Rasmussen'in bağımsız Kürdistan' zırvası

NATO eski genel sekreteri Rasmussen, dün Milliyet gazetesinde çıkan bir röpotajında bağımsız Kürdistan'a taraftar olmadığını söylemiş. Ah ne büyük bir kayıp; çok üzüldük! Tımarhaneden firar etmiş bir deli çıkıp, "Danimarka bağımsız devlet olmasın," derse, acaba Rasmussen efendi ne hisseder? Bu sözü bir deli söylediği için insan güler geçer. Ama dünya siyasetinde rol oynamış biri söylese en güçlü sinirler bile gerilir. Herhalde böyle birini götürüp tımarhaneye kapatırlar
Acaba Kürdistan'la ilgili soru Danimarka için sorulsaydı ne cevap verirdi Rasmussen efendi? "Danimarka'nın bağımsızlığına karşıyım,"der miydi? Demezdi. Soruyu komik bulur, cevap verme gereği bile duymazdı. Çünkü adam bencil bir ulusçu, burnu havada bir şizofren, ırkçı ve şoven…
O pespaye düşüncelerini pazara sürülen meta gibi parayla satan bu adama sormamak olmaz: Danimarka bağımsız da Kürdistan neden bağımsız olmasın? Rasmussen'in buna verecek bir cevabı var mıdır acaba?
Değil bir ulus, bir birey bile nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşayabilmelidir. İnsan olan onun iradesine saygılı olur. İnsan değil de başka bir şeyse zaten söylenecek bir şey yoktur. Onu layık olduğu yere kapatmak gerekiyor.
Kürtler binlerce yıllık tarihi olan bir ulustur. Adı kimsenin icadı olmayan kadim Kürdistan coğrafyasında Türk, Arap, Süryani, Ezidi, Ermeni, Zaza, Kürt ve Türk Aleviler ve diğer halklarla birlikte yaşarlar. Böyle olduğu içindir ki, Kürdistan sadece Kürtlerin değil, bu coğrafyada yaşayan bütün bu halkların ortak ülkesidir. Nasıl ki, Fırat'ın batısı olan Türkiye sadece Türklerin değil, orada yaşayan Kürtlerin, Çerkeslerin, Arapların, Romanların, Ermenilerin, Kürt ve Türk Alevilerin ve diğer tüm halkların ülkesiyse…
Kürtler şartlara göre diğer kardeş halklarla birlikte ister federe devlet, ister bağımsız bir devlet kurarlar, buu onların bileceği bir şeydir. Bundan Rasmussen'e ne?
KÜRTLERİN DEVLET KURMA HAKKI
Nasıl ki her ulus devlet olma hakkına sahipse, Kürtlerin de devlet kurma hakkı vardır. Dilerim ki, insanlık bu cefalı yolculuğu bir an önce tamamlar da, dikenli tellerle kuşatılmış devletlerden kurtulup dil, din, ırk ayrımı olmayan mutlu bir dünya ailesine dönüşür. Ne yazık ki bu hayal şimdilik uzak bir düş…
Bugün dünyada üç yüz, beş yüz bin nüfuslu devletler varken, 40 milyon oldukları tahmin edilen Kürtlerin bir devletinin olmayışı hangi vicdana sığar? İnsanlık bu utancı nasıl taşır sinesinde?
Kürtlerin tarih boyunca doğru dürüst bir devletleri olmamıştır. Devlet kurma girişimleri ise hep kanla bastırılmıştır. Mahabat Halk Cumhuriyeti gibi 11 aylık mini bir devletçik bile Kürtlere çok görülmüş, sömürgeci İran Şahlığı tarafından önderleri Çarçıra meydanında idam edilerek dağıtılmıştır.
Devleti, bayrağı, kimliği ve dili yasaklı bir halkın bu ulusal hakları talep etmesi, bunlara özlem duyması ve sömürge statüsünden çıkmak istemesi neden yadırganır ve çok görülür anlamak mümkün değildir! İnsan olmak, kendin için istediğin bir şeyi başkaları için de istemek değil midir? Danimarkalılar, Türkler veya başka halklar Kürtlerle aynı durumda olsalardı devlet olmak istemeyecekler miydi?
Kürdistan'da kurulacak bir devlet ister federe, ister bağımsız olsun, orada yaşayan tüm halkları, yani tüm Kürdistan halklarını temsil edecekse…
Kürt milliyetçiliğini değil, Kürdistan'da yaşayan tüm emekçi halkların enternasyonal birliğini ve iktidarını esas alacaksa…
Diğer tüm ülkelerde olduğu gibi başa geçtikten sonra gericileşip diktatörleşen milliyetçi yağmacıların sopası değil, orada yaşayan emekçi halkların yönettiği demokratik bir devlet olacaksa…
Ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri oligarkların değil, üreten emekçilerin mülkiyetine geçecekse,
Emperyalizmin ve yerel gericiliğin bağrında bir gedik açarak, ezilen dünya ve Türkiye halklarının kurtuluşuna ve özgürleşmelerine katkıda bulunacaksa…
Böyle devrimci bir devlet mazlum dünya halkları adına selamlanmaz mı? Böyle bir devlet ancak uluslararası gericilik ile bölgesel gericiliğin korkulu rüyası olabilir. Açıktır ki, bundan diktatörler değil Kürdistan ve Türkiye halkları ile mazlum dünya halkları kârlı çıkar. Kürdistan'ın sömürge statüsünde tutulmasının nedeni sömürgeci diktatörlerin rant ve militarist kaygılarıdır. Ayaklarının altındaki halılardan birinin çekilmesinden ve kendilerine kan taşıyan damarlardan birinin kesilmesinden korkuyorlar. Rasmussen'in zırvalamasının nedeni de budur.
alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak
Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.
alinakmahmut@hotmail.com
Son Haberler
Sayfalar

Somut Duruma Dair Bazı Gerçekler
Gerek uluslararası planda ve gerekse yaşadığımız coğrafyada devrimci ve komünist hareket emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede geniş emekçi yığınların desteğine sahip değildir. Yine kendiliğinden gelişen kitle hareketlerini örgütlemede ve uluslararası dayanışmayı geliştirip büyütmede de yetersizdir.

NATO, SAVAŞ KIŞKIRTICISI BİR ODAKTIR; DERHAL DAĞITILMALIDIR!
Başını ABD’nin çektiği, emperyalist bir saldırganlık paktı olarak kurulan ve icraatlarıyla bunun gereğince davranan NATO’nun 75. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen zirvede, ABD Başkanı Biden, NATO’nun: “Saldırganlığa ve saldırganlık korkusuna karşı bir kalkan yaratma umuduyla kurulduğunu” söylüyorsa da ama tarihsel gerçekler bunun külliyen kaba bir yalandan ve de arsızca bir manipüle edişten ibaret olduğunu kolayca gözler önüne serer.

Bozkurt’un anlamı (Nubar Ozanyan)
Yoksullar ve ötekiler için her yer ölüm kokan mayın tarlasına döndü. Türk olmayanların, -ötekilerin- Türkiye’de soluk alması ve yaşaması zulme dönüştü. Öteki olarak yaşamak, çalışmak, kendi ana dilinde Kürtçe, Arapça konuşmak, şarkı söylemek, yasak ve suç olan bir ülkede demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsedilebilir mi?

Seçimler ve siyasi parti konusunda proletaryalarla sohbet
İstanbul'u kazanan türkiye'yi kazanır.
Nedir bu tayyip'in sözleriyle vücut bulan yaklaşım.
Bir hayel mi yoksa bir gerçeklik mi?
Veyahut da burjuvaların içerisinde bir insanın söyledikleri hala dört nala giden atlarıyla şehirlerin surlarını yıkabileceğini düşünen bizim insanların söylediklerinden daha gerçekçi sözler mi?
Gerçekten noelibarel politikaların en yoğun olarak hissedildiği şehirleri kazanmak türkiye'yi kazanmak mı demek?
Peki bunu böyle kabul etmek kolay mı?

DEVRİMCİ SİYASAL MÜCADELEYİ ANIN SOMUT GÜNCEL TOPLUMSAL SORUNLARI ÜZERİNDEN ÖRGÜTLEMEK.
Temel hedefleri, mevcut kurulu düzeni devrimci bir kitlesel kalkışmayla tasfiye edip, yerine sosyalist bir sistem kurmak olan devrimci sol-sosyalist ve komünist güç ve yapıların, devrimi gerçekleştirebilmeleri esasen, devrim öncesi süreci, devrimi örgütleyebilme hedefiyle ele almalarına ve bundaki performans ve başarılarına bağlıdır.

ADİL OLAMASINI BECEREMEYECEKSEK; BU SİSTEMİ YIKMAYA NE GEREK VAR Kİ?
Bugün, Devletin “üst aklı” denilen birimlerince organize edilip, şeriat özlemcisi dinci yobaz karanlık güçlerce gerçekleştirilen Sivas-Madımak vahşetinin 31. Yıl dönümü. Tam iki gün sonra da yine devletin aynı karanlık derin güçlerinin bir şekilde yönlendirdiği besbelli olan bir başka vahşetin, Erzincan-Başbağlar katliamının 31. Yıl dönümü.

BUGÜN ARTIK ÇOK DAHA AÇIK BİR HÂL ALAN ŞERİAT TEHDİDİNE KARŞI LAİKLİĞİ SAVUNMAK, SÜRECİN ÖNE ÇIKAN ACİL VE ÖNEMLİ GÖREVLERİNDENDİR.
Kendisini “Anayasal Hukuk Devleti” olarak tanımlayan bir devlet düşünün ki Anayasasında hâlâ; “Türkiye Cumhuriyeti, (…), demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” İlkesi yürürlükteyken; bu ülkede şeriat propagandası yapmak serbest olsun ve ama dayanağını mevcut Anayasa ve yasalardan alan, şeriata karşı çıkmak ve de laikliği savunmak suç olsun!

Oy Zemano (Nubar Ozanyan)
Her yönüyle çürümüş sistemin katilleri, Kürdistan topraklarını yakmaya devam ediyor. Amed ve Merdin’de hem insanları hem de buğday ve mısırları yaktı. Evlat kokan Kürdistan toprakları şimdi duman kokuyor. Ateş ve dumanla yazılı TC’nin yüz yıllık tarihi “yakma ve yıkma”nın tarihidir. Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun. Dün Ermeni kadın ve çocukları kiliselerde, Alevileri inanç ve ibadet mekanlarında, Kürtleri mağaralarda, köylerde yakanlar bugün yine Kürdü kadim topraklarında yakıyor.

CHP’NİN “Türkiye yüzyılı maarif modeli ”Ve kürtlerin iradesinin gaspı karşısında laisizm ve hukuk sınavı.
İslamo-faşist Erdoğan diktatörlüğünün, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile yapmaya çalıştığının, tam olarak,eğitim ve öğretim sistemininSunni İslamcı dini esasları üzerine oturtulması olduğu, daha önceki iki yazıda ve keza Kürtlerin iradesine karşı bir sömürge siyaseti olan kayyum uygulaması da bir başka yazıda özetlenmişti.

Kadro Olmak Aynı Zamanda Kendimize Karşı da Kadro Olmak Demektir
Bir kadronun ihtiyaç duyduğu nitelikler bugün sürekli ideolojik saldırı altındadır. Burjuvazi sadece protestoları, teoriyi, örgütleri değil aynı zamanda doğrudan tek tek kadroları da hedef almakta ve onları ideolojik etki yoluyla etkisizleştirmeye ya da kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır.