Cumartesi Mayıs 25, 2024

Yalnızlaşan TC ve Erdoğan-Kazanan Kürdistan Olacaktır./Dursun Ali Küçük/

*”Kılıçdaroğlu “dünyanın tamamını kendimize düşman ilan ettik. “
Şavaş ve soykırım tezkeresine oy veren Tc tarihinde ilk soykırımlar yapan CHP’nin ve Kılıçdaoğlu’nun itirafıdır.
Saddam ilkin tecrit edildi, dünyadan yalnızlaştırıldı, Kürtleri kattlettiğ ve soykırımdan geçirdiği söylendi, sonrasında hafif hafif vuruldu. Karşılıklı düelolar giderken, savaşların anası Ortadoğu'da olacak salvoları eşliğinde bir haftada yıkıldı ve gitti. Onu en son lağım çukurunda buldular..
Esad ve Suriye diktatör ilan edildi. Arap Baharı ile iyice gündemleştirildi. Esad da tık yok. Aynı yola devam etti. Sonra ABD ve Batı birleşti. Türkiye’ye yol verildi. TC İslamcı cihadçıları ve İŞİD'i harekete geçirerek ayağından kendisini vurdu.
ABD ve Rusya ve Batı İslamcı terörislere ve İŞİD’e ve İŞİD’in babası TC ye iktidarı bırakamazdı.
Kobani düştü düşecek derken Kobani'nin etrafını koalisyon uçakları vurdu.
Kürt uluslaşmasında ve direnişinde Kobani bir tarih yazmış oldu. ABD ve Koalisyon Kürtlere müttefik oldu.
Erdoğan Suriye ye girerek ve İŞİD i destekleyerek Kürdistan’ın fiilen kurulmasına yol açtı.
Düştü düşecek denlen Esad Rusya eliyle kurtarıldı.

*Şimdi Türkiye etrafındaki çember daralıyor..
Kürtleri ve Rojava Kürdistan’ı yokedeyip derken kendileri büyük bir tehlikenin içine girdiler.
Kürtlerde epeyce zor durumda kaldı, acılar yaşadı, ama sanırım bu acı ve bazı kayıplarımız yeniden kazanımlara dönüşür.
Moralimizi bozmaya hiç gerek yok.
Uluslaşma ve kendi kendini yönetme, bağımsızlık fırtınalar ve tamda herşey gidecek mi denilen koşularda çıkar..
Evet burada Kürt lerin hayati adımlar atması ve yürü kulum demesi gerekiyor..

“Göbeğimiz kendimiz keseceğiz” dediler. Şimdi başkaları göbeklerini kesecek..
Trump onay verdi, kürtleri terketti ama sanırım bir yanıylada batağa saplansın dedi.
Türkiye “bana kalır” derken Rusya ile Suriye üzerinde anlaştı belli ölçülerde.
Minbiç’i ABD Rusya’nın denetimi vermeyi kabul etti. DSG ve Suriye rejim anlaşması ile Suriye ordusu bazı yerlere ve Minbiçe girdi.
Evet, ilerlemek için Kürtler geri adım attılar..
Halkım ve ülkem yokedileceğine hayatı seçerim denilerek, acı bir reçeteye razı olundu.
Ama bu acı recete, ileri iyi çıkışların habercisi olabilir.
Kürtler yine kendilerini var edecektir..

*Şimdi Erdoğan şahsında TC kuşatılıyor.
İŞİD lilerin katliam ve soykırımlarını, Avrupa vb yerlerdeki katliam ve cinayetleri dünya bir yerlere kodlamıştı..
Recep’in kükremelerini unutmayacaklar, tehditlerini görmemezlikten gelemezler.

*Son iki gündür önemli gelimeler yaşanıyor
Trump dün Erdoğan ve DSG genel komutanı Mazlum Kobani ile görüştü, derhal Erdoğan dan ateşkes ilan edilmesini istedi.
Mazlum Kaobani ile görüşmesi iyiye işarettir.
ABD, Kürtleri yalnızlığa itti, ama kendi güvenliğini ve güvenirliliğini de sarstı. Kürtler biraz kaybetti ama sanırım ABD Ortadoğu’sa daha fazla kaybedecek..
Bunu gördükleri kanısındayım..
ABD ve Trump TC karşı ambargo ve ekonomik yaptırımları başlattı. Süleyman Soylu, Hulisi Akar ve Enerji Bakanını kara listeye aldı.
Bu başlangıç, ayak sürülmesi durumunda Erdoğan ve başkaları kara listeye girebilir.
Yaptırım konuşmasının son cümleler önemli: Türkiye bir bakıma İŞİD’e yardımcı olmakla değerlendiriliyor.
“"ABD Suriye'deki bu çirkin faaliyetlere imkan ve olanak sağlayanlara, finanse edenlere sert bir şekilde ekonomik yaptırımlar uygulayacaktır. Türk liderleri bu tehlikeli ve yok edici yolda yürümeye devam ederse Türkiye'nin ekonomisini seri bir şekilde yok edeceğim."
ABD Savunma Bakanı Esper. “Cumhurbaşkanı Erdoğan, potansiyel IŞİD dirilmesi, olası savaş suçları ve büyüyen insanlık krizi dahil olmak üzere bunun sonuçlarından tamamen sorumludur. Gelecek hafta NATO'yu ziyaret edip diğer NATO üyelerine Türkiye'nin saldırgan tutumuna karşılık kolektif ve bireysel ekonomik önlemler almaları doğrultusunda baskı yapacağım”
Başta az ülke “operasyonu durdurun” derken şimdi hemen hepsi bir an önce işgale son veriniz demektedir.
NATO Genel Sekreteri başta TC ve erdoğan la görüştük, sınırlı olacak , bize söz verdiler diyerek bir anlamda destek sunarken şimdi “operasyonu hemen durdurun” demektedir.
Şimdii ÇİN ve önemli dünya güçleri işgali hemen durudurunuz çağrısı yapıyor.
Erdoğan Azerbaycan’a giderken “Minbiç gireceğiz ve Kobane vb alacağız”, ve Dışişleri bakanı “sonuna kadar gideceğiz “ denilmesine karşı süngüler giderek aşağıya doğru iniyor.
Artık ABD ve batı Türkiye ittfaklarını sorguluyor.
Ambargo başladı ve gelişmelere ve TC tutumuna göre daha da artıracaklarını açıklıyorlar.
Yarın BMGK’in de Rojava ile ilgili kapalı oturum var..
BM devreye giriyor, BM insan hakları gözlemcisi açıklamalarda bulunuyor.
Kamuoyu ve TC teşhiri heryerde gündemde. Erdoğan ve TC artık mahkum sandalyesine oturtuldu. Bozuk sicilleri deşifre ediliyor. Böyle giderse işledikleri soykırımlar ve insanlık suçları dünya gündemine oturabilir.
Eğer Recep kafa tutarsa kaçınılmaz olarak bu noktalara gidebilir.
Evet başa dönelim: “Dünyanın tamamını kendimize düşman ilan ettik”
Bu itirafdır ve Türkiye kendini çembere koymuştur. İŞİD kafalı Erdoğan sonunda tuzağa düştü.
Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüde düşer.
Rojava ya gireceğiz. “Bir gece ansızın geleceğiz”, “göbeğimizi kendimiz keseceğiz”, “inlerinde vuracağız” gibisinden hep Kürtlere karşı horozlanmalar, hoyratça barbarlık ve saldırganlık vb vb boşa düşecek..
Ansızın düşebilir, ansızın sessiz sedasız çekilebilir noktalarına kadar gidebilir…
Evet, katil ve barbarlar kendi kendilerinin barbarlığında ve birbirini gaza verişleri ile kendini dünyaya dayattılar ve Kürtlerin başına bela ettiler.
Şimdi düşüş anı başlıyor..
Ortoğu’da neredeyse herkesim TC ve Erdoğan’a karşı birleşti. ABD yargılanabilirler gibisinden işin önünü açıyor.
Herkes TC yi kınıyor. Vicdanlar TC ve Erdoğan’I yargılıyor.
Kamuoyu, bu yeni Hitleri değerlendiriyor ve mahkum ediyor..
Suriye’ye karşı savaş başlamadan önceki durumu hatırlayınıız.
TC, o noktaya doğru seyrediyor..
“Aslan” kafese giriyor gibisinden gelişmelerle yüzleşebiliriz.
*Mesut Barzani son işgal bölgeye yapılmıştır derken haklıydı. Sanırım tehlikeyi gördüler.
Rojavayı güya alacaktı, Kürtsüz bir Rojava yaratacaktı, sonra Güney Kürdistan’I gündeme alacaktı.
Rojavada DSG yi bahane ediyordu. Güney Kürdistan için başlattığı Pençe işgallerini genişleterek PKK’yi bahane edecekti.
İşte bunun için birlik çok çok yakıcıdır..
Kürtler İsrail gibi ciddi bir savaş verecek ve dünyaya kendini kabul ettireceklerdir.
Birleşirsek ve dünyayı yanımıza alırsak TC’yi iyice bataklığa gömebiliriz.
Gece gündüz yokedeceğiz, gireceğiz, tepelerine ineceğiz, inlerinde geberteceğiz, mezarlara gömeceğiz vb diyen TC’ye tarihi bir ders vermeliyiz.
Bakınız bu TC, barbarlık ve soykırım ve işgal yapmak için bütün ırkçı, faşitst, islam, solcu vb vb birleştiriyor. Heps igal ve yoketme için Türkün Türke gazını veriyor, Tvler, medya, spor, kültür vb her alanda şov yapıyorlar, camiler Fetih duaları okuyor….
Biz mazlum, ezilen, haklı, sömürge bir ülke, ulus ve halk olarak birleşemiyoruz?
Bunlara karşı ciddi bir savaş veremiyoruz.
Kerkük te gördük, hava sahası kapatılmıştı. Ordu parçalı olmasaydı ve Kürt partileri, pavel vb ler kuyular kazmasaydı, ciddi bir savaşa tutuşup kazanabilirdik.
Birlik olsaydık, dünya diplomasisinde yerimiz olurdu. Her yerde her an hazır olurduk. Gelgitleri az yaşayabilirdik.
TC sömürgeciliği ve barbarlığı çembere düştü. Kuşatılacak. Dünya insanlığı ve kamuoyu vicdanında kusatılmış ve makum oluyor.
Son devletlerin tavrı ve açıklamalarına bakılırsa siyasi alanda kuşatılıyor. Askeri alanda kuşatılmaya sıra gelirmi gelmezmi yaşarak göreceğiz. En azında askeri anlamda şimdi belli oranda dişleri çekilecek, başka noktalara varır mı, bu karşılıklı çekişme ve çelişkiler belirleyecek..
Hadi hayırlısı umutlu olalım..
Kürdistan partilerine bırakın şu çağrıları diyelim.
Çağrılarla bu işler olmaz. Birbirlerinizi tanıyorsunuz, hadi gidiniz merheba deyiniz, çaylarını içiniz, yeni bir sayfa açıp kardeş kardeş neler yapacağınıza çabucak karar veriniz.
Çağrı istemiyoruz. Önceki gibi yapmayınız. Gidin ön hazırlık yapınız ve halkınıza somut açıklamalar yapınız..
Her an herşey değişebilir..
Herşey Rojava Kürdistanı için..
Herşey Kürdistan için.. 

2535

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

Sayfalar