Pazartesi Mart 3, 2025

Ankara barış yürüyüşü kana bulandı!

Վայրագություններւմեղավորըթուրքւայւհանրապետություննէ !

Katliamın sorumlusu TC devletidir!

Ankara barış yürüyüşü kana bulandı!

Անկարայւխաղաղցույցըվերածվեցարյունահեղության !

100'e yakın kişinin öldüğü, 500'e yakın kişinin ağır yaralandığı, Ankara katliamı, 1 Mayıs'lardan, Roboski'den... Sonra işlenen en büyük katliam ve kara gün olarak şimdiden işçi sınıfının mücadele tarihine geçti.

7 Haziran 2015 seçimlerinde, 13 yıllık iktidarı sarsılan ve ağır bir yenilgi alan recep tayıp Erdoğan ve AKP iktidarı, 400 milletvekili çıkaramamanın faturasını çeşitli milliyetlerden Türkiye halkı ve Kürt ulusunu cezalandırmak istemiş, eşi benzeri görülmemiş şekilde saldırıya geçmiştir.

İktidarı kaybetme ve yargılanma korkusu içerisinde fütursuzca tüm muhalif kesimlere azgınca saldırıya geçmiştir. Aydın, yazar, gazeteci, işadamı kendisinden olmayan herkes ''düşman'' kategorisinde görülmüştür.

Türkiye'nin en tanınmış ve bir dönem kendisine destek veren gazetecileri dövülmüş, gazete binaları çeteler tarafından basılarak linç edilmişlerdir.

Kürdistan'ın birçok ilinde ilan edilmemiş sıkıyönetim yaşanmaktadır. Şırnak, Cizre, Nusaybin, Diyarbakır, Silopi’de sokağa çıkma yasakları kanunsuzca, keyfice haftalarca sürmekte, seçimi kazanamamanın cezasını çektirmektedir.

Faşist uygulamalardan en çok etkilenen yaşlı, hasta, çocuk ve kadınlar olarak görülmektedir. Jitem elemanları gözünü kırpmadan çocukları infaz etmişlerdir. En çok çocuk ölümlerinin yaşandığı iktidara tanık olmaktayız.

İnfaz edilen kadın gerillaların cesetlerini çıplak vaziyette fotoğraflarını çekerek internet sayfalarında yayınlayan Jitem elemanları alçaklıkta sınır tanımaz olmuşlardır.

Yaralı yakalanan gençleri infaz edip boynundan ipe bağlayıp araba ile çeken bir devlet örgütlemesinin vahşi uygulamalarına tanık olmaktayız…

Jitem elemanlarının infaz ettiği çocuğunu mezara gömme fırsatı vermediği için koynunda oğlunu saklayan, cenazesini toprağa gömmesine müsaade etmeyip, zorunlu olarak dondurucuda saklayan Kürt analarının çektikleri acılara tanık olduk.

Anaların yas tutmasına müsaade edilmedi. Cizre'de günlerce sokağa çıkma yasağına karşı direnen halka ''hepiniz Ermeni’siniz'' diyerek aynı Ermenilere uygulanan soykırım yüz yıl sonra bir daha tekrarlandı. Yaşanılan bu korkunç manzaranın devamı olarak Ankara katliamı örgütlendi ve uygulandı.

Barışa, bomba ve katliam!

DİSK, KESK ve TTB'nin düzenlediği ''emek-barış demokrasi'' yürüyüşüne devlet ''canlı bombaları'' patlatarak katliam serilerini devam ettirmiştir.

Devlet terörünü gizlemek için sorumlu olarak HDP halk güçlerini göstermiştir. Oysa biz bu yalanları daha önce Suruç, Diyarbakır katliamlarından failleri tanıyor ve biliyoruz. Faili Türkiye cumhuriyeti devletidir. Recep Tayip Erdoğan ve İŞID işbirliği ile

Organize edilen bu katliam halkımız üzerinde onarılması çok zor ve ağır yaralar açmıştır. Alçaklıkta sınır tanımayan devlet ölümlerin daha fazla olması için ambulanslardan önce polisi kitlenin üzerine göndererek gaz sıkmış vahşi yüzünü sergilemiştir. Katilleri bir yerde aramaya gerek yoktur. Katil, sarayın tepesine yerleşmiş olan hırsız recep tayip Erdoğandır.

Acımız derin yaralarımızı sarıp yeniden demokrasi, adalet, insan hakları ve sosyalizm mücadelesinde şehitlerimizin bize devrettiği mücadele bayrağını zafere kadar taçlandırmak ile ancak onları sahiplenmiş olunur. Katliamın sorumluları olan recep tayip Erdoğan ile ''sır küpü'' olarak bilinen mit müsteşarı hakan fidan halkımızın elinden kurtulamayacak, muhakkak yargılanacak, yaptıklarının hesabını vereceklerdir!

Halkımızın başı sağ olsun !

Ողորմւանցավորներին!

Ermeni devrimciler

Հայհեղափոխականներ

47037

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Agop Ekmekciyan

Somut Duruma Dair Bazı Gerçekler

Gerek uluslararası planda ve gerekse yaşadığımız coğrafyada devrimci ve komünist hareket emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede geniş emekçi yığınların desteğine sahip değildir. Yine kendiliğinden gelişen kitle hareketlerini örgütlemede ve uluslararası dayanışmayı geliştirip büyütmede de yetersizdir.

Diktatör 'Reis' çıkış arıyor ..

Malum olduğu üzere T.C.

NATO, SAVAŞ KIŞKIRTICISI BİR ODAKTIR; DERHAL DAĞITILMALIDIR!

Başını ABD’nin çektiği, emperyalist bir saldırganlık paktı olarak kurulan ve icraatlarıyla bunun gereğince davranan NATO’nun 75. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen zirvede, ABD Başkanı Biden, NATO’nun: “Saldırganlığa ve saldırganlık korkusuna karşı bir kalkan yaratma umuduyla kurulduğunu” söylüyorsa da ama tarihsel gerçekler bunun külliyen kaba bir yalandan ve de arsızca bir manipüle edişten ibaret olduğunu kolayca gözler önüne serer.

Bozkurt’un anlamı (Nubar Ozanyan)

Yoksullar ve ötekiler için her yer ölüm kokan mayın tarlasına döndü. Türk olmayanların, -ötekilerin- Türkiye’de soluk alması ve yaşaması zulme dönüştü. Öteki olarak yaşamak, çalışmak, kendi ana dilinde Kürtçe, Arapça konuşmak, şarkı söylemek, yasak ve suç olan bir ülkede demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsedilebilir mi?

Seçimler ve siyasi parti konusunda proletaryalarla sohbet

İstanbul'u kazanan türkiye'yi kazanır.

Nedir bu tayyip'in sözleriyle vücut bulan yaklaşım.

Bir hayel mi yoksa bir gerçeklik mi?

Veyahut da burjuvaların içerisinde bir insanın söyledikleri hala dört nala giden atlarıyla şehirlerin surlarını yıkabileceğini düşünen bizim insanların söylediklerinden daha gerçekçi sözler mi?

Gerçekten noelibarel politikaların en yoğun olarak hissedildiği şehirleri kazanmak türkiye'yi kazanmak mı demek?

Peki bunu böyle kabul etmek kolay mı?

DEVRİMCİ SİYASAL MÜCADELEYİ ANIN SOMUT GÜNCEL TOPLUMSAL SORUNLARI ÜZERİNDEN ÖRGÜTLEMEK.

Temel hedefleri, mevcut kurulu düzeni devrimci bir kitlesel kalkışmayla tasfiye edip, yerine sosyalist bir sistem kurmak olan devrimci sol-sosyalist ve komünist güç ve yapıların, devrimi gerçekleştirebilmeleri esasen, devrim öncesi süreci, devrimi örgütleyebilme hedefiyle ele almalarına ve bundaki performans ve başarılarına bağlıdır.

ADİL OLAMASINI BECEREMEYECEKSEK; BU SİSTEMİ YIKMAYA NE GEREK VAR Kİ?

Bugün, Devletin “üst aklı” denilen birimlerince organize edilip, şeriat özlemcisi dinci yobaz karanlık güçlerce gerçekleştirilen Sivas-Madımak vahşetinin 31. Yıl dönümü. Tam iki gün sonra da yine devletin aynı karanlık derin güçlerinin bir şekilde yönlendirdiği besbelli olan bir başka vahşetin, Erzincan-Başbağlar katliamının 31. Yıl dönümü.

BUGÜN ARTIK ÇOK DAHA AÇIK BİR HÂL ALAN ŞERİAT TEHDİDİNE KARŞI LAİKLİĞİ SAVUNMAK, SÜRECİN ÖNE ÇIKAN ACİL VE ÖNEMLİ GÖREVLERİNDENDİR.

Kendisini “Anayasal Hukuk Devleti” olarak tanımlayan bir devlet düşünün ki Anayasasında hâlâ; “Türkiye Cumhuriyeti, (…), demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” İlkesi yürürlükteyken; bu ülkede şeriat propagandası yapmak serbest olsun ve ama dayanağını mevcut Anayasa ve yasalardan alan, şeriata karşı çıkmak ve de laikliği savunmak suç olsun! 

Oy Zemano (Nubar Ozanyan)

Her yönüyle çürümüş sistemin katilleri, Kürdistan topraklarını yakmaya devam ediyor. Amed ve Merdin’de hem insanları hem de buğday ve mısırları yaktı. Evlat kokan Kürdistan toprakları şimdi duman kokuyor. Ateş ve dumanla yazılı TC’nin yüz yıllık tarihi “yakma ve yıkma”nın tarihidir. Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun. Dün Ermeni kadın ve çocukları kiliselerde, Alevileri inanç ve ibadet mekanlarında, Kürtleri mağaralarda, köylerde yakanlar bugün yine Kürdü kadim topraklarında yakıyor.

CHP’NİN “Türkiye yüzyılı maarif modeli ”Ve kürtlerin iradesinin gaspı karşısında laisizm ve hukuk sınavı.

İslamo-faşist Erdoğan diktatörlüğünün, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile yapmaya çalıştığının, tam olarak,eğitim ve öğretim sistemininSunni İslamcı dini esasları üzerine oturtulması olduğu, daha önceki iki yazıda ve keza Kürtlerin iradesine karşı bir sömürge siyaseti olan kayyum uygulaması da bir başka yazıda özetlenmişti.

Kadro Olmak Aynı Zamanda Kendimize Karşı da Kadro Olmak Demektir

Bir kadronun ihtiyaç duyduğu nitelikler bugün sürekli ideolojik saldırı altındadır. Burjuvazi sadece protestoları, teoriyi, örgütleri değil aynı zamanda doğrudan tek tek kadroları da hedef almakta ve onları ideolojik etki yoluyla etkisizleştirmeye ya da kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır.

Sayfalar