Salı Nisan 22, 2025

Ankara Kapanından kurtulmak‏/Mahmut Alınak

Ey Kürtler, Aleviler, Araplar, Çerkesler, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve ulusal hakları ellerinden alınan diğer halklar…

            Ey ezilen Türk halkı,

            Yoksullar, işsizler, emekçiler,

            Kadınlar, gençler

            Ve zindanlarda çürütülen mahpuslar,

            Kimi Türklük, kimi din, kimi Alevilik, kimi Kürtlük üzerinde siyaset yapan Meclis'teki partilerin sizin sorunlarınıza çare olacaklarına hâlâ inanıyorsanız, acı bir yanılgı içindesiniz demektir.

            Dikkatinizi muhakkak çekmiştir: Bu partiler sorunlarınızın çözümüyle değil gölgeleriyle ilgilenmektedirler. Roboski, cezaevleri, gezi direnişi ve pek çok olayda görüldüğü gibi, sorunlarınız onlar için sadece birer siyaset malzemesidir. Farkında mısınız, özlemlerinizi ve hayallerinizi sömürüyorlar. Hayatınızı sömürüyorlar. Örneğin Meclis'te tek bir parti yoktur ki, çıkıp yoksulluğu ve işsizliği ortadan kaldıracak projem şudur ve bu projeyi şu formüllerle yaşama geçireceğim, desin. Böyle bir parti yok ama yine yoksulluk ve işsizlik üzerine  nutuk çekerler.

            Meclis'teki hangi partinin Kürtler ve Türkler için toplumsal bir yıkım olan Kürt meselesini çözecek bir tavrı ve formülü var? O sözde müzakere ve barış süreci dedikleri masalla zaman tüketmekten başka ne yapıyorlar? Buna rağmen Kürt meselesini dillerinden düşürmezler. Maksatları bu asırlık meseleyi çözmek değil, Kürt halkını siyaset malzemesi olarak elde tutmaktır.

            Aleviler ve ulusal hakları çiğnenen diğer halkların haklarını hayata geçirebilecek bir projeleri ve tavırları var mı? Bunların işi vatan, bayrak, millet-milliyetçilik, din, kitap nutukları ile sizi kandırmaktır. Sizler kandırılmış bir topluluksunuz!

            Meclis'teki partilerin iktidardayken verdikleri veya muhalefetteyken mücadeleyle size kazandırdıkları tek gramlık bir hak var mı?

            Bir an kendi kendinizle baş başa kalın ve düşünün! Köle olmaktan başka hangi hakkınız var? Kurumları ve yasaları ile egemenlerin olan devleti siz mi yönetiyorsunuz? Valileri, kaymakamları, genelkurmayı, emniyeti, karakolları, cezaevlerini ve hastaneleri siz mi yönetiyor ve denetliyorsunuz? Sizin bu kurumlarda zerrece söz hakkınız var mı? Kırıntılarından bile yararlanamadığınız ekonomiyi siz mi yönetiyorsunuz? Milyar dolarlar kimin cebine akıyor? Fabrikalar, madenler, topraklar, barajlar, sahiller ve öteki ülke zenginlikleri sizin mi? Kaçınız villalarda yaşıyorsunuz? Sözde sizin olan bu partilerde adayları siz mi belirliyorsunuz? Üyesi olduğunuz veya oy verdiğiniz partilerde söz hakkınız var mı? Bilmiyorsunuz ki, onlar size sürü gözüyle bakıyor ve adayları seçecek akla sahip olmadığınızı söylüyorlar. Siz ise genel merkezlerinizin belirlediği o adaylara gidip kuzu kuzu oy verirsiniz.

            Kendi kendinizi kandırmayın; sizin hiçbir hakkınız yok. Devleti yönetenler istemedikçe sokakta ıslık çalma hakkınız bile yok. En insanı haklarınız için bile polis panzerlerinin saldırısına uğramakta, kurşunlanmakta ve ağır bedeller ödemektesiniz.

            Siz özgür değilsiniz, özgür olduklarını sanan bir köleler topluluğusunuz? Bin yıldır kandırılıyorsunuz. Kandırıldığınız içindir ki yalanlarla gönlünüzü fetheden siyasetçileri avuçlarınızın içi patlarcasına alkışlıyor, miting alanlarını balık istifi dolduruyor, onları omuzlarınızda taşıyorsunuz. Sizi cendereye alan bu soygun ve talan düzeni siz ona hizmet ettiğiniz ve izin verdiğiniz için kanınızı emiyor, çocuklarınızın geleceğini yağmalıyor.  

            Ya uyanır bu hırsızlar düzenini ve düzen partilerini reddedersiniz, ya da kendilerini özgür sanan bir köleler topluluğu olarak kalmaya devam edersiniz.  

            Şunu hiç aklınızdan çıkarmayın:

            Geçmiş yüz yıllık tarihin de gösterdiği gibi bu devlet mekanizması, bu hükümetler ve bu meclis partileriyle sizin hiçbir sorununuz çözümlenmeyecek. Bunlarla yapılacak müzakerelerin sonu hayal kırıklığıdır. Bunlar ümitlerinizi sömürmek ve zamanınızı çalmaktan başka bir şey yapmazlar.  Sizi hiç gerçekleşmeyecek hayallerle oyalıyorlar, siz de onlara kanıyorsunuz.

            Unutmayın! Ankara siyaseti vurgunculara, talancılara, hırsızlara hizmet eden ve onları koruyan bir siyasettir. Geçen yüzyılda pek çok hükümet kuruldu. Bin bir vaatte bulundular, hepsi yalan çıktı. Görüldü ki bunların birbirlerinden hiçbir farkı yok. AKP de onların devamı ve benzeridir. Mide bulandıran yalanları ve dalavereleriyle tornadan çıkmış gibi birbirlerine benziyorlar. AKP gibi ötekilerde yolsuzluğun batağındaydılar. Halkın verdiği yetkiyi kendileri için kullanıyorlar.

            Kanmayın onların kürsülerdeki palavralarına; vatan, millet, kardeşlik nutukları sizi kandırmak içindir. Onların dertleri siz değilsiniz, kendileri ve yandaşlarıdır. Ben de bir zamanlar o Ankara siyasetinin bir parçasıydım. Orada halk için yararlı bazı şeyler olacakmış sanıyordum. Bunun mümkün olmadığını, yanıldığımı anlayınca Ankara siyasetiyle yolumu ayırdım.

            Ey ezilenler,

            Özgürleşmek ve insani haklarınıza kavuşmak istiyorsanız yapacağınız ilk şey, Ankara kapanından ve bu kapana hizmet eden meclis partilerinden kurtulmaktır.  Sizler kısıldığınız Ankara cenderesinde kaldıkça, bin yıl daha kandırılacaksınız, bin yıl daha esaret altında kalacaksınız. Siyasetçiler sizi amansızca kandırmaya devam edecekler, siz ise onları alkışlayacaksınız. Çocuklarınıza bırakacağınız miras ise esir bir hayat olacaktır.

            Sizin özgürlüğünüze giden yol, bu talancı düzene karşı birleşmekten ve örgütlenmekten geçer. İktidar olmalısınız. Sokağınızı, mahallenizi, köyünüzü, kentinizi, ülkenizi siz yönetmelisiniz. Ülkenin zenginlikleri ve özgürlükler hırsızların, hortumcuların değil bu toprakların gerçek sahipleri olan sizlerin olmalıdır.

            Ya özgür olursunuz, ya da köle kalmaya devam edersiniz. Karar sizin! alinakmahmut@hotmail.com

91742

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Son Haberler

Mahmut Alınak

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)

Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...

Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6

 

13-15 Eylül 2024   ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1.  Gün

Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.

Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!

İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…

Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?

Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir

Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?

Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)

Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.

Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...

Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...

Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...

ne kadar güzel olurdu...

mecliste, belediye başkanlıklarında bir...

Öyleyse.... öyleye...

Hayeller.... söylemler...

Kitleler...

yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...

Gerçekler ise....

Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..

Hemi... hemi...

hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın

Tüm  kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale  geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve  keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi

Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.

Sayfalar