Yirmi Dört Saat Devrimcilik

Devrimci ideolojiye sahip olmak kadar bu ideoloji ışığında somutu tahlil edecek politikayı belirlemek ve ana müdahale edecek kadroyu yaratmak da bir o kadar önemlidir.
En zor ve zahmetli olan; en fazla dikkat, duyarlılık, yoğunlaşma gerektirecek olan militanın eğitilip hazırlanmasıdır. Nerede, nasıl davranıp, hareket edeceğini, ne yapacağını bilen, tek başına da kalsa yönünü bulabilen insan yetiştirmek, işte temel görev budur. Demokratik devrimin ihtiyacı olan budur. Kolektifin ihtiyacı olan da budur.
Yani öncüleşmek… Her alanda her konuda öncüleşmek. Kendisine, sınıfına, yaşama, çevresine doğru bakan, doğru anlayan; amacına ve mücadeleye doğru anlamlar yükleyen; bunu hakkıyla yaşayan ve layıkıyla yürütendir. Örgüte koşulsuz, gerekçesiz katılandır. Her gün, her an sistemden tam kopuş sağlama mücadelesi verendir. “24 saat devrimciliği” , “komple devrimciliği”, “doğru kararları uygulayacak doğru kadrolar olmayı” esas alan devrimciliğin öncüsü olandır.
Burjuva-feodal sistemden kopmak ve sosyalizmin insanı olmak gerekmektedir. Yani birey olmaktan kurtulup örgütün insanı olmak. Bireysellikten kurtulup kolektifin insanı olmak. Amaçsız yaşamdan kurtulup amaca uygun yaşamak. Kendin için yaşamaktan kurtulup devrim davası için yaşamak. Disiplinsizlikten kurtulup disiplinli yaşamak.
Bütün bunları gerçekleştirmek ve başarmak elbette çok zor, sancılı, bilinçli bir mücadele gerekir. Her an kendinle savaşmak, kendine müdahale edip yaşam ve pratiğini düzenlemek kısaca düşmandan daha fazla kendinle savaşmak gerekir. Kendisiyle savaşmayan, bunu amaç edinmeyen düşmana karşı savaşamaz.
Örgüt, her dönem ve her an da devrimin, halkın çıkarlarını savunan, onların özgürlüğünü temsil eden ve bunun savaşımını yürütmek gibi ciddi bir sorumluluğu olan iradededir. Militan bu gerçeklik üzerinden örgüte katılım sağlamışsa bireyin örgüte tabi olması anlamlıdır değerlidir. Militanın örgütün disiplinine-merkezine-kararlarına tabi olma gibi bir sorumluluğu vardır. Örgütün emir ve talimatlarına gönül rahatlığıyla uyma ve uygulama gibi bir görevi vardır.
Eğer ortada sorun yaşanıyorsa, çözülmeyen durumlar devam ediyorsa önce militanın kendi gerçekliğiyle yüzleşmek kendi pratiğini öncelik olarak sorgulamak gibi ciddi bir sorumluluğu vardır. Kendine doğru bakmayan dışına da doğru bakamaz. Kendini anlamayan dışını anlayamaz. Kendisiyle hesaplaşmayan dışındaki düşmanla hesaplaşamaz.
Örgütsel katılım her şey değildir!
Militan, örgütsel katılım sağlayarak görevinin tamamladığını düşünmemelidir. Her gün, her an örgütün ideolojisine; disiplin ve kararlarına amaç ve yönelimine katılmak esas olan budur. Unutmamak gerekir ki; her militan sistemden getirdiği, içinden çıkıp geldiği sınıfın-çevrenin-ailenin bir dizi zaaf ve zayıflıklarını da getirir. Tembellik, uyuşukluk, duyarsızlık, sorumsuzluk gibi ciddi sistemsel hastalıkları barındırır. Bunların bir çırpıda, bir hamlede, bir eğitimle atılamayacağını iyi bilmek gerekir. Sistemli, düzenli ve disiplinli bir şekilde, amaca uygun bir tarzda kendisiyle mücadele yürütmelidir.
Eğer militan örgütün istediği yazıları geç veriyorsa, randevularına geç gidiyorsa ya da gitmiyorsa, emir ve talimatlarını zamanında yerine getirmiyorsa, bireysel ve mali raporunu zamanında vermiyorsa, aldığı görevleri yerine getirmiyorsa ideolojik olarak örgüte katılmış kabul edilemez.
Militan kendi egolarından güçlü kopacak, ayrıcalıklı-bencil, düzensiz, disiplinsiz yaşamdan hızlı kopacak olan olmalıdır. Kopuş mücadelesini her gün, her an, her pratik ve görevde bilinçli-örgütlü yürüten olmalıdır. Her hareketi, her pratiği örgütlü olmalıdır. Bireyselliğe, keyfiyetçiliğe kendine göreciliğe hiçbir taviz vermemelidir. Örgütle yaşamalı, solumalı ve yürümelidir. Kendisini koşulsuz ve gerekçesiz örgütün yaşamına ve amacına uygun hale getirmelidir.
Haklarını hatırlarken sorumluluklarını asla unutmamalıdır. Özgürlüğünü düşünürken disiplini elden bırakmamalıdır. İkna olmak kadar emir ve talimatlarla da yürünebileceğini anlamalı ve böyle pratikler de olabileceğini bilmelidir. Halkın-örgütün insanı olmak; özgürlüğün-hakikatin insanı ve militanı olmak… Bunları başardığımız oranda halkın beklenen ve aranan öncüsü olabiliriz.
Son Haberler
Sayfalar

Güzel insanların ardından kurulan her cümle yetersizdir…(İsmail Cem Özkan)
Şimdi anıları olanlar hemen anılarını paylaşmayacak, zamanı gelince yazarlar ya da anı kitabı yapılacaksa oraya bir kaç kelime bırakacaklardır ama popüler olanı yapacaklar yani varsa birlikte çektikleri/ çekildikleri fotoğraflarını paylaşacaklar...
Turan Eser benim geçmişi (artık geçmiş oldu, zamanda üzerine eklenince) uzun bir sancılı dönemin dostluğuna dayanıyor...

Emperyalizm Üzerine Notlar-6
13-15 Eylül 2024 ICOR Uluslararası “Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” Semineri 1. Gün
Giriş: Almanya’nın Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024 tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü anısına, ”Lenin’in Öğretileri Yaşıyor” adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de ben de bir sunum yaptım.
Rothe Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya alıyorum.

Erdoğan ve cumhur ittifakı’nın hazırlıkları iç savaş odaklıdır!
İçinden geçilmekte olan sürecin bu ayırt edici özelliği, rejimin ne kadar da kırılgan bir durumda olduğunun, çıplak bir ifadesi olarak da okunabilir elbet.

Serdareme, Caneme, Hevaleme…
Her devrimci değerlidir. Ancak bazıları istisnadır. Yaşam ve duruşlarıyla, söz ve eylemleriyle derin izler, unutulmaz anılar geride bırakır. Geçtikleri her yerde devrimin, özgürlüğün dinmeyen esintilerini bırakır. Devrimcilerin değerlerini belirleyen her daim hatırlanan pratik ve eylemleri ve yazdığı unutulmaz eserleridir. Serdar Can yoldaş her ikisini de doğru yapmaya çalıştı. Hem devrimin kalemini hem de devrimin silahını iyi kullandı. Hem de en geç yaşlarında.

Erdoğan yeni anayasa istemi ne tür bir ihtiyacin ürünü ?
Siyasal İslamcı din bezirganı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, özelliklede son yerel seçimlerde uğradığı ağır hezimetin ardından, adeta gün aşırı bir sıklıkla, toplumun artık yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dilendirmekte. Bu demek oluyor ki Erdoğan’a göre, 22 yıllık iktidarları döneminde yeni bir anayasa, toplumsal bir ihtiyaç haline gelmemiş. Gelse, ille ki o zaman da bunu gündeme taşır ve çözmek isterdi, değil mi? Peki şu son dört-beş aylık zaman diliminde ne oldu da birdenbire acil bir ihtiyaç haline geldi?

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir
Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan, ikili hukuk denkleminde,bir ara rejim midir?
Resmi adıyla, “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne, günlük kullanım diliyle “tek adam diktatörlüğü”ne geçişle birlikte ve özellikle de ırkçı faşist-kontra bir odak partisi olan MHP katılımıyla oluşturulan “Cumhur İttifakı” iktidarı altında; sistemin, Anayasasında kendisini tanımlaya geldiği ve iyi kötü ve de taklidi de olsa, bir şekilde uygulanmaya çalışılan “laik” ve Anayasal “hukuk Devleti” prensipleri, adım adım terk edilmeye başlandı.

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)
Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.
Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Vitrin olma kız... vitrin olma...
Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...
Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...
ne kadar güzel olurdu...
mecliste, belediye başkanlıklarında bir...
Öyleyse.... öyleye...
Hayeller.... söylemler...
Kitleler...
yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...
Gerçekler ise....
Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..
Hemi... hemi...
hayat bu... gerçeklik bu ise...

Şeriat ve kadın
Tüm kurumları üzerinden devlet erkine artık tamamen hakim hale geldiğini düşünen siyasal İslamcı Erdoğan iktidarı, dini esaslar üzerinden toplumsal yaşamın yeniden kurgulanması esas hedefi doğrultusundaki ana hamlelerini, “İstanbul Sözleşmesi”ni feshederek, “Her kürtaj bir Uludere’dir”tavrıyla, en nihayetinde vasat ölçüler içinde kadın haklarını belli yönleriyle koruyan “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası”na ilişkin tutumuyla ve keza “9.

Türkiye ve kuzey Kürdistanlı solculara yönelik bayrak eleştirisi
Kendisi de sol-sosyalist cenahtan olan yazar ve aynı zamanda televizyon programcısı sayın Merdan Yanardağ, on binlerce solcunun, Fransa’da faşistleri yenilgiye uğratarak seçimlerin galibi olan Yeni Halk Cephesi’nin zaferini kutlamak için, ellerinde Fransa bayrağı ile toplaştığı Cumhuriyet Meydanı’nda, coşkuyla Enternasyonal marşını seslendirmelerinden övgü ve gıptayla bahsederken: “Bakın diğer ülke devrimcilerinin kendi ulusunun bayrağıyla bir sorunu yok. Ellerinde Fransa Bayrağı ile hep birlikte Enternasyonal okuyorlar.