Çarşamba Nisan 23, 2025

Kiralık Kürtler-Ahmet Kahraman

Başkaldıran mekanı, yükseklerde uçan kartallar onursallığıyla düellocu olan Kürdistan, öbür yanıyla uzun sürmüş işgal toprakları olması nedeniyle, alt beyni köleleşmiş tipler, ihanet yuvalarıyla doludur. Onuru çürümüş, namus damarı çatlamış tiplerle…

Bu düşmüşlüktür. Ülkenin trajedisidir.

Onur için hayatların orta yere serildiği Kürdistan’da dem, devran olur, düşmanla alış-verişte babanın, kardeşin, amca ve dayının hayatı, pazarlık konusudur.  

Tarihsel ihanetleri sıralayacak değilim ama, ta İdrisê Bedlisî, Bedirhan Paşa, Şeyh Übeydullah zamanından beri bu böyledir.

Şeyh Said’in başına geldi. Bacanağı ve damadı, mükafat alma uğruna bütün adamlarıyla bir olup tüfek doğrultarak, onu, sırtlan sürüsü ortasında çaresiz kalmış aslan gibi teslim aldılar. Elleri bağlı, düşmana götürdüler. Seyid Rıza, bir yönüyle peşine düşen öz yeğeninin onurunu yerden kaldırıp kurtarmak için, kendini feda etti.

Başkaldıranlar, 1984’de, Kürdün çiğnenen onurunu yerden kaldırmak için, öne çıktıklarında, kiralık adamlar pazarı kurulunca, korucu adayları sıra sıra dizildiler.

Kısa sürede kardeşlerini, halkının çocuklarını avlamak üzere, cana, kana susamış taburlar kuruldu.

Yaralı Kürdistan tarihine sürülmüş kirdi, bu.

Ortam çetecilik devranıydı. Hukuk, hatta kanun bile yoktu. Kiralananlar, kullanan ellere göre işleve sahipti. Onlardan kimileri cinayetlerde tetikçiydi, kimi uyuşturucuda taşıyıcı, soygun ve talanda hırsız, haraç toplayandı, bazıları.

Zaman içinde, kullanım süreleri dolunca, kirli paçavra, kullanılmış tuvalet kağıdı muamelesiyle çöplüğe atıldılar.

Hatırlayın, Hizbullah çetesinin şefi Batmanlı Hüseyin Velioğlu, kullanım süresi bitmiş bir yaratık, çevreye zararlı vahşi hayvan misali “itlaf” edildi. İtlafı da, ibretlik olarak televizyonlarda naklen yayımlandı.

Çete kuralları dışına taşan JİTEM’ciler, şefleri Binbaşı Ahmet Cem Ersever dahil yok edildiler.

Sedat Bucak, “ben devletim” havalı bir korucubaşıydı. Onu hapishane ile mahkeme koridorları arasında dolaştırarak terbiye ettiler.  

Solhanlı Mahmut Yıldırım (Yeşil), devletin dokunulmaz celladıydı. O şimdi ölü ya da diri ele geçirilmek üzere aranıyor.

Gün geldi, AKP faşizanlığın tek merkezi haline gelince, öteki partilere dağılanlar, leş kokusuna kanatlanmış akbabalar gibi, kiralığa çıkmış Kürtler yeni adres olarak AKP’de yuvalandılar.

12 Eylül darbesinden beri, gelmiş geçmiş bütün iktidarların kullandığı Komiser Abdülkadir Aksu, AKP’nin de başkomseriydi. Cüneyt Zapsu, Erdoğan’ı Avrupa ve Amerika’ya pazarlayan, Hüseyin Çelik sözcüsüydü.

Ancak günü gelince, kullanım süreleri doldu. Tek tek saf dışı edilip, yerlerine daha kalitesiz ve itaatkarlıkta kaşar tiplerle dolduruldu.

Bunlar karnı doysa midesi, midesi dolsa gözü aç tiplerdi. “Doldur boşalt” misali kullanılıp sonra kenara atılmalardan ders alacak akla da sahip değiller. Şimdilik efendilerine hizmette “itaatkar Kürt” rolündeler.

Selahattin Demirtaş, bunlardan birinin AKP tarafından tanka, topa tutulan Amed Suriçi rantını, yüzde on kimisyonla müteahhitlere dağıtmakla meşgul olduğunu açıklıyordu. Oysa, AKP Kürtleri kullanıp sonra kenara fırlatma konusunda, ötekilerden geri değil, onlardan öndeydi.

Demirtaş adını açıklamadı, ama onu tanıyoruz. O, 1925’den beri Kürtleri TC’ye pazarlayan bir aileden geliyor. 1925’de Şeyh Said’i arkadan çevirerek ilk hizmetini verdi. Sonra, ücret mukabilinde muhbir, iz sürücü olarak görev sürdürdü. Faşist partilerde politikacı olarak yerel sahneden, parlamentoya geçti.

1990’larda gizli korucuydu, aile. Tansu Çiller’e yardımcıydı. Yerel ihalelerden yüzde on komisyon toplayandı.

Kısacası onlar, TC tarihinin ilk gününden beri Kürtlerin özgürlüğüne kılıç çekendi. Muhbir, iz sürücü, korucubaşı…

Canları, ruhlarıyla Kürt karşıtı, yeri geldiğinde Arap göçmen, ama oydan oya ise Kürt’tü.

AKP’nin öteki kol başları, parayı bastıran herkesin, Kürtlerin de kapısında badigarttı.

Yerim doldu. Kiralık Kürtler konusuna, uygun başka bir gün devam edeceğiz.

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA 

46152

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -2-

Son yıllarda, emperyalist savaş tehlikesinin zemininin güçlenmesine paralel, dünya genelinde ırkçı hareketlerin ve partilerin dikkat çekici boyutta güçlendiğine vurgu yapmış, bu yükselişin, sadece belirli demografik gruplarla sınırlı kalmadığını, kadınları da içine aldığını gördüğümüzü ifade etmiştik.

Peki, kadınlar neden bu tür hareketlere katılıyor? Bu sorunun yanıtı, birçok faktörün karmaşık bir birleşiminde yatıyor.

Faşizmin Yüzünü Örten Çirkin Bir Maske (Nubar Ozanyan)

İttihatçı Türk kompradorları, ekonomik-mali-siyasal krizden bir türlü kurtulamıyor. Faşizmi maskeleyen kaba uydurma parlamentoyla bile ülkeyi yönetemiyor. Zorbalık her taraftan fışkırıyor. Kötülük ve çirkinlik her yerde bütün utancıyla görülüyor. Dağda, köyde, sokakta Kürt ve emekçi kanı dökmekten çekinmeyenler dünyanın gözü ve kulağının üzerinde olduğu parlamentoda bile Kürt kadın parlamenterin kanını dökmekten çekinmiyor. Zorbalık, pervasızlık, yasa, hukuk tanımamazlık ayyuka çıkmış, had safhaya ulaşmıştır.

Emperyalist haydutlar, 3.Dünya savaşı hazırlıklarını yoğunlaştırmakla meşgul…

Bazı sol-sosyalist ve kendilerini komünist addeden kesimler hâlâ (evet, hâlâ) bir 3. Dünya Savaşı çıkacak mı çıkmayacak mı ve keza “süreci belirleyen esas etmen savaş mı devrim mi?” ikilemi girdabında, adeta miskince bir fikirsel jimnastik rehavetiyle, sorunu ele almaya devam ede dursunlar; fakat süreç, maalesef ki hem de çok hızlı bir şekilde, o istenmeyen malûm sona doğru ilerliyor. 

Fakir (Nubar Ozanyan)

Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona “Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.

Servet Vergisi ve Sermayenin Olmayan Vijdanı

Bugünlerde de toplumsal eşitsizlik sermayenin birikimine ve merkezileşmesine koşut olarak artınca, zenginlerden servet vergisi alınmasını dilendirenlerde çoğalmaya başladı.[1] Servet vergisi, toplumsal servetin  belli ellerde birikmesinden bu yana ara sıra gündeme getiriliyor. Zaman zaman kısmen de uygulanmıştır. Örneğin savaş dönemlerinde vb. Yine ABD'de, 1960'larda 400 zenginden %53 oranında vergi alınmıştır.

Inger Nubar Can, Hewal Nubar, Nubar Yoldaş’a!

Halen pek çoğumuzun inanmak istemediği Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinin 7. yılında, onu bir kez daha saygı ve sevgi ile anarken, şehadetinin yıldönümünde onu anlatmak da bizim için en zor yazılardan olacaktır.

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama

Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.

6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

İKTİDARIN BÜYÜK YALANI: “HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞMIYORUZ.”

Genel olarak tüm siyasal İslamcıların, ama özel olarak da İslamo-faşist Erdoğan ve iktidarının, başvurduğu en kullanışlı “idare etme” araçlarının ilk sırasında hiç kuşkusuz ki dinlerince de serbest sayılan takiyedir. Yani amaçlananı gerçekleştirebilmek için, gözünü dahi kırpmadan YALAN SÖYLEMEKTİR. 

Türkiye „Yarı-Sömürge“ Bir Ülke Mi? Emperyalizm Üzerine Notlar-4

Sömürge-Yarı-SömürgecilikÜzerine

Belliki sol-sosyalist eski nostaljik söylemlerin tekrarı bugün artık kitlelerde herhangi bir karşılık bulmuyor!

Geçenlerde, “dini bütün” olarak tabir edilen kesimlerden bir ahbabımla, “ne olacak bu memleketin hali” kıvamında sohbetteyken, şöylesi bir cümle kurmuştu: “Abi benim anlamadığım, bunca açlık, yoksulluk, işsizlik ve zulüm varken, yani koşullar aslında tam da siz devrimci solcuların kolayca taban bulmanıza ve kitleleri harekete geçirmenize ve hatta devrim bile yapmanıza bunca uygunken; bu derece atıl ve etkisiz olmanız, sence normal mi?”

KADINLARIN BİRLİĞİ | Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -1-

Emperyalistler arası çelişkiler derinleştikçe, ekonomik kriz ağırlaştıkça vb. bu sistemin sarıldığı en temel dayanaklardan birinin ırkçılık-faşizm olduğunu biliyoruz. Zira bunun, sistemin alametifarikalarından biri olduğunu birçok -acı- deneyimiyle elbette biliyoruz. Şu anda yine tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi söylüyoruz. Bu tehlikeye dair önlemler almaktan bahsediyoruz, özellikle Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişini izlerken, Avrupa Parlamentosu’ndan çeşitli Avrupa ülkelerinin kendi seçimlerine odaklarımızı çeviriyoruz vs.

Sayfalar