en yılmaz fedaileri olduğunu düşününce kuşkusuz bu benzerliğin tesadüfün çok ötesinde bir zorunluluk olduğunu anladım.

Kamo’nun Bolşevik devrimin başarısı için akla hayale gelmeyecek işler yaptığını, kendisini her türlü düşman saldırısından yaratıcı zekasıyla, olağan dışı hareket tarzıyla nasıl boşa düşürdüğünü gözlerim faltaşı halindeyken okudum.

Lenin’den gelen her türlü talimatı eksiksiz, nasıl yerine getirdiğini okudum. Lenin’den gelen tüm talimatlara, “Lenin diyorsa bir bildiği vardır” diyen Kamo gibi Nubar yoldaş da “Parti diyorsa bir bildiği vardır” diyerek bütün görevleri eksiksiz yerine getiriyordu.

Kamo, çeşitli ülkelere giderek, devrime hizmet edecek iğne ucu kadar olanağı değerlendiriyor, hiçbir fırsatı kaçırmıyordu. Nubar yoldaş da partisi nerede görevlendirmişse oraya gitmiş, her fırsatı her ilişkiyi devrimin çıkarına hazır hale getirmişti.

Hapishaneye girdiğinde duvardaki bir çıkıntıyı, kaçışın adımı haline getiren Kamo, duvardan atlar, şaşkın bakışlarıyla kendisine bakan çocuğa, sakin bir şekilde düştüm der. Bu öyle bir özgüvendir ki, özgüven güvenden gelir kuşkusuz. Partisine, önderine ve devrime olan güvenden.

Nubar yoldaş da apartmanda ev sahibinin olmadığı bir evden kendisine bağladığı ipi aşağıdaki yoldaşını çekmek için kullandığında, etraftan şaşkın gözlerle bakan mahalle sakinlerine “film çekiyoruz” diyecek kadar kıvrak bir zekaya olağanüstü bir fiziğe sahip olduğunu gösteriyordu. Arabayı park etmek isteyen yoldaşına arabaları kendi elleriyle kaldırarak yer açan biridir o. Ama tıpkı Kamo gibi tüm yeteneklerini tüm olağanüstü özelliklerini yalnız ve yalnızca partinin yani devrimin hizmetine sunuyordu.

Tüm yaşamı yeterince yansıtılmayan Nubar yoldaşın, halihazırda yazılanlar dahi okunduğunda dahi yaşamı şaşkınlık verebilir, ama girişte de ifade ettiğim gibi devrimin bu özgün kişiliklerini okumak ve az rastlanır Nubar yoldaş gibi insanları görünce, gerçeğin tüm hayal ürünlerinden daha şaşırtıcı ve karmaşık olduğunu görüyoruz.

Zira “Bütün bu özelliklerin tek bir insanda toplanması, ilk bakışta çelişik gibi görünebilir. Ama değildir. Zira, Kamo tutarlı bir insandır ve gerçek bir devrimcidir.”(Lenin’in fedaisi Kamo-Jacgues Baynac)

Yumurta sepetinde parti belgelerini taşıyan Kamo’yu yolda durduran polisin sorusu üzerine “Görmüyor musun yumurta taşıyorum” diyen Kamo bir tarafta, onun takipçisi Nubar yoldaş da arabanın kasasında füze taşırken, polis durdurur, önce polise yanında taşıdığı köy peynirinden ikram edip, sohbet geliştirir. Nubar yoldaşın sohbetiyle gevşeyen polis, bir de kasaya bakmak ister, füzeyi görüp de anlam vermeyen polis, bu nedir diye sorar. Nubar yoldaş da “soba borusu, eve götürüyorum” der. Polis inanarak, yolcular Nubar yoldaşı.

Yine başka bir zamanda, yolcu otobüsünü durduran asker, bütün herkesten kimlik ister. Duymamış gibi yapan Nubar yoldaş, başına çöreklenen askerin “amca çıkar kimliğini” sözleri üstüne, çantasını dakikalarca karıştırır. En sonunda kulak cihazını takarak, ne dedin der. Asker kulak cihazını gördükten sonra bir de çok bekletilmiş olacak ki, “tamam tamam bir şey yok” diyerek, otobüse yol verir.

Mücadele görevlerini sürdürmek için girdiği hapishanede 3 yıl boyunca kendisinin deli olduğuna herkesi inandıran Kamo, nasıl olağanüstü bir iradedir ki, en sonunda kendisi bile “delirdim mi gerçekten” diye kendisine sormadan edemez. Nubar yoldaş da savaş ve düşman gerçekliğini çok iyi tanıyarak, çalışmalarında hiçbir zaman düz bir çizgide yürümemiştir.

O sabotajcılıktan, usta taklitçiliğine, her yere girip çıkarak düşmanı alt etmeye kadar her türlü ustalıkta her renge, her kişiliğine bürünebilmiştir. Onun için verdiği askeri eğitimlerde de yoldaşlarıyla teorinin değil, pratiğin diliyle, zengin taktiklerle eğitimleri “ilginç” bir hale getirmiştir.

Kamo’ya anılarını yazması istendiğinde, önce yaşadıklarında anlatılacak bir taraf görmez, çünkü o her şeyi doğallığında yaptığını, devrimin “sıradan” görevlerini yaptığını düşünerek kabul etmez.

Sonra özellikle Gorki’nin ısrarları üzerlerine bir şeyler yazar. Ama yazdıklarında neredeyse kendisi yoktur, onda “ben” yoktur. “Biz, yoldaşlarımız, partimiz, devrimimiz” vardır. Onun tüm yaptıklarına karşılık kendini göstermeme, devrimin “sıradan” neferi gibi gösterişsiz yaşamında, tıpkı onun gibi kendisinden yaklaşık 100 yıl sonra ölümsüzleşen kendi milliyetine ait Nubar yoldaşın yaşamını görürüz.

O, Filistin’den Ermenistan’a, Dersim’de, Avrupa’da, Rojava’da halk düşmanlarıyla, silahlı silahsız girdiği tüm mücadelelerde kuşkusuz galip gelmiştir.

 

Bazen kendi yaşadıklarını paylaşmak istese, başkasının anısı gibi anlatan, kendinden bahsetmeyen, anılarını yazması istendiğinde ise tıpkı Kamo gibi davranan gerçek bir komünisttir o.

Gorki, Kamo’ya dair yazdığı anılarında Kamo’da mülkiyet duygusu denen şeyin olmadığını söyler. Devamla “Söz konusu olan kendi gömleği, ayakkabıları ya da herhangi bir kişisel malı olduğunda, ‘Lütfen! Al!’ sözü dilinden düşmüyor” diye devam eder.

Kamo’nun ardından 95 yıl sonra şehit düşen Nubar yoldaşın da arkasından hemen hemen aynı şeylerin yazılıyor olması nasıl bir tesadüftür.

Nubar yoldaş, şimdiyi tarihte, tarihi de şu anda yaşatmış efsanevi yaşamıyla, savaşımıyla, kuşkusuz gelecekte de anlatılmaya ve yaşatılmaya devem edecek gerçek bir komünist, bir komutandır.

(Sefagül Aslan)

3063

Lenin’in fedaisi Kamo’dan Nubar’a… Devrimin özgün kişilikleri (Sefagül Aslan)

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Sayfalar