Cumartesi Mart 1, 2025

24 Haziran Seçimleri, Komünistlerin Tutumu

Ülkemizde sınıfların hareketi-tarihsel hareketi- niteliğine ve dünyayla bağlaşıklığına bağlıdır. Duşünce zihinsel aktivitite bu gerçek hayatın yansımaları ile doludur. Cumhuriyet kuruluşunu Komprador sınıfların eğemenliğinde, azınlık ulus ve inançların taleplerini yok sayarak, görünür olduğu yerlerde onu ezerek eğemenliğini inşa etti. Komprador sınıfların ve ona yedeklenmiş sömürücü alt sınıfların ortaklığı sadece bir bağlaşıklık ilişkisi değil ortak bir kültür durumuna geldi. Komprador sınıfların büyüme gençleşme dönemleri sona erdi. Ülkemiz egemen sınıfları hem sermaye olarak hemde kültür olarak yaşlandı. Onun gerici pratiğinde pişen ezilen sınıflar çıkış yolunu AKP de somutladı. CHP siyasetinin hükümet biçimine tepkisi olarak yaşam alanı bulan ezilen sınıfların bu tepkisi, şimdi devlet biçiminde yeni bir tepkiye dönüşüyor. Tek adam rejimi Erdoğan da kendini gösteren bu görünürlük neden kaynaklanıyor? AKP nin yerel ve bölgesel yönetimleri imalatçı yerli milli sermayenin unsurları ile dolu olduğu için. İşçi ve emekçiler için inandırıcı görünen bu görüntüye Kürt Ulusal Hareketi de aldanmıştı. Ulusal bilincin gelişmesinde etkili olan milli burjuvazinin geç kalmış gelişmişliği ve bu gelişmenin günümüz biçimi hangi tarihsel aşamalarda kendini siyasi partilerde ifade etti. Ayrı bir siyasi güzergah olarak CHP dışındaki tüm partiler ya bu sınıfların çıkarlarının tek parti yada ittifakını içeriyordu. MHP nin, Saadet ve Refah Partisi (biri ulusal bilincin burjuva feodal biçimi, diğeri eşitlik özleminin eski ve yeni sınıfların kaynaştığı feodal düşünüş ve yaşayış biçiminin yansıması) bu sınıfların tarihsel gelişimi tarihidir. İmalatçı bu sınıflar ne oldu da bu kadar genişledi ve siyasete Egemen oldu? Kompradorun bu gelişme ve genişlemeden çıkarı nedir? Birincisi CHP de somutlanmış devlet biçimi siyasetinin eskimesi ikincisi ise proleteryanın geçim ihtiyacı olan malların ucuzlatılmasını sağlamasıdır.

(Bim, A101, Hakmar, şok vd.) imalatçı sektöre verilen bu iş bölümü gereği bu mağazalar ezilen sınıflara verilen ücretlerin oranına göre düzenlenmiş mamuller ile doludur. Gereksinimlerin türü kalitesi ve fiyatındaki ucuzluk işçi ve emekçilerin ücretlerinin de düşürülmesi yada küçük tasarruflar ile görece rahat yaşamasını sağlıyor. Kompradorun işine gelen kısmı teknikte ilerlemenin gerisinden gitmek zorunda olmasından doğan bağımlılığının yasası emek yoğun üretime tabii olmasındandır. Geçmişte her on yılda bir AFC yöntemine baş vurması proleteryanın geçim mallarını orta sınıflara dayanarak ucuzlatılmasını sağlayamamasıdır. AKP ile bu sınıfları genişletmiştir. AKP, Kemalist ideolojinin ezilenlerde yarattığı yorgunluğu almıştır. Ulusal sorununun tarihsel gelişimi binlerce mezarın ağırlığı yine AKP de Barış süreci aldatmacasına dönüşmüştür. Bu yorgunluk devrimci mücadele unsurlarında reformizm, ekonomizm, oportunizm ve en önemlisi programa güvensizlik, devrimci mücadele yöntemlerinden uzaklaşma, ‘delilikten ‘uzaklaşma, ‘akıllanma ‘ biçimine dönüştü. Akıllanma pasifizm, Faşizme geçici boyun eğme demektir. Kitlelerle bağ sadece yetmez, onlardaki gerileme devrimci mücadele yöntemlerinin en yüksek biçimine silahlı mücadeleye güvensizliğe evrilmiş onun özel biçimi olan gerilla savaşı zayıflatılmış, kır kent nüfus yoğunluğu üzerinden yapılan proleteryanın kurtuluş siyaseti programları ısıtılıp yeniden servis edilmiştir. Hatta devrimci mücadele koşullarının olmadığı tespitleri yapılmış, ülke dışında demokratik ülkelere seyahatler artmıştır. KAYPAKKAYA ‘nın da dediği gibi en iyisi ‘siz Ay’a gidin beyler.

Yasa yani düşüncenin dışında var olan yasa, (hareket) kavranmadığı için olguculuk, görgücülük, posivitivizm, doktrincilik, hareketin eğri büğrü yansımaları olarak devrimci mücadelede geniş alanlar bulmuştur. Kitleler bu sapmalara kanmamış soğuk yemeği yememiş ama pişmesine de yanaşmamıştır.

İmalatçı firma sahibi bir çok insanla görüşme fırsatım oldu. Neden AKP diye sorduğumda, kredi, Pazar, milli duygu düşünce ve yaşayış tarzlarını ifade etme fırsatı buldukları için yanıtını aldım. Umut sadece fakirin ekmeği değil bu sınıfların da ekmeği. Konuşmalarımız da ortak noktamız emperyalist bağın kopması, milli ve yerli de kendini ifade eden bağımsızlık (siz bunu bu sınıflar için egemenlik arzusu olarak anlayın) noktasıydı. Siyasi egemenlik ile bu ekonomik egemenliğin kurulabileceğini düşünüyorlardı. Yerli ve milli onlarca iş kolunda üretim yapıldığını, ilerlediğimizi söylüyorlardı. Bu konuda da hemfikirim. Ancak bu sınıfların da kavranmadığı şey şudur :

Orta sınıfların en yüksek biçime ulaşması durumunda dahi ya emperyalistler tarafından yağmalanıyor yada rekabet gücünü kaybedip yıkılıyor. Kendileri de bu iki seçenekten ilkine satışa mecbur olduğunu kabul ediyorlar. Ve tüm yerli ve milli üretim hayali suya düşüyor.orta sınıflar, Komprador a ve onun bağlaştığı emperyalist devletlerin egemenliği sınırına dayanıyor ve sınıf siyasetleri çöküyor.

Orta sınıfların sağ kanadı neden azınlık ulus milliyet ve inançlara karşı gerici bir politika üretiyor ve üretmek zorunda?

Çünkü o bu bağlaşıklığa boyun eğiyor.boyun eğmesinin nedeni nedir? Çünkü Cumhuriyet öncesi cılız zayıf tefeciden bozma toprak ağazından türemiş, ticaret burjuvazinin Kompradorlaşamamış artıklarından oluştukları için. Ezilen ulus milliyet ve inançlara dağıtacak sermaye büyüklüğü (demokrasi) olmadığı için. Sermayenin ilkel biçimini deneyimlediği için.

Neden dönem dönem yıkılmak zorunda? Sermayesi Komprador ve Emperyalistler için büyüme tarzı olduğu için. Orta sınıfların sağ kanadının genişlemesi durdu mu? Hayır. dünyanın ekonomik yeniden üretimi ve sermayenin devir hızı arttığı için ülkemiz ekonomisinin bu hıza entegre olması için emek yoğun (ucuz emek gücü ordusunun büyümesi, yedeğinin-işsizler ordusu – baskısı olmadan mümkün değil ) üretim zorunludur. Ve egemenlik ve bağımlılık ilişkilerini sürdürmesi için teknik te ayakta duracak bir büyüklük oluşmadan da bu sınıfların yıkımı Kompradorun da yıkımını içerisinde barındırıyor. Bu nedenle seçim siyasetinin ekonomik aktif yönü AKP nin hükümeti idare etmeye devam edeceğini gösteriyor.

Pasif yönü yani geleneksel Kemalizm yönü CHP orta sınıfların sol kanadı ile hükümet olabilir mi? Evet olabilir bunun sebebi de yetmez ama evetin sağ biçiminden sol biçimine dönüşmesine bağlıdır. Tamam vd muhalif tepkiler seçimlere boykot dışında tepki veren her türlü siyasetin bu havuzu doldurmasına bağlıdır.

Yetmez ama evet =yeter artık hayır eşitliği bu. Bu zıtların özdeş olmadığı yasası gereği özdeş bir eşitlik değildir. Tabiki fark vardır. Bu fark proleteryanın iktidarı mücadelesinin ilerici yada gerici Hareketinin neresinde? Gerici yanında.

Proleteryanın aydınlanması, orta sınıfların sol yada sağ kanadının siyasetinde değildir. Bu sınıfların devrimci mücadelenin eğemenliği altında devrimci mücadeleye boyun eğdiği kadar onu tek kurtuluşu gördüğü ve desteklediği yerde bu sınıflar proleteryanın çıkarlarının peşinden geldiği zaman bu sınıflar ilerici bir harekete zorlanmış olurlar. Yoksa onun duyguları ne kadar inandırıcı ise o kadar aldatıcıdır.

AKP gericiliğine karşı geleneksel gericilik arasında bir tercih MLM ler için bir hareket olabilir mi? Evet olabilir oldu da. Ama bu hareket MLM bir hareket değildir. Bu programın çiğnenmesi, teori de doğru olan mücadele yöntemlerini pratikte Red etmektir.

Tamam yada hayır’ın argümanları nedir?

AKP gericiliği

Kürt Ulusal Hareketinin yasal alanda desteklenmesi

Başka var mı?

Yok.

AKP gericiliği yeni bir gericilik mi? Hayır

Komprador AKP yi sevmese de neden desteklemeye devam ediyor? Çıkarlarını ifade ettiği için

Tarihte CHP ye neden destek olduysa aynı şeyler için.

Kürt Ulusal Hareketinin yasal alanda ‘özgürlük ‘elde edebileceğini, parlamento da yorulması eskitilmesinin sağ bir hareket olmadığını biri çıksın açıklasın!

Bu sağ çizginin kitle kuyrukçuluğu olmadığını olgularla göstersin.

Olgular tam tersini gösteriyorken. Kürt seçmeni siyasal ekonomik idari olarak sisteme bağlayan yöntem askeri yöntemi de kemiriyorken.

Güney de ya yok edilecek yada uzlaşılacak bir siyaset proleteryanın çıkarı olabilir mi?

Değişen dünyaya (emperyalist çıkarlara uyan) ayak uydurma değil mi bu.

Seçimlerin sonucu proleteryanın köylülerin hangi kazanımları ile sonuçlanacak.? AKP gidecek daha ne isteyelim. Komik olmayalım lütfen. AKP geldiğinden beri devletin içini, askeri, idari ekonomik alanları öyle köklü doldurdu ki Erdoğan gitse dahi onu hükümet değişikliği ile değiştirmek mümkün değil.

Erdoğan a karşı siyaset sisteme karşı siyaseti içermesi gerekiyor. Sadece sisteme karşı bir siyaset olması da yetmiyor, onu YIKACAK siyaseti içermesi gerekiyor. Yani KAYPAKKAYA çizgisi gerekiyor. Salon KAYPAKKAYAcılığı değil, namlunun ucundan siyaset gerekiyor.

Namlunun gölgesindekine selam olsun.

Yaktığı ateşe selam olsun.

Zindanlarda direnenlere selam olsun.

Proleteryanın alınterine selam olsun.

Sıcak altında pişen tene selam olsun.

Ahbun kokusuna, çeltik serpen yevmiye eline yüreğine selam olsun.

40 TL lik yevmiye ile çalışan ellere kollara bacaklara selam olsun.

Aylık 800 TL ye çalışan Suriye li emekçiye selam olsun.

İnşaattan düşen kurumuş kana selam olsun.

Elektriğe kapılmış pişmiş kemiklere selam olsun.

Son ütücüye selam olsun, servisi bekleyen roman çocuklara selam olsun.

Ezilen sınıfların ülkemiz kurmayına TKP /ML ye selam olsun.

Yaşasın HALK SAVAŞI.

YAŞASIN DEMOKRATİK HALK DEVRİMİ MÜCADELESİ. 

47522

Taner özcan

Taner Özcan sitemizin köşe yazarıdır. Kültürel ve politik konularda yazılar yazmaktadır

Son Haberler

Taner özcan

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)

Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...

Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6

 

13-15 Eylül 2024   ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1.  Gün

Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.

Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!

İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…

Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?

Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir

Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?

Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)

Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.

Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...

Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...

Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...

ne kadar güzel olurdu...

mecliste, belediye başkanlıklarında bir...

Öyleyse.... öyleye...

Hayeller.... söylemler...

Kitleler...

yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...

Gerçekler ise....

Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..

Hemi... hemi...

hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın

Tüm  kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale  geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve  keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi

Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.

Sayfalar