Cuma Eylül 20, 2024

Serdareme, Caneme, Hevaleme…

Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında. Amed’in bıçkın sokak ve caddelerinde düşmana yönelik cezalandırma, kolektifi ve halk adına kamulaştırma eylemlerine imza atmaktan geri durmadı. Giydiği şalvar, belindeki on dörtlü ve uzun boylu devrimci yürüyüşü en çok ona yakıştı.

Önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın görüşleriyle ilk tanıştığında İGD’liydi. Devrimin sert esen rüzgarı gibi yayılan önder yoldaşın devrimci görüşleri onu fena sarsttı. Savunduğu sosyal şoven pasifisit parlamentarist görüşler bir deprem gibi sarsıldı. Önce sersemledi. Kimdi bu köylü kılıklı, genç Kaypakkaya? Silahlı devrimdeki ısrarı, hemen her konudaki berrak-bilimsel temel teorik görüşleri Serdar yoldaşı fena etkiledi.  Kaypakkaya yoldaşın görüşlerini anlamaktan, ne yapılması gerektiğini düşünmekten geri durmadı. Şapkalı, köylü kılıklı bu önderin görüşleri, onun öğrenci kökenli bir küçük burjuva kibrine ya da şehir görünümlü gençlik kaprislerine kapılmasına zaman tanımadı. Büyük bir alçakgönüllülükle sarıldı önder yoldaşın devrimci görüşlerine. Amed’in küçelerinde büyümüş, Ankara’yı sonradan görmüş bir Amedli çocuğun küçük burjuva fikirden ve solculuğundan kopması zor olmadı. Beline on dörtlü silahı taktığında artık geriye dönüp bakma, eskiden savunduğu görüşlere tenezzül etme ihtiyacı duymadı. O artık Amed’in yiğit bir Partizanıydı.

12 Eylül’ün sert esen faşist rüzgarında Amed’de, Siverek’te, Karcadağ’da oluşturulan ilk gerilla birimleri içinde yer almakta bir an olsun tereddüt etmedi. İki yoldaşıyla Hazro kırsalında düşmanla giriştikleri çatışmaya kadar dağları mücadele ve direniş alanı olarak seçti. Takım elbiseli Serdar Can artık üzerinde şalvar, elinde güllü G1, dağların ilk Partizanlarından biri olmuştu. Kürdistan dağlarında artık Ermeni bir Partizan’ın devrimci şarkı ve şiirleri esecekti.

Kürdistan dağlarında oluşturulan ilk gerilla birimi içinde yer aldı. Hazro-Lice kırsalında ilk gerilla olmanın onurunu taşıyanlardandı. Partizan’ın Dersim’den sonra oluşturulan ilk gerilla direniş notunu son mermisine kadar çatışıp savaşarak Hazro dağlarında bıraktı. Mermisi bitince ne elini ne de silahını düşmana verdi. Mermisi biten silahını kırarak İstanbul-Altıyol’da şehit düşen M.Zeki yoldaşın geleneğini yaşattı. Yanında Amed’in-Hazro kazasında iki yoldaşı şehit düşünce yaşamı boyunca ne onları ve ne de önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşı unuttu. Hem ideallerine hem de şehitlerin anılarına bağlı kalarak dürüst ve onurlu yaşadı.

Bütün Partizanlar gibi hem işkenceli soruşturmalardan hem de Amed’in 5 Nolu Zindanın ağır işkencelerinden geçti. Şiiriyle, kalemiyle, sesiyle direnişin onurlu saflarında yerini aldı. Tüm devrimci tutsaklar gibi birkaç zindan ziyaretinden sonra geride direnişçi şiirleri, nenesinin Ermeni soykırım trajedisini masal tadında anlatılarından oluşan bir kitap bıraktı.

Her yerde hakikati aradı. Nenesinin anlattığı şifreli soykırım masallarını çözmeye çalıştı. Nenesinin ve sonra da direnişçi annesinin zulüm yollarında bıraktıkları her bir kanlı mendil parçasını arayarak gerçek kimliğini buldu. Kılıç artığı bir Ermeni olduğunu öğrenince faşizme ve soykırımcılara olan kini daha da büyüdü. İlk kez usta kalemiyle müslümanlaşmış Ermeni halkının derin ve bitmez acılarını kaleme aldı. Türkiye ve Kürdistan’da sayısı tahmin edilemeyecek kanlı, acılı toprağa dokundu. Kimsenin kolay kolay cesaret edemediği bir hakikate dokunduğunda aslında zorlu bir o kadar da aydınlık bir yol açtığının fakında değildi. Onun açtığı yolda Lübnan kamplarında birlikte gerilla yoldaşlığı yaptığı Nubar Ozanyan yürümeye devam etti.

Nubar Ozanyan yoldaşla Serdar Can’ın devrimci yolculuğu Ermeni halkının yaptığı sayısız zorlu yolculuklar gibi geçti. Bekkaa Kampı’nda ilk kesişen yolları Hayastan’da daha sonra İstanbul’da devam etti. Onları ne tel örgülü, mayınlı hudutlar ne düşman karakolları durdurdu. İki kadim yoldaş vefa ve bağlılığın en anlamlı ve en değerli örneklerini yaşamları boyunca ve son nefeslerini verinceye dek gösterdiler.

Serdar Can yoldaş proletarya partisine yönelik iç saldırı sonrası hakikatin, devrimci değerlerin ve ideallerin yanında saf tuttu. Kadim yoldaşı olan Nubar Ozanyan’ın şahadet haberini duyunca heybetli duruşuyla “Komutan cephededir” diye haykırarak hem derin üzüntüsünü hem de nasıl durmamız gerektiğini herkese gösterdi ve öğretti. Kalbi kadim yoldaşının toprağa düşüşüne daha fazla dayanamadı. Son kez İstanbul’da karşılaştıklarında yılların hüznü ve yoldaşlığa bağlılığın en değerli anılarını birlikte yaşadılar.

Nubar Ozanyan yoldaş yönünü savaş alanına verirken Serdar Can halk ve devrim için çalışıp mücadele etme sözünü İstanbul’un yoksul semtlerine dönerek verdi. Her iki yoldaşın yaşam ve mücadele pratikleri, devrim ve halk için yaptıkları hepimize örnektir.

Serdarame, Caneme, Hevaleme geride okunacak eserler, anılacak devrimci pratikler bıraktı. Belinde düşürmediği on dörtlü, elinde eksik etmediği güllü G1 en çok ona yakıştı. Amed Zindanı’nda söylediği direniş şarkısı en çok da ona yakışıyordu. Devrim yapma duruşu, gerilla yürüyüşü en çok ona yakıştı. Biz geride kalanlara derin bir hüzün, keskin bıçak gibi devrimci öfke ve öndere bitmeyen derin bağlılık bırakan Can Serdar yoldaşa sonsuz minnet ve derin saygıyla.

(Bir yoldaşı)

39

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

Fakir (Nubar Ozanyan)

Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona “Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.

Servet Vergisi ve Sermayenin Olmayan Vijdanı

Bugünlerde de toplumsal eşitsizlik sermayenin birikimine ve merkezileşmesine koşut olarak artınca, zenginlerden servet vergisi alınmasını dilendirenlerde çoğalmaya başladı.[1] Servet vergisi, toplumsal servetin  belli ellerde birikmesinden bu yana ara sıra gündeme getiriliyor. Zaman zaman kısmen de uygulanmıştır. Örneğin savaş dönemlerinde vb. Yine ABD'de, 1960'larda 400 zenginden %53 oranında vergi alınmıştır.

Inger Nubar Can, Hewal Nubar, Nubar Yoldaş’a!

Halen pek çoğumuzun inanmak istemediği Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinin 7. yılında, onu bir kez daha saygı ve sevgi ile anarken, şehadetinin yıldönümünde onu anlatmak da bizim için en zor yazılardan olacaktır.

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama

Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.

6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

İKTİDARIN BÜYÜK YALANI: “HİÇ KİMSENİN YAŞAM TARZINA KARIŞMIYORUZ.”

Genel olarak tüm siyasal İslamcıların, ama özel olarak da İslamo-faşist Erdoğan ve iktidarının, başvurduğu en kullanışlı “idare etme” araçlarının ilk sırasında hiç kuşkusuz ki dinlerince de serbest sayılan takiyedir. Yani amaçlananı gerçekleştirebilmek için, gözünü dahi kırpmadan YALAN SÖYLEMEKTİR. 

Türkiye „Yarı-Sömürge“ Bir Ülke Mi? Emperyalizm Üzerine Notlar-4

Sömürge-Yarı-SömürgecilikÜzerine

Belliki sol-sosyalist eski nostaljik söylemlerin tekrarı bugün artık kitlelerde herhangi bir karşılık bulmuyor!

Geçenlerde, “dini bütün” olarak tabir edilen kesimlerden bir ahbabımla, “ne olacak bu memleketin hali” kıvamında sohbetteyken, şöylesi bir cümle kurmuştu: “Abi benim anlamadığım, bunca açlık, yoksulluk, işsizlik ve zulüm varken, yani koşullar aslında tam da siz devrimci solcuların kolayca taban bulmanıza ve kitleleri harekete geçirmenize ve hatta devrim bile yapmanıza bunca uygunken; bu derece atıl ve etkisiz olmanız, sence normal mi?”

KADINLARIN BİRLİĞİ | Kadınların Irkçı Hareketlere Katılımı: Karmaşık ve Çok Boyutlu Bir Gerçeklik -1-

Emperyalistler arası çelişkiler derinleştikçe, ekonomik kriz ağırlaştıkça vb. bu sistemin sarıldığı en temel dayanaklardan birinin ırkçılık-faşizm olduğunu biliyoruz. Zira bunun, sistemin alametifarikalarından biri olduğunu birçok -acı- deneyimiyle elbette biliyoruz. Şu anda yine tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi söylüyoruz. Bu tehlikeye dair önlemler almaktan bahsediyoruz, özellikle Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişini izlerken, Avrupa Parlamentosu’ndan çeşitli Avrupa ülkelerinin kendi seçimlerine odaklarımızı çeviriyoruz vs.

Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.

Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)

Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)

Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.

Sayfalar