Cumartesi Mayıs 4, 2024

Umutlarımızı Büyütüyoruz

 

“... komünist için sorun, mevcut dünyayı köklü bir biçimde dönüştürmek (revolutionieren), varolan duruma pratik olarak saldırmak ve onu değiştirmektir.”Marx-Engels

Komünistler, en karamsar günlerde dahi umutlarını yitirmemişler, tersine hep umutlu olmuşlardır. Burjuvazinin korku saldıkları günlerde dahi umutlarını korumayı ve yükseltmesini bilmişlerdir. Çünkü onların arkasında bir tarih, önlerinde ise bir gelecek vardır. Ve onlar, Marksist bilimle hareket ettikleri gibi, tarihleri değiştiren ve tarihleri yapan  halk gibi toplumsal bir dayanakları, işçi sınıfı gibi devrimci sınıf özneleri vardır. 

 

Geçen yıl da, 2013’e girerken umutluyduk, kitleler ayaktaydı. Bu yılda umutluyuz ve kitleler yine sokaklarda. Bu kez, bir önceki yıla oranla katalanarak sokaklar zapt edildi. Yerine göre dişe diş çarpışıldı, yerine göre öfkeler sloganlara döküldü.

 

Soruna anlık olarak yaklaşanlar, bunları küçümseyebilir, görmezden gelebilir. Ya da küçük burjuva pesimist yaklaşımlarla, sokakta haykıran kitlelerin taşıdıkları devrimci dinamizmi görememe körlüğüne sahip olabilirler. Ancak, bir gerçek var ki, özellikle son beş yıllık süreç, Türkiye ve dünyada, kitle hareketlerinin ivmesinde düşme değil, tersine yükselme ve kitleselleşme görülmektedir. Tüm istatistiki verilerde bu gerçekliği doğrulamaktadır. Bu gelişmeyi, kapitalizmin içinde bulunduğu durumdan ve bağrında taşıdığı emek-sermaye çelişmesinin keskinleşmesinden ayrı ele almamak gerekiyor.

 

Sadece, ülkemiz açısından dahi ele alsak, Tekel işçilerinin direnişi, ODTÜ ve peşinden gelen Gezi (Haziran) Ayaklanması’yla birlikte, ülkemiz, artık eskisi gibi değilidir. Ne hükümet eski hükümet ne de işçi sınıfı ve emekçiler eskisi gibi değiller. Yönetenler yönetemiyor, yönetilenler ise yönetilmek istemiyor. Burjuvazinin korku çemberini, parçalayıp atan kitleler, sokakları, adeta, günlük sınıf çatışmasının yapıldığı alanlara dönüştürdüler. Özgürlüklerine sahip çıkanlar, burjuvazinin saldırganlığına ve her tülü tehdidine de boyun eğmiyorlar. Güncelleşen direnişler, kitlelerin bilincini yükselttiği gibi örgütlü hareket etmelerini de beraberinde getiriyor. 

 

Burjuvazi tarafından, kitleleri “uyuşturma aracı” olarak içerikleştiren futbol, Gezi’den sonra bu özelliğini de yitirdi. Oralar da, artık, birer politikleşme alanları haline dönüştürüldü. Bu bile, Gezi’nin, yani kitle hareketinin ve elbette sınıf mücadelesinin kitleleri nasıl devrimcileştirebildiğinin en yalın örneğini oluşturmaktadır. Sınıf mücadelesi, tüm gerici öğeleri kitlelerin üzerinden söküp alma ve onları devrimcileştirme gibi bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle, kitlelerin en geri taleplerle dahi olsa sokaklara dökülmesi ve haklarını haykırması ileri bir adımdır ve bu, sınıf mücadelesinin basiten karmaşığa giden süreçleridir.

 

Kitleler devrimcileşiyor. Bu, dünya çapında genel bir belirleme olarak gözlemlenebilir. En gelişmiş kapitalist ülkelerin sokaklarından en geri ülkelerin sokaklarına kadar, kitleleri buralarda direnirken, çatışırken görmek olasıdır. Yüzler, binler değil. Bazı ülkelerde milyonlar sokakları zapt ediyor. Bu da, burjuvazinin işini zorlaştırırken, kitlelerin tarihsel sınıf bilinciyle donanmasının kaçınılmaz olarak önünü açıyor. Ne denli geri taleplerle ortaya çıkılırsa çıkılsın, kaçınılmaz olarak bu sosyalist bilinçle örtüşecektir. Bu bir öngörü ya da, salt amprik gözlemlere dayalı bir saptama değil, burjuvazi ile proletaryayı sınıf mücadelesi içine iten çelişmelerin niteliğinden ileri gelen kaçınılmazlığın realitesidir.

 

Buradan ötesi komünistlere düşmektedir. Komünistler, hayalci ve kendi iradelerini kitlelerin iradeleri yerine, kendi gerçekliklerini kitlelerin nesnel durum gerçeklikleri yerine geçirmezler. Onlar, kitlelere bilinç ve örgütlenme götürürler. Kitlelerin tüm ileri hareketlerinin içinde ve önünde yer almaya çalışırlar. Kitlelerle özdeşirler, ama geri yanlarıyla değil, ileri yanlarıyla. Ama, en sevdikleri şey kitlelerin sokak eylemleridir. Çünkü orada hareket vardır. Devrimcileşme ve örgütlenme vardır. Bilinç sıçraması ve sınıf bilinciyle donanmak vardır. İnsanlığın özgürleşmesinin adımları vardır. Bu nedenle de onlar hep umutludur. Umutları büyütenlerdir.

 

Önümüzdeki yıllarda, umutlar daha büyük olacağa benziyor. Şimdiden sokak dövüşlerine barikatlara hazırlıklı olmak gerekiyor. Var olanları büyütmek, olmayan yerlerde ise yaratmak için donanmak gerkiyor. 

 

2014’de  devrim umutlarımızı daha yukarılara çekmek dileklerimle...

30.12.2013***

93201

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Sayfalar

Yusuf Köse

Siyasi partiler ve İslami sermaye ilişkileri içinde Fethullah Gülen

Türk siyasetinde bir tiyatro oyununa daha tanık olduk. Türk devleti, yıllardır bağrında büyüttüğü, hatta 12 Eylül darbesinden sonra Anavatan Partisi döneminde Türkiye Umumi Vaizi yapılan Fethullah Gülen’i terörist ilan edip darbe yapmakla suçlayarak demokrasi oyunu oynamaya başladı.

15 Temmuz Darbe girişimi, Yenikapı mitingi ve burjuvazinin kendi arasındaki uzlaşması

15 Temmuz 2016 tarihinde geçekleştirilen darbe girişiminin üzerinden bir ay gibi geçmeden devletin yeniden yapılandırılması adı altında AKP’nin dizginsiz saldırıları devam etmektedir.

AKP, 2011 yılında siyasal çıkarlarına ters düşmesiyle yollarını ayırdığı Fetullah Gülen’le girdiği hesaplaşmayı bugünlere kadar aralıksız sürdürse de, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaptığı hamle, geride kalan süreyle kıyaslandığında, 5 yılda yapamadıklarını bir ay gibi kısa bir sürede başarmış oldu.

Düzen İçi Sol’culuk;Özgür Yıldız

Her toplumsal yapı kendi karşıtını da içinde taşır. “Sol”da, kapitalist sistemin karşıtı olarak ortaya çıktı ve gerçek kimliğini Komünist Manifesto’nun yayınlanmasıyla buldu. Bu süreçten sonra işçi sınıfı, kendisi için bir sınıf olarak burjuvazisinin karşısına, ütopik olmayan gerçek sosyalizm alternatifiyle çıktı. Elbette, burjuvazi boş durmadı. “Sol” hareketi reforme etme yollarını seçti. Proudhon, Bernstein ve Kautsky kadar sol”u reformizme etmenin teroik zeminlerini hazırladı.

Milliyetçi Enternasyonalizm

Bir kavramın, bugünün üretim ilişkileri içerisinde neyi ifade etmeye çalıştığını bilince çıkarabilmek için O kavramın, ilk ortaya çıktığından bugüne geçirdiği evrimı, hangi sınıfta ortaya çıktığını, hangi ihtiyaçtan kaynaklandığını, diğer bir deyişle hikayesini incelemek en etkili yöntemlerden biridir, çünki kavramların ifade edildiği dillerde sosyo-ekonomik hareketliliğe bağlı olarak gelişen, gerileyen canlı organizmalardır, bir kavram ilk çıktığı dönemde „olumlu“yu „iyi“ yi, „doğru“ yu işaret ederken sonraki dönemlerde karşıtına dönüşerek „olumsuz“ u, „kötü“ yü, „yanlış“ ı işaret edebilme

BATI BAĞIMLISI TÜRK BURJUVAZİSİ YÖN MÜ DEĞİŞTİRİYOR?

15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra, darbenin arkasından tartışılan konulardan birisi de; “Türkiye eksen mi değiştiriyor?”

AKP-Erdoğan çevresine ve yandaş medyada yazılıp çizilenlere bakıldığında ise, darbenin arkasındaki ABD ve AB istenmiyor. ABD ve AB medyasına bakıldığında ise Erdoğan'ın artık istenmediği gerçeği vardır.

Trabzon / Maçka'da Partizanlar; Tamer Çilingir

’’(…)
Maçka bir noktadır Türkiye haritasında,
Osmanlı’nın vergi defterlerinde geçer adı,
önemsizdir yağı, bol yumurtası, peyniri,
bir de delice balı vardır ilkçağlardan beri,
saray mutfağında bilinir
Maçka`yı, Maçkalıyı bundan öte tarih ne bilir? (…)’’ der İsmet Zeki Eyüboğlu bir şiirinde.

Ya Devrimden yanasın yada faşist diktatörlükten yanasın

Garip olaylar oluyor ülkemizde. Aslında garip olaylar oluyor demekte yanlış. Çünkü,hepimiz alıştık devletin bu tür panorayak oyunlarına... Devlet erk'inde at iziyle ıt izi birbirine karışmış durumda. Darbeciler kim? Darbeyi yapanlar kim? Bunların siyasal temsilcileri ve yönlendiricileri kimler? Henüz bu sorular en azından kamu tarafından netlik kazanmış değil. Açık olan birşey var ki,darbeciler devletin içerisinde ve iktidarın önemli mevkilerinde yer almaktadır.

Emperyalizm yaşlanıyor. Yaşasın Halk Savaşı

Uzun süredir yazamıyorum. Bunun temel sebebi okuma, araştırma ve inceleme yapıyor olmam. Bir yandan günlük ekmek mücadelesi, bir yandan ev içi sorumluluklar, ara molalar, bilgiyi fazlalıklarından arındırma ve süzme. Marx, Engels, Lenin, Mao’nun Türkçe eserleri bitti gece üçlere dörtlere yol alırken. Arada çerez niyetine Orhan Hançerlioğlu’nun düşünce tarihi, ve yüzlerce sayfa, tez… Sabah altı buçukta kalk borusu sonrası, martı çığlıklarına zincirlerimin sesi karışıyor. İş yerine ulaşım için gereken bir saatlik süreyi de boşuna harcamak olmazdı.

TKP/ML : Ne sois pas du côte du conflit des cliques fascistes mais du côte de la Guerre Populaire – (sur la tentative de Coup d’Etat)

Aux turques, aux kurdes et aux travailleurs de différentes nationalités,

M.Oruçoğlu’nda boy veren anarşizan ve revizyonist karakterli kimi görüşler üzerine kısa bir değerlendirme ; Halil Gündoğan

Bilenler bilir Sayın Oruçoğlu Halkın Günlüğü gazetesinde “Antagonizma” ismiyle tanımlamayı tercih ettiği köşesinde çeşitli konular/meselelere dair görüş ve düşünsel eğilimlerini paylaşır okuruyla.

Demokrasi, OHAL'le Değil Demokratik Halk İktidarıyla Gelecek!

Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız,

Faşist Diktatörlük halkla bir kez daha dalga geçmeyi tercih etti. Ve bir kez daha kendi içindeki kapışmayı halka fatura etmekten bir saniye bile tereddüt etmedi.

Sayfalar