Partizan,Sınıf Teorisi,Atılım,Alınteri,DKP'den Paneller: 100.Yılında Ekim Devrimi işçi sınıfına ve ezilen halklara yol göstermeye devam ediyor
Paris Komünü’nden sonra, insanlığın nihai kurtuluş yolundaki en büyük ayağa kalkışı Proleter Sosyalist Ekim Devrimi’dir. Bu devrimin 100. yılındayız.
Emeğin köleleştirilmesine dayalı kapitalizme karşı Rusya'da işçi sınıfı ve müttefiki köylülüğün gerçekleştirdiği devrim, dünyanın en büyük köhnemiş düzenini, Çarlığı yıkarak tüm insanlığa yolu açtı.
Ekim Devrimi, bir uluslar hapishanesi olan Rusya'da, ezilen bağımlı ulusların kölelik zincirlerini paramparça ederek, onların, kendi kaderlerini tayin hakkını özgürce kullanmalarını sağlamıştır. Rusya'da yaşayan tüm uluslar, aynı çatı altında, Sovyetleri kurarak kardeşçe yaşadılar.
Ekim Devrimi, köleleştirilmiş ve eve hapsedilmiş kadını özgürleştirerek kurtuluşunu sağladı.
Ekim Devrimi, işçi sınıfının ve köylülüğün esir alınmış emeğini toplumsal bir emeğe dönüştürdü.
Böylece Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’nin zaferiyle dünya iki sisteme, emperyalist ve sosyalist sisteme bölünmüş oldu. Ekim Devrimi’nin dünya çapındaki önemi yeni bir çağı; emperyalizm ve proleter devrimler çağını açmış olmasıdır. Ekim Devrimi aynı zamanda sömürgelerde ulusal kurtuluş çağını da açarak, ulusal kurtuluş savaşlarını emperyalizme karşı mücadeleyle birleştirmiştir.
Proleter Sosyalist Ekim Devrimi sadece ulusal çapta bir devrim değildi. Ekim Devrimi, Rusya sınırlarını aşan dünya çapında bir devrimdi. Ekim'le eski köhnemiş bir dünyadan yeni bir dünyaya doğru işçi sınıfı ve bağlaşıkları dünya kapitalist emperyalist sistemine karşı, insanlığın kurtuluş hareketinde, sömürülen yığınların mücadele yöntemlerinde ve örgütlenme biçimlerinde, yaşam ve tarzı ve geleneklerinde, kültür ve ideolojisinde köklü altüst oluşu ifade etmektedir.
Ekim Devrimi, dünya çapındaki önemi ve etkisi birbirini izleyen devrimler ve devrimci girişimlerle başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada yankılandı. 1918 Finlandiya, 1918 Avusturya ve Almanya, 1919’da Bavyera’da kurulan Sovyetler ve Mart 1919 Macaristan geçici devrimleri ve devrim girişimleri ve bir dizi ülkede kurulan komünist partileri Ekim Devrimi’nin dolaysız sonuçlarıydı.
Sosyalizm bugün de, işçi sınıfının, köylülüğün, kadınların, gençliğin ve ezilen bağımlı ulusların tek kurtuluş yoludur. 1956'da Sovyetler’deki geriye dönüş sadece bir yol kazasıdır. Dünya çapındaki emperyalist barbarlıkla ezilen ve sömürülen insanlık ancak sosyalizmle kurtulacaktır.
Devrim, sosyalizm ve ulusların bağımlılıktan kurtuluş mücadelesi bugün de dünyanın her yerinde; Türkiye, Hindistan, Latin Amerika ve Asya'da sürmektedir. Ortadoğu'da Ekim Devrimi’nin tarihsel gücünü arkasına alan Kürtler, Rojava'da gerçekleştirdikleri devrimle Ortadoğu halklarına ilham kaynağı olmuşlardır. Ulusal kurtuluştan sosyalist bir devirme Kürt emekçilerinin de tek kurtuluş yoludur. Bu yolda verilen mücadele bugün Kürtlerin ve enternasyonalist savaşçıların ellerinde yükselmektedir.
Tarihi dersler ışığında “100. Yılında Ekim Devrimi Ve Sosyalizmin Günceliği” konulu düzenlediğimiz panele tüm ilerici, devrimci ve yurtseverleri katılmaya çağırıyoruz.
Panel Tarihleri Ve Yerleri
Stuttgart
14 Ekim 2017
Panelistler:Partizan, Alınteri, Sınıf Teorisi, Atılım
Paris.
Panelistler:Partizan, Alınteri, Sınıf Teorisi, Atılım
15 Ekim 2017
Köln.
Panelistler: Partizan, Alınteri, Sınıf Teorisi, Atılım
Hamburg.
Panelistler: Partizan, Sınıf Teorisi, Atılım
Manheim
Panelistler: Partizan, Sınıf Teorisi, Atılım
İsviçre Zurih
Panelistler :Partizan, Sınıf Teorisi, Atılm, Alınteri
21 Ekim 2017 tarihinde tüm Avrupa'da sokak şenlikleri yapılacaktır. Bu etkinlik diğer tüm yerli ve yabacı örgüt ve partilerle ortak örgütlenecektir.
28 Ekim 2017
Avusturya İnnsburg
Panelistler: Partizan, Sınıf Teorisi
29 Ekim 2017
İngiltere.
Panelistler: Partizan, Sınıf Teorisi, Atılım
Belçika Brüksel
Panelistler: Partizan, Atılım
Viyana
Panelistler : Partizan, Sınıf Teorisi, Atılım
''100. Yılında Ekim Devrimi Ve Kadınların Kurtuluşu''
Panellerin yapılacağı yerler:
4 Kasım 2017
Duisburg.
Panelistler: Partizan, Alınteri, Sınıf Teorisi, Atılım
5 Kasım 2017
İsviçre Basel.
Panelistler: Partizan, Sınıf Teorisi, Atılım
11 Kasım 2017
Frankfurt.
Panelistler: Partizan, Sınıf Teorisi, Atılım
19 Kasım 2017
Avusturya Viyana
Panelistler: Partizan, Atılım, Sınıf Teorisi,
Düzenleyenler
Partizan, Atılım, Alınteri, Sınıf Teorisi
Son Haberler
Sayfalar
ZİNDANLARDAKİ ÇIĞLIK, BÜYÜK ÇIĞI OLUŞTURACAK…[1]
“Tarih, gelecek için
kavga verip, yitirmiş bile olsa,
insanlık için vuruşanları
hiç unutmaz.”[2]
Şu an elim tuttuğum 29 Ekim 2012 tarihli mektup Erzurum H-Tipi Kapalı Cezaevi’nin B-Blok’undaki 4. Odadaki Muzaffer Yılmaz’dan geldi…
Büyük kalıcı tarihsel projeleri birlikte inşa edelim...
12 Mart,12 Eylül ve daha sonraki süreçlerden günümüze dek Türk Devletinin zulmüne maruz kalmış, ülkesini, terk etmek zorunda bırakılmış, Ailesinden, eşinden, dostundan, kardeşinden, yoldaşından ve uğruna mücadele yürüttüğü halkından nedeni ne olursa olsun kopmak zorunda kalmış; kimileri işkence görmüş, kimileri uzun yıllar zindanlarda kalmış 120 civarındaki Sürgün 15 Aralık 2012 tarihinde Köln’de bir araya gelerek Avrupa’da Sürgünde yasayan İnsanların sorunlarına sahip çıkmak, bulundukları ülkelerden imkanları ve olanakları ölçüsünde Sürgünlüğe yol açan Türk Devletinin bugünde devam eden ba
Kaypakkaya Partizan ve Yol Ayrımları
Bir görüşü savunmanın en mutlu yanı o görüşün çoğalması ve kitleselleşmesidir. Eğer yaptığınız iş buna hizmet ediyorsa, adımlarınız hep ileriye dönükse anlam kazanacaktır, tatmin edici olacaktır. Yaptığımız işlerin özeleştirisini yaptığımız kadar eleştrilerini de yapmalı ve gerekirse çıkmaza girildiğinde dönüp kendimize bakıp ne yapıyorum denilmelidir. Gittiğimiz yol 1 adım ileri 2 adım geri gidiyorsa burda durup düşünmek ve ortaya çeşitli tespitler koymamız gerekmektedir.
BARIŞ GÜVERCİNLERİNE KURŞUN SIKILMAZ
Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin) Leyla Şaylemez
Her biri birbirinden değerli onurlu üç Kürt siyasetçisi ,Farklı dönemlerde KUH katılmış adeta nesilden nesile devam eden kurtuluş hareketinin bayraklaşan isimleri,
PKK nin kurucu kadrolarından olan, mücadelenin bütün aşamalarında alnının akıyla çıkan, düşmanın dahi saygı duyduğu devrimci bir kadındır Sakine Cansız,
Cezaevi resimlerine bakıldığında zayıf, çelimsiz, üflesen düşecek gibi görünmektedir.
“Yarı-Feodal” Brezilya...?
11.01.2013 tarihinde Özgür Gelecek gazetesinin internet portalında; “Süreç devrimcilerin lehine dönecektir!” adlı bir yazı okudum. Sanırım Brezilya Komünist Partisi (Maoist)’e ait. Yazının altında böyle bir imza yoktu. İsim konusunda yanılmış olabilirim. Burası çok önemli değil. Benim açımdan önemli olan, yazının Brezilya ile ilgili değerlendirmesiydi. Esas olarak da, böyle bir değerlendirme yazısının kendine “Maoist” diyen bir örgüt tarafından yapılmasıdır. Eğer, kendisini “Maoist” olarak adlandırmasaydı, böyle bir yazı yazma ihtiyacı da duymazdım.
AKP’nin Eğitim Sistemi: Milliyetçi, Maneviyatçı Ve Piyasacı…[*]
“Bilginin iktidarla ilişkisi
sadece uşaklıkla değil,
hakikâtle de ilgilidir.”[1]
Sürdürülemez Kapitalist Krizin Topoğrafyası[1]
Krizin içindeyiz.
Krizle sarsılıp, savruluyoruz.
Her gün, her an krizin “sonuçları”ndan etkileniyoruz.
Vs., vd’leri…
Bunlar böyleyken; hâlâ krizi “tartışıp”, “konuşuyoruz”.
“Hâlâ” dememek için sürdürülemez kapitalist krizin topoğrafyasını çıkarmak gerekiyor.
Neo-Liberal Türkiye'de Muhafazakârlaşma/ Düşkünleşme Diyaletiği[*]
“Yükselen her şey düşecektir.”[1]
Bir ‘Millî Gazete’ yazarı, Türkiye’de son yıllarda fuhuş,[2] uyuşturucu kullanımı, cinayet, gasp ve tecavüz gibi olayların hızla arttığına, içki kullanım yaşının 11’e düştüğüne,[3] boşanmaların arttığına,[4] kadınlara yönelik şiddetin yoğunlaştığına[5] vb. işaret edip soruyor: “Bu nasıl ‘Muhafazakârlık’?”
Alevilerin cennette zaten işi yok
TRT’de yayınlanan Açı programında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Sedat Laçiner’in Şiilik ve Şiilerle ilgili söylediği bir söz günlerdir sosyal medyada “Aleviler cennete gidemez” şeklinde yer alıyor ve kendisine ‘Aleviyim – Kızılbaşım’ diyen kimi basın yayın organları, kişi ve kurum temsilcilerince de Alevilere yapılan bir hakaret olarak algılanıyor ve kamu oyuna da öyle yansıtılıyor.
SAVAŞ, BARIŞ VE KÜRTLER
Savaş ve barış iki zıttın birlikteliğidir. Savaşın olduğu yerde barış olacaktır, barışın olduğu yerde de savaş olacaktır. Dünyada savaş koşulları ortadan kalktığında barış kelimesi de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. İnsanlar artık “barış” kelimesini kullanma gereksinimi duymayarak, onu ölen kelimeler yığını içine atacaktır. Ve bunun yerine yeni bir kelime türtecektir. Bu da, ancak, sınırsız ve sınıfsız bir dünaya kurulduğu zaman gerçekleşebilecektir.