Cuma Nisan 18, 2025

“Dursun Abi Anısına” (İ)

Yanlış hatırlamıyorsam yıl 2019 yazı olması gerekir, Partizanlardan Turgut Kaya Türkiye’den Yunanistan’a girerken gözaltına alınmış, önce alt mahkeme sonra yüksek mahkeme Turgut Kaya`nın Türkiye’ye iadesine karar vermiş, hukuksal anlamda itiraz hakkı kalmamıştı.

Zor bir süreçten geçiyordu parti, parti içi tartışma yerini kopuşlara bırakmıştı, böylesi dönemler en zor dönemlerdir kitle ve aktivistler için.

Turgut yş, haksız gözaltı ve iade kararına karşı açlık grevine baslamıştı, Yunanistan geçiş olarak kullanıldığından dolayı orada ikametgah eden fazla bir ATİK taraftarıda yoktu. Var olanlarda kopuş ve ayrışmadan dolayı saflarda değildi artık. ATİK Avrupa’da Turgut Kaya´ya özgürlük ve Türk devletine iadesine karşı „Siyasi tutsaklara özgürlük“ şiarı ile kampanya başlatmıştı.

Avrupa`nın her tarafından onlarca taraftar Atina´ya gitmişti, onlarca arkadaş bir değil birkaç kere gitmişti. Almanya Güney’den bir grubun daha gitmesi gerektiğini öğrenince, telefonlaşmalarla bir grup daha organize edildi, gideceğimi söylediğimde gelen diğer arkadaşlarıda duyunca daha bir memnun oldum. Grup şu kişilerden oluşmakta idi. ULM den Dursun abi, Memmingen’den C…., Augsburg dan H….,Stuttgart dan ben. Dışardan bakıldığında Muhtar ve azaları dememek elde değildi. Tam anlamıyla ihtiyar heyeti gibiydik. En az 30 yıldır Mücadele alanlarından tanıdığım bu yoldaşlarla Yunanistan’ a araba yolculuğu yapmanın tadına doyulmazdı tabii ki.

Ulm’de buluşup H….. de Augsburg dan aldıktan sonra Dursun abinin H…..e takılmaları daha ilk anda bizi kahkahalara boğdu. 2000 km lik yolda kah politik sohbetler, kah H…..n Heycanlı anı anlatımları,Dursun abinin, H…..e şakaları Atina’ya nasıl gittiğimizi anlamadık desek yeridir.

Dursun abi ile Politik meseleler üzerine çok güzel sohbetler ettik, politik da ki ustalığı, Marxsist siyasetde ki yetkinliği, konulara hakim oluşu göz dolduruyordu adeta.

Atina’ya Syntagma-Platza vardıgımızda öğlen vakitleri gibiydi.Arkadaşları bulup biraz Sohbetden sonra, Genc Kadın yoldaşlar kampanya hakkında bilgilendirme yaptılar,orada bulunanların çoğu genç kadın yoldaşlardan oluşmakta idi. Ihtiyar heyetini görünce „bunlar burada ne arıyorlar dediklerini“ hissettik adeta…

Bir iki gün sonra bu guruba A yoldaş da dahil oldu. Artık ihtiyarlar genç bir kadın arkadaş öncülüğünde bir eylem grubu oluşturmuslardı. Hiç birimizin yunancası yoktu,dolayısı ile iletişim dilimiz Ingilizce idi. Genc kadın yoldaşlarda doğal olarak propaganda yapan, ne istediğimizi

Atina halkına anlatan, doğal önderlerimizdi.

Atina Syntagma-Platz’ daki standın başındaki arkadaşlar hariç en az 3-4 Grup oluşturmuştuk. Her grup 4-5 kişiden oluşmakta idi. Bir grup Televizyon işgali, diğer bir grup Atina’nın en turistik (ismini hatırlayamadım)alanlarında diğer bir grup, sendikalarla görüşme gibi planlamalarla Turgut’ un Türkiye’ye iadesini durdurmak için başta genç Kadın yoldaşlar olmak üzere canla, başla mücadele ediliyordu.

Ihtiyar heyeti birbirine takılmayı hiç bırakmıyordu. “yoldas başına güneş geçer. Aylardan Ağustos, eyleme sen gelme stand yerinde kal“ gibi içten, samimi, birazda korumacı bir tavırla sağlığı iyi olmayan arkadaşları uyarıyorduk. Gittiğimiz bir Turistik mekanda pankartlarımızı açıp, konuşmalar yapılmaya başladığımızda polisin ihtarı ile karşılaştık. Orayı terk etmemiz gerektiğini, etmezsek gözaltı yapacağını genc kadın arkadaşımız bize iletti. Genc kadın arkadaş; ”ne diyorsunuz?” diye görüşümüzü sorduğunda.Dursun abi; insiyatif senin yoldaşım! Sen ne dersen öyle yapalım dedi…Genc kadın arkadaşımız da „ direniyoruz o zaman dedi “Polisin müdahalesi gecikmedi ben, Dursun abi ve Genc kadın yoldaşımızı gözaltı yaparak karakola götürdüler. Ekonomik krizle cebelleşen Yunanistan’ın her yerinden fakirlik, yoksulluk fışkırmaktaydı. Karakolda olduğumuz saatler içerisinde karakolu en cok ziyaret edenlerin seyyar satıcılar olduğuna tanıklık ettik. Polise tuvalet ihtiyacımız var. dediğimde, parmağıyla tuvaleti işaret etti. Penceresiz bir yer olan tuvalette ampül olmadığını söylediğimde el-kol la bizde böyle kullanıyoruz dercesine serzenişde bulunduğunu çıkarttım.

Evet, Yunanistan`a vardığımızdan itibaren ekonomik kriz’in izleri o kadar belirginleşmiş ki her adımda hissetmemek elde değildi.

Yaklaşık 4-5 saat gibi bir süre sonra kimlik kontrollerinden sonra serbest kaldık..karakola kadar yansıyan fakirlik görüntülerinin Dursun abi ile epey sohbetini yaptık…

7-8 gün çabuk geçmişdi, geri dönüş için bir planlama yaptıktan sonra yola koyulduk. Hepimiz geri dönüş yolu için Deniz sahilinin iyi olacağı görüşünde anlaştık. Bunu da en çok isteyen Dursun abi idi. Mola verirken, denize girme gibi bir fantazi ürettik kendimize bunuda uyguladık.

Ancak navigasyonun çalışmadığı dağlara tırmanırken „H…. bu senin düşüncendi, nerden çıkarttın ? Bırakmadın bildiğimiz yerden gidelim“ deyişi, H…. yüklenişi hala kulaklarımda.

En az 1,5 gün daha gec eve varışımızı kimseye anlatmamaya sözleştik. Son olarak Münih mahkemesinde karşılaştığımızda, çocuklarına ve M…. yoldaşa çoktan anlatmışdı bile Dursun Abi…

H…..e takılmayı da hiç elden bırakmadan.

Dursun abinin yakalandığı amansız hastalığa yenik düştüğünü öğrendim bugün. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. ATIK ailesinin, Dursun abisi….anıların biz yasadığımız müddetçe bizlerle olacak,

Hoşçakal sevgili yoldaşım…

Hoşçakal Dursun Abi…

Stuttgart’tan İ.

25.02.2021

5086

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -2-

Son yıllarda, emperyalist savaş tehlikesinin zemininin güçlenmesine paralel, dünya genelinde ırkçı hareketlerin ve partilerin dikkat çekici boyutta güçlendiğine vurgu yapmış, bu yükselişin, sadece belirli demografik gruplarla sınırlı kalmadığını, kadınları da içine aldığını gördüğümüzü ifade etmiştik.

Peki, kadınlar neden bu tür hareketlere katılıyor? Bu sorunun yanıtı, birçok faktörün karmaşık bir birleşiminde yatıyor.

Faşizmin Yüzünü Örten Çirkin Bir Maske (Nubar Ozanyan)

İttihatçı Türk kompradorları, ekonomik-mali-siyasal krizden bir türlü kurtulamıyor. Faşizmi maskeleyen kaba uydurma parlamentoyla bile ülkeyi yönetemiyor. Zorbalık her taraftan fışkırıyor. Kötülük ve çirkinlik her yerde bütün utancıyla görülüyor. Dağda, köyde, sokakta Kürt ve emekçi kanı dökmekten çekinmeyenler dünyanın gözü ve kulağının üzerinde olduğu parlamentoda bile Kürt kadın parlamenterin kanını dökmekten çekinmiyor. Zorbalık, pervasızlık, yasa, hukuk tanımamazlık ayyuka çıkmış, had safhaya ulaşmıştır.

Emperyalist haydutlar, 3.Dünya savaşı hazırlıklarını yoğunlaştırmakla meşgul…

Bazı sol-sosyalist ve kendilerini komünist addeden kesimler hâlâ (evet, hâlâ) bir 3. Dünya Savaşı çıkacak mı çıkmayacak mı ve keza “süreci belirleyen esas etmen savaş mı devrim mi?” ikilemi girdabında, adeta miskince bir fikirsel jimnastik rehavetiyle, sorunu ele almaya devam ede dursunlar; fakat süreç, maalesef ki hem de çok hızlı bir şekilde, o istenmeyen malûm sona doğru ilerliyor. 

Fakir (Nubar Ozanyan)

Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona “Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.

Servet Vergisi ve Sermayenin Olmayan Vijdanı

Bugünlerde de toplumsal eşitsizlik sermayenin birikimine ve merkezileşmesine koşut olarak artınca, zenginlerden servet vergisi alınmasını dilendirenlerde çoğalmaya başladı.[1] Servet vergisi, toplumsal servetin  belli ellerde birikmesinden bu yana ara sıra gündeme getiriliyor. Zaman zaman kısmen de uygulanmıştır. Örneğin savaş dönemlerinde vb. Yine ABD'de, 1960'larda 400 zenginden %53 oranında vergi alınmıştır.

Inger Nubar Can, Hewal Nubar, Nubar Yoldaş’a!

Halen pek çoğumuzun inanmak istemediği Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinin 7. yılında, onu bir kez daha saygı ve sevgi ile anarken, şehadetinin yıldönümünde onu anlatmak da bizim için en zor yazılardan olacaktır.

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama

Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.

6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

İKTİDARIN BÜYÜK YALANI: “HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞMIYORUZ.”

Genel olarak tüm siyasal İslamcıların, ama özel olarak da İslamo-faşist Erdoğan ve iktidarının, başvurduğu en kullanışlı “idare etme” araçlarının ilk sırasında hiç kuşkusuz ki dinlerince de serbest sayılan takiyedir. Yani amaçlananı gerçekleştirebilmek için, gözünü dahi kırpmadan YALAN SÖYLEMEKTİR. 

Türkiye „Yarı-Sömürge“ Bir Ülke Mi? Emperyalizm Üzerine Notlar-4

Sömürge-Yarı-SömürgecilikÜzerine

Belliki sol-sosyalist eski nostaljik söylemlerin tekrarı bugün artık kitlelerde herhangi bir karşılık bulmuyor!

Geçenlerde, “dini bütün” olarak tabir edilen kesimlerden bir ahbabımla, “ne olacak bu memleketin hali” kıvamında sohbetteyken, şöylesi bir cümle kurmuştu: “Abi benim anlamadığım, bunca açlık, yoksulluk, işsizlik ve zulüm varken, yani koşullar aslında tam da siz devrimci solcuların kolayca taban bulmanıza ve kitleleri harekete geçirmenize ve hatta devrim bile yapmanıza bunca uygunken; bu derece atıl ve etkisiz olmanız, sence normal mi?”

KADINLARIN BİRLİĞİ | Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -1-

Emperyalistler arası çelişkiler derinleştikçe, ekonomik kriz ağırlaştıkça vb. bu sistemin sarıldığı en temel dayanaklardan birinin ırkçılık-faşizm olduğunu biliyoruz. Zira bunun, sistemin alametifarikalarından biri olduğunu birçok -acı- deneyimiyle elbette biliyoruz. Şu anda yine tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi söylüyoruz. Bu tehlikeye dair önlemler almaktan bahsediyoruz, özellikle Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişini izlerken, Avrupa Parlamentosu’ndan çeşitli Avrupa ülkelerinin kendi seçimlerine odaklarımızı çeviriyoruz vs.

Sayfalar