Ankara Kapanından kurtulmak/Mahmut Alınak

Ey Kürtler, Aleviler, Araplar, Çerkesler, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve ulusal hakları ellerinden alınan diğer halklar…
Ey ezilen Türk halkı,
Yoksullar, işsizler, emekçiler,
Kadınlar, gençler
Ve zindanlarda çürütülen mahpuslar,
Kimi Türklük, kimi din, kimi Alevilik, kimi Kürtlük üzerinde siyaset yapan Meclis'teki partilerin sizin sorunlarınıza çare olacaklarına hâlâ inanıyorsanız, acı bir yanılgı içindesiniz demektir.
Dikkatinizi muhakkak çekmiştir: Bu partiler sorunlarınızın çözümüyle değil gölgeleriyle ilgilenmektedirler. Roboski, cezaevleri, gezi direnişi ve pek çok olayda görüldüğü gibi, sorunlarınız onlar için sadece birer siyaset malzemesidir. Farkında mısınız, özlemlerinizi ve hayallerinizi sömürüyorlar. Hayatınızı sömürüyorlar. Örneğin Meclis'te tek bir parti yoktur ki, çıkıp yoksulluğu ve işsizliği ortadan kaldıracak projem şudur ve bu projeyi şu formüllerle yaşama geçireceğim, desin. Böyle bir parti yok ama yine yoksulluk ve işsizlik üzerine nutuk çekerler.
Meclis'teki hangi partinin Kürtler ve Türkler için toplumsal bir yıkım olan Kürt meselesini çözecek bir tavrı ve formülü var? O sözde müzakere ve barış süreci dedikleri masalla zaman tüketmekten başka ne yapıyorlar? Buna rağmen Kürt meselesini dillerinden düşürmezler. Maksatları bu asırlık meseleyi çözmek değil, Kürt halkını siyaset malzemesi olarak elde tutmaktır.
Aleviler ve ulusal hakları çiğnenen diğer halkların haklarını hayata geçirebilecek bir projeleri ve tavırları var mı? Bunların işi vatan, bayrak, millet-milliyetçilik, din, kitap nutukları ile sizi kandırmaktır. Sizler kandırılmış bir topluluksunuz!
Meclis'teki partilerin iktidardayken verdikleri veya muhalefetteyken mücadeleyle size kazandırdıkları tek gramlık bir hak var mı?
Bir an kendi kendinizle baş başa kalın ve düşünün! Köle olmaktan başka hangi hakkınız var? Kurumları ve yasaları ile egemenlerin olan devleti siz mi yönetiyorsunuz? Valileri, kaymakamları, genelkurmayı, emniyeti, karakolları, cezaevlerini ve hastaneleri siz mi yönetiyor ve denetliyorsunuz? Sizin bu kurumlarda zerrece söz hakkınız var mı? Kırıntılarından bile yararlanamadığınız ekonomiyi siz mi yönetiyorsunuz? Milyar dolarlar kimin cebine akıyor? Fabrikalar, madenler, topraklar, barajlar, sahiller ve öteki ülke zenginlikleri sizin mi? Kaçınız villalarda yaşıyorsunuz? Sözde sizin olan bu partilerde adayları siz mi belirliyorsunuz? Üyesi olduğunuz veya oy verdiğiniz partilerde söz hakkınız var mı? Bilmiyorsunuz ki, onlar size sürü gözüyle bakıyor ve adayları seçecek akla sahip olmadığınızı söylüyorlar. Siz ise genel merkezlerinizin belirlediği o adaylara gidip kuzu kuzu oy verirsiniz.
Kendi kendinizi kandırmayın; sizin hiçbir hakkınız yok. Devleti yönetenler istemedikçe sokakta ıslık çalma hakkınız bile yok. En insanı haklarınız için bile polis panzerlerinin saldırısına uğramakta, kurşunlanmakta ve ağır bedeller ödemektesiniz.
Siz özgür değilsiniz, özgür olduklarını sanan bir köleler topluluğusunuz? Bin yıldır kandırılıyorsunuz. Kandırıldığınız içindir ki yalanlarla gönlünüzü fetheden siyasetçileri avuçlarınızın içi patlarcasına alkışlıyor, miting alanlarını balık istifi dolduruyor, onları omuzlarınızda taşıyorsunuz. Sizi cendereye alan bu soygun ve talan düzeni siz ona hizmet ettiğiniz ve izin verdiğiniz için kanınızı emiyor, çocuklarınızın geleceğini yağmalıyor.
Ya uyanır bu hırsızlar düzenini ve düzen partilerini reddedersiniz, ya da kendilerini özgür sanan bir köleler topluluğu olarak kalmaya devam edersiniz.
Şunu hiç aklınızdan çıkarmayın:
Geçmiş yüz yıllık tarihin de gösterdiği gibi bu devlet mekanizması, bu hükümetler ve bu meclis partileriyle sizin hiçbir sorununuz çözümlenmeyecek. Bunlarla yapılacak müzakerelerin sonu hayal kırıklığıdır. Bunlar ümitlerinizi sömürmek ve zamanınızı çalmaktan başka bir şey yapmazlar. Sizi hiç gerçekleşmeyecek hayallerle oyalıyorlar, siz de onlara kanıyorsunuz.
Unutmayın! Ankara siyaseti vurgunculara, talancılara, hırsızlara hizmet eden ve onları koruyan bir siyasettir. Geçen yüzyılda pek çok hükümet kuruldu. Bin bir vaatte bulundular, hepsi yalan çıktı. Görüldü ki bunların birbirlerinden hiçbir farkı yok. AKP de onların devamı ve benzeridir. Mide bulandıran yalanları ve dalavereleriyle tornadan çıkmış gibi birbirlerine benziyorlar. AKP gibi ötekilerde yolsuzluğun batağındaydılar. Halkın verdiği yetkiyi kendileri için kullanıyorlar.
Kanmayın onların kürsülerdeki palavralarına; vatan, millet, kardeşlik nutukları sizi kandırmak içindir. Onların dertleri siz değilsiniz, kendileri ve yandaşlarıdır. Ben de bir zamanlar o Ankara siyasetinin bir parçasıydım. Orada halk için yararlı bazı şeyler olacakmış sanıyordum. Bunun mümkün olmadığını, yanıldığımı anlayınca Ankara siyasetiyle yolumu ayırdım.
Ey ezilenler,
Özgürleşmek ve insani haklarınıza kavuşmak istiyorsanız yapacağınız ilk şey, Ankara kapanından ve bu kapana hizmet eden meclis partilerinden kurtulmaktır. Sizler kısıldığınız Ankara cenderesinde kaldıkça, bin yıl daha kandırılacaksınız, bin yıl daha esaret altında kalacaksınız. Siyasetçiler sizi amansızca kandırmaya devam edecekler, siz ise onları alkışlayacaksınız. Çocuklarınıza bırakacağınız miras ise esir bir hayat olacaktır.
Sizin özgürlüğünüze giden yol, bu talancı düzene karşı birleşmekten ve örgütlenmekten geçer. İktidar olmalısınız. Sokağınızı, mahallenizi, köyünüzü, kentinizi, ülkenizi siz yönetmelisiniz. Ülkenin zenginlikleri ve özgürlükler hırsızların, hortumcuların değil bu toprakların gerçek sahipleri olan sizlerin olmalıdır.
Ya özgür olursunuz, ya da köle kalmaya devam edersiniz. Karar sizin! alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak
Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.
alinakmahmut@hotmail.com
Son Haberler
Sayfalar

Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?
Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.
Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)
Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)
Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)
Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)
Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)
Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.

Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)
Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.

Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi
İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.

Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç
Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.
Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:

Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...
Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor.
Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:
“Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)

Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)
Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.
Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.