Yalancı Emzik

Galibi devlet ve onun partileri, mağlubu ise halk olan bir seçim koşusu daha bitti. Halk kendisine demokrasi diye yutturulan bu seçimle-farkında olmadan- bir defa daha kendi boyunduruğunu seçme özgürlüğünü kullanmış oldu! Gözler şimdi de koalisyon çalışmalarına çevrildi. Oysaki meclisteki partilerden hangisi hükümeti kurarsa kursun, ufukta halk için hiçbir ümit ışığı yok. Bu sömürgeci düzen ve onun kırbacı olan devlet, asırlar boyu emekçi halklara ne reva görmüşse bundan sonra da aynısını yapacaktır. Dünyayı binlerce yıl önce yağmalamak için "VATAN"diye parsellere bölen ve bu parsellerin tepesine birer paçavra-bayrak diken tarihteki egemenlerin bildik, "Yalancı Emzik ve Kırbaç Siyaseti" değişmeden sürecektir.
Geride kalan son dört yılda halkın ümitleri, özlemleri, insanca yaşama ve özgürlük talepleri parlamentodaki devlet partilerince nasıl sömürülüp talan edildiyse… Halk yeni bir anayasa ve çözüm süreci emziğiyle nasıl oyalayıp kandırıldıysa… Bundan sonra da ambalajı yine milliyetçilik, özgürlük, eşitlik, din kardeşliği, vatan, bayrak, yeni anayasa, özerklik ve çözüm süreci gibi kulağa hoş gelen yalanlarla bezenen yeni emziklerle oyalanmaya çalışılacaktır.
HESAPSORULMAYACAK
Kürtlere ve diğer mazlum halklara ulusal hakları yine verilmeyecek. Roboski ve Gezi katliamının hesabı Tayyip Erdoğan ve Necdet Özel'den yine sorulmayacak. Uğur Kaymaz, Ceylan Onkol, Ali İsmail Korkmaz gibi devletçe katledilen binlerce çocuk, genç ve yaşlı insanın dosyaları raflarda yine sararmaya devam edecek. Cezaevlerinde çürüyen insanların durumlarında yine bir değişiklik olmayacak. Çocuklar cezaevlerinde yine tecavüze uğrayacak. Tomalar yine iş başında olacak, alanlar yine kana bulanacak. Bu kapitalist düzenin erkeklere tutsak ettiği kadınlar yine şiddet görecek, yine öldürülecek. Devletteki parmak ısırtan hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvetler yine yapanların yanına kâr kalacak. Yoksullar yine ezilecek. İşsizler yine işsiz kalacak, hayat pahallığı yine can yakacak.
DEVLETE VE DÜZENE GÜVENCE VERDİLER
Halkın durumu bu kadar vahim olduğu halde parti liderleri seçimden önce çıktıkları televizyon programlarında devleti ve bayrağı selamlayarak, "Kaos yaratmayacağız,"diye devlete ve düzene güvence verdiler. Düzenin içine düştüğü krizlerin esaret altındaki halklar için altın fırsatlar doğurduğunu bile bile yaptılar bunu. Hangi sağlıklı doğum sancısız olmuş ki, hak ve özgürlükler de devlet ve düzen krize girmeden elde edilmiş olsun? Ancak onlar yine de, "Aman hükümet krizi çıkmasın,"diye çırpınıyorlar! Böylece düzene ve devlete koltuk değneği olma sözünü yerine getirmiş oluyorlar!
Futbol takımı tutar gibi gözü kara bir şekilde bir partiyi destekleyenlere söylenecek bir şey yok. Dünya bir araya gelse onları zincirlerinden kurtaramaz.
Sözlerim sizleredir. "Ben bu ülkenin zenginliklerinden pay sahibi olmak istiyorum; insanca yaşamak ve yeniden şekillendireceğim kendi demokratik devletimi yönetmek istiyorum," diye düşünen sizlere… Gözümüzü Ankara'daki devlet partilerine değil kendi devrimimize çevirelim. Çünkü özgür geleceğimiz tilkileri bile dehşete düşürecek o burjuva siyaset labirentlerinde değil devrimin apaydınlık ışığındadır.
SÜRÜ OLMAK YADA ŞEREFLİ BİR HAYAT SÜRMEK
Şimdi yeni bir yol ayrımındayız: Ya bir sürü gibi bu devlet partilerinin arkasında esarete, yoksulluğa ve prangalı bir yaşama sürükleneceğiz; ya da özgür, mutlu, zengin ve şerefli bir hayat için devrime yürüyeceğiz. Devrim düşmanı güçlerin akla hayale sığmaz karanlık plânlarla bizi sabote edeceklerini bir an bile olsun aklımızdan çıkarmadan, bir dağın yüksek zirvesine kan ter içinde tırmanır gibi sabır ve kararlılıkla devrim kalesini inşa etmeye girişmeliyiz. Devrime giden yolda atacağımız her adım ve ortaya koyacağımız her düşünce, o özgürlük kalesine koyulmuş bir tuğla olacaktır.
ON ÇILGIN İNSAN ARAYIŞI
Bu timsahlar düzeninin yıkılması için herkes bir toplu iğne ucu kadar bile olsa kendi çapında birşeyler yapmalı. Seçimden önce yaptığım "Özgürlük yürüyüşü için on çılgın insan arıyorum" başlıklı çağrımın gayesi işte buydu. Birlikte devrim kalesine bir tuğla koymak… O çağrıda siyasetçileri devlet ve mülkiyet meselelerine değinmemekle eleştirerek, "Bunlar karabataklara benziyor," demiştim. O karabataklar ki, avlarını yakalayabilmek için şekil değiştirip onlar gibi görünür ve onlar gibi davranırlar.
On çılgın insan çağrımı şimdi bir defa daha tekrarlıyorum. Gelin ağzımıza verilen o yalancı emziği çöpe atalım ve Özgürlük Yürüyüşünü başlatarak devrim kalesine bir tuğla koyalım. Elbette bir gün gelecek alınterimizle oluşmuş minik dereler birleşecek ve düzenin tüm bentlerini yıkan bir özgürlük deryasına dönüşecek. Çocuklarımıza ve sevdiklerimize vereceğimiz en değerli armağan da o olacak.
alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak
Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.
alinakmahmut@hotmail.com
Son Haberler
Sayfalar

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)
Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...
Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6
13-15 Eylül 2024 ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1. Gün
Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.
Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!
İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…
Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?
Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir
Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?
Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)
Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.
Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...
Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...
Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...
ne kadar güzel olurdu...
mecliste, belediye başkanlıklarında bir...
Öyleyse.... öyleye...
Hayeller.... söylemler...
Kitleler...
yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...
Gerçekler ise....
Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..
Hemi... hemi...
hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın
Tüm kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi
Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.