Salı Mayıs 14, 2024

Monte Melkonyan (Komutan AVO) Nubar Ozanyan

Tarihe bakalım. Her halkın mutlaka kahramanları vardır. Egîdleri vardır. Özgürlük düşünde yaşattığı ve büyüttüğü birer Che’si vardır. Yerkürede zulüm ve adaletsizlik var olduğu sürece Egîdler ve Cheler asla eksik olmayacaktır.

Yirminci yüzyılın en utanç verici soykırımını yaşayan Ermeni halkının da Egîdleri yani fedaileri olmuştur. Fedai adını, özgürlük uğruna canını feda etmekten çekinmedikleri için almışlardır. Nasıl ki, Kürtlerin fedaileri ve fedai hareketi varsa Ermeni halkının da fedaileri olmuştur. Ve disiplinli bir fedai hareketi yaratmışlardır.

Ermeni halkının, Sultan Abdülhamid ve İttihat-Terakki zulmüne karşı savaşan Kevork Çavuş, Ağpür Serop, Sose Mayrig, Antranik Ozanyan isimli fedaileri olduğu gibi son döneme damgasını vuran Leonid Azgaltyan, Monte Melkonyan, Nubar Ozanyan gibi fedaileri de olmuştur.

8 dil bilen, yüksek eğitim alan, onlarca ülkeyi dolaşarak Hayastan’a (Ermenistan) gelip Karabağ’ın özgürlük mücadelesine katılan Monte Melkonyan, ABD doğumludur.

Ataları Merzifonludur. Melkonyan doğduğu Amerika’nın vatan toprağı olmadığını, birlikte yaşadığı halkın kendi halkı olmadığını öğrendiğinde, İngiliz dilinin ana dili olmadığını anladığında arayışını Ortadoğu’ya ve Ermenistan’a çevirdi.

Kaybolduğu sürgün topraklar, Amerika’yı terk ederek bir daha geriye dönmemek üzere yönünü Ermenistan’a çevirdi. Kalbini Ararat’a verdi.

Marksizm bilimiyle tanıştığında kulağıyla değil, yüreğiyle duymayı, bildiğini söylemeyi ve söylediğini yapmayı, sesini değil, sözünü yükseltmeyi öğrendi.

Özgürlüğün bir kelime, barışın bir rüya olmadığını iyi öğrendi ve kendisini hep Marksist gördü. Sosyalist kimliği enternasyonalist kimliğiyle bütünleşince idealleri ve tutkusu daha da büyüdü.

Bilgisini, birikimini ve yaşamının tümünü özlemini duyduğu Ermenistan-Karabağ halkına verdi. Özgürlük ideallerini ezilenlerin kavgasına eklerken hiçbir şeyden çekinmedi.

ASALA’nın (Ermenistan’ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu) militanca sürdürdüğü kavganın iddialı neferi olmaktan asla pişmanlık duymadı.

Sayısız nitelikli devrimci eylemleriyle, Türk devletinin soykırım inkarına karşı silahların eleştirel gücüyle durdu. Silahlarından çıkan her kurşunla soykırımın canlı hafızasını duvarlara yeniden yazdı.

Unutturulmak istenen soykırım gerçekliğini, önce hafıza katillerine sonra da yeni takipçilerine hatırlattı. Son nefesini özgür bir Karabağ için verdikten sonra “Ermenistan ulusal kahramanı” olarak anılma onuruna erişti.

Nerede kilise-okul, manastır varsa orasının tarihi Ermenistan toprakları olduğunu belirtirken, ancak ve ancak silahla hakikati ispatlayacağını, gerçek barış ve huzurun silahla kazanılacağını savundu. “Gerçek gerçektir” derken hakikat bilgisiyle cehaletin karşısında durdu.

Emekle, sevgiyle beslenmesi gereken toprakların kanla beslenmekten başka yolunun kalmadığını ifade ettiğinde oldukça samimi ve ciddiydi.

1991 yılında Karabağ’ın özgürlük savaşımına katıldığında “Karabağ’ı kaybedersek Hayastan’ı kaybedeceğiz” derken tarihsel tecrübe ve derslerin bilinciyle konuştu ve bu yüzden silahına sarılır gibi özgürlüğe sarıldı ve Karabağ’ın özgürleşmesi için canını feda etti.

Tıpkı Leonid Azgaltyan gibi… 

Dört yanı düşmanla çevrili topraklarda Ermenilerin varlığının ancak direnişle gerçekleşeceğini bilerek yaşadı ve savaştı.
Bu yüzden her yerde silahı gibi sözünü yükseltmeyi bildi ve bıkmadan, gayet anlaşılır bir dille halkına gerçekleri anlatmaya çalıştı

“Ermenistan halkı bilmelidir ve anlamalıdır ki, savaş içindeyiz. Savaş ciddi bir iştir. Ciddiyet ister. Bütün gücümüzü savaş için harcamalıyız.

Hızlı çalışmalıyız. Ne kadar yavaş çalışırsak savaş o kadar uzayacaktır. Daha çok şehitler vereceğiz. Daha çok zorluklar yaşayacağız. Bu yüzden bütün gücümüzü özgürlüğümüz için savaşa vermeliyiz. Zafer ancak özgürlük savaşımızla gerçekleşir. Özgürlük ancak bizim zaferimizle elde edilir.

Ermenistan’ın ekonomik koşulları ne kadar zor olursa olsun, zorluklar ne kadar dayanılmaz olursa olsun… Anlıyoruz zorlukları. Ancak savaş da zorlu bir iştir! Savaş zorlukları başarmaktır.

Eğer özgürlük için savaşmadan sosyal yaşamını sürdüreceğini düşünenler varsa yanılıyor. Şehit düşeceğiz. Belki iyi yiyecekler yiyemeyeceğiz. İyi elbiseler giyemeyeceğiz. Okula gidemeyeceğiz.

Bütün bunları anlıyorum. Ancak topraklarımızı kaybedersek ne barış içinde bir yaşamımız ne de ekmeğimiz olur. Bütün gücümüzü askeri başarıya vermeliyiz.”

Tarih boyunca Ermeni halkı için “Fedai” savaşçılar olmuştur. Ermeni fedaisi, gerçek anlamda savaşçıdır. Büyük insandır. Katil değildir. Fedai niçin ve kimler için, kime karşı savaştığını iyi bilir.

Bundandır ki, iyi şeyler için savaşır. Bilir ki, toprak kaybı ağırdır. Ancak çok daha iyi bilir ki, toprak ölümsüzdür. Vefalıdır, bekler, sahibini bekler, yine bekler.

Sessiz kalmaya zorlanan bir halkın yükselen ve haykıran sesi olmayı başaran Monte Melkonyan ve Leonid Azgaltyan, Ermeni özgürlük kavgasına büyük harflerle not düşmeyi bildiler. Yetim Ermeni çocuklarına yüzlerinin daima doğruya ve gerçeğe dönük olmasını öğütlediler.

“Eğer biri bir gün size şehit düştüğümü söylerlerse inanmayın. Ben İstanbul surlarının önünde şehit düşeceğim” derken oldukça samimiydi.

Yüz yıl sonra, Ermeni özgürlük kavgasını şimdi onların mütevazi ancak bir o kadar iddialı takipçileri olan Rojava’da Şehit Nubar Ozanyan Taburu’nun fedaileri sürdürüyor.

2764

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

Sayfalar