Cuma Mayıs 24, 2024

Proletarya Köylünün Barbarlığı

Ah okuyucu ah...

Biz eski üretim ilişkilerine dayalı proletarya köylülerin zamanı tükendi.

Hiç birimizin cebinde yaramıza mehlem olacak ilaç yok. Vicdanlarına sığınmaktan başka.

Neyse bu işin felsefi yönü.

Keşkem karşımızda işin felsefi yönü olsaydı.

Stenbaldan girer markstan çıkar işin vicdansızlık yönünü şah mat eder bizde çıkardık kerametine değil mi ?

Lakin dediğim gibi karşımızda işin işin felsefi yönü yok.

Karşımızda üretim ilişkisi değişse de eski üretim ilişkilerinin ortaya çıkardığı  kurarlar çerçevesinde hareket eden insanlar var.

Bu yüzden de hangi birimiz bu tür insanları suçlayabilir değil mi ?

İşte okuyucu bu yüzden de bende bu insanları suçlayamıyorum.

Siluetleri değişse de bir şey değişmiyor.

Ne yalan söyleyem okuyucu en çokta İstanbul' da yoğunlaşmış emperyalist kapitalizmim proletaryasının karakteristlik özelliği böyle.

Ben  işimi yaptıktan sonra kimse bana bir şey söyleyemez edasında.

Edasının arkadaşlarıyla, üretim ilişkisiyle çatıştığı - çatışmadığı  tek anda yaşadığı üretim ilişkisinin edasının beklentilerini karşıladığı - karşılayamadığı anda.

Bu her  üç edayla da: memnuniyetsizlik / memnuniyet / memnuniyetle: memnuniyeti, memnuniyetsizliği muhbircilik - le bir türlü de ben tanışamadım.

Of la of...

Nerede... şu emperyalist kapitalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylü karşısında her şeyden usanmış, alsam da satsam da beş kuruş etmez deyip, çatışması üretim ilişkilerinden çıkıp, sisteme yönelmiş  feodal sömürgeciliği hale üstünde atamamış kapitalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylüler üstadım.

Vallahide billahi de özledim böyle üretime dayalı proletarya köylüleri.

Zaten hangi birimizde toplumsallaşmayı, dayanışmayı... böyle üretime dayalı toplumlarda öğrenmedik ki değil mi ?

Kaçımız yüzmeyi, dağlarda bir araya gelerek birbirimizle iletişim kurmayı, yumulmaçlar da varoşlarda kaybolmaları.... böyle üretime dayalı toplumların üretimi esnasındaki kaçamaklar da öğrenmedik ki değil mi ?

Ama şimdi....

Karşımızda emperyalist kapitalizmin üretim ilişkisine dayalı proletarya köylüler var

Ve hangi birimizde, ben bende beklenen her şeyi söylediğiniz gibi yaptım, yapmayanları da uyardım diyen insanların her gün çoğalarak karşımıza çıktığına şahit olmuyor değil mi?

İsyan bitiyor...  anlatılan hikayeler tek düzleşiyor, en önemlisi de kaçamakları gerçekleştirebilmek için ortaya çıkan yaratıcı fikirler, önderleşmeler tükeniyor.

Emperyalist kapitalizmin ortaya çıkardığı karakteristlik özellik: İp gibi gerisine dizilmemizi bekliyor.

Bu da pratikte  de gözleniyor.

Ufacık bir misalle:

Seçimlerde  yeni çıkmış, halkın umutlarını diri tuttuğu iktidara karşın muhalefetin, muhalefetliği devlete karşı dönüşmemesi, iktidara yönelik kalabilmesi için harekete geçen sarı sendikalar birbiri ardına toplantılar düzenleyip, bürolarını kapatıp, gençleri peşleri sıra bir oyana bir bu yana sürüklüyor.

Propagandanın zamanlığında, zamansızlığından....   başka şeylerden de vaz geçiyorum.

İyi kötü.... sarı mavi...  olsa da bir yerlere gelmiş sorumlular, emperyalist kapitalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylünün tüm karakteristik özelliğini özetleyen, bensiz her şey daru duman edesında.

Hiç kimsede çıkıp da: Elbetteki her aktife önemlidir. 

Önderleşenlerin, kadrolaşanların...  hepside bu sıralardan geçmelidir. Sıralarını da savmasını bilmelidir.

Böyle aktifelere gençler katılmalı böyle aktifeler de gençler konuşmayı, insanlarla tanışmayı, seçmeyi, önderleşmeyi öğrenmeli. 

Üretimi tükenmiş toplumların gençlerinin kaçamaklarla elde ettiği kazanımların emperyalist kapitalist toplumlara yansıması da böyledir.

Zaten böyle olamayacak olsa emperyalist kapitalizmin yarattığı diktatörlere, vicdan göstermemeye... boyun eğmiş eğerekte gelmiş insanların dönüşümleri de asla mümkün olmazdı denilip, bensiz her şey daru duman edalar mahkum edilmiyor.

Ardından da...  

Mülkiyetçi ilişkilerin örgütlenmesinin görüntüsü devlet, devletinde mülkiyetçi ilişkilerin örgütlenmesinin görüntüsü olduğunu görmemizi istemeyen denizcilere söyledikleri şarkılarla denizcileri gerçeklerde koparıp denizlerin ortasında bir hayal aleminde kaybolmasını sağlayan deniz kızları, devletle mülkiyetin örgütlenmesinin iki farklı şeylermiş gibi karşımıza çıkarması gibi parti halktır, halkta parti  kavramını hiçleştirip halkla partiyi,  partiyle halkı ayırıp muhatap sensindir dedirttiriyor.

Muhatap halk, halkta parti olmadıktan sonra, doğru eleştiri nerede gelirse gelsin doğrudur, kavramı tartışılır hale geliyor.

Tüm bunlarla birlikte emperyalist kapitalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylüler eski üretime dayalı proletarya köylüler karşısında istediği üstünlüğü elde ediyor.

Barbarca.

Yol, yöntem olmadığından.

Ne yazık ki emperyalizm kapitalizmi yok edebilecek olanda emperyalist kapitalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylüler.

Su akıyor yolunu buluyor.

Eski üretim ilişkilerine dayalı ve yahut da zihniyetlerini yaşayan biz insanların akıbetlerine kalanda vicdanlarına sığınmaktan başka bir şey değil.

 

44972

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ergün Aslan

ՇՆՈՐՀԱՒՈՐ ՆՈՐ ՏԱՐԻ ԵՒ Ս. ԾՆՈՒՆԴ

YENİ  YILINIZ  KUTLU  OLSUN

SERSALA  WE  PİROZ  BE  2016

Katliam,acı ve gözyaşı ile dolu bir yılı geride bırakırken 2015 Kara bir yıl olarak tarihe geçti.Ortadoğu coğrafyasından hiç eksik olmayan savaş rüzgarları ivmesini her geçen gün artarak yükselirken faturasını ezilen halklar çok ağır koşullarda ödemektedir.

Müslüm Elma:Tüm dostların yeni kavga yılı kutlu olsun!

Sevgili Osman,

Göndermiş olduğunuz mektubu aldım. Çok sağolun. Ayrıca mektup yazmak konusunda rahat olun. Koşullarınız uygun olduğu anda yazarsınız.

Artık yeni bir yıla merhaba demenin ön günündeyiz. Bundan dolayı 2015 yılının bıraktığı izlerden bir demet sunarak sohbete giriş yapmak istiyorum. Bu notları başka arkadaşlara da yazdım.

Tarih komünistleri bekliyor

Dünya

Bir yılı daha geride bırakıp yeni bir yıla giriyoruz. 

 Dünyamıza egemen olan kapitalist-emperyalist sistem, "köpeksiz köyde değneksiz dolaşıyor" gibi, yine topuyla, tüfeğiyle, savaş uçakları ve füzeleriyle ve tüm kanlı vahşetiyle, dünyamızda dolaşıp duruyor. Emperyalist burjuvazi; ne sermaye birikimine, ne hükümranlığa ne de insan ve doğayı katletmeye doymadığı gibi, kendi aralarında alabildiğine bir egemenlik çatışması da olanca hızıyla devam etmektedir.

Demirtaş'ın 'İhaneti'-Hüseyin Turhallı

Davutoğlu HDP Genelbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın Rusya'ya ziyaretini "ihanet" olarak değerlendirmiş.

Bu adamlar ya kafayı yemiş, yada kafayı yemişlere hitap ettiğini düşünüyor.

İhanet nedir?

Önce basit anlamıyla: Yapılan bir iyiliğe, hizmete ve fedakarlığa karşı bireyin karşıt konuma geçerek kötülük etmesidir.

Sahi 90 yıldır Türkiye Cumhuriyeti devletinin Demirtaş'ın dedesine, babasına ve çocuklarına ne tür bir iyilik yaptı da ihanet ediyor?

TKP/ML YDK:Faşist diktatörlük değil direnen Kürt ulusu kazanacak!

Emperyalizm çağı aynı zamanda savaşlar çağıdır. Emperyalist sistemin kendi öznel saldırganlığı kadar yarattığı zeminde savaşa gebedir. Emperyalizmin siyasal, ekonomik ve ideolojik sistemi savaş koşullarını sürekli, zorunlu ve istikrarlı bir biçime büründürür. Onun parçası olan hiçbir sistem bu koşullardan azade değildir. Her türlü toplumsal çelişkinin aldığı biçim ve boyut savaş koşullarına hızla evrilebilir, ki genelde de evrilir. Bugün dünyada yoğunlaşmış politikanın yani savaş koşullarının odak noktası Ortadoğu bölgesidir.

Yaşamınız İçinde Birgün de Olsa Halkın Yanında Yer Alın!

Bu başlık, sağ ve sol liberallere bir çağrıdır. Liberaller hiç bir zaman doğrunun yanında yer almadılar. Alır “gibi” yapıp, güçlünün yanında, egemenin yanında yer aldılar. Egemenlere karşıymışlar “gibi” yaptılar, izledikleri yol egemenleri, zalimleri güçlendiren yol oldu.

 “Demokrasi”den sıkca dem vurdular, “insan haklarından" söz ettiler, ama asla halkın haklı olduğunu, ne ağızlarına aldılar ne de kalemleri beyaz kağıtlara bunları yazabildi. Kendilerine yaşamları boyu siyasal niteliklerini veren; “yetmez ama evet” ile burjuva düzenin bekasından yana tavır aldılar. 

"İpler kimin elinde "2

Dünyadaki gelişmeleri dikkate aldığımızda  Asya kıtası ve Ortadoğu  proleter devrimlerine, ulusal kurtuluş hareketlerinin başarı elde etmesine,zaferle taçlanmasına, objektif şartların en uygun  olduğu alanlardır. Yanlızca objektif şartların değil ,aynı zamanda komünistlerin ve anti emperyalist , anti faşist hareketlerin örgütlü ve ciddi bir potansiyol güç oluşturduğuda bir gerçek.  Emperyalizmin karnının en yumuşak olduğu  bu alanlarda  yükselecek halk devrimlerinin  emperyalizme büyük darbeler vuracağı kesindir.

Sen susuyorsun çünkü...

Seni Cizre, Silopi, Nusaybin, Diyarbakır Sur, Şırnak ve Dargeçit halkıyla empati kurmaya çağırmayacağım. Çünkü sen ölmüşsün. Bu düzen sana makam ve rahat bir hayat vererek ruhunu esir almış, öldürmüş seni. Ölmüş bir ruh gömüldüğü mezarda dışarıdaki seslere sağırdır.

Sevgili okur, bu sözlerim sana değil, siyasetçileredir.

15. yılında başka bir 19 Aralıkta

“Amaçları, insanı, insandan başka birşey    haline getirmekti”. Primo Levi

Aralık sallanıyor.

Bütün ayları özel kılan katliamlarla dolu Türkiye tarihinde, çığlıklar-haykırışlar, direnişlerle dolu Aralık her gelişinde, daha dünmüş gibi sallanıyor….

Bir bireyin tarihini bile objektif olarak yazması zorken, Aralık’ı yazmak hep zorluyor bizi.

Partisizlik Özgürlüktür

Vışş... o süperman kostümü ne la..... sıfır sıfır yedi gözlükler....

Sen benım kım olduğumu bılıyor musun ?

Haa..bılıyom.  Bızım koylu husosun.

Avradın da dayak yiyip şehire kaçan huso .

Bireycilik, grupçuluk....

Kapitalizmin ortaya çıkardığı bir hastalık bu.

Kapitalizmin itişi, kalkışının acımazsızca ceyran edişi  içerisinde statümüzü, grubumuzu....  buluruz, buldururuz.

Sanki kendimizin, ailemizin, yaşadığımız grubun....   sorunlarını, hislerini .....  başka bireyler, gruplar  yaşamıyorcasına, bilemeyeceklercesine  davranır, yaşarız.

İsrailleşen Türk devleti ve Kürtler

Ulusal sorununu çözmeyen bir devletin burjuva “demokratlığı” söz konusu olamaz. Türk devletinin tarihinde, burjuva anlamda “demokrat”lığı oldukça sınırlı olmuştur. Sınırlı yıllar içinde   burjuva “demokrasisi”ni uygulaması, dış koşulların ve iç koşulların (işçi sınıfı ve emekçilerin) dayatması sonucu olmuş, ama, işçi ve emekçiler ve başta Kürtler olmak üzere diğer azınlık uluslar üzerindeki faşizm sopasını da hiç bir zaman elinden bırakmamıştır.

Sayfalar