Cumartesi Mart 1, 2025

Maddi Dünyadan Kopmak ve Yoldaşlaşmak

Komünist Partilerin temel amacı sömürü ve zulümden kurtarılmış özgür-eşit-adil bir toplum yaratmaktır. Bu amaç ne kadar değerli ise kullanılan dil de bir o kadar doğru olmalıdır. Eşit, özgür, adil olanı temsil etmelidir. Gerek kurum içi gerekse dışı kurulan her ilişki, kullanılan dil varmak istenen amaca uygun olmak zorundadır.

Proleter devrimcilerin kullandığı “yoldaş” hitabı yetki-ün-unvanın olmadığı, hiçbir ayrıcalık ve üstünlük içermeyen, herkesin eşitlendiği bir kavramdır. “Kirve-hoca-eleman-dost-başkan-usta-canım-genco” vb. kavram ve hitapların hiçbiri yoldaş kadar eşitliği-özgürlüğü-adil olanı temsil edemez. Her devrimci “yoldaş” kavramında eşitlenir. Onurlanır. Ve değer kazanır.

Demokratik halk devrimi ve sosyalizm ne kadar eşitlik, özgürlük, adalet amacını temsil ediyorsa örgüt kültürü, dili ve ilişkileri de bir o kadar bu amaca hizmet etmeyi temsil etmelidir. Amaçla araçlar sıkı sıkıya bağlı olmak, birbirini besleyen ve tamamlayan nitelikte olmak zorundadır.

Ancak bu hitabın ve üslubun bozulduğu, aşındırıldığı yer ve anlar olabiliyor, yaşanabiliyor. Devrimci amaç ve doğru yaşamı savunurken bazen buna ters- aykırı durum ve anlar yaşandığında burjuva-feodal sistemden tam kopulamadığını rahatlıkla ifade edebiliriz. Öfke, kızgınlık ve sinirli olma hallerimizde, işler yolunda gitmediğinde, çalışmalar istendiği gibi yapılmadığında, beklenen sonuçlar alınmadığında vb. dil ve üslup bozulabiliyor.

İçinden çıkılıp gelinen toplumun, çevre ve ortamın dili devreye girebiliyor. Ya da toplantılarda, etkinliklerde vb. ciddi olunurken, günlük yaşamda, kurum dışı ortam ve çevrelerde benzer sorun yaşanabiliyor.

Resmi olunması gereken toplantı-çalışma ortamlarında ya da değer verdiğimiz yoldaşların olduğu alanlarda üslupta sorun yaşanmazken daha az değer verdiğimiz, “önemsiz gördüğümüz” insanlar karşısında da aynı durum devreye girebiliyor.

Bizler kolektif devrimci ortamlarda nasıl düşünülüp hareket edilip davranılıyorsa her ortamı ve çevreyi devrimcileştirmek gibi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Devrimci dil ve devrimci üslup zamana ve alana ait bir sınırlılık ve darlıkta değildir. Olmamalıdır.

Düşünce kadar duyguların, ilişkiler kadar dilin de devrimci temelde örgütlenmesi ve düzenlenmesi devrimcilerin görevidir. Yaşamın, fikirlerin, duygu ve ilişkilerin tümü demokratik halk devrimi ve sosyalizm amacına uygun tarzda, ona hizmet eden temelde örgütlenmelidir. Amaç kadar kullanılan araçlar da temiz ve onurlu olmak zorundadır.

Ciddiyeti amaçtan, görev ve sorumluluklardan gelir!

Bir örgütün ciddiyetini gösteren en önemli veri savunduğu amacın niteliğidir. Örgüt neyi niçin savunuyor? Varmak istediği hedef nedir? Ne yapmak istiyor? Amacını nasıl açıklıyor? Örgütsel şekillenişi hangi temeldedir? Hareket, davranış ve yürüyüş çizgisi nedir?

Resmiyet denilince ilk akla gelen örgüt toplantıları ve örgüt yaşamıdır. Eleştiri-özeleştiri, komite toplantıları, rapor sistemi, tekmil verme halleri, yoldaş ortamları, yoldaş görüşmeleri vb.dir.

Komünist partiler, amaca kilitlenmiş yoldaş ortamlarıdır. Arkadaş ya da ahbap-çavuş ortamı değildir. Devrimci ortamlarda, laçka, sulu, keyfiyetçi ve ciddiyetsiz bir yaklaşım asla kabul edilemez/edilmemelidir. Ciddiyet sınırlarını aşan, örgüt ölçülerini bozan, yok sayan anlayış ve yaklaşımlar kabul edilemez/bu tür yaklaşımların yaşamasına izin verilemez. Devrim ciddi bir iştir. Devrimcilik ciddi iştir. Ciddiyeti amacından görev ve sorumluluklarından gelir.

Resmiyet, devrim ve halk karşısındaki görev ve sorumlulukların zirvesidir. Devrimci otoritedir. Düzen, disiplindir. Kolektifin her ortamı ve çalışması ciddi, ölçülü ve seviyeli olmak zorundadır. Amaç ne kadar ciddiyet isterse bu amaca uygun yürüyüş de bir o kadar ciddiyet ister.

Resmiyeti bozmak örgüt ciddiyetini bozmak demektir. Resmi ortamlarda sıradan, düzeysiz ve seviyesiz davranmak, hareket etmek demek örgütü sıradanlaştırmak demektir. Kendisi sıradanlaşan örgütü de sıradanlaştırır. Resmiyet ciddi olmayana karşı caydırıcı-uyarıcı bir duruştur. Kolektifin bütün kademeleri, toplantı ve eleştiri ortamları bir ciddiyet yeridir.

Nasıl ki burjuvazi kendi ortamlarında ve örgütlediği her çalışma ve faaliyette ciddiyeti elden bırakmıyorsa proletarya da her çalışma ve görevlerini yerine getirme ortamında ciddiyeti elden bırakmamalıdır. Resmiyet örgütsel şekilleniştir. Hangi nedenden olursa olsun bunu aşındırmak isteyen hiçbir tutum kabul edilemez.

4812

Pusula

Pusula

Son Haberler

Sayfalar

Pusula

Somut Duruma Dair Bazı Gerçekler

Gerek uluslararası planda ve gerekse yaşadığımız coğrafyada devrimci ve komünist hareket emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede geniş emekçi yığınların desteğine sahip değildir. Yine kendiliğinden gelişen kitle hareketlerini örgütlemede ve uluslararası dayanışmayı geliştirip büyütmede de yetersizdir.

Diktatör 'Reis' çıkış arıyor ..

Malum olduğu üzere T.C.

NATO, SAVAŞ KIŞKIRTICISI BİR ODAKTIR; DERHAL DAĞITILMALIDIR!

Başını ABD’nin çektiği, emperyalist bir saldırganlık paktı olarak kurulan ve icraatlarıyla bunun gereğince davranan NATO’nun 75. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen zirvede, ABD Başkanı Biden, NATO’nun: “Saldırganlığa ve saldırganlık korkusuna karşı bir kalkan yaratma umuduyla kurulduğunu” söylüyorsa da ama tarihsel gerçekler bunun külliyen kaba bir yalandan ve de arsızca bir manipüle edişten ibaret olduğunu kolayca gözler önüne serer.

Bozkurt’un anlamı (Nubar Ozanyan)

Yoksullar ve ötekiler için her yer ölüm kokan mayın tarlasına döndü. Türk olmayanların, -ötekilerin- Türkiye’de soluk alması ve yaşaması zulme dönüştü. Öteki olarak yaşamak, çalışmak, kendi ana dilinde Kürtçe, Arapça konuşmak, şarkı söylemek, yasak ve suç olan bir ülkede demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsedilebilir mi?

Seçimler ve siyasi parti konusunda proletaryalarla sohbet

İstanbul'u kazanan türkiye'yi kazanır.

Nedir bu tayyip'in sözleriyle vücut bulan yaklaşım.

Bir hayel mi yoksa bir gerçeklik mi?

Veyahut da burjuvaların içerisinde bir insanın söyledikleri hala dört nala giden atlarıyla şehirlerin surlarını yıkabileceğini düşünen bizim insanların söylediklerinden daha gerçekçi sözler mi?

Gerçekten noelibarel politikaların en yoğun olarak hissedildiği şehirleri kazanmak türkiye'yi kazanmak mı demek?

Peki bunu böyle kabul etmek kolay mı?

DEVRİMCİ SİYASAL MÜCADELEYİ ANIN SOMUT GÜNCEL TOPLUMSAL SORUNLARI ÜZERİNDEN ÖRGÜTLEMEK.

Temel hedefleri, mevcut kurulu düzeni devrimci bir kitlesel kalkışmayla tasfiye edip, yerine sosyalist bir sistem kurmak olan devrimci sol-sosyalist ve komünist güç ve yapıların, devrimi gerçekleştirebilmeleri esasen, devrim öncesi süreci, devrimi örgütleyebilme hedefiyle ele almalarına ve bundaki performans ve başarılarına bağlıdır.

ADİL OLAMASINI BECEREMEYECEKSEK; BU SİSTEMİ YIKMAYA NE GEREK VAR Kİ?

Bugün, Devletin “üst aklı” denilen birimlerince organize edilip, şeriat özlemcisi dinci yobaz karanlık güçlerce gerçekleştirilen Sivas-Madımak vahşetinin 31. Yıl dönümü. Tam iki gün sonra da yine devletin aynı karanlık derin güçlerinin bir şekilde yönlendirdiği besbelli olan bir başka vahşetin, Erzincan-Başbağlar katliamının 31. Yıl dönümü.

BUGÜN ARTIK ÇOK DAHA AÇIK BİR HÂL ALAN ŞERİAT TEHDİDİNE KARŞI LAİKLİĞİ SAVUNMAK, SÜRECİN ÖNE ÇIKAN ACİL VE ÖNEMLİ GÖREVLERİNDENDİR.

Kendisini “Anayasal Hukuk Devleti” olarak tanımlayan bir devlet düşünün ki Anayasasında hâlâ; “Türkiye Cumhuriyeti, (…), demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” İlkesi yürürlükteyken; bu ülkede şeriat propagandası yapmak serbest olsun ve ama dayanağını mevcut Anayasa ve yasalardan alan, şeriata karşı çıkmak ve de laikliği savunmak suç olsun! 

Oy Zemano (Nubar Ozanyan)

Her yönüyle çürümüş sistemin katilleri, Kürdistan topraklarını yakmaya devam ediyor. Amed ve Merdin’de hem insanları hem de buğday ve mısırları yaktı. Evlat kokan Kürdistan toprakları şimdi duman kokuyor. Ateş ve dumanla yazılı TC’nin yüz yıllık tarihi “yakma ve yıkma”nın tarihidir. Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun. Dün Ermeni kadın ve çocukları kiliselerde, Alevileri inanç ve ibadet mekanlarında, Kürtleri mağaralarda, köylerde yakanlar bugün yine Kürdü kadim topraklarında yakıyor.

CHP’NİN “Türkiye yüzyılı maarif modeli ”Ve kürtlerin iradesinin gaspı karşısında laisizm ve hukuk sınavı.

İslamo-faşist Erdoğan diktatörlüğünün, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile yapmaya çalıştığının, tam olarak,eğitim ve öğretim sistemininSunni İslamcı dini esasları üzerine oturtulması olduğu, daha önceki iki yazıda ve keza Kürtlerin iradesine karşı bir sömürge siyaseti olan kayyum uygulaması da bir başka yazıda özetlenmişti.

Kadro Olmak Aynı Zamanda Kendimize Karşı da Kadro Olmak Demektir

Bir kadronun ihtiyaç duyduğu nitelikler bugün sürekli ideolojik saldırı altındadır. Burjuvazi sadece protestoları, teoriyi, örgütleri değil aynı zamanda doğrudan tek tek kadroları da hedef almakta ve onları ideolojik etki yoluyla etkisizleştirmeye ya da kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır.

Sayfalar