Maddi Dünyadan Kopmak ve Yoldaşlaşmak

Komünist Partilerin temel amacı sömürü ve zulümden kurtarılmış özgür-eşit-adil bir toplum yaratmaktır. Bu amaç ne kadar değerli ise kullanılan dil de bir o kadar doğru olmalıdır. Eşit, özgür, adil olanı temsil etmelidir. Gerek kurum içi gerekse dışı kurulan her ilişki, kullanılan dil varmak istenen amaca uygun olmak zorundadır.
Proleter devrimcilerin kullandığı “yoldaş” hitabı yetki-ün-unvanın olmadığı, hiçbir ayrıcalık ve üstünlük içermeyen, herkesin eşitlendiği bir kavramdır. “Kirve-hoca-eleman-dost-başkan-usta-canım-genco” vb. kavram ve hitapların hiçbiri yoldaş kadar eşitliği-özgürlüğü-adil olanı temsil edemez. Her devrimci “yoldaş” kavramında eşitlenir. Onurlanır. Ve değer kazanır.
Demokratik halk devrimi ve sosyalizm ne kadar eşitlik, özgürlük, adalet amacını temsil ediyorsa örgüt kültürü, dili ve ilişkileri de bir o kadar bu amaca hizmet etmeyi temsil etmelidir. Amaçla araçlar sıkı sıkıya bağlı olmak, birbirini besleyen ve tamamlayan nitelikte olmak zorundadır.
Ancak bu hitabın ve üslubun bozulduğu, aşındırıldığı yer ve anlar olabiliyor, yaşanabiliyor. Devrimci amaç ve doğru yaşamı savunurken bazen buna ters- aykırı durum ve anlar yaşandığında burjuva-feodal sistemden tam kopulamadığını rahatlıkla ifade edebiliriz. Öfke, kızgınlık ve sinirli olma hallerimizde, işler yolunda gitmediğinde, çalışmalar istendiği gibi yapılmadığında, beklenen sonuçlar alınmadığında vb. dil ve üslup bozulabiliyor.
İçinden çıkılıp gelinen toplumun, çevre ve ortamın dili devreye girebiliyor. Ya da toplantılarda, etkinliklerde vb. ciddi olunurken, günlük yaşamda, kurum dışı ortam ve çevrelerde benzer sorun yaşanabiliyor.
Resmi olunması gereken toplantı-çalışma ortamlarında ya da değer verdiğimiz yoldaşların olduğu alanlarda üslupta sorun yaşanmazken daha az değer verdiğimiz, “önemsiz gördüğümüz” insanlar karşısında da aynı durum devreye girebiliyor.
Bizler kolektif devrimci ortamlarda nasıl düşünülüp hareket edilip davranılıyorsa her ortamı ve çevreyi devrimcileştirmek gibi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Devrimci dil ve devrimci üslup zamana ve alana ait bir sınırlılık ve darlıkta değildir. Olmamalıdır.
Düşünce kadar duyguların, ilişkiler kadar dilin de devrimci temelde örgütlenmesi ve düzenlenmesi devrimcilerin görevidir. Yaşamın, fikirlerin, duygu ve ilişkilerin tümü demokratik halk devrimi ve sosyalizm amacına uygun tarzda, ona hizmet eden temelde örgütlenmelidir. Amaç kadar kullanılan araçlar da temiz ve onurlu olmak zorundadır.
Ciddiyeti amaçtan, görev ve sorumluluklardan gelir!
Bir örgütün ciddiyetini gösteren en önemli veri savunduğu amacın niteliğidir. Örgüt neyi niçin savunuyor? Varmak istediği hedef nedir? Ne yapmak istiyor? Amacını nasıl açıklıyor? Örgütsel şekillenişi hangi temeldedir? Hareket, davranış ve yürüyüş çizgisi nedir?
Resmiyet denilince ilk akla gelen örgüt toplantıları ve örgüt yaşamıdır. Eleştiri-özeleştiri, komite toplantıları, rapor sistemi, tekmil verme halleri, yoldaş ortamları, yoldaş görüşmeleri vb.dir.
Komünist partiler, amaca kilitlenmiş yoldaş ortamlarıdır. Arkadaş ya da ahbap-çavuş ortamı değildir. Devrimci ortamlarda, laçka, sulu, keyfiyetçi ve ciddiyetsiz bir yaklaşım asla kabul edilemez/edilmemelidir. Ciddiyet sınırlarını aşan, örgüt ölçülerini bozan, yok sayan anlayış ve yaklaşımlar kabul edilemez/bu tür yaklaşımların yaşamasına izin verilemez. Devrim ciddi bir iştir. Devrimcilik ciddi iştir. Ciddiyeti amacından görev ve sorumluluklarından gelir.
Resmiyet, devrim ve halk karşısındaki görev ve sorumlulukların zirvesidir. Devrimci otoritedir. Düzen, disiplindir. Kolektifin her ortamı ve çalışması ciddi, ölçülü ve seviyeli olmak zorundadır. Amaç ne kadar ciddiyet isterse bu amaca uygun yürüyüş de bir o kadar ciddiyet ister.
Resmiyeti bozmak örgüt ciddiyetini bozmak demektir. Resmi ortamlarda sıradan, düzeysiz ve seviyesiz davranmak, hareket etmek demek örgütü sıradanlaştırmak demektir. Kendisi sıradanlaşan örgütü de sıradanlaştırır. Resmiyet ciddi olmayana karşı caydırıcı-uyarıcı bir duruştur. Kolektifin bütün kademeleri, toplantı ve eleştiri ortamları bir ciddiyet yeridir.
Nasıl ki burjuvazi kendi ortamlarında ve örgütlediği her çalışma ve faaliyette ciddiyeti elden bırakmıyorsa proletarya da her çalışma ve görevlerini yerine getirme ortamında ciddiyeti elden bırakmamalıdır. Resmiyet örgütsel şekilleniştir. Hangi nedenden olursa olsun bunu aşındırmak isteyen hiçbir tutum kabul edilemez.
Son Haberler
Sayfalar

Kavram Kargaşası (Sinan Dersim)
Her türlü şiddette karşıyız, düşman hukuku vb.
Düşünerek konuşmak, konuşarak yapmak siyasette, sosyal ilişkilerde önemlidir. Genelde bunun eksikliği yapma fiili ve amaçtaki net olma, olmamayla orantılı olarak değişkenlik göstermektedir.
Kişide, toplumda, örgütlülükten, örgütsüzlükten, egemenlikçi sistemden, ezilenlerin kurtuluş kavgasında düşünerek konuşma, konuşarak yapma derin ideolojik politik tercih ve kodlara göre olmakta ve bu kodların doğru yerinde oturması, oturmamasıyla orantılı değişkenlik göstermektedir.

Sınıf mücadelesinde rakamların ve nicelik gelişmelerin önemi (Mehmet Emin Gündoğdu)
Sınıf mücadelesi, kapitalist toplumun dünya çapında hakimiyetinden sonra farklı bir rol aldı. Sömürücü toplumlar kendi bağrından çıkan üretim araçlarının nicel birikimleri sonucunda, niteliksel sıçrama yaratıp eski toplumu yıkmıştır. Köleci toplumun bağrında gelişen Feodal üretim araçları köleciliği yıkmıştır. Feodal toplumun bağrında gelişen kapitalist üretim araçları, feodal toplumu yıkmıştır.

Doğu Rüzgarı, Batı Rüzgarını Yenecek!
Emperyalist kapitalist sistemin krizi dünya çapında etkilerini gösteriyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal saldırısıyla keskinleşen ve derinleşen kriz, beraberinde rakip emperyalist kampların birbirine yönelik hamleleriyle sürüyor. Rusya’nın “nükleer silah kullanma” ve savaş için “kısmi seferlik” ilanının ardından işgal ettiği bölgelerde düzenlediği referandumla bu bölgeleri ilhak etmesi; Rusya üzerinden Almanya’ya doğalgaz taşıyan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarındaki sabotaj ihtimali güçlü olan patlama ve sızıntılar bu çelişkileri daha da keskinleştirmiş durumdadır.

Nanikkk... Nanikkk...
Reytingler sıfır.
Reytingler sıfır.
Ah... dostlar... ah..
Sormayın gitsin... sormayın gitsin...
Yükselmesi beklenen toplumsal muhalefetin (!) reytingleri de artırabileceği düşüncesi biz yazarlara öyle yazılar yazdırıyor... öyle şeyler yapıyor ki...
Sormayın gitsin.
Bir bakıyorsunuz ki içimizde biri:
Her türlü burjuvalarla işbirliğini savunurken...
Bir diğeri:
İş, dünya proletaryalarının çeşitliliğiyle enternasyonalizmi savunmaya gelince su koyu verebiliyor.
Başka biri de:

Sosyalist Güç Birliği Kimin Tarafında?
Sosyalist Güç Birliği 20 Ağustos günü kuruluşunu deklare etti. Sol Parti, Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Komünist Hareketi ve Devrim Hareketi’nin oluşturduğu ve seçim takvimine ayarlı olduğu açık olan Birlik, kamuoyuna duyurduğu deklarasyonda kuruluş amaçlarını beş madde halinde sıraladı.
Kabaca özetlersek Güç Birliği; eleştirilerinin merkezine R.T.Erdoğan şahsında “Tek Adam Rejimi”ni koyuyor. Bu rejimin dinci gericilik temelinde inşa edildiğini dile getirerek buradan hareketle bir laiklik savunusu yapıyor.

Harekete Geç, Kavganın Öznesi Ol
Zorluk ve fırsatların iç içe geçtiği bir süreçten geçiyoruz. Ortaya çıkan fırsatlardan yararlandığımız oranda bu zorlukları aşabiliriz.
Bugün geniş yığınlarda iktidara karşı tepkinin giderek artması, değişim için yüksek sesle dile getirilen itirazların-soruların çoğalması sınıf savaşımını geliştirme bakımından fırsatlar içermektedir.

Ermeni kaldı mı? (Nubar OZANYAN)
12 Eylül’ü 13 Eylül’e bağlayan gece Azerbaycan işgalci ordusu, arkasına ve yanına aldığı TC ordusuyla birlikte Ermenistan topraklarına saldırı başlattı. Birçok sivil yerleşim yeri bombalandı.

Militana Mektuplar…(2)
Merhaba tekrardan…
Yanı başımızda sürüp giden çekişmeli hayatımızdan biriktirdiğimiz anlardan seslenebiliyoruz ancak. Sesimiz ulaşıyorsa korkmaya ve umutsuzluğa kapılmaya gerek yok, tohum mutlaka filizlenmeye yüz tutar.
Hayatımıza geri dönüp bir bakmaya ne dersin. Korkularımızın mı cesaretimizin mi baskın olduğunun muhasebesini yaptığımızda ne görürüz?
İnsan dediğimiz canlı varlık her ikisini birlikte yaşar diyalektiğin gereği olarak. Korkularımız, bastırılmış öfkelerin dışa vurumuna götürür bizi. Burada cesaret denilen olgu karşımıza çıkar.

Tanrıyı Ette Bulma
Demek... öyle...
Dolly...
Dolly...
Bastır etleri leyla.
Çevir mangalı leyla.
Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.
Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.
Ha... ki.... ko.... ko...
Ha... ki.... ko.... ko...
Koltuk sallanıyor... koltuk...
Dolly...
Dollyyy...
Nerdesin kız?
Seni gidi kopya koyun.
Nerdesin?
Korkma kız....
Robotları artı değer üretemi içerisinde saymadılar diye yünlü yoldaşlarımızı yiyecek halimiz yok ya...
Ha... ki.... ko.... ko
Ha... ki.... ko.... ko

Emperyalizm Belli Ülke ve Uluslara Mı Özgü?1
Emperyalizm, kapitalizme özgü bir olaydır. Kapitalizm öncesi emperyalizm yoktu ve toplumlar kapitalizme geçtiğinde, önce serbest rekabetçi kapitalizmle ve peşinden, kapitalizmin gelişmesi ve uluslararası yönünün daha fazla öne çıkmasıyla emperyalizmle tanıştı.

Biz bize benzemeyiz! [ismail cem özkan]
Kemalist arkadaşlar bazı sosyalistlerin kendileri gibi hayata baktığını ve yorumladıklarını gördükçe, duydukça diyorlardır “biz sosyalistiz herhalde!”... Ama Marksizimi bilen, onun düşünce yöntemini içselleştirmiş biri asla Kemalist olamaz ve hayata Kemalist gibi bakamaz, çünkü durdukları nokta farklı. Kemalistler burjuva ve sermaye bakış açısından devleti kutsallaştırıp, onu yaşatmak için düşünce yöntemini çizer, sosyalist ya da Marksistler ise tam tersidir, devleti “sönümlendirecek” işçi devleti kurmayı, yani işçi sınıfı ve mazlumların bakış açısına sahiptir...