Cumartesi Nisan 19, 2025

Gelecek: Bir Perdelik Piyes / Ergün Aslan

Florensa' da bir malikane.

Göçmen işçi    :   

Şu balkonda duran güzel kızda kim ?

Acep Kimlerdendir ?

Sorsam adını bahş eder mi?

Küçük burjuvazi  :    

Gökyüzündeki yıldızlar ne kadar berak

Sınıfımızın kapitalizm karşısındaki haliylede  ne kadar tezat. 

Göçmen işçi  :     

Fark etmedi her halde beni.

Biraz daha yaklaşsam mı ?

Nöbetçiyde atlata bilir miyim?

Yerel    :   

Bu gün bu  kapıda  yarında başka kapıda.

Balkonda duranda .....

( Sömürgeci ) kapitalizmin sayesinde var olan ara sınıf.

Ne kadar da güzel bir kız. 

Göçmen işçi       :   

Atlattımda.

Vardım da iyice balkonun yanına.

Yaklaştıkça daha bir güzelmiş.

Neden bu kadar da hüzünlü ki ?

Yerel   :

Misred' de İnsan şaşırmaya görsün  kapitalist üretim ilişkilerinin yarattığı toplumsal gruplaşmayı feodaliteyle de karıştırmaya görsün.

Ne cesaret. 

Nasılda o sivri demirlerin yüzerinde öyle atladı.  

Kim bu ?

O kadarda da dalmışki kendisine yaklaştığımıda fark etmedi.

Göçmen işçi  :  

Yanaklarında inci taneleride damlamaya başladı.

Yerel   :     

Zavallı göçmen işçi.

Kapitalizmin sayesinde var olan ara sınıfın güzelliği karşısında büyülenmiş gibi. 

Güzelliğinde kapitalizm karşısında bu gün var yarın yok olacağını bilmez gibi.

Varsın olsun bu anın büyüsünü yaşasın.

Küçük burjuvazi :  

Aşağıdaki çıtırdıyanda ne öyle.

Kim var orda.

Göçmen işçi : 

Çıksam mı ?

Erir mi güzelliği karşısında sınıfımın özgür iradesi ?

Çıkmasam bir daha karşılaşır mıyım ?

Yerel :

Özgür irade mi ?

Zavallı göçmen kendini Nepal' de...  sanıyor.

Kim demiş Marks' ın, Lenin' in devrimci düşüncelerinin olgunlaşmasına  Avrupa' nın  özgür düşünceye saygı göstermesi diye. Tam tersine Marksın Leninin devrimci düşüncelerinin olgunlaşmasına   Avrupa' daki  işçi sınıfının mücadelesinin katkısı   olduğunu artık herkes bilmekte.  

Küçük burjuvazi :  

Bahçede belirlenen de kim ? Güzel bir yüzü var.    Ellerine makine yağı  bulaşmış.  Bizim sınıfta değil her halde. Yoksa... yoksa...şafakta yaklaşıyor, sınıfım için sepada kuruldu mu, gelen kapitalizmin kapımda gardiyan ettiği yerel mi ?

Yerel  :

Kapitalizmin gelişimiyle can çekişen sınıfların halini insanlık için kim kriz olarak değerlendirir ki senden başka.

Göçmen işçi : 

Korkma prensesim. Geldiğim memlekette köylü olsamda ... beni buraların dağlarında sakla desende...  hangi köye hangi araba gider onu bile bilmem.

Yerel :  

Bir sınıfı esas kılan özelliklerden biride bu değil mi ?

İsteyen vardı da götürmedik mi ? 

Küçük burjuvazi : 

Samimi de.

Göçmen işçi: 

Köyleri bilmesem de: İster işçi olsun ister köylü ,isterse de burjuva hepimizin  yarınlarımızın mutlu olmasından başka beklentisi nedir ki ayrımızda gayırmızda, yolumuzda ayrı ola.

Küçük burjuvazi :     

Yüreğimi mi ne okudun.

Yerel   :

Biraz daha  gayret  .... 

Devrimcinin kaleminin bir ucu kör olmaya görsün.

İktisatçı için emeğini ücretle satan göçmen işçide, yerel işçide, emeğini satan köylüde işçi sınıfı. Sosyolok  içinse   göçmen işçi, yerel işçi, emeğini satan köylü.. demekte farklı sosyal gruplar.

Göçmen işçi  : 

Ay yüzlüm nur yüzlüm.

Yüreğini okumama  gerek yok ki.  Varsam yanına balkonda  çeriye gitmeye de gerekte yok ki.  Sınıf olarak var olmamızı sağlayan koşullar elbetteki hissettiklerimizde aynı kılmıştır.

Yerel  : 

Bu sefer ikisi hakkında hissettiklerim konusunda benim yüreğimi  okudu. 

Küçük burjuvazi : 

Esas köylü desek, taliyi, devrimde çıkarı olan sınıfları yok saymak mıdır demek ?

Göçmen işçi: 

işçi  emekçi el ele. 

Yerel  : 

Kim ilerici kim gerici.

Var sen gezinin şehirli  modern, aydın yüzünü oyna.

Toprakla, hayvancılıkla uğraşan köylüyle sanatçı arasındaki fark bir kaç kilo domates ile bir kaç  litre  sütten başka bir şey kalmayınca elbette olacağı budur. Kapitalizmde bağı en az olan sınıf sen olmadığın ortaya çıkmaya başlayınca

Göçmen işçi : 

Bizde ayrı garı yok, sen geri o beri demekte yok, hepsiylede  aynı anda aynı yola baş koymak var.

Yerel  : 

Çayımın yoldaşı şeker, bardağımın yoldaşı kaşık, göçmen işçide yaşadığı bu şehirde kendisini köye götüreceği buldu da sıra yeni dostlar edinmekte.

Küçük burjuvazi : 

Aşık mı oluyorum ne. Bilmez mi ki Şehirleşmiş sosyoloji: Şehirlerdeki üretici güçlerin gelişmesi, kırlardaki oluşan artık iş gücünün şehirlere yönelmesi, eskiye nazaran daha hızlı gerçekleşmeye başlamıştır derken kapitalizmin üretim ilişkisini memlekette egemen hale getirdiğini, egemen hale getirmekle de artık  bir takım ara sınıflarında  yok olduğunu, devriminde niteliğinin değiştiğini kabullenmiş olduğunu bilmez mi ki bana hale aşk nağmeleri söyler.

Yerel :

Haa.. Şöyle bir sadede gelin.  Gerçekten proletarya köylü sınıfının dahil analizinde sami olunacaksa: Ne o öyle, kapitalizmin sosyo ekonomik yapısında doğan diğer sınıflar gibi proletarya köylününde  şıhla, mollayla, hocayla,,üfürükçüyle, patronla.....  arasındaki ilişkinin doğduğu üretim ilişkileri ayağının altında kaydıkça  bu ilişkilere daha sıkı sarıldığını söyleyememek.

Göçmen işçi :       

Sözlerimde bir direm şüphen varsa,  Kitap orda arşın burda. komunizme kadar   her santiminde  sen yoksan öyle söyle.

Yerel işçi : 

Sovyet tarzı sosyalizme inanmış Demokratik Halk Devrimine inanan insan

Evet kitap orada arşın burada . 

Kitaplarda:

Kimlerin: 

Sosyalizmler de ortaya çıkan kıtlıkları özel mülkiyet ilişkilerinin toplumsal yapıyı kendi lehlerine değişiklikler yapabilmek için kullandığı araçlar olduğunu kimlerinde kıtlığı mülkiyetçi ilişkileri ortada kaldırarak  çözerken kimlerin de özel mülkiyetçiliği daha da güçlendirerek  aştığını o kitaplar yazmaz mı ? 

Küçük burjuvazi :  

Teorinin hangi özelliğidir ki teoriyi yüz yıllar geçse de hale okunan Romanlardan, hikayelerden, masalardan ... farklı kılan..

Yerel işçi ;   

Biri  yüzyıllarca  yaşayacakları sosyo ekonomik yapıyı vad ediyor biride ......      

Kapitalizmin sayesinde var olan ara sınıf, zavallı göçmen işçiden daha gerçekçi.

Dün kapılarında muharabalarıydım. Bu günde kapılarında gardiyan.  

Kapitalizm köylüden tut tüm ara sınıfların arzaliyken 

Küçük burjuvazi : 

Gelen mi ne var ?  Gelen yerel insan olsa da kapitalizm de olsa da benim için artık sonuç değişmeyecek. Ya.. gelen yerel insansa durma bari var yoluna sen git ? 

Göçmen işçi ;  

Bir daha seni ne zaman görecem.

Küçük burjuvazi : 

Sen var oldukça ben yeniden dünyaya gelecem.

Yerel işçi ;  

Nasılda geldiği gibi çeviklikle o sivri demirlerin yüzerinde atlayıp gitti. Zavallı göçmen işçi  hangi bir sınıf bertaraf olan bir sınıfın yeniden ortaya çıkması için sosyo ekonomik yapı inşa ederki senden başka.  

 
97233

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Ergün Aslan

Somut Duruma Dair Bazı Gerçekler

Gerek uluslararası planda ve gerekse yaşadığımız coğrafyada devrimci ve komünist hareket emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede geniş emekçi yığınların desteğine sahip değildir. Yine kendiliğinden gelişen kitle hareketlerini örgütlemede ve uluslararası dayanışmayı geliştirip büyütmede de yetersizdir.

Diktatör 'Reis' çıkış arıyor ..

Malum olduğu üzere T.C.

NATO, SAVAŞ KIŞKIRTICISI BİR ODAKTIR; DERHAL DAĞITILMALIDIR!

Başını ABD’nin çektiği, emperyalist bir saldırganlık paktı olarak kurulan ve icraatlarıyla bunun gereğince davranan NATO’nun 75. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen zirvede, ABD Başkanı Biden, NATO’nun: “Saldırganlığa ve saldırganlık korkusuna karşı bir kalkan yaratma umuduyla kurulduğunu” söylüyorsa da ama tarihsel gerçekler bunun külliyen kaba bir yalandan ve de arsızca bir manipüle edişten ibaret olduğunu kolayca gözler önüne serer.

Bozkurt’un anlamı (Nubar Ozanyan)

Yoksullar ve ötekiler için her yer ölüm kokan mayın tarlasına döndü. Türk olmayanların, -ötekilerin- Türkiye’de soluk alması ve yaşaması zulme dönüştü. Öteki olarak yaşamak, çalışmak, kendi ana dilinde Kürtçe, Arapça konuşmak, şarkı söylemek, yasak ve suç olan bir ülkede demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsedilebilir mi?

Seçimler ve siyasi parti konusunda proletaryalarla sohbet

İstanbul'u kazanan türkiye'yi kazanır.

Nedir bu tayyip'in sözleriyle vücut bulan yaklaşım.

Bir hayel mi yoksa bir gerçeklik mi?

Veyahut da burjuvaların içerisinde bir insanın söyledikleri hala dört nala giden atlarıyla şehirlerin surlarını yıkabileceğini düşünen bizim insanların söylediklerinden daha gerçekçi sözler mi?

Gerçekten noelibarel politikaların en yoğun olarak hissedildiği şehirleri kazanmak türkiye'yi kazanmak mı demek?

Peki bunu böyle kabul etmek kolay mı?

DEVRİMCİ SİYASAL MÜCADELEYİ ANIN SOMUT GÜNCEL TOPLUMSAL SORUNLARI ÜZERİNDEN ÖRGÜTLEMEK.

Temel hedefleri, mevcut kurulu düzeni devrimci bir kitlesel kalkışmayla tasfiye edip, yerine sosyalist bir sistem kurmak olan devrimci sol-sosyalist ve komünist güç ve yapıların, devrimi gerçekleştirebilmeleri esasen, devrim öncesi süreci, devrimi örgütleyebilme hedefiyle ele almalarına ve bundaki performans ve başarılarına bağlıdır.

ADİL OLAMASINI BECEREMEYECEKSEK; BU SİSTEMİ YIKMAYA NE GEREK VAR Kİ?

Bugün, Devletin “üst aklı” denilen birimlerince organize edilip, şeriat özlemcisi dinci yobaz karanlık güçlerce gerçekleştirilen Sivas-Madımak vahşetinin 31. Yıl dönümü. Tam iki gün sonra da yine devletin aynı karanlık derin güçlerinin bir şekilde yönlendirdiği besbelli olan bir başka vahşetin, Erzincan-Başbağlar katliamının 31. Yıl dönümü.

BUGÜN ARTIK ÇOK DAHA AÇIK BİR HÂL ALAN ŞERİAT TEHDİDİNE KARŞI LAİKLİĞİ SAVUNMAK, SÜRECİN ÖNE ÇIKAN ACİL VE ÖNEMLİ GÖREVLERİNDENDİR.

Kendisini “Anayasal Hukuk Devleti” olarak tanımlayan bir devlet düşünün ki Anayasasında hâlâ; “Türkiye Cumhuriyeti, (…), demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” İlkesi yürürlükteyken; bu ülkede şeriat propagandası yapmak serbest olsun ve ama dayanağını mevcut Anayasa ve yasalardan alan, şeriata karşı çıkmak ve de laikliği savunmak suç olsun! 

Oy Zemano (Nubar Ozanyan)

Her yönüyle çürümüş sistemin katilleri, Kürdistan topraklarını yakmaya devam ediyor. Amed ve Merdin’de hem insanları hem de buğday ve mısırları yaktı. Evlat kokan Kürdistan toprakları şimdi duman kokuyor. Ateş ve dumanla yazılı TC’nin yüz yıllık tarihi “yakma ve yıkma”nın tarihidir. Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun. Dün Ermeni kadın ve çocukları kiliselerde, Alevileri inanç ve ibadet mekanlarında, Kürtleri mağaralarda, köylerde yakanlar bugün yine Kürdü kadim topraklarında yakıyor.

CHP’NİN “Türkiye yüzyılı maarif modeli ”Ve kürtlerin iradesinin gaspı karşısında laisizm ve hukuk sınavı.

İslamo-faşist Erdoğan diktatörlüğünün, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile yapmaya çalıştığının, tam olarak,eğitim ve öğretim sistemininSunni İslamcı dini esasları üzerine oturtulması olduğu, daha önceki iki yazıda ve keza Kürtlerin iradesine karşı bir sömürge siyaseti olan kayyum uygulaması da bir başka yazıda özetlenmişti.

Kadro Olmak Aynı Zamanda Kendimize Karşı da Kadro Olmak Demektir

Bir kadronun ihtiyaç duyduğu nitelikler bugün sürekli ideolojik saldırı altındadır. Burjuvazi sadece protestoları, teoriyi, örgütleri değil aynı zamanda doğrudan tek tek kadroları da hedef almakta ve onları ideolojik etki yoluyla etkisizleştirmeye ya da kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır.

Sayfalar