Pazar Mayıs 19, 2024

Rahat uyu ey ihtilalin oğlu, halkların kardeşliğinin komünist yoldaşı!

2005 yılında Ermeni Soykırımı’nın 90. yılında Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) heyeti olarak Nubar yoldaşın Ermenistan’daki evinde yaklaşık 2 hafta konaklama şansına sahip oldum. Her ne kadar Ermenistan devlet bakanları bizleri Ararat Hoteli’nde ağırlamak için bu oteli tahsis etmek etseler de, bizler heyet olarak Nubar yoldaşın evinde kalmaktan yana tercihimizi kullandık. Kaldığımız bu iki hafta içinde kendisiyle birçok konuda kapsamlı sohbet etme şansına sahip olduk ve orada yürüteceğimiz faaliyetler noktasında birlikte plan yapma imkanı bulduk. Bizde çok derin bir etki bıraktı, olaylara bakış açısı, çalışkanlığı, öz disiplini ve mütevazılığı örnek alınması gereken yönlerdendi.  Mesela büyük yürüyüş için ATİK konseyimizin hazırladığı kitapçığın Ermenice çevirisini birkaç gün içinde yaptı ve basımında yardımcı oldu. Orada bulunduğumuz o dönem Nubar yoldaş, Transkafkasların Lenin'i olarak bilinen Stepan Sahumyan yoldaşın hayatını anlatan kitabın Türkçe'ye çevirisini yapmaktaydı. 

Kendisinin günlük yaşantısından hatıralarıma kazınmış ve beni etkilemiş olan en önemli nokta ise 10 kilometrelik günlük  koşusunu bitirdikten sonra 1 veya 2 soğan soyup ekmeksiz yiyor olmasıydı. Bu durum çok dikkatimi çekmişti. Bir gün bunu kendisine sordum ‘neden her gün soğan yiyorsun’ diye? Ve bunun yaşadığı yoksulluktan kaynaklı olduğunu anlamam çok zor olmadı. Bilen yoldaşlar bilirler Ermenistan verimli topraklar sahip değil ve o topraklarda en fazla soğan ve patates yetişir. Aynı zamanda diğer meyve sebze türleri Avrupa'dan bile daha pahalıdır. Çünkü büyük bir kısmı dışarıdan ithal ediliyordu. Yine o dönemi yasayanlar ve heyet olarak bizimle giden yoldaşlar bilirler Ermenistan'ın bağımsızlığına 1990 yılında kavuştuğunu ve bu yeni devletin halkının yüzde 85'ine yakınının işsiz, geri kalan yüzde 15 olan çalışan oranının ise aylarca maaş alamadığını. Dolaysıyla yaşanan onca acının üstüne  bir de yoksulluk eklenince bu ağır yaşamın tarifini yapmaya sözcükler yetmiyordu. Bu yüzden Ermenistan'da yaşayan halkın neredeyse tamamı diasporada yaşayan Ermeni gurbetçilere ekonomik olarak bel bağlamıştı. Ben pratik olarak tanık olduğum 2005 yılından bahsediyorum, tabi şimdi durum nasıl çok da fazla bilemiyorum. Bu yoldaşımın ve yoldaşlarımızın yaşadığı süreçler o kadar acı verici ki bazen onları tarif etmekte bile zorlanıyorum.  Hatta hatırlarken bile gözyaşlarımın akmasın diye kendimi zor tutarım. 

24 Nisan 2005'te ATİK olarak katıldığımız bu büyük yürüyüşte Nubar yoldaşın Ermenice çevirisini yaptığı kitapçıktan yürüyüşte dağıtmak için 20 bin adet basmıştık. Ben ve içinde bulunduğum heyet için o gün çok ama çok etkileyici bir şey oldu o gün. 20 bin bastırdığımız kitapçık birkaç dakikada tükendi hem de kimseye sunmadan. Hatta bu kitapçığı alanlardan geri gelip ellerimizi sıktılar, hatta sarılanlar bile oldu. Aynı gün olan başka büyüleyici bir şey ise, yaklaşık Ermenistan nüfusunun yarısının katıldığı yürüyüş -ki tahminen 1.5 milyon insan  Ermenistan özgürlük anıtına yürüdü- boyunca 1.5 milyon insandan duyduğum tek ses ayak ve kalp atış sesleri idi. Bu nasıl bir acıydı ki, doksan yıl sonra dipdiri taptaze tarifsiz idi.  Sanki 1915, 24 Nisanındaymışız ve soykırım için dağlara sürülen Ermeni halkının çektiği acıları bir kez daha Nubar yoldaşımızla yaşadık. Artık sözün bittiği, yürek acılarının tarif edilemediği bir an… 

Saraylar saltanatlar çöker 

kan susar bir gün 

zulüm biter. 

Menekşeler de açılır üstümüzde 

Leylaklar da güler. 

bugünlerden geriye, 

bir yarına gidenler kalır 

bir de yarınlar için direnenler... 

Şiirler doğacak kıvamda yine 

duygular yeniden yağacak kıvamda. 

ve yürek, 

imgelerin en ulaşılmaz doruğunda. 

ey her şey bitti diyenler 

korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler. 

ne kırlarda direnen çiçekler 

ne kentlerde devleşen öfkeler 

henüz elveda demediler. 

bitmedi daha sürüyor o kavga 

ve sürecek 

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek…

Rahat uyu ey ihtilalin oğlu! Bıraktığın bayrak şimdi daha da yükseklerde dalgalanacak! Rojava'da başlattığın "savaşı yayma" tutkunu daha da geliştirecek halkların kardeşliğine yoldaş olanlar. Ve bize öğrettiğin 40 yıllık devrimci yaşamın rehber olacak kalanlara! 

Komutan Nubar Ozanyan ölümsüzdür!

(Londra’dan bir Partizan)

40728

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Dünya, Türkiye ve Ortadoğu'ya kısa bir bakış (Bir Partizan)

Emperyalizmin egemen olduğu bugünün dünyasında çelişkiler derinleşiyor. Hem emperyalist güçler ve bloklaşmaları arasında hem de emperyalizm ve uşaklarıyla dünya proletaryası ve emekçi halkları arasındaki çelişkiler keskinleşiyor. Bir avuç emperyalist gücün aralarında paylaşmış olduğu dünyanın, bugün Ortadoğu’dan Afrika'ya; Güney Asya bölgesi, Baltık bölgesinden Ukrayna ve Karadeniz'e doğru alanda çelişkiler daha da keskinleşmektedir.

Garbis Ağparik ile Reportaj

*-Siz nerelisiniz ? Kaç kardeşsiniz ? Büyük anne ve büyük babanız Ermeni katliamları ile ilgili size hiç anlatımları oldu mu? Anadolu'dan toplanıp İstanbul'a okumaya getirilen Ermeni çocuklardan, sizin memleketten de gelenler oldu mu? İlkokulu nerede okudunuz? Ermeni okulları ile tanışmanız nasıl oldu ?

Cengiz, Hakan ve Özgüç anısına… Onları yaşatmak…

İnsanlar ölür, sözleri kalır. Devrimcilikte söz, devrimci duruştur. Devrimci duruş; devrim için kendini örgütlemek, kendini örgütlerken halkı örgütlemek ve bunları yaparken tüm yaşamını devrime örgütlemektir. Ve yaşamını devrime örgütleyenler bugün ölseler bile devrime sevdalı her yürek atışında yeniden canlanırlar.

Yasal Çalışma ve Yeraltı Çalışmasının Önemi Üzerine

Faşizm en koyu, en kanlı, en vahşi biçimiyle hükmünü sürdürüyor. Faşist devletin başında bulunan Erdoğan ve müttefikleri faşist diktatörlüğünü daha açık, daha şoven, daha ırkçı şekliyle sürdürüyor. Öyle ki, kendi koyduğu yasaları tanımıyor, parlamento ahırının ona tanıdığı yetki ve kuralları hiçe sayıyor, darbe üstüne darbe yapıyor. Kendi eliyle organize ettiği ‘darbe’ oyununu bahane ederek her alanda devrimci, demokrat, aydın ve yurtsever güçleri topluca tasfiye etti. Suriye’ye topraklarına girdi.  İŞİD’i gerekçe göstererek Suriye ve Kürdistan toprakları işgal edildi.

Korkak Kedi (Kitleyle Kedinin Hikayesi )

Ah kedi kız ah!

Marks'ta mı senin gibi proletaryayla birleşme sorunun dururken sanat proletaryayla öncüyü birleştiren mi olmalıdır sorusunun cevabını aradı durdu ?

Şimdi kalkıp desen ki sırada proletaryadan gelen her eleştiriyi hoş karşılamalıyız ne fayda.

Artık hiç bir şey umurumda değil.

Ben ölüyorum.

Seni ilk gördüğüm zaman her sokakta kitle yürüyüşlerinin yükseldiği gezili günlerden bir gün idi.

Kitle içerisinde örgütlenmeyi ret etmezken:

Kitlenin halk olduğu aklına gelmiş.

Yetersizliklerimiz dediğinde Maoistliğini...

T.C.'nin OHAL HALİ; Çetin Çetin

15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra ''bu darbe bize Allahın bir lütfudur'' anlayışıyla harekete geçen AKP hükümeti askerde, poliste, kamuda, üniversitelerde ne kadar muhalif varsa açığa alma/görevden uzaklaştırma gibi cezalarla cezalandırıldılar. Bu sürede işten uzaklaştırılanların/açığa alınanların sayısı 100 bini geçti.

OHAL(olağanüstü hal) ve KHK(Kanun hükmünde kararname) ile halka yönelik baskı ve saldırılarda sınır tanımayan AKP halka yönelik yeni bir saldırı dalgası daha başlattı.

Komünistler Alman Burjuvazisini Yargılıyor (Münih Duruşmaları)

Yıl 4 Ekim-12 Kasım 1852, Köln’de, 11 Komünistler Birliği üyesi yargılanıyor.

Yıl 2015-2016 Münih. TKP/ML (Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist) olduğu gerekçesiyle 10 komünistin “yargılanma” amaçlı duruşmaları ve esaretleri devam ediyor.

Birinciler, “vatana ihanet” suçlamasıyla ceza alıyor.

TKP/ML’liler; “Türkiye’de terör örgütü yöneticileri oldukları” gerekçesiyle “yargılanıyor”.

Karar Verin: “Sizin Muhammed Ali’niz Hangisi?”[*]

“Ölüm haberim bir abartıydı.[1]
 
Eski dünya ağırsıklet boks şampiyonunu 3 Haziran’da 74 yaşında kaybettik. Epeydir Parkinson’dan mustaripti. Konuşma dahil pek çok yeteneğini yitirmişti. Eşi Lonnie’nin deyişiyle “İnsanlarla gözleriyle, kalbiyle konuşmaktaydı”...

Ortadoğu ve Türk devletinin cerablus işgali

Ortadoğu zengin petrol kaynaklarının bulunduğu büyük bir pazar olmanın yanında; enerji kaynaklarının geçiş güzergâhı olarak da her zaman emperyalistlerin iştahını kabartmıştır. Bu coğrafyada kurulan kukla devletler, başta İngiltere ve ABD’nin denetiminde Ortadoğu’da emperyalizmin bekçiliğini yapmaktan geri kalmamışlardır. Irak, Tunus, Suriye, İsrail ve İran emperyalist ülkelerin bölgedeki temsilcileri olmuşlardır.

FETÖ yerine RETÖ Darbesi Gerçekleşti-Çetin Çetin

Bugün Türkiye'de gelişmelere baktığımızda Türk hakim sınıflarının iki açmazı ön plana çıkmaktadır. Birincisi OHAL ilan edilerek FETÖ ile mücadele adı altında yürütülen çalışma. Hükümet kendisine muhalif olan kesimleri devlet aygıtından temizleyerek buralara kendi badem bıyıklarını yerleştirme çabaları içerisindedir. 17 Temmuz askeri darbe girişimini önceden haber alan ve buna uygun hazırlıklar yaparak ‘’Bu darbe bize Allah'ın bir lütfudur’’ diyerek bunu kendi çıkarları için bir fırsata çeviren Cumhurun başı R.T.E. kendi darbesini gerçekleştirdi.

Faşizmin “demokrasi” oyunu bitti; sermaye tükendi; Amerikan emperyalizmi ve müttefikleri ortadoğu ‘da yeni oyunlar sahneliyor.

Sivil faşist darbenin postal sesleri yaşamın her alanında kendini gösteriyor. “Cemaat, Gülen, askeri darbe” senaryosu bir kurguydu. Faşist diktatörlük asıl darbeyi gerçekleştirmek, toplumda teşhir olan karanlık katliamcı yüzünü gizleyebilmek için, “askeri darbe oyununu bir trajikomik şekilde piyasaya sürüverdi. Bu oyunu Erdoğan tek başına kurgulamadı, ABD bu kurgunun içerisinde.

Sayfalar