Politik gerilik ve yetmezlik…

Geçen sayımızda okuma ve özellikle yazma faaliyetine uzak duruşumuz üzerine bir şeyler söylemeye çalışmıştık. Bu alabildiğine ilişkili iki başlıktaki geri durum, başka bir dizi çalışma-önlem-öneri vb.nin yanında pratik müdahale ve çeşitli kararların alınması ile tersine çevrilebilir.
Dönemsel olarak ya da faaliyet alanları özgülünde yoğunlaştığımız zamanlar olsa da bütünlüklü ele alma ve sonuçları kolektifimize mal etme anlamında beklenen tablonun gerisinde olduğumuz kabul edilmelidir.
Buradan ilerleyerek değinmemiz gereken bir başka konu da “politik gerilik ve yetmezlik” hususudur. Tüm toplamı kapsayacak biçimde genel anlamda bünyemizin teorik-politik konularda yetmezlik ve eksiklikler taşıdığı gerçektir. Bunu politik seviyede “gerilik” olarak tanımlamak da yanlış değildir. Sorun içinin nasıl doldurulduğudur. Çünkü bu olguyu abartılı biçimde ele alma ve kötümser bir gözle yorumlama halinde ortaya çıkacak güvensizliğin büyük zararları vardır.
Birincisi; durum, ideolojik gerilik noktasına çekildiği takdirde içinden çıkmak olanaksız hale gelmektedir. Elbette politik gerilikle ideolojik seviye arasında bir bağ vardır ama oransal bir çakışmadan söz edilemez. Bir kişinin politik seviyesindeki ileri olma durumunun ideolojik gelişmeyi etkileyeceği ama belirlemeyeceği bilinmelidir. Politik gelişmenin gösterilmediği koşulda ideolojik seviyenin de gerilemeye girmesi kaçınılmazdır.
İkincisi; “gerilik” saptaması görecelidir. Burada belli bir kriter yoktur. Kime ve neye göre bir gerilikten söz ediyoruz. Belli bir kıyas yapılmak zorundadır, evet, çünkü “ileri”likten anlaşılan bir şeyler olmalı ve bunu somutlayan örnekler verilebilmelidir. Örneğin devrimci önderlerin ya da önder yoldaşımız İbrahim Kaypakkaya’nın taşıdığı seviye… Ancak sadece kıyas ile sınırlı kalındığında bu da görece olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalmamıza yol açmaktadır. “Sade kıyas” yöntemi, özellikle kadın, LGBTİ+ ve genç yoldaşları erkek egemenliği ve yaş hiyerarşisi ile birlikte sürekli “yetersizlik” ve “gerilik” sapması ile başbaşa bırakmaktadır.
Üçüncüsü; politik gelişmişliğin faaliyetle olan ilişkisidir. Bir komünist parti sınıf mücadelesiyle ne kadar yoğun bir bağ içerisindeyse, karşılaşacağı sorunların adedi ve çapı o kadar fazlalaşacaktır. Bu durum, daha fazla çaba ve çalışmayı, zorunlu olarak politik yönde gelişmeyi doğurur. Ama yine de bu durumun karşılığı, doğrudan bir bileşkeyle verilemez.
Buradan ilişki kurduğumuzda, ideolojik-politik eğitimin ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Bu eğitim faaliyeti, tüm faaliyet alanlarında pratikle bütünleştirilerek yürütülmelidir. Hatta bu çalışmalar belli boyutlarda ve konu başlıkları altında, kampanya tarzında da ele alınabilir/alınmalıdır.
Son olarak bir diğer nokta ise, bahsini ettiğimiz yetmezlik ve gerilikle mücadeledir. Hemen herkesin/her şeyin bir başka kıyas noktasına göre geriliğinden söz edebileceksek, daha önemli olan bunun aşılması yolundaki çabadır. Bunu görebilmenin yolu, bizzat o konu itibarıyla ortaya konulanlara bakmaktan geçer. Teorik gelişmişlik ve ideolojik sağlamlık, faaliyetin gelişim seyriyle sıkı bağlara sahip olduğu için bu konudaki tek sihirli formül mücadeleyi büyütmektir.

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!
1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine
Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2
“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”
Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!
Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!
“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!
Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar
Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.
Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..
"Başkası olma kendin ol
Böyle çok daha güzelsin"
Anasının kuzusu
Ciğerimin köşesi"
Marifet solun sağıyla başarılı olmak değil ki.
Afyon, antalya, istanbul, ankara...
İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.
Sanki seçimleri kaybettiren sol gibiymiş gibi
Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi
Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.
Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*
Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim
Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!
İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı
İsyan, Direniş, Serhildan!
Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.