Salı Nisan 22, 2025

Kiralık Kürtler-Ahmet Kahraman

Başkaldıran mekanı, yükseklerde uçan kartallar onursallığıyla düellocu olan Kürdistan, öbür yanıyla uzun sürmüş işgal toprakları olması nedeniyle, alt beyni köleleşmiş tipler, ihanet yuvalarıyla doludur. Onuru çürümüş, namus damarı çatlamış tiplerle…

Bu düşmüşlüktür. Ülkenin trajedisidir.

Onur için hayatların orta yere serildiği Kürdistan’da dem, devran olur, düşmanla alış-verişte babanın, kardeşin, amca ve dayının hayatı, pazarlık konusudur.  

Tarihsel ihanetleri sıralayacak değilim ama, ta İdrisê Bedlisî, Bedirhan Paşa, Şeyh Übeydullah zamanından beri bu böyledir.

Şeyh Said’in başına geldi. Bacanağı ve damadı, mükafat alma uğruna bütün adamlarıyla bir olup tüfek doğrultarak, onu, sırtlan sürüsü ortasında çaresiz kalmış aslan gibi teslim aldılar. Elleri bağlı, düşmana götürdüler. Seyid Rıza, bir yönüyle peşine düşen öz yeğeninin onurunu yerden kaldırıp kurtarmak için, kendini feda etti.

Başkaldıranlar, 1984’de, Kürdün çiğnenen onurunu yerden kaldırmak için, öne çıktıklarında, kiralık adamlar pazarı kurulunca, korucu adayları sıra sıra dizildiler.

Kısa sürede kardeşlerini, halkının çocuklarını avlamak üzere, cana, kana susamış taburlar kuruldu.

Yaralı Kürdistan tarihine sürülmüş kirdi, bu.

Ortam çetecilik devranıydı. Hukuk, hatta kanun bile yoktu. Kiralananlar, kullanan ellere göre işleve sahipti. Onlardan kimileri cinayetlerde tetikçiydi, kimi uyuşturucuda taşıyıcı, soygun ve talanda hırsız, haraç toplayandı, bazıları.

Zaman içinde, kullanım süreleri dolunca, kirli paçavra, kullanılmış tuvalet kağıdı muamelesiyle çöplüğe atıldılar.

Hatırlayın, Hizbullah çetesinin şefi Batmanlı Hüseyin Velioğlu, kullanım süresi bitmiş bir yaratık, çevreye zararlı vahşi hayvan misali “itlaf” edildi. İtlafı da, ibretlik olarak televizyonlarda naklen yayımlandı.

Çete kuralları dışına taşan JİTEM’ciler, şefleri Binbaşı Ahmet Cem Ersever dahil yok edildiler.

Sedat Bucak, “ben devletim” havalı bir korucubaşıydı. Onu hapishane ile mahkeme koridorları arasında dolaştırarak terbiye ettiler.  

Solhanlı Mahmut Yıldırım (Yeşil), devletin dokunulmaz celladıydı. O şimdi ölü ya da diri ele geçirilmek üzere aranıyor.

Gün geldi, AKP faşizanlığın tek merkezi haline gelince, öteki partilere dağılanlar, leş kokusuna kanatlanmış akbabalar gibi, kiralığa çıkmış Kürtler yeni adres olarak AKP’de yuvalandılar.

12 Eylül darbesinden beri, gelmiş geçmiş bütün iktidarların kullandığı Komiser Abdülkadir Aksu, AKP’nin de başkomseriydi. Cüneyt Zapsu, Erdoğan’ı Avrupa ve Amerika’ya pazarlayan, Hüseyin Çelik sözcüsüydü.

Ancak günü gelince, kullanım süreleri doldu. Tek tek saf dışı edilip, yerlerine daha kalitesiz ve itaatkarlıkta kaşar tiplerle dolduruldu.

Bunlar karnı doysa midesi, midesi dolsa gözü aç tiplerdi. “Doldur boşalt” misali kullanılıp sonra kenara atılmalardan ders alacak akla da sahip değiller. Şimdilik efendilerine hizmette “itaatkar Kürt” rolündeler.

Selahattin Demirtaş, bunlardan birinin AKP tarafından tanka, topa tutulan Amed Suriçi rantını, yüzde on kimisyonla müteahhitlere dağıtmakla meşgul olduğunu açıklıyordu. Oysa, AKP Kürtleri kullanıp sonra kenara fırlatma konusunda, ötekilerden geri değil, onlardan öndeydi.

Demirtaş adını açıklamadı, ama onu tanıyoruz. O, 1925’den beri Kürtleri TC’ye pazarlayan bir aileden geliyor. 1925’de Şeyh Said’i arkadan çevirerek ilk hizmetini verdi. Sonra, ücret mukabilinde muhbir, iz sürücü olarak görev sürdürdü. Faşist partilerde politikacı olarak yerel sahneden, parlamentoya geçti.

1990’larda gizli korucuydu, aile. Tansu Çiller’e yardımcıydı. Yerel ihalelerden yüzde on komisyon toplayandı.

Kısacası onlar, TC tarihinin ilk gününden beri Kürtlerin özgürlüğüne kılıç çekendi. Muhbir, iz sürücü, korucubaşı…

Canları, ruhlarıyla Kürt karşıtı, yeri geldiğinde Arap göçmen, ama oydan oya ise Kürt’tü.

AKP’nin öteki kol başları, parayı bastıran herkesin, Kürtlerin de kapısında badigarttı.

Yerim doldu. Kiralık Kürtler konusuna, uygun başka bir gün devam edeceğiz.

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA 

46151

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)

Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...

Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6

 

13-15 Eylül 2024   ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1.  Gün

Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.

Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!

İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…

Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?

Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir

Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?

Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)

Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.

Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...

Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...

Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...

ne kadar güzel olurdu...

mecliste, belediye başkanlıklarında bir...

Öyleyse.... öyleye...

Hayeller.... söylemler...

Kitleler...

yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...

Gerçekler ise....

Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..

Hemi... hemi...

hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın

Tüm  kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale  geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve  keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi

Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.

Sayfalar