Arayış

Sınıf bilinçli proletarya mücadele ve örgüt yaşamı boyunca hakikatın peşinde ve sorumlulukların farkında olmaya çalışır. İyi bir devrimci olmaya çalıştığı gibi aynı zamanda iyi bir düşünür-sanatçı olmaya da çalışır. Bütün bu çabalar iki büyük temel görevin yerine getirilmesi içindir.
Sömürü ve zulme dayalı dünyayı yıkmak ve sömürüsüz-eşit-özgür ve adil bir dünya kurmak. Bu zorlu ve ağır görev sağlam ideolojiye sahip olan insan kadar tek bir insan gibi yürüyen iddialı-kararlı-inançlı profesyonel bir örgüt yaratılmasıyla yerine getirilir.
Sınıf bilinçli proleterler yıkım ve inşanın görevini başarma bilinci ve sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar.
Dönemsel ve taktiksel mücadele stratejik amaçlardan kopartılamayacağı gibi hiç bir günlük devrimci çalışma ve görev de temel çalışmalardan kopartılıp tek başına ele alınıp yürütülemez. İşçiler, köylüler ve tüm ezilenler içinde örgütlü çalışma yürütürken militanların örgütlenmesi eğitilmesi görevi birlikte ele alınır.
Kitleleri örgütlerken kendini örgütlemek, kendini örgütlerken kitleleri örgütlemek. Kendini eğitirken kitleleri eğitmek kendini değiştirirken dışını değiştirmek perspektifiyle hareket edildiğinde devrim güven verici adımla ilerler.
Kadro ve militanların eğitilme görevi sadece burjuva-feodal sisteme karşı savaşım olarak ele alınamaz. Aynı zamanda burjuva-feodal sistemin ideolojisine, yaşam tarzına, alışkanlık ve özelliklerine karşı savaşmayı da içerir. Devrimci militanı en çok geliştiren büyüten militanın kendi içinde sürdürdüğü savaşımdır. Hata ve zaaflarına, geriliklerine karşı giriştiği bilinçli ve örgütlü müdahele ve mücadelesidir. Bunu başardığı oranda sisteme karşı etkili ve sonuç alıcı darbe vurabilir. Sisteme ait zincir ve engellerden kurtulmaya başlar. Burjuva-feodal sisteme ait olan her şeye karşı savaşımı büyütebilir.
Devrimci eğitimde kadro ve militanın kendini tanıması öncelikli bir yerde durmaktadır. Hakikati sahici bir şekilde arayan kişi arayışı önce kendisinde başlatmalıdır. Kendini çözümleyerek tanıma düşünsel ve manevi dünyasının derinliğine inerek kendini keşfetme görevi büyük bir ciddiyet duyarlı bir dikkati gerektirir. Bu görev düşünüldüğünden daha zor ve engellerle dolu olduğunu belirtmek gerekir. Bu görevin önünde hem militanın kendisinden hem de yaratılamayan devrimci çalışma ve ortamın eksikliğinden kaynaklı bir dizi engelle karşılaşılır.
Nesnel gerçekliği olduğu gibi kabul etmeyen kendi gerçekliğini de olduğu gibi kabul etmez. Dışına tek yanlı yüzeysel ve üstünkörü abartılı bakan kendisine de benzer tarzda yaklaşır. Bakış açısındaki tek yanlılık yüzeysel ve yanılgılı yaklaşım devrimci değişim ve dönüşümün başlıca engeli olur. Kendini fazla önemseme abartılı ve değerli görme ya da yeterince önemsememe, kendini tanımada yaşanan isteksizlik, kaprisler kendini aldatma durumları oldukça yaşanır. Kısaca kendimizden kaynaklı hata ve zaaflar kendimizi çevreleyen etrafımızı kuşatan dikenli teller olur.
Çözümleme ve tanımaya hizmet eden adımlarda vardır. Bunların önemli bir yerinde yoldaşların ve içinde çalışma yürütülen kitlelerin eleştiri ve değerlendirmeleridir. Gelişmeye ve devrimcileşmeye açık olanlar yoldaşların ve halkın eleştiri sesine kulak vererek kendi gerçekliğiyle yüzleşme olanaklarını yakalar. Kapalı ve tutucu olanlar, dışına sekter yaklaşanlar kendisine de sekter yaklaşır. Bu durumda devrimci gelişim duraklar ve diyalektiğin gelişim yasaları donar. Farkına varılmadan sistemin kuşatmasını güçlendiren olumsuz pratikler sergilenir.
Kendini sınıf savaşımı içinde tanıma ihtiyacına karşı çok zaman isteksizlik gösterilir. Bu çaba ve çalışmanın önem ve gerekliliği konusunda taşınan bilinç çok zaman zayıftır. Militanlar kendilerini yeterli düzeyde görür. Yeterli olduklarını düşünürler. Gelişmeye ve daha fazla devrimcileşmeye ihtiyaç duymazlar. Hatırlatılması durumunda yeniden devrimci eğitime çok zaman ihtiyaç duymazlar. Ancak pratiğin yasaları ve dili tutucu ve bağnaz tutumları kesinlikle reddeder gerçekliğin duvarında paramparça eder.
Devrimci gelişimin önünde en büyük engelin kendisi olduğu çok zaman görülüp anlaşılmaz. Nedenler hep dışarıda aranır. Oysa kendi gerçekliğinin farkına varma kendini tanıma ve çözümlemede yapılacak devrim en büyük devrimdir. Dar pratiğin içinde boğulan etrafına bakmayı unutan kendini dinlemeye zaman bulamayan militanlar çok zaman kendini anlama tanıma olanaklarına sahip olmaz.
İddialı devrimci kendini tanımaya çalışan devrimcidir. Kendini her gün devrimci pratiğin içinde yeniden keşfetmeye çalışandır. Kendini anlama tanıma görevi devrimci pratiğin ve eğitimin içinde adım adım gerçekleşir. Ancak bu adımlar tek başına eksiktir. Yetmez. Sınıf savaşımının devrimci görevlerini yerine getirmeye uygun bir tarzda değiştirme pratiğine girmek, aslolan budur.
Yapılması ve başarılması gereken budur. Ancak en zor olan ve en çok zorlanılan konu da budur. Kendini doğru çözümleme tanıma nasıl ki ilk adım ise. İkinci adım ise burjuva-feoldal toplumun kir pas ve çarpık zihniyetinden kurtulmaktır. Bu görev durağan ve belli bir zamana sıkıştırılmış tarzda ele alınamaz.
Sürekliliği ve akıcılığı olan değişme ve değiştirme görevi sınıf savaşımının pratiği içinde gerçekleşecek olan bir görevdir. Kendini eğitmeyen başkalarını eğitemez. Kendini değiştirmeyen başkalarını değiştiremez. Kendine dürüst davranmayan yoldaşlarına dürüst davranamaz. Kendisiyle baş edebilen kişi dünyayla baş eder.
Kendini tanıyarak kendine hakim olan devrimci görevlerinin öznesi olur. Bunu başaran tek başına bir örgüt tek başına bir ordu gibi savaşabilir.
Son Haberler
Sayfalar

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)
Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...
Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6
13-15 Eylül 2024 ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1. Gün
Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.
Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!
İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…
Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?
Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir
Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?
Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)
Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.
Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...
Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...
Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...
ne kadar güzel olurdu...
mecliste, belediye başkanlıklarında bir...
Öyleyse.... öyleye...
Hayeller.... söylemler...
Kitleler...
yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...
Gerçekler ise....
Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..
Hemi... hemi...
hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın
Tüm kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi
Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.