Çarşamba Mayıs 1, 2024

TKP/ML - TİKKO Rojava Komutanlığı: “Onlar devrimimizin kızıl kurşunları olacaklardır!”

Devrim ve Komünizm Şehitlerini Anma Haftası’na ilişkin bir açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO)’na bağlı Rojava Komutanlığı “Onlar kavgamızın sönmeyen meşalesi, devrimimizin kızıl neferleri olarak mücadelemizde yaşayacaklardır” dedi.

Elimize e-posta yoluyla ulaşan habere göre “Sınıf mücadeleleri tarihi kanla yazılmıştır. Geçmişten günümüze kadar olan toplumsal süreçte ezilen-sömürülenlerin, ezen-egemenlere karşı yürüttükleri kavgada birçok bedel ödemiştir. Bedelsiz hiç bir mücadele biçimi yoktur ve olamaz da. Mücadelenin kazanımları bedeller üzerinden yükselmiştir. Spartakistler özgürlüklerine birçok bedelle kavuştular. Kadınlar feodal zihniyete karşı savaşımda binlerce kadın ‘cadı kazanlarında yakıldı’ en temel hakları olan eşitlik ve özgürlük uğruna” denilen açıklama şu şekilde devam ediyor:

Ve Paris komünü kadınlı-erkekli  çocuklar ve yaşlılar… Ortak yaşam şiarı ile komünü kurdular birçok bedel karşılığında. Sovyetler komün bedellerinin yarattığı deneyim üzerinden yükseldi. Keza Çin’de aynı şekilde komün ve Sovyet deneyimi üzerine… Sovyet devrimi Türkiye-Türkiye Kürdistanı topraklarına taşıyıcısı olan Mustafa Suphi ve yoldaşları Ocak ayında Karadeniz sularında faşist Kemalist diktatörlük tarafından katledildi… İbrahim yoldaş yeniden doğrultur TKP/ML’yi Türkiye-Türkiye Kürdistanı topraklarına. Vartinik’te boy verip filiz açtı… Vartinik’te atılan tohumu ardılları en iyi şekilde devrettiler bir sonrakine… Ser verip sır vermeyen mirasın taşıyıcıları…

“Bu sevdadır onları değiştirip dönüştüren…”

“Kimileri; düşmanla girdiği çatışmada son mermisine kadar kahramanca savaşmış, parti değerlerinin düşmanın eline geçmemesi için silahını kırarak şehit düşmüşlerdir.

Kimileri; yoldaşına bedenini siper etmiştir.

Kimileri; diri diri yakılmış parti sırlarını ve yoldaşlarının yerlerini vermemiştir.

Kimileri; işkencelerde, ölüm oruçlarında düşmanın beyninde patlayan mermi olmuşlardır.

Kimileri; Cizire’de, Sur’da, Nusaybin’de Kürt halkının özgürlüğü uğruna diz çökmeyeceğiz şiarı ile destansı direnişleri ile tarihin en güzel sayfalarında yerini almışlardır.

Ve daha nice şehitlerimiz…  Devrim koşusunu en iyi koşanlardı. Hiçbir çıkar gözetmeden-beklemeden bir tek şunu bilirlerdi; halkın çıkarı benim de çıkarımdır. Bu sevdadır onları umutlu, kararlı ve inançlı kılan. Bu sevdadır onları bıkmadan, usanmadan, yorulmadan çalışkan kılan. Bu sevdadır onları fedakar-özverili ve alçakgönüllü kılan. Bu sevdadır onları değiştirip dönüştüren…

Partimizin kuruluşundan, 1972’den bugüne burjuva-feodal karakterli sisteme karşı yürütülen mücadele tarihimizde ezilen emekçi halkımızın tarihini yön gösteren, yürüttükleri destansı direnişleriyle özgürlük değerlerimizi yaratan şehitlerimiz dünümüz, günümüz ve geleceğimizdir… Bu direniş tarihimizin her bir karesinde duruşları yürüyüşleri ve gösterdikleri fedakarlıklarıyla mücadele tarihi boyunca dünya halkının zalimlere zorbalara boyun eğmeyen, başı dik olmasını sağlamışlardır şehitlerimiz.”

“Onlar devrimimizin kızıl kurşunları…”

“Bu anlamıyla şehitlerimizin her bir pratiğinden öğrenmek, onların bize bıraktığı en değerli mirası temsil etmekten geçer. Bu bilinçle hareket etmek her anımızı he günümüzü yeniden-yeniden yaratmak onlara bağlılık sözü yaşamımızda onlarla birlikte yaşamaktır. Çünkü şehitlerimiz bizde yaşamı sürdürüyorlar. Biz onların bir parçasıyız. Onlara verdiğimiz değer ancak bu şekilde somutlaşır. Bu görevi onlara yakışır şekilde yerine getirmeliyiz nasıl ki şehitlerimiz egemenlerin dayattığı köle gibi yaşama hayır dedilerse, biz de onların bıraktıkları mirası sahiplenerek her zaman her yerde her saat… Faşist zorbalıkların dayatmalarına karşı çıkarak halk savaşımızı büyüterek sınıfsız sömürüsüz özgür bir dünya yaratma azmi, pratik kararlılığını sürdüreceğiz… Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm ve Komünizmi yaratana kadar özgürlük savaşımızı dün olduğu gibi bugün de, yarın da sürdüreceğiz. Onlar devrimimizin kızıl kurşunları olacaklardır…” 

45518

Sermaye, Siyaseti Çıkarlarıyla Örtüştürür[1]

“AKP-Gülen Savaşı” içinde yolsuzlukların çok az bir kısmının dışa vurumundan sonra, siyaset, bu kirli güçler arasındaki savaşıma odaklandı. Bunun böyle olması doğal. Bu olay, özellikle Haziran (GEZİ) Ayaklanması’ndan sonra hızlanan ve beklenen bir durmdu. Daha önce yazdığım “üç vakte kadar” başlıklı bir yazıda, hükümet açısından “iki vaktin” bittiğini, “üçüncü vaktin” ise içinde olunduğunu yazmıştım. Bu herkes tarafından da bilinen bir gerçekti. Haziran Ayaklanması var olan süreci hızlandırmış ve daha kaçınılmaz bir hale getirmiştir.

Katliamlar Diyarı Şırnak

Röportajda Vali Mustafa Malay 15 Ağustos 1992 tarihli olayda asker ve PKK'lilerin öldürüldüğünü söylüyor. Belleği kendisini yanıltıyor herhalde. Olayda asker ya da PKK'li kimse ölmemişti.

Ben o tarihte Şırnak milletvekiliydim.

15 Ağustos gecesi Şırnak'ı harabeye çeviren silahlı saldırıyı gelen telefonlarla haber aldım. Hükümetin oralarda hiçbir yetkisinin olmadığını biliyordum. Ancak bir ümit yine de İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'i aradım ve duruma müdahale etmesi istedim.

İsmet Sezgin PKK'in saldırdığını ve çatışmaların devam ettiğini söyledi.

Fettullah Gülen hareketi hakkında

“Yeminine bakıp insana inanma,insana bakıp yeminine inan.”[2]

 

Ahmet Şık, “Dokunan yanar” diye uyarmıştı Fettullah Gülen (FG) hakkında herkesi; karanlık(lar)ın büyük yangınlar ile aydınlanacağı vurgusuyla başlamalıyım diyeceklerime…

Türk(iye) İslâmının dünden bugüne hülasası olarak yorumlanması mümkün olan FG, yeni bir tarihsel blok ve hegemonya hareketi girişimidir.

Türk(iye) İslâmı’nda kadın olmak

“her put, yıkılmak için dikilir.”[2]

Yerel Seçimler ve Siyaset

Proletarya, hiç bir olaya ve hiç bir siyasal gelişmeye tarafsız kalamaz. Onun “tarafsız”lığı bile taraf olmaktır. Örneğin her hangi bir olayı boykot etmek tarafsız bir siyaset gibi gözükmesine karşılık aktif bir taraf olmaktır. Ya da iki burjuva (örneğin Ergenekon davaları vb.) kliği arasındaki mücadele de birinden birini desteklemeyip “tarafsız” olmak, iki burjuva kliğine karşı aynı tavırı almak anlamındadır.
 
Bütün burjuva partileri hızlı bir şekilde yerel seçimlere hazırlanıyor.

KDP,PKK...Tez,antitez ...sentez?

Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde KDP bir tezdir.Emperyalizm ve sömürgecilikle mücadelede yarı-modern bir başlangıç.Kurulduğu dönemdeki emperyalizmin ve işbirlikçisi yerel sömürgeciliğin ittifaklı çullanmışlığından kaynaklı parçacı bir tez.Toplumsal gelişmenin düzeyine bağlı olarak aşiretler/aileler ittifakı temelinde politika örgütleyen bir tez.Parçacılığı o kadar belirgindir ki, Doğu Kürdistan’da Süleyman Muini ve Kuzey Kürdistan’da Saitler komplolarındaki rollerini gözardı edebilmemizi,  ne Barzani ailesine ne de yüzyıllık direnişlerine duyduğumuz saygı sağlaya

“Postmodern zamanlar"da din (ve islam)

“de omnibus dubitandum est.”[2]

 

“Din: Teorisi/ Pratiği, Dünü, Bugünü” Sempozyumu’nun Ankara ayağındaki “Dini- Eleştirel Olarak Anlayabilmek” oturumunda öncelikle bir saptamamı sizinle paylaşmama izin verin.

Sempozyumun pratik örgütlenmesi sürecinde, kendini sosyalist/ komünist olarak niteleyen kimi çevrelerin, “dinin tartışılması”na bir hayli soğuk ve mesafeli yaklaştıklarına şahit oldum.

“Cujus regio , ejus religio !” [*] [1]

“Kralların kutsal olduğu, antropolojik ve tarihsel bir malumun ilamıdır; ne ki onlar öyle doğmazlar; ancak hükmettikleri eliyle kutsallaştırılırlar.”[2]

“Din” ile “iktidar” ilişkilerini, konu başlığındaki “iktidar” kavramının farklı yorumları çerçevesinde farklı biçimlerde ele almak mümkün, kuşkusuz: günlük yaşamın kılcal damarlarına nüfuz etmiş gündelik iktidar ilişkilerinin din tarafından tahkim ediliş tarzı; bizatihî dinsel iktidar (ve hiyerarşi) biçimleri ya da siyasal iktidar ile din ilişkileri.

Biz Seni Bekledik Zeki Yoldaş. Dört Gözle, Büyük Umut ve Heyecanla Bekledik/Hasan Aksu

 

Yetmişli yılların başı ve ortalarında Zeki yoldaşı sıkıyönetim mahkemelerinde dik duruşlarıyla, faşizmi yargılayışlarıyla tanıdık. Partili ideolojik, siyasal, savunusunu faşizmi yargılarken izledik. Faşizmi kendi kalelerinde yargılarlarken ülkemizde Partizan hareketinin tanınmasında, kavranmasında önemli etkileri oldu. Zeki yoldaş ve diğer yoldaşları şahsen tanımazdık belki ama onların çabaları, örnek tavırları bizleri Kaypakkaya çizgisinde buluşturmuştu.

 

İşaretlesiniz de Fişleseniz de Biz Aleviyiz!

İktidarın asimilasyon politikaları her yeni günde, bir  önceki günü aratır şekilde ve değişik yöntemlerle, değişik rollere soyundurulmuş Hızır Paşalar ve piyonlarla devam ediyor..

Ben İstanbul Surlarinin Dibinde Şehit Düsecegim

           Türkiye Devrimci Hareketi 1980'li yıllarda tartıştığı konuların başında Kürt Sorunu ile SSCB'nin  halen sosyalist mi ?, emperyalist mi ? diye üzerinde şiddetli tartışmaların  yürütüldüğü bir süreçten  geçerek bugünlere geldi.

Sayfalar