Salı Mayıs 21, 2024

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

Yedi düvele adını işkenceci olarak duyuran Esat Oktay Yıldıran’dan biliriz faşizmin “büyük balık”ların peşine nasıl ilgi ve merakla düştüğünü. Yüz yıldır Türk devletinin sonlanmayan zindan politikasından, şiddetinden ve zulmünden biliriz Türk faşizmini ve zindanlarını. Faşizmin generalleri, işkencenin uzmanları devrimin önderlerini susturarak onlara boyun eğdirerek devrim ve özgürlük mücadelesinin sonlanacağını düşünür. Unuturlar “büyük balık”ların kılçıklarının büyük olduğunu, unuturlar faşizmin kursağında nasıl kalıp faşizmi nasıl boğduğunu.

Zindanlarda her devrimci tutsak, her özgürlük mahkumu faşizmin hedefi durumundadır. Ancak devrimin önderleri, özgürlüğün öncüleri, herkesten daha fazla ve her zamandan daha ağır açık hedef durumundadır. Onlara akıl tutulması en ağır psikolojik baskı ve işkenceler uygulanır.

PKK lideri, Kürt ulusal özgürlük gerillalarının önderi bir çeyrek asırdır, tek kişilik hücrede tek başına kalmaktadır. Ağır bir tecrit işkencesine maruz bırakılmaktadır. Bu durum bile başlı başına büyük bir zulümdür. Yakınlarıyla, avukatlarıyla görüşmemek, dışarıdan bir haber, bir selam bile alamamak, zulmün katbekat kabul edilmez halidir. PKK lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit, hukuk dışı olduğu kadar insanlık dışı uygulamadır. Bu utanç dolu zulme her zamandan daha güçlü karşı çıkılması gerekir. Bu, devrimci sorumluluktur. Onur ve vicdan sahibi herkes ayağa kalkıp tecrit işkencesinin üzerine yürümelidir.

Bu bitmeyen zulmün birinci nedeni Kürt halkının özgür bilincinin ve iradesinin kırılmak istenmesidir. İkinci bir neden ise Kürt halkından, onun yarım asırdır süren ulusal özgürlük mücadelesinden intikam alınmak istenmesidir.

Bir yarım asırdır Kürt halkı ve onun ulusal özgürlük gerillaları fazlasıyla kellesi kopmuş cellatlar, apoleti düşmüş generaller tanıdı. Hiçbiri başarılı olamadı. Ve hiçbir zulüm politikası, hiçbir imha edici teknoloji, kimyasal ve yakıcı gaz özgürlük yürüyüşünü durduramadı. Ve durduramayacaktır!

Kürt halkı vefalı bir halktır. Kadir kıymet bilir. Ne dostunu ne yoldaşını ne de fedailerini ve önderlerini unutur! Kürt halkına kimlik, kişilik, onur ve ulusal özgürlük bilinci kazandıran, adını ve mücadelesini dört parça Kurdistan’a on binlerce şehidin kanıyla yazan bir önderin konuşması, halkıyla ve yoldaşlarıyla buluşması önemlidir. Değerlidir.

Bugüne dek Türk faşizmin temsilcileri ve gardiyanları, Abdullah Öcalan’la her türlü iletişimi kesip onu sessizliğe mahkum edip suskunluğa gömmek istiyorsa onur ve vicdan sahibi herkes faşizmin bu zulmüne karşı durmalı ve ellerini kaldırıp seslerini yükseltmelidir.

1119

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

Sayfalar