Pazartesi Nisan 29, 2024

Sıra İzmir belediyesine de gelecek! Çetin Çetin

15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek tüm muhalif kesimlere açıkça savaş açan RTE ve AKP hükümeti denetimi altına aldıkları yargı vasıtasıyla tüm muhalif kesimlere karşı gözaltı ve tutuklama saldırısı başlattı. Öyle ki 6 milyon oy alarak parlamentoda 3. parti konumundaki HDP’nin eşbaşkanlarının içinde bulunduğu 11 milletvekili tutuklanarak çeşitli hapishanelere konuldu. Öyle bir kin, öyle bir düşmanlık güdülüyor ki eşbaşkanlar ve milletvekilleri aile ve yakınlarından çok uzak yerlerdeki hapishanelere konularak aile ve çevrelerine de zulüm ediliyor.

HDP’li vekiller AKP’nin başı RTE’nin talimatıyla gözaltına alınıp tutuklanmışlardır. RTE’nin talimatıyla HDP’nin eşbaşkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer HDP milletvekillerinin tutuklanmasına yol açan süreç on yıllardır sistemleşmiş olan Kürde yönelik yok sayma, baskı, saldırı ve katliam politikalarının yani devlet terörünün yeni bir halkasıdır.

Gözaltı ve tutuklamaların, işten çıkarmaların, KHK’lerle mal varlıklarına el konulmaların giderek arttığı bir süreçten geçiyoruz. Bu uygulamalardan sonraki kısa bir süreçte de gözaltında kaybedilmelerin yaşanması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. OHAL’le 30 günlere varan gözaltıların, işkencelerin, çeşitli baskıların yaşandığı bu süreçte RTE’nin talimatıyla idam cezası gündeme getirilmeye çalışılmaktadır.

Tutuklanarak çeşitli hapishanelere konulan HDP eşbaşkanları ve vekiller ‘’silahlı terör örgütü üyesi’’ olarak değerlendiriliyor ve tek kişilik hücrelerde izolasyona tabi tutuluyorlar. Burada parantez açarak şunu belirtmekte yarar var. HDP eşbaşkanlarından S.Demirtaş kriminal tutukluların ve radikal dinci örgüt elemanlarının bulunduğu blokta tek kişilik hücrede tutulmaktadır. Bu bilinçli bir politikanın ürünüdür. S.Demirtaş’ın yaşamı tehdit altındadır…

‘’Silahlı terör örgütü’’ denilince T.C.’nin kimi kastettiğini artık herkes öğrendi/biliyor. Ama burada bir ayrım yapmak gerekiyor. Terörü uygulayan kim? Teröre karşı mücadele veren kim?

T.Kürdistan’daki çatışmalarda Sur’u, Gever’i, Şırnak’ı tank atışlarıyla, helikopterlerden bombalamalarla yerle bir eden, taş taş üstünde bırakmayanın PKK olmadığını dünya, alem biliyor. Bilmeyenlere, kabul etmek istemeyenlere PKK’nin helikopteri olmadığını söylemek yeterli olsa gerek. Devam edelim; çatışmalarda ölen gerillaları panzerlerin arkasına bağlayarak sürükleyenler panzerleri olmadığına göre PKK’liler olamaz herhalde. Esir aldıkları gerilla kadınları katledip çırılçıplak soyarak sokağa atıp teşhir edenler (Ekin Wan örneği) olsa olsa T.C. askeri güçleridir. Roboski’de ekmek parası için sınırı geçen 34 Kürt gencini bombalayan-parçalayan uçakların kuyruğunda Türk bayrağından başka bayrak mı vardı?

Terörden, terörist eylemlerden bahsedenler, halkımızı bu şekilde kandırmaya çalışanlar şöyle başlarını ellerinin arasına alıp düşünseler ve politikayı ve propagandayı sonra yapsalar nasıl olur?

Yukarıdaki örnekler yetmiyorsa AİHM’den örnekler verilebilinir. AİHM’de yargılanıp mahkum edilen dosyalara baktığımızda T.C.’nin askeri güçlerinin suçları ortaya saçılıyor. AİHM’de Kürt köylülerine insan dışkısı yedirmekten T.C.’nin askeri komutanları mahkum oldu. Yine T.C.’nin silahlı güçleri Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol… ve daha birçok çocuğun oyun oynarken veya okul dönüşü evine giderken kurşunlanarak öldürülmesinden AİHM’de mahkum oldular. Son bir örnek vererek noktayı koyalım: Türk hakim sınıflarının ‘’silahlı terör örgütü üyesi’’ olmakla suçladığı ve Belçika’da yargılanmasını istediği Kongra-Gel üyelerinin devam eden mahkemeleri 4 Kasım 2016 tarihinde sonuçlandı.

Mahkemenin verdiği karar aynen şöyle: ‘’Türkiye’deki durum silahlı mücadele kapsamındadır. Terörizm değildir’’, ‘’Belçika terör yasaları kapsamında yargılama yapılamaz’’ dedi.

Tekrar yazımızın başına dönersek AKP hükümeti seçimlerde kaybettiği belediyeleri KHK çıkararak, buralara kayyum atayarak ele geçirmeye çalışıyor. Amed, Wan, Batman, Siirt, Dersim başta olmak üzere 30 un üzerinde Kürt belediyesi işgal edildi. Belediye başkanları, meclis üyeleri tutuklanarak hapishanelere konuldular. Bu belediyeleri sandıkta seçimler yoluyla kazanamayan, bir dönem ‘’her şey sandık’’ diyen AKP hükümeti bu belediyelere kayyum atayarak el koydu.

Öncelikle Amed belediye eşbaşkanları Gültan Kışanak, Fırat Anlı görevden alınarak tutuklanıp hapishaneye gönderildi. Bu durumu kabullenmeyip protesto gösterilerine, basın açıklamalarına yeltenenlere de saldırıldı. Tomadan kurtulanlar polisin copuyla tanıştı, dövüldüler, tutuklanıp hapse atıldılar. Tam bir devlet terörü estiriliyor Kürdün başında…

RTE ve AKP hükümetinin tüm bu saldırıların geniş halk kitleleri tarafından öğrenilmesini engellemek için görsel ve yazılı basına yönelik saldırıları devam ediyor. Çok sayıda muhalif tv kanalı, gazete ve derginin kapatılması, yasaklanmasından sonra en son Cumhuriyet gazetesine de bir sabah operasyonu gerçekleştirilerek 9 yazar ve yöneticisi gözaltına alınarak tutuklandı. Cumhuriyet gazetesine yönelik baskınla yandaş olmayan, RTE’nin yaptıklarını az da olsa eleştiren basına ‘’yaşam şansı vermeyiz’’ deniliyor açıkça.

Tüm bu yaşananlara karşı hakim sınıfların muhalefetteki diğer kliği bu yaşananlardan rahatsızlık duymamışçasına RTE ve AKP hükümetine mahcupça desteğini sürdürüyor. Saraya soytarıları yakıştıranlar soluğu sarayda aldılar. 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki Yeni Kapı mitingine katılarak RTE’ye ve AKP’ye desteğini ifade eden CHP’nin başkanı Kılıçdaroğlu arada bir hükümetin faşizan uygulamalarına karşı sesini yükseltiyor! Son günlerde MYK’yı toplayarak bildiri yayınlaması gibi. İnsanın sorması geliyor. T.Kürdistan’ında sandıkla, seçimle iş başına gelen bu kadar belediye başkanı KHK’larla görevden alınıp, tutuklanıp hapse gönderilirken neden sesiniz çıkmaz? Bu insanlar-başkanlar Kürt olduğu için mi? Bir şeyler yapmak neden aklınıza gelmez? Yoksa İzmir belediyesine kayyum atanmasına mı nefesinizi saklıyorsunuz? İzmir belediyesine kayyum atanınca mı sokağa çıkacaksınız? Sokağa çıkmak için yanınızda insan bulabilirseniz…

AKP hükümeti yükselen halk muhalefeti, Kürt ulusal direnişi ve gerilla savaşı karşısında sıkışmış durumdadır. Darbe girişimini kendi lehine çevirerek toplumsal direniş güçlerine karşı saldırıya geçmiş bulunuyor. OHAL ilan etmiş, çıkardıkları KHK’larla ülkeyi yönetmeye çalışıyorlar. Ülkemizde şu an yaşanan açık faşist dikta rejimidir-yönetimidir.

Faşist diktatörlüğe ve onun bugün ülkemizdeki uygulayıcısı RTE’nin başında bulunduğu AKP’ye karşı devrimciler, ilericiler açısından her alanda mücadeleyi büyütmekten başka bir seçenek ve yol kalmamıştır.

Devrimciler, ilericiler, Kürtler, Aleviler… birleşerek bu topyekûn saldırıya karşı direnişi örgütlemelidirler.

44534

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Siyasi partiler ve İslami sermaye ilişkileri içinde Fethullah Gülen

Türk siyasetinde bir tiyatro oyununa daha tanık olduk. Türk devleti, yıllardır bağrında büyüttüğü, hatta 12 Eylül darbesinden sonra Anavatan Partisi döneminde Türkiye Umumi Vaizi yapılan Fethullah Gülen’i terörist ilan edip darbe yapmakla suçlayarak demokrasi oyunu oynamaya başladı.

15 Temmuz Darbe girişimi, Yenikapı mitingi ve burjuvazinin kendi arasındaki uzlaşması

15 Temmuz 2016 tarihinde geçekleştirilen darbe girişiminin üzerinden bir ay gibi geçmeden devletin yeniden yapılandırılması adı altında AKP’nin dizginsiz saldırıları devam etmektedir.

AKP, 2011 yılında siyasal çıkarlarına ters düşmesiyle yollarını ayırdığı Fetullah Gülen’le girdiği hesaplaşmayı bugünlere kadar aralıksız sürdürse de, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaptığı hamle, geride kalan süreyle kıyaslandığında, 5 yılda yapamadıklarını bir ay gibi kısa bir sürede başarmış oldu.

Düzen İçi Sol’culuk;Özgür Yıldız

Her toplumsal yapı kendi karşıtını da içinde taşır. “Sol”da, kapitalist sistemin karşıtı olarak ortaya çıktı ve gerçek kimliğini Komünist Manifesto’nun yayınlanmasıyla buldu. Bu süreçten sonra işçi sınıfı, kendisi için bir sınıf olarak burjuvazisinin karşısına, ütopik olmayan gerçek sosyalizm alternatifiyle çıktı. Elbette, burjuvazi boş durmadı. “Sol” hareketi reforme etme yollarını seçti. Proudhon, Bernstein ve Kautsky kadar sol”u reformizme etmenin teroik zeminlerini hazırladı.

Milliyetçi Enternasyonalizm

Bir kavramın, bugünün üretim ilişkileri içerisinde neyi ifade etmeye çalıştığını bilince çıkarabilmek için O kavramın, ilk ortaya çıktığından bugüne geçirdiği evrimı, hangi sınıfta ortaya çıktığını, hangi ihtiyaçtan kaynaklandığını, diğer bir deyişle hikayesini incelemek en etkili yöntemlerden biridir, çünki kavramların ifade edildiği dillerde sosyo-ekonomik hareketliliğe bağlı olarak gelişen, gerileyen canlı organizmalardır, bir kavram ilk çıktığı dönemde „olumlu“yu „iyi“ yi, „doğru“ yu işaret ederken sonraki dönemlerde karşıtına dönüşerek „olumsuz“ u, „kötü“ yü, „yanlış“ ı işaret edebilme

BATI BAĞIMLISI TÜRK BURJUVAZİSİ YÖN MÜ DEĞİŞTİRİYOR?

15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra, darbenin arkasından tartışılan konulardan birisi de; “Türkiye eksen mi değiştiriyor?”

AKP-Erdoğan çevresine ve yandaş medyada yazılıp çizilenlere bakıldığında ise, darbenin arkasındaki ABD ve AB istenmiyor. ABD ve AB medyasına bakıldığında ise Erdoğan'ın artık istenmediği gerçeği vardır.

Trabzon / Maçka'da Partizanlar; Tamer Çilingir

’’(…)
Maçka bir noktadır Türkiye haritasında,
Osmanlı’nın vergi defterlerinde geçer adı,
önemsizdir yağı, bol yumurtası, peyniri,
bir de delice balı vardır ilkçağlardan beri,
saray mutfağında bilinir
Maçka`yı, Maçkalıyı bundan öte tarih ne bilir? (…)’’ der İsmet Zeki Eyüboğlu bir şiirinde.

Ya Devrimden yanasın yada faşist diktatörlükten yanasın

Garip olaylar oluyor ülkemizde. Aslında garip olaylar oluyor demekte yanlış. Çünkü,hepimiz alıştık devletin bu tür panorayak oyunlarına... Devlet erk'inde at iziyle ıt izi birbirine karışmış durumda. Darbeciler kim? Darbeyi yapanlar kim? Bunların siyasal temsilcileri ve yönlendiricileri kimler? Henüz bu sorular en azından kamu tarafından netlik kazanmış değil. Açık olan birşey var ki,darbeciler devletin içerisinde ve iktidarın önemli mevkilerinde yer almaktadır.

Emperyalizm yaşlanıyor. Yaşasın Halk Savaşı

Uzun süredir yazamıyorum. Bunun temel sebebi okuma, araştırma ve inceleme yapıyor olmam. Bir yandan günlük ekmek mücadelesi, bir yandan ev içi sorumluluklar, ara molalar, bilgiyi fazlalıklarından arındırma ve süzme. Marx, Engels, Lenin, Mao’nun Türkçe eserleri bitti gece üçlere dörtlere yol alırken. Arada çerez niyetine Orhan Hançerlioğlu’nun düşünce tarihi, ve yüzlerce sayfa, tez… Sabah altı buçukta kalk borusu sonrası, martı çığlıklarına zincirlerimin sesi karışıyor. İş yerine ulaşım için gereken bir saatlik süreyi de boşuna harcamak olmazdı.

TKP/ML : Ne sois pas du côte du conflit des cliques fascistes mais du côte de la Guerre Populaire – (sur la tentative de Coup d’Etat)

Aux turques, aux kurdes et aux travailleurs de différentes nationalités,

M.Oruçoğlu’nda boy veren anarşizan ve revizyonist karakterli kimi görüşler üzerine kısa bir değerlendirme ; Halil Gündoğan

Bilenler bilir Sayın Oruçoğlu Halkın Günlüğü gazetesinde “Antagonizma” ismiyle tanımlamayı tercih ettiği köşesinde çeşitli konular/meselelere dair görüş ve düşünsel eğilimlerini paylaşır okuruyla.

Demokrasi, OHAL'le Değil Demokratik Halk İktidarıyla Gelecek!

Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız,

Faşist Diktatörlük halkla bir kez daha dalga geçmeyi tercih etti. Ve bir kez daha kendi içindeki kapışmayı halka fatura etmekten bir saniye bile tereddüt etmedi.

Sayfalar