Cuma Eylül 20, 2024

Her yerden Kayseri'ye!..

kaypakkaya-partizan
18:30 Duruşma yeniden başladı. Mahkeme, il dışından gelenleri de gözeterek duruşmanın devam etmesine karar verdi. Şu anda sanıklardan fırıncı İsmail Koyuncu'nun ifadesi alınıyor. O da "ben iyi adamım" nakaratını tekrarlıyor. Dışarda yakılan ateşlerin etrafında sohbetler ediliyor, halaylar çekiliyor

 

22:34
Heyetin talepler konusunda karar verebilmesi için duruşmaya yarım saat ara verildi. Bu arada dışarda polisin, herhangi bir gelişme anında saldırı yapacakmış gibi hazırlandığı görülüyor... Bekleyiş sürüyor...

21:54
Savcı tutuksuz polis Yalçın Akdoğan hakkında tutuklama talebinde bulundu. Katillerin avukatları baştan beri oluşturdukları kurguda ısrar ediyor. Onlara göre görüntülerdeki Ali değil, görüntüler montajlanmış, Ali zaten kalp hastasıymış, ev taşırken başına bir şey gelmiş olabilirmiş, hem savundukları polisler yıllardır terörle mücadelede çalışırmış, nerelere vurulursa öldürücü darbe olur bilirlermiş (yani usta işkencecilerden!),... şeklinde saçmalıklar dizisinde ısrarlılar. Onların bu ısrarı, bizzat sanık ifadeleriyle boşa düşürüldü. Bu açıdan da komik bile değil, sadece mide bulandırıcı oluyorlar!

21:35
Savcı, tutuksuz yargılanan polis Yalçın Akdoğan hakkında tutuklama talebinde bulundu.

21:22
Son durum
Duruşma için hazırlanan senaryo fiilen çöktü. Sanıklar kendi paçalarını kurtarmaya çalışırken hem önceki ifadeleri ile çelişen beyanlarda bulundu, hem de “yemin billah ben yapmadım” diyen diğer katillerin durumunu içinden çıkılmaz hale getirdiler.

Harlar’dan sonra konuşan diğer sanıklar, Harlar’ın ifadelerinin devamı olarak bu iflas zincirini tamamladılar.

Tutuklu polis Mevlüt Saldoğan, Ebubekir Harlar’a soru sorarak durumunu kurtaracağını sanırken; bu sefer de, “O benim önümde koşuyordu, ayrıca benden daha kalıplı neden onun değil de benim talimat verdiğimi söylüyor” diye bir soru sorarak diğer sanıklardan Yalçın Akdoğan'ı ele verdi.

Bunun hemen arkasından sahne alan diğer soytarı da Muhammet Vatansever oldu. Fırıncının damadı olan Vatansever de kendisini aklama telaşında. O da sadece Ali’nin ayağına vurmuş, yaptığı da devletin polisine yardım etmekmiş. Vatansever, tutuklu sanıklardan polis Mevlüt Saldoğan’ın elinde cop değil, 40-45 cm’lik sopa olduğunu söyledi.

Bu esnada avukatlar salonda silah taşıyan sivil giyimli birini daha tespit ederek salondan kovdular.

Sonra sıra Ramazan Koyuncu’ya geldi. O da ayrı bir mağdur! “Köyden gelmiş, göstericilerin attığı molotoftan korkmuş!” Her açıdan yalan söyleyen bu adam daha sonra Ali’nin kendisini yere attığını, niyetinlerinin zarar vermek olmadığını, her şeyin ani, panikle olduğunu, vurmadıklarını, sadece polisin iki tane vurduğunu …söyledi.

Bu arada ÇHD’li avukatlar, Koyuncu’nun avukatının olmasına rağmen CMK’dan avukat tayin edilmesine itiraz ettiler. CMK’lı avukat izinsiz girdiği için heyet tarafından dışarıya çıkarıldı.

Bu arada Ramazan Koyuncu olaydan sonra saçını kestirip bıyıklarını kesen Yalçın Akdoğan’ı teşhis etti. Bu ifadeden önceki tüm sanıkların ifadesi Akdoğan’ın vurmadığı kurgusu üzerinden gelişiyordu!

Sanıkların ifadesi bitti. Hemen ardından Ali İsmal’in babası Şahap Amca’ya söz verildi. Şahap Amca, "Oğluma pusu kurmuşlar. Oradan geçen öğrencilere pusu kurup saldırmışlar. Orada bir vahşet var, cinayet var" diyerek Ali’nin tertemiz gençliğini anlattı, insanlık dolu yüreğini dile getirdi. Hastanede yattığı günlerde yaşadıkları acılara değinen Şahap Amca, “Sanki Ali’nin sırtına siyah boya vurmuşlardı, dişleri kırılmıştı” dedi.

Sonra Ali’nin ablası ve annesi söz aldı. her biri de Ali’nin o tertemiz yüreğini anlattılar. Hesap sorma kararlılıklarını dile getirdiler.

19:50
Harlar’ın ifadesi devam ediyor. Harlar, Mevlüt Saldoğan’ın Ali İsmail’e defalarca vurduğunu ve “Şimdi söyle bakalım kim orospu çocuğu?” diye bağırdığını söyledi. Kendisinin de Saldoğan’ı, “Vurma çocuğa, yazıktır” diyerek engellemeye çalıştığını ama gücünün yetmediğini belirtti.

Harlar, Ali İsmail’e, Mevlüt Saldoğan’la birlikte Ramazan Koyuncu, İsmail Koyuncu ve Muhammed Vatansever’in de vurduğunu net ifadelerle dile getirdi.

Harlar’ın ifadeleri ile birlikte mahkeme açısından dava tam bir çıkmaza girdi. Bu arada yargılanan diğer katiller, Harlar’a sorular sormak istediklerini söylediler.

19:35
Fırıncının değme soytarılara taş çıkartacak ifadesi bitti. Şimdi sanıklardan Ebubekir Harlar'ın ifadesi alınıyor. Harlar itiraf gibi bir sözle başladı: "Öldüreceklerini, döveceklerini bilseydim o gence çelme takmazdım" dedi.

Bu arada Ali İsmail'in babası Şahap Amca fenalık geçirince dışarıya çıkarıldı.

Duruşma Harlar'ın dinlenmesi ile devam ediyor. Dışardaki bekleyiş de sürüyor.

Modern soytarılar: Fırıncı!
19:30
Fırıncının ifadesi bitti: Ali’nin katillerinden biri olan Harman Fırın’ın sahibi İsmail Koyuncu, o açık riyakârlığı ile konuştukça mide bulandırdı. İyi bir insan olduğunu söylemekle söze başlayan fırıncı, öyle olmasaymış öncesinde fırına sığınan gençlere poğaça, çöp torbası verir miydimle devam etti… İyilik timsali olduğunu kanıtlamak için başka örnekler de sıraladı.

Perdeyi bu tiratla açan fırıncı, hemen ardından oyunun zor kısmına geçmeden önce kendisinin de eylemci sanıldığı için dayak yediğini söylemeyi de ihmal etmedi. Bu girişten sonrası ise önceki ifadelerini de çürüten zavallı bir yalanılıkla devam etti: Otelin sahibi ile birlikte sesler duyarak sokağa çıkmışlar, o arada koşarak sokağa iki-üç işi girmiş, bunları görünce kendilerine doğru gelen gençleri kastederek “tutun” denildiğini duymuş… İlk ifadesinde “tutun” diyenlerin polis olduğunu söylese de, şimdi bunu değiştirip aslında kimin bağırdığını bilmediğini söyleyiverdi. İlk ifadesinde ben de elimdeki sopayla vurdum dese de bu sefer “o zaman çok yorgundum o nedenle öyle dedim sonra görüntüleri izleyince benim aslında böyle bir şey yapmadığımı fark ettim” deyiverdi!

Herkesi salak sanan bu gerici katilin polisi aklamak için de atmadığı takla kalmadı. Yere düşen gence “niye kaçıyorsun?” diyerek ayağı ile tekmeleyen polis Mevlit’in “evine git bizi uğraştırma” dediğini duyduğunu, gencin küfretmesi üzerine polisin 3 kez “evine git” diye ikaz ettiğini; ama gitmeyince ayağıyla vurduğunu, sonrasında ise arkasını döndüğü için bir şey görmediğini ….vs söyledi.

Bu arada fırıncı da hayal gücünü kullanarak yabancı dille komut veren birilerinin olduğunu falan da yumurtladı! Ve asıl mağdurun fırınını kapatmak zorunda kalan kendisi olduğunu söyleyecek kadar utanmazlaştı! Kamera görüntülerini sislip silmediği ile ilgili kıvırtmalarını ise "susma hakkını" kullanma sığınağı ile noktalayabildi ancak.

Fırıncı tiyatrosu daha önce poliste verdiği 3 ayrı ifadeyi geri çekmesi ile devam etti. Oynanan tiyatro falan değil adeta soytarılıktı!..

18:30 Duruşma yeniden başladı. Mahkeme, il dışından gelenleri de gözeterek duruşmanın devam etmesine karar verdi. Şu anda sanıklardan fırıncı İsmail Koyuncu'nun ifadesi alınıyor. O da "ben iyi adamım" nakaratını tekrarlıyor.

Dışarda ise bekleyiş yakılan ateşlerin etrafında süren sohbetler, halaylarla devam ediyor. İl dışından gelen binlerce insan onca yorgunluğa rağmen "bitene kadar buradayız" diyor.

17:40
Duruşmaya 18:30'a kadar ara verildi. Dışarda ateşler yakılmış, halaylar çekiliyor. Onca yorgunluğa rağmen diri bir bekleyiş devam ediyor. Katillerse daha bir korkularına büzülmüş, büzülmüş, hapsolmuşlar... Daha da olacaklar...

**
Mevlüt Saldoğan'ın ifadesi bir tarihin-sınıfın özetidir
Polislerin ifadeleri insanda dejavu adeta duygusu yaratıyor. Bu duyguyu, hem burjuvazinin maşalarının da onun kadar düşkün ve korkak olmaları anlamında, hem de yine bu nedenle ezberletilmiş metinleri bile doğru düzgün tekrarlayamayacak kadar aciz olmaları anlamında yaşıyoruz.

Tarihte işkence yapanların, egemenler adına katliamlar
gerçekleştirenlerin hemen hepsinin ortak özelliğidir bu. Kiralık katilliğin ruhu özdeş, yalanları özdeş, duruşu-dili özdeş…

Ali’nin katili olan polislerden Mevlüt Saldoğan’ın Kayseri 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada söyledikleri basına tam metin olarak şöyle yansıdı:

Önce TEM’de çalıştım. Ne olursa olsun Ali İsmail gibi bir kardeşimizi kaybettiğimiz için çok üzgünüm. Ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum.

31 Mayıs akşamı mesaim bitti ama 'basın açıklaması var devam edin' dediler. 3 Haziran’a kadar aralıksız 72 saat çalıştım ve görevde kaldım. Olay günü aksam saatlerinde AK Parti'nin önünde görev aldık. Çevik kuvvetin arkasına sarkma olursa gözaltına almamız söylendi. TOMA ve Çevik kuvvet arkasına bekledik.

Bu arada amirlerimiz megafonla adeta yalvarırcasına grubu dağılmaları konusunda uyardı. Ancak gruptan barikatın arkasına taş, sopa, çubuk ve demirle saldırılar oldu. Çevik kuvvetle birlikte grubu dağıtmak üzere harekete geçtik. 8-10 aydır Eskişehir’deyim. Oradaki polislerin çoğunu tanımıyorum. Ama telsizden bir amir, bizi grubu gözaltı yapmadan dağıtmamızı istedi. Sokağa bu amaçla girdik.

Sokakta kovaladığımız kişi kesinlikle Ali İsmail Korkmaz değildi. Benim kovaladığım kişi uzun boyluydu. Ali İsmail Korkmaz kısa boyluymuş. Görüntüler iyi incelensin. Şahsı yerden kaldırmak için ayağımın ucuyla hafifçe dürttüm. Kendisi yere oturup kalkmadığında oradan ayrıldım. Şahıs bu sırada ben ayrılırken arkamdan, 'Hepiniz o... çocuğusunuz, Ak Parti'nin p.........’ diye küfür etti. Sesimi bile yükseltmeden 'Lütfen yapma, ayıp. Erkek adama küfür yakışmaz diye karşılık verdim.

Şahsın etraftakileri daha fazla tahrik etmemesi için ayağımın ucuyla dürterek oradan uzaklaştırdım. Bedenen zor kullandım. Öldürmek veya yaralamak gibi kastım yoktu. Benim müdahale ettiğim kişinin Ali İsmail Korkmaz olduğunu kabul etmiyorum. Olayın devamında da raporluydum. Daha sonra yıllık izne çıktım. Yıllık izindeyken de tutuklandım. O yüzden görüntüleri izleme şansım olmadı. Ben tekrar etmek gerekirse uzun boylu birine müdahale etmiştim. Kesinlikle Ali İsmail Korkmaz değildi.

Ali İsmail Korkmaz’ın avukatları tutuklu sanık polis memuru Mevlüt Saldoğan’a "Zanlı Ebubekir Harlar, sizin için Ali İsmail Korkmaz’a öldürücü darbeyi vurduğuna dair ifade verdi. Ayrıca görüntülerde var’’ dedi. Polis memuru Saldoğan da "O Ebubekir’in düşüncesidir. Saygı duyarım" yanıtını verdi. Bu sırada Saldoğan'ın avukatı, "Sorulara yanıt verme" diye uyarıda bulundu. Mevlüt Saldoğan bu kez, "Benim konuşmamı tamamlamadan her şey zapta geçiyor. Ebubekir’in düşüncesidir, saygı duyarım dedim ama bu benim kabul ettiğim anlamına gelmez. Karşı avukatların şu andan itibaren sorularına yanıt vermek istemiyorum" dedi. Hakim de tutuklu polise"Sorular sorulacaktır, sen ister cevap ver ister susma hakkını kullan" diye uyarıda bulundu.

***
17:20
İçerde katiller ifade vermeye devam ederken, dışarıda Kayseri’nin soğuğunda bekleyen kitlenin bekleyişi sürüyor. Kayseri halkı Adliye önündekilere yakıp ısınmaları için odun getiriyor. Adliye önünde direniş ateşleri yanacak.

16:21
Hüseyin Engin’den sonra katillerden Yalçın Akbulut dinlendi. Eskişehir Terörle Mücadele'de görevli olan Akbulut, o gün izinli olduğunu, Ankara’da bulunduğunu, telefonla çağrılınca aracıyla Eskişehir’e döndüğünü, 12'de caddeye gittiğini ve “şahsı” kovalarken eli sopalı üç-dört sivilin çıktığını, onları polis sandığını, “ufak çaplı müdahale” olduğunu, yerde yatan şahsın kendilerine küfrettiğini" …anlatıyor.

O da dersine iyi çalışmamış ki farkına varmadan fail olduğunu itiraf ediyor. Şahıs dediği Ali İsmail.. Fakat o da öncekiler gibi bunu hemen düzeltmeye çalışıyor, onca hafıza sorunlarına rağmen “şahsın” Ali İsmail olmadığı yönünde kıvırıyor!

15:41
Katillerden Hüseyin Engin’in ifadesine geçildi. O da o gün şifahen çağrıldığını belrterek, yanında büro amiri Şaban Gökpınar’ın olduğunu söylüyor. Arkadaşlarının eylemcilere müdahalesini görmemiş, zaten olayla da hiçbir ilgisi yokmuş, orada da değilmiş. Doğukan kaçtıktan sonra oradan ayrılmış! Kendisine gözaltı talimatı gelmediğini, böyle bir talimat olsaydı işi gereği yapacağını,… vs söylüyor. Olayın hemen ardından ortaya çıkan görüntülerden sonra saçını ve bıyığını neden değiştirdiğine ise hiç değinmiyor.

Katil Hüseyin Engin 3 amirinin ismini verdi. Büro amirleri olduğu için başka birilerine de talimat vermiş olabilirler dedi.

İfade verirken Şaban Gökpınar tiyo verince avukatlar da heyete itiraz ettiler. Sanıkların ayrı ayrı dinlenmesini isteme taleplerini hatırlattılar. Heyet ise sadece “aranızda konuşmayın” uyarısı ile yetindi.
**
Saat 15:00’den sonra Ali İsmail’in katillerinin ifadesine geçildi. İlk olarak aynı zamanda başkomiser olan Şaban Gökpınar dinlendi. Gökpınar’ın ifadesindeki kimi kaba çelişkiler salondaki diğer katillerin bile gülmesine neden oldu. Gökpınar kısaca şu metni oynadı: “İzinliydim sözlü talimatla çağrıldım, bulunduğum ekibe (kırk-kırk beş kişilik) şifahen ara sokaklara girenleri engelleme ve gözaltı yapma talimatı verildi. Yanımda kimler vardı hatırlamıyorum. Şahıslar arkadan sızmalar yapıyordu. Caddeye girdiğimizde tam hatırlamıyorum, aradan vakit geçtiği için (Ethem’in katili gibi o da hatırlamıyor!). Ali İsmail diye tabir edilen şahısı (“tabir edilen”in kabusuna dönüştüğü belli!)) görmedim. Savunmam bundan ibarettir” dedi.

Avukatların “o günkü göreviniz nedir?” sorusuna “Gözaltıları merkeze götürmek” yanıtını veren katil, kendi grubunun hiç gözaltı yapmadığını söyledi. Eli sopalıların polis mi, siviller mi oldukları yönündeki bir soruyu da, “Ben Şırnak'tan geldim. Herkesi tanımıyordum. Elinde sopa olanlar polis mi sivil mi bilemezdim.” dedi. Salondan gelen “Polisin elinde sopa ne arıyor” tepkisi üzerine de bu cümlesini anında geri aldı ve “sopanın” yerine “cop”u koydu.

"Başkomiser olarak görevlisiniz, neden insanları dövmelerine engel olmadınız?" sorusuna, “Benim de amirim var” yanıtını veren katil, amirlerinin adını ise nedense hatırlamadı!

“Harman Ekmek Fırını'nda elinizde sopalı ve Doğukan'ı vurma görüntüleriniz var. Siz başkomiser olarak bunu yaparsanız, engel olmazsanız altlarınız ne yapsın? Amirlerinize bunları yapan polis ve fırıncıları bildirmediniz, neden?” sorusuna ise önce “Gözaltı yapmaya çalışıyorduk, kaçtı” yanıtını verirken, hemen ardından “ama görüntüler öyle demiyor, görüntülerde sizin elinizde cop var, Doğukan da yerde yatıyor, orada ne yapıyordunuz?” sorusu gelince; bu sefer de “Ben orda yoktum!” deyiverdi! Anlaşılan kendisi için hazırlanan tiyatro metnini iyi ezberleyemeyen bu katil, acınası bir zavallılık sergiledi. .

15:20
Adliye önünde bekleyen kitle hemen yakında bulunan BBP'li sivil faşistlerin sözlü tacizine uğrayınca kitle tepki gösterdi. Bunun üzerine kısa süreli bir arbede yaşandı. Fakat genel olarak gergin bir atmosfer devam ediyor...

14:35
Mahkeme heyeti, müdahillik talepleri konusunda sanıkların fikrini sordu. Ali İsmail’in katilleri talep edenleri tanımadıklarını, kabul etmediklerini söylediler. Savcı da müdahillik taleplerini reddetti. Kısa bir aradan sonra heyet Ali İsmail’in ailesi dışındaki diğer müdahillik taleplerini reddettiğini açıkladı. Polis ve sivil sanıkların ayrı salonlarda dinlenmesi talebi de reddedildi. Şu anda (15:10) sanık savunmaları alınıyor.


14:15
Duruşma yeniden başladı. Mahkeme ailenin şikayetlerinin devam edip etmediğini sordu. Ethem'in, Abdullah Cömert'in, Mehmet Ayvalıtaş’ın ağabeyleri ile ÇHD de duruşmaya müdahil olma talebinde bulundu.

Her biri taleplerine ilişkin kısa konuşmalar yaparak Ali İsmail’in davasının neden hepsinin davası anlamına geldiğini anlattılar.

Dışarda bekleyiş sürüyor...

13:30
Ali İsmail’in ağabeyi Gürkan Korkmaz kısa bir açıklama yapmak üzere dışarıya çıktı. “Ben bir kardeş, annemse bir evlat yitirdi. Ama burada binlerce kardeş ve evlat var!” sözleri ile başlayan ağabey, duruşma salonuna girerlerken yaşadıkları sıkıntıları anlattı.

Avukatların ve ailenin alınmasında sorun çıkaran mahkemenin, belinde silah bulunan bir JİTEM’cinin sivil giysilerle salona girmesine göz yumduğunu, sözümona güvenlik gerekçesi ile Eskişehir’den Kayseri’ye taşınan duruşma salonuna silahlı JİTEM elemanları alınıyorken izleyenlerin ve ailelerin güvenliğinin nasıl sağlanacağını sordu. Ağabey Korkmaz, “İçerde çok gergin bir ortam var. Sanıklarla ilk kez karşı karşıya geldik. O şerefsizler kafalarını bile kaldıramıyorlar, korkuyorlar. Onlar salona başları önde girdiler, biz salona alnımız ak, başımız dik girdik ve oradan istediğimizi alacağız!” dedi.


Konuşması, “Katil polis hesap verecek!” sloganları ile kesildi. Daha sonra devam eden Gürkan Korkmaz, hukuk fakültesinden bir sıra arkadaşını katillerin avukatı olarak karşısında görmenin kendisinde yarattığı travmadan bahsetti ve “Ali’nin davası güvenlik nedeni ile buraya; Lice’de katledilen Medeni’nin davası ise aynı gerekçe ile Eskişehir’e taşınıyor! Siz korkmaya devam edin, ama Ali İsmail KORKMAZ!” dedi. Alandan sloganlar yükseldi.

Korkmaz konuşmanın devamında, “Hepiniz birer Alisiniz, iyi ki varsınız. İlk zamanlar bunu annemi teselli etmek için söylüyordum. Ama şimdi görüyorum ki binlerce Ali var!” dedi. Sözlerini ise, “Ali İsmail yaşasaydı canım feda olsun ama bugünkü dayanışma varolsun derdi!” cümlesi ile bitirdi.

Hiç susmayan sloganlarla karşılanan konuşmadan sonra duruşmaya ara verildiği için içerdeki aileler ve izleyenler de dışarı çıktılar. Saat 14:00’de duruşmaya yeniden başlanacak.

Emel anne dışarıya çıktığında, “Ali İsmail öldü ama milyonlarca Ali İsmail burada. Katiller ondan korktukları için fotoğrafına bile bakamadılar” dedi. Annenin sözleri de “Anaların öfkesi katilleri boğacak!”, “Hepimiz Aliyiz öldürmekle bitmeyiz!”, “Ali İsmail burada vicdansızlar nerede!” sloganları ile karşılandı.

Ethem yoldaşın yengesi Çiğdem Sarısülük de mahkeme heyetinin duruşmanın 3 gün süreceğini açıkladığını belirterek; sanıkların ifadesinden şu kesiti aktardı: "Katiller, 'Ali İsmail’i neden dövdünüz?' sorusuna 'Bize küfretti, ana avrat sövdü o yüzden dövdük' dediler. Duruşmaya katılan tanıklar ise Ali İsmail’in küfrettiğini duymadıklarını, sadece 'Vurmayın, öldüm!' dediğini duyduklarını söylediler" dedi.


Son durum
12:54
Saat 11:34 civarında duruşmaya 10 dakikalık ara verildi. Ara anında dışarıya çıkan Emel anne, kitleye, "Ben Ali İsmail'imi Eskişehir'e okumaya gönderdim, onlar katletti! Ali'min hesabını Kayseri'de soracağım! Buradaki herkes Ali'mdir!" içerikli duygulu bir konuşma yaptı.

Aradan sonra duruşmaya iddianamenin okunması ile başlandı.

Dışarda ise bekleyen kitlenin yakına çevik kuvvet yığınağı yapıldı. Bunun üzerine kitle durumu sloganlar ve bariyerlere vurarak ses çıkarmak şeklinde protesto etti. Bir ara bariyerlerin arkasındaki polisler bekleyenlere hakaret edecek sözler söyleyince gerilim yükseldi. Binlerce insan aynı ağızdan sloganlarla polis noktasına dönünce polis geri çekildi.

Konuşmalar
10:54
Adliye'nin girişine 100 metre uzakta kurulan polis bariyerlerinin önünde binlerce insan konuşmalar ve sloganlarla bekleyişi sürdürüyor. En son Kayseri Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Kayseri Hacı Bektaş-ı Veli Derneği ve diğer yerel kurumlar adına konuşmalar yapıldı...

Duruşma salonundaki silahlı sivillerin de yargılanan katillerin arkadaşları oldukları söyleniyor. Hatırlayacağımız gibi Ethem yoldaşın ilk duruşmasına da polis arkadaşları sivil giyinerek silahla girmişti.

Duruşma salonu
10:30
Dışardaki bekleyiş sürerken duruşma salonunda da tarih tekerrür ediyor! Tıpkı Ethem’in, Mehmet’in duruşmalarında olduğu gibi İsmail’in duruşmasına da silahlı sivil polisler girdi! Avukatların farketmesiyle önce bir kişi heyetin önüne götürüldü, ardından da iki kişi daha…

Bu kişiler salondan kaçırılmaya çalışıldılar, fakat avukatlar duruma müdahale ederek kaçmalarını engelledi. Heyetten kimlik tespiti yapması istendi. Bu arada silahlı kişilerden biri uzman çavuş olduğunu söylerken, diğerleri de milletvekillerinin koruması olduklarını belirtti. Fakat salondaki milletvekilleri korumalarının olmadığını açıkladılar. Kısacası aynı filmi yeniden seyrediyoruz. Tıpkı Ethem’in, Mehmet’in duruşmalarında olduğu gibi… Bu arada salonda arbede yaşandı. Ali İsmail’in ablası bayılırken Emel anne de elinde taşıdığı Ali İsmail’in fotoğrafını hiç bırakmadan katillere “gözümün içine bakın” diye haykırdı.

Ankara Dayanışması adına konuşma
10:25
Kayseri Adliyesi’nin önündeki binlerce kişi hiç eksilmeyen direnç ve kararlılıkla bekliyor. Konuşmalar canlı bir dikkatle dinleniyor, sloganlar hep tazeymişçesine haykırılıyor.

Kürsüden Ankara Dayanışması adına konuşma yapan Alınteri temsilcisi Burhan Çoban konuşmasında şunları söyledi:

Ankara Dayanışması içinde bulunan ve Gezi Direnişi’nde Ankara’nın simgesi haline gelen Ethem yoldaş adına hepinizi selamlıyorum. Bizim onların mahkemelerinden adalet beklentimiz yok. Onların mahkemelerinden bizim için adalet çıkmaz! Ethem yoldaşın dosyasını kendi hukuklarına da aykırı olarak 40 gündür Adalet Bakanlığı’nda bekletenler Ali’nin davasını da 4’e böldüler. Fakat katilleri değil Kayseri’ye Fizan’a da kaçırsanız bizim elimizden, sokağın adaletinden kaçıramayacaksınız! Bizler hep birlikte oldukça, onlardan hesap sormaya devam edeceğiz. Tarihin en güzel yerinde son sözü hep direnenler söyler!

09:50
Taksim Dayanışması bileşenleri de polis arama noktasını sloganlarla yıkarak alana girdi. İstanbul kitlesi de Adliye önündeki kitleye katıldı.

09:45
Adliye önündeki etkinlik sürüyor. DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu Ali'nin hesabının mücadele ile sorulacağını ifade eden bir konuşma yaptı.

İstanbul ulaştı
09:35
Taksim Dayanışması'nın otobüsleri Kayseri'ye girdi. Şu anda kitle yürüyüş korteji oluşturuyor. "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!", "Hepimiz Aliyiz öldürmekle bitmeyiz!", "Her yer Taksim, her yer direniş!", "Bedel ödedik, bedel ödeteceğiz!" sloganları atılıyor. Gezi Direnişi'nde ölümsüzleşenlerin isimleri "burada" haykırışıyla selamlanıyor. Az sonra kortej şeklinde adliyeye doğru yürüyüş başlayacak.


Adliye önü
09:26
Adliye girişine yakın yerde toplanan kitle bir anma etkinliği gerçekleştiriyor. Etkinlik, şiirler eşliğinde yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.

Saygı duruşundan sonra ilk konuşmayı, Armutlu Vicdan Platformu yapıyor. Kitle sürekli sloganlar atıyor. Daha sonra KESK Kayseri Şubeler Platformu bir konuşma yaptı. Konuşmada, "İnsanların sokaklarda katledilmediği, doğanın-kentlerin talan edilmediği, sömürü ve zulmün olmadığı bir düzen ancak sokaların mücadelesi ile kurulur" denildi. Söylenenler alandan sloganlarla karşılanıyor.

Polis barikatı
09:22
Ankara Dayanışması'nın en önde olduğu yürüyüş korteji polsiin arama noktasını yıkarak Adliye önüne girdi. Sloganlar, coşkulu konuşmalar susmuyor. Polisin çekiliyor.


Yürüyüş sürüyor
09:05
Adliye önüne doğru yapılan yürüyüş sürüyor. Ankara Dayanışması'nın en kalabalık korteji oluşturuduğu görülüyor. Ellerde pankartlar, Ali'nin ölümsüzlüğünü, hesap sorma bilincini ifade eden dövizler ve temsili flamalar var. Kitle hiç susmadan sloganlar haykırıyor. "Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür!", "Ali İsmail Korkmaz, direnenler yıkılmaz!" sloganları hiç susmuyor. Gezi Direnişi'nde ölümsüzlüğe uğurladıklarımızın isimleri "yaşıyor" haykırışları ile karşılanıyor. Yürüyüş oldukça coşkulu ve kararlı bir ruhla devam ediyor...

Ankara kortej oluşturdu
08:50
Ankara'dan onca badireden sonra Kayseri'ye ulaşan kitle Ankara Dayanışması'nın pankartı ve dövizlerle yürüyüş korteji oluşturdu. Yürüyüş başladı...


08:45
İstanbul'dan Kayseri'ye giden 6 otobüs kent girişinde durduruldu. Araçlar arandı, araçta bulunanlara üst araması yapıldı. Otobüsler yolan devam edecek.

08:30
Polis adliye önünde bekleyenlere saldırmaya hazırlanıyor.


08:25
Duruşmanın görüleceği eski adliye binasının etrafı polis kordonuyla sarılmış durumda. Duruşmaya sadece aile ve avukatların alınacağı söylendi. Bunun üzerine adliye önünde polisle duruşmayı izlemek üzere Kayseri sınırından girebilen dayanışmacılar arasında arbede yaşandı.


08:00 Ankara'dan Kayseri'ye gidecek otobüslerde yapılan üst ve kimlik araması sona erdi. Otobüsler şu anda bekletildikleri parktan konvoy halinde çıkmak üzereler.

07:47
Yapılan görüşmelerde varılan karara uyularak her otobüsten üçer kişinin üst ve kimlik araması yapılıyor. Arama işlemi biten otobüsler yola devam ediyor.

07:25
Polis üst araması ve araç aramasını bütün araçlara yapıyor.

07:05
Çevirme devam ediyor. GBT yapmak istiyorlar. Ankara Dayanışması yalnızca 1 nolu otobüse GBT yapabileceklerini, bütün otobüslere GBT yapılmasının doğrudan oyalamak olduğunu ifade etti.

07:00
Ankara'dan Ali İsmail'in mahkesi icin Kayseri'ye giden otobüslere eski Boğaz Köprüsü'nde çevirme yapıldı. Otobüsler Pastırmacılar Parkı'na çekildi. TOMA ve akrep de var.

06:02
İzmir'den Kayseri'ye giden otobüsler Nevşehir Kavşağı'nda GBT yapılarak oyalanmaya çalışıyor.


05:59
Ankara ve Eskişehir'den yola çıkan otobüs konvoyunun Kayseri'ye 1 saatlik yolu kaldı.

02:51
Ankara ve Eskişehir'den Kayseri'ye giden otobüsler konvoy halinde yol alıyorlar. 15 otobüslük konvoy, an itibariye Kırıkkale'yi geçti.

"Davayı nereye kaçırırsanız kaçırın, kaça bölerseniz bölün, isterseniz tüm bir şehri karış karış polislerle barikatlayın; hepimiz Ali İsmailiz ve geliyoruz" diyorlar. Geliyoruz, hesap sorma kararlılığımızla...

01:15
Ankara'dan Kayseri'ye gidecek otobüsler yola çıktı. Sabah kente dört bir yandan girecek yüzlerce insan binlere dönüşecek... Engelleseler de nafile!..

***
23:05
İstanbul’dan Kayseri’ye giden otobüsler İstanbul çıkışında bulunan Mehmetçik Vakfı’nda mola verirken Bursaspor taraftarlarının saldırısına uğradı. Taraftar grubunun faşist hezeyanla gerçekleştirmek istediği linç girişimi, Kayseri’ye gidecek devrimci ve duyarlı insanların “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganlarıyla karşılık buldu.

Bu arada diğer otobüslerin de mola yerine ulaşması ile kitle kalabalıklaşınca Bursaspor’un faşist taraftarları uzaklaşmak zorunda kaldılar.

İlk saldırı anında Damla Metin isimli bir kadın dayanışmacı kafasından yaralanırken, ismini öğrenemediğimiz bir erkeğin de burnunun kırıldığı, gelen haberler arasında.

Saldırı püskürtüldükten sonra otobüsler yollarına devam ettiler.

***

2 Haziran’da polis ve sivil faşistler tarafından saldırıya uğrayıp 38 gün komada kaldıktan sonra ölümsüzleşen Ali İsmail’in 4’e bölünen davasının ana duruşması yarın (3 Şubat)’ta Kayseri’de görülecek.

Yarınki duruşmaya katılmak üzere pekçok ilden yüzlerce insan bu akşam yollara düştü. İstanbul’dan Kayseri’ye gidecek 6 otobüs, saat 21:30 civarında hareket etti.

Bu arada Bursa’dan, Konya’dan, Eskişehir’den, Ankara’dan, İzmir’den… Türkiye’nin pekçok ilinden de Kayseri’ye otobüsler kalktı/kalkacak.

Bursa ve Konya’dan kalkan araçların polis tarafından durdurulduğu, sonra yollarına devam ettikleri haberleri geliyor.

Ali İsmail’in davası kitlesel protestolar olacağı, kendilerinin yeterli önlemleri alamayacakları gerekçesiyle Eskişehir Valisi’nin isteği, Adalet Bakanlığı’nın kararıyla 20 Kasım’da Eskişehir’de görülecekken bir anda Kayseri’ye kaçırılmıştı.


Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, Ali İsmail Korkmaz davasının Kayseri'de yapılmasına karar vererek, gerekçesini "kamu güvenliğinin sağlanmasında güçlük yaşanacağı, provokasyonların olacağı istihbaratı" şeklinde açıklamıştı.

Devletin davayı kamuoyundan kaçırmak için yaptığı tüm bu girişimler kamuoyunun sahiplenici tutumunu kıramayınca; bu sefer de Kayseri Valiliği polis ablukası oluşturma kararı aldı.

Bugün basına da yansıyan haberlere göre yarınki duruşma için yaklaşık 2 bin polis (çeşitli illerden de kaydırılarak), 2 TOMA ve bir polis helikopteri saldırıya hazır bekleyecek.

Şehir dışından gelenlerse Kayseri-Ankara, Kayseri-Adana, Kayseri-Malatya ve Kayseri-Sivas karayollarına kurulacak güvenlik noktalarında kimlik kontrollerine tabi tutulacak, otobüslerde arama yapılacak.

Yarınki duruşmanın, Gezi ruhunun söndürülemediğinin/söndürülemeyeceğinin somut ifadesi olacağı her açıdan hissedilecek! Yollara düşen yüzler binler olup "Nereye kaçırırsanız kaçırın biz peşinizdeyiz!" diyecek... 

(Alinteri)

2046