Çarşamba Mayıs 1, 2024

Bir sanatçı gerilla Yetiş Yalnız

Bir sanatçı gerilla Yetiş Yalnız

Hikayeleri vardır; dağların, taşların, uçurumların, nehirlerin, insanların, hayvanların ve ağaçların. Her şeyin bir hikayesi vardır. Yolların da… Kimi ömürler kısa gibidir, ancak mesele ne kadar gün ya da yıl yaşadığın değil, ne kadar yol yürüdüğündür.“Mutluluk varılacak yerde değil, yoldadır” demiş Bern Williams.Yetiş Yalnız bir yolcuydu, ömrünün tümünü yol aşkına harcadı. Öyle bir inancı vardı ki; bin defa dünyaya gelse bin defa bu yolda korkusuzca yürüyecek cesarette, naif, temiz ve sanatçıydı.

2009’da Paris’te Pere-Lachaise Mezarlığı’nı gezerken bana rehberlik ediyordu Yetiş. Önce Yılmaz Güney’in mezarını ziyaret ettik. Sonra yukarıya doğru kıvrıla kıvrıla dönen Arnavut kaldırımlardan, Ahmet Kaya’nın mezarına kadar yürüdük. Birkaç cümle yazdığım kağıdı beyaz mermerin üstüne bıraktım. Çisil çisil yağmur yağıyordu. Orada kalıp kurumasındansa yağmur suyu ile mezarına akmasının bende yarattığı mistik bir duygu ile ayrıldık ordan. Bilenler bilir Pere-Lachaise Mezarlığı adamın aklını başından alır. Farklı yüzyılların filozof, yazar-çizer sanatçılarının mezar taşlarının bir destan gibi kükremesi, insanı şaşırtarak okutuyor. Hasbelkader kitaplarına, resimlerine rastlamıştır herkes. İnsan orada karıştırıyor hüzün ile coşkuyu. Mezar taşlarıyla iftihar olunur mu? Olunurmuş. Yetiş yolu istinat duvarına doğru götürdü.

“Bunlar Fransız komünarları yoldaşım” dedi iftiharla. “Burada kurşunlanmışlar ve hiçbiri diz çökmemiş.”

Gözlerine baktım. “Ölmek diye bir şey vardı,” diyor ya Hasan Hüseyin; evet, madem ölecektik, o zaman dik durup ölürsek mezar taşlarımızla iftihar edecekler. Öyle bakıyordu işte Yetiş. İlk defa orada fark ettim ki Yetiş Yalnız dağa açmış yüreğini. Ki iflah olmaz aşktır “dağ.” Açıkça ona şu cümleyi kurdum:

“Yetiş; sende dağa çıkma tutkusu var, bunu hissediyorum ama mücadele sadece dağ değil. Sen çok yetenekli bir sanatçısın, devrimin sanatçıya, sanata, bilime ve tekniğe de ihtiyacı var. Elbette sanatçı ille şehirde de olmaz, mücadele neredeyse orada olmalıdır. Lakin sana bu alanda çok ihtiyaç var.”

Yüzüme baktı illegal bir tavırla. Yetiş, çok genç ve çok heyecanlıydı. Sanat konusunda dahiyane bir yeteneğe sahipti. Her enstrümanı çalar, belgeselden aranjörlüğe kadar teknik alanda da bir derinliğe sahipti. Devrimci sanat noktasında tutarlılığı onu Yılmaz Güney’in tabiri ile “Halkın sanatçısı halkın savaşçısıdır” iradesine kavuşturmuştu.

Hozan Serhat, Halil Uysal-Dağ da aynı tutku ile dağa yolculuk yapmışlardı. Biri bağlama diğeri kamerası ile canlarından çok sevdikleri davalarına armağan ettiler kendilerini. Yetiş de öyle yaptı. Ve nihayet dağdan her gün inen haberlerin fotoğraflarla anlatıldığı bir sayfada yüzünden eksilmeyen sükûnet, kırmızı yanaklarına düşen karanfil, gözlüklerinin ardından gülümseyen o çocuk gözlerini gördüm.

Kirmanckî öğrenip dağ kokulu besteler yapan o sanatçı gerilla Dersim’de ölümsüzleşen 12 kişiden biriydi Yetiş Yalnız...Çok sahne aldık birlikte, çok sohbet ettik. Avrupa’da İbrahim’i anma konserlerinde özellikle ayrı bir heyecanla çalışırdı. Nerede olursa olsun bir devrim hamalıydı o. Bu kadar erken yaşta davayı bu kadar içselleştirmesi onu devrim yolcusu ve davanın kahramanı yapıyor benim nazarımda. Ölümüne İslami bir ibare yapıştırıp “şehit” demeyeceğim. Zira o komünistti, hakkı ile dövüştü ve Karl Marx’ın Fransız Komünarları için dediği; “Göğü fethetmeye çıkan kahramanlar” tanımı Yetiş Yalnız ve beraberindekiler için de en doğru tanımdır. Onlar Munzurlarda dorukları fethetmeye çıkan kahramanlardı.

51805

Komünistler Alman Burjuvazisini Yargılıyor (Münih Duruşmaları)

Yıl 4 Ekim-12 Kasım 1852, Köln’de, 11 Komünistler Birliği üyesi yargılanıyor.

Yıl 2015-2016 Münih. TKP/ML (Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist) olduğu gerekçesiyle 10 komünistin “yargılanma” amaçlı duruşmaları ve esaretleri devam ediyor.

Birinciler, “vatana ihanet” suçlamasıyla ceza alıyor.

TKP/ML’liler; “Türkiye’de terör örgütü yöneticileri oldukları” gerekçesiyle “yargılanıyor”.

Karar Verin: “Sizin Muhammed Ali’niz Hangisi?”[*]

“Ölüm haberim bir abartıydı.[1]
 
Eski dünya ağırsıklet boks şampiyonunu 3 Haziran’da 74 yaşında kaybettik. Epeydir Parkinson’dan mustaripti. Konuşma dahil pek çok yeteneğini yitirmişti. Eşi Lonnie’nin deyişiyle “İnsanlarla gözleriyle, kalbiyle konuşmaktaydı”...

Ortadoğu ve Türk devletinin cerablus işgali

Ortadoğu zengin petrol kaynaklarının bulunduğu büyük bir pazar olmanın yanında; enerji kaynaklarının geçiş güzergâhı olarak da her zaman emperyalistlerin iştahını kabartmıştır. Bu coğrafyada kurulan kukla devletler, başta İngiltere ve ABD’nin denetiminde Ortadoğu’da emperyalizmin bekçiliğini yapmaktan geri kalmamışlardır. Irak, Tunus, Suriye, İsrail ve İran emperyalist ülkelerin bölgedeki temsilcileri olmuşlardır.

FETÖ yerine RETÖ Darbesi Gerçekleşti-Çetin Çetin

Bugün Türkiye'de gelişmelere baktığımızda Türk hakim sınıflarının iki açmazı ön plana çıkmaktadır. Birincisi OHAL ilan edilerek FETÖ ile mücadele adı altında yürütülen çalışma. Hükümet kendisine muhalif olan kesimleri devlet aygıtından temizleyerek buralara kendi badem bıyıklarını yerleştirme çabaları içerisindedir. 17 Temmuz askeri darbe girişimini önceden haber alan ve buna uygun hazırlıklar yaparak ‘’Bu darbe bize Allah'ın bir lütfudur’’ diyerek bunu kendi çıkarları için bir fırsata çeviren Cumhurun başı R.T.E. kendi darbesini gerçekleştirdi.

Faşizmin “demokrasi” oyunu bitti; sermaye tükendi; Amerikan emperyalizmi ve müttefikleri ortadoğu ‘da yeni oyunlar sahneliyor.

Sivil faşist darbenin postal sesleri yaşamın her alanında kendini gösteriyor. “Cemaat, Gülen, askeri darbe” senaryosu bir kurguydu. Faşist diktatörlük asıl darbeyi gerçekleştirmek, toplumda teşhir olan karanlık katliamcı yüzünü gizleyebilmek için, “askeri darbe oyununu bir trajikomik şekilde piyasaya sürüverdi. Bu oyunu Erdoğan tek başına kurgulamadı, ABD bu kurgunun içerisinde.

T.C.’nin Suriye Saldırısı ve Devrimci Görev :Çetin Çetin

T.C.’nin Cerablus’a denetimindeki ÖSO cihatçılarıyla İŞID devir alarak Suriye bataklığına girmesini değerlendirmeye geçmeden önce emperyalistlerin BOP ve Ortadoğu’daki gelinen duruma kısaca değinmekte yarar var.

Barış için Savaş !

Silahlanma yarışına, Emperyalist, gerici, haksız savaşlara karşı çıkalım!Dünya`da nihai Barış için, Sosyalizm ve Sınıfsız Toplum yolunda devrimci Mücadelelere omuz verelim !

“Topyekün Savaşa” karşı, Topyekün devrimci mücadeleye..

BAKIN DEVLETİN BAŞI NE DİYOR? “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM! TOPYEKÛN SAVAŞIYORUZ”!

Burjuvazinin sendromları ve İşçi sınıfının kaybedeceği yeryüzü

Dünya ve Türkiye’deki yıkıcı/yıpratıcı kaos ortamı, kapitalist sistemin öngörülen çelişik çatışmalarının bir ürünüdür. Bu, kapitalizmin daha iyi günleridir. Bir kaç Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerini saymazsak, çatışmalı ortam içinde olmayan bölgeler yok gibidir. “Çatışmalı olmayan ülkeler” ise içten içe kaynamaktadır. Bir taraftan ırkçılık, bir taraftan ise işçi sınıfıyla burjuvazi arasında süregelen sınıf mücadelesi, hiç bir burjuva ülkesini “güvenlikli” kılmıyor.

Milli mutabakat hükümeti; Çetin çetin

Türk hakim sınıflarının Yenikapı buluşmasından sonra burjuvazinin yazılı ve sözlü medyasında en çok sözü edilenin AKP, CHP, MHP’nin bir araya gelmesiyle milli mutabakatın sağlandığı, yakın bir süreçte de darbe girişiminin olumsuzluklarından sıyrılmak ve düzlüğe çıkmak için milli mutabakat hükümetinin kurulacağının müjdesinin verilmesidir.

Toplu mezarlıklar ülkesi

Türkiye ve Kuzey Kürdistan tam bir toplu mezarlıklar ülkesi oldu. Devlet, Kürtlere, Sosyalistlere, demokratlara sadece ordusu ve polisiyle saldırmıyor. Artık en önemli saldırı gücü olarak kullandığı İŞİD ile de saldırıyor.

Hukukuyla, yasalarıyla, yönetim şekli ve uygulamalarıyla tam bir bir isalmcı-kontrgerilla düzenine dönüşmüş olan Türk devleti, OHAL ile bunu daha da pekiştirmeye çalışmaktadır. Türk milliyetçiliği ve ümmetçiliği ile toplumun önemli bir kesimini kendi etksi altına alan devlet, başta Kürtler olmak üzere, muhalif olan her kesime karşı kıyım uygulamaktadır.

Sayfalar