Pazar Mayıs 19, 2024

EL KONULAN MEZAR TAŞI İLE YIKILAN ANIT MEZAR

Bir daha mezar yıkımlarının yaşanmaması ve artık bu son istirahatgahında rahat uyuması için,Dersim'de inşa edilen Pembelik barajında suyun altında bırakılan yaşam alanları,kutsal değerler Dersim halkının özverili çalışmaları sonucu kendi mezarları ile Armenak Bakırcıyan'ın mezarının da kurtarılarak daha yüksek bir alana,Ermeni soykırımının 100.yılında inşa edilmiş,törenle açılışı yapılmıştı.Ermeni aynı zamanda devrimci olmaktan kaynaklı mezarı şimdiye kadar çeşitli defalar saldırıya uğramış,yıkımlar geçirmiştir.Ama her seferinde,düşmana inat yoldaşları ve halk sahip lenmiş tekrar inşa etmiştir.Dileğimiz ve arzumuz artık bu son olur demiştik ama yanılmışız.

Türkiye devrimci hareketinde mezarı bu kadar saldırıya uğramış başka bir olaya şimdiye kadar rastlanılmadı.Resminin ve isminin ermenice yazılı olduğu mezar taşına önceden el konuldu.Dersim halkının ve Armenak'ın mezarının olduğu abide yıkıldı.Bu zulüm,bu topraklardan unutturulmak istenen,varlığına dahi tahammül edemeyen,mezar taşları,semboller,kutsal değerler,kin ve nefret ile dolu faşizmin ölülerimizden ve mezarlarımızdan korkunun ifadesidir.

Siyasetçilerin,aydınların,gazetecilerin,akademisyenlerin her konuşanın,düşünenin muhalif kimliği ile sosyalistlerin,devrimcilerin tutuklanıp cezaevlerine atıldığı,HDP binalarının ateşe verildiği cezaevlerinin tıka-basa dolu olduğu olağanüstü bir dönemden geçiyoruz.

 Tek kişi diktatörlüğünün hüküm sürdüğü ülkemizde artık hukuk ve üstünlüğünden,demokrasiden ahlak ve değerlerin ayaklar altına alındığı,şehit mezarlıkların dozerlerle yıkıldığı,islami-faşizmin bütün insanlık dışı uygulamalarına artık tanık olmaktayız.

Sözcü gazetesinin muhabirlerinden saygı Öztürk'ün ''Türkiye'de Ermeni terörist için anıt mezar diktiler '' başlıklı haberinden sonra Tunceli Valiliği'nin Armenak Bakırcıyan'ın Anıt Mezarı'nın yıkılmasına karar verildi.Yandaş medyanın ve kalemlerinden kan akan uşak basın mensuplarının,tetikçilerinin bugünlerde istemedikleri kişileri veya kurumları hedef göstermelerine artık sıkça rastlamaktayız.

1915 Ermeni soykırımı 100.yılı anmalarında ,Dersim halkının özverili çalışması ile 2015 yılında inşa edilen Anıt Mezar,yurt dışında yaşayan ırkçı,milliyetçi,faşist gurubun Anıt Mezar'ı hedef göstermesiyle başladı.Aralarında Ülkücülerin,sözde sivil toplum örgütleri,Azerbeycan'dan yazarlar,siyasetçiler,Talat paşa komitesinin elemanlarının oluşturduğu emekli askerlerin girişimiyle,Dersim valiliğine yapılan yıkılma çağrısı karşılık bulunca,valilik kararıyla yıkıldı.

Anıt Mezar'ın yıkılmasını da ''doğu ve güney doğu Anadolu'daki müslümanlara '', '' Azerbeycan'da Karabağ'da Ermeni'ler tarafından öldürülen Türklere '', ''öldürülen Türk diplomatlara '' adıyoruz diye açıklamalarda bulunarak '' bu hepimizin başarısıdır '' denilmiştir.Gazete aynı zamanda Ermeni ulusal kahramanı olan Enternasyonal devrimci,aslen Amerikalı olan Monte Melkonyan'ın resmini basarak hedef göstermiştir.

1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra,ayrılarak Bağımsızlığını ilan eden Ermenistan'a,Karabağ parlamentosu karar alıp bağlanmak istemiş,yüzde yüz Ermeni'lerden oluşan topraklarda başlayan savaşta ilkin düzenli ordusu olmayan Ermenistan'ın direnişi bölgesel gurupların,direniş komitelerinin savaşmaları ile olanaksızlıklar içerisinde olan,arkasında Türk işgalci güçlerinin desteği ile savaşan Azerbeycan ordusuna karşı savaşı kazanmasını bilmiştir.

Bu savaşta öne çıkan iki halk önderlerinden olan Monte Melkonyan ile Leonid Azdgaldyan savaşın gidişatını değiştiren savaşçılardır.Bu yüzden ulusal kahramanlar olarak anılmaktadırlar.TSK'nın Azerbeycan ordusuna askeri,siyasi,lojistik ve eğitim alanında her türlü desteği sağlarken,Karabağ savaşında Türkiye'den getirilen ülkücüler de savaşa katılmışlardır.Ama her türlü desteğe rağmen savaşı kaybetmişlerdir.Enternasyonal devrimci,Amerikan vatandaşı olan Monte'nin ve bir bilim adamı,fizikçi olan Leonid'in mücadeleleri düşman cephesinde onarılmaz yaralar açmıştır.Bu yüzden bu insanlar hedef tahtasına konulmuştur.

Halk tarafından sevilen adeta tapılan önderler,1915 Ermeni soykırımında ölüme çaresiz mahkum olan halk gibi değil savaşarak,direnişler örgütleyerek Van'da,Muş'da,Sasun'da,Diyarbakır'da,Bitlis' de..İttihat ve Terakki çetelerine karşı savaşan Ermeni halkının değerli evlatları,kahramanları olan Antranik Ozanyan'ların,Serop Paşa'ların Ağpür Serop'la rın,Sultanahmet'te idam edilen devrimciler Paramaz'ların direniş ve mücadelelerini,anılarını bugün devam ettiren önderler olmuşlardır.Bu yüzden hedef olmuşlar karalama kampanyalarının merkezinde gösterilmişlerdir.

Yurt dışında,ülkede birleşen Azeri-Türk faşist çetelerinin kirli emellerinin bir ve aynı olduğu bellidir.İki devlet,Tek millet şeklinde sloganlaşan,Kafkasya'ya hakim olmak,ardından Enver Paşa'nın ülküsü olan Türk cumhuriyetlerine açılma politikası Karabağ savaşında yenilgiye uğramıştır.Aynı zihniyet bugün Suriye'de devam eden savaşta ortaya çıkmıştır.BM tarfından tanınan meşru bir devleti içeriden yıkmak ve parçalamak,müslüman bir iktidar yerine getirmek için aynı Türk çeteleri, İŞİD ile birlikte Suriye'de savaş yürütmektedir.Başka milletlerin topraklarında her daim gözü olan işgal ederek ele geçirmeye çalışan Türk devleti,Kıbrıs'ta başarılı olmuştur.Ama başka yerlerde heveslerine ulaşamamışlardır.

1915 DEVAM EDİYOR...

100.yılında dikilen tüm mazlumların,soykırıma uğramış tüm halkların,uçurumlardan atılan,dipsiz kuyularda öldürülen,Munzur'da,Fırat'ta,Kemah boğazında sulara atılan isimleri ve mezar taşları olmayan bu insanlar adına dikilen bu anıt mezar Türkiye'de bir ilk olma özelliğini taşımaktaydı. Antranik Paşa'dan,Paramaz'lara sonradan Armenak Bakırcıyan'a gelene kadar kan revan haline getirilen Anadolu topraklarında Gomidasın çığlığının, adının, anıtlarda 100 yıl geçmiş olsa dahi bu topraklarda yaşatılmasına tahammül edemedikleri için yıktılar.

Hiç bir zaman Ermeni halkının değerlerini kabul etmeyen,bunu elinden gelen her fırsatta yok etmeye çalışan,kiliseleri,tarihi dokusunu,mezarları yıkan..bu ülkede hiç bir ize tahammülü yoktur.Hiç bir yazı,resim ve sembole kutsal değerlere izin vermemiş yok etmiştir.Anıt mezar için yaptırılan üzerinde Ermenice, ԱՐՄԵՆԱԿ ԲԱՔՐԶՅԱՆ 1953-1980 yazılı mezar taşına dahi mezarına inşa edilmeden el konulmuş engellenmiştir.Bu derin korku ve tahammülsüzlük,anıtlardan,cenazelerimizden korkunun ifadesidir.Kutsal değerlerimize saldırı,inkar ve red politikalarının sonucudur.

2015, Ermeni soykırımının 100.yılı olması dolayısıyla önemli bir tarihi süreçti.Türk devleti yeni bir yüzyılın başında işlediği insanlık suçunun telafisi için özür dileyerek,dünyaya dağılmış olan ermenilerin acısını hafifletebilirdi.Ama bu dahi yapılmadı.Özür dileyerek,demokratikleşmenin ilk adımı atılmış,diaspora ile ilişkilerin yeniden düzenlenmesi için bir vesile olabilirdi.Ama olmadı.Henüz yapısal değişikliklerin zemininin oluşmadığını,siyasal yapının köklü değişikliklere ihtiyacı olduğu ortaya çıktı.

2015,halen Tek devlet,Tek millet,Tek dil,Tek bayrak olan resmi zihniyetin Türkiye'de yaşayan herkes Türk'tür şeklinde kendini gösteren anlayış Ermeni'lerden özür dileme bir yana,Kürt'leri çökert-mek,dize getirmek ve yok etmek planının devreye sokulduğu,uzun bir dönem Kürt sorununun çözümü için yapılan görüşmelerde ,Erdoğan tarafından ''masanın devrildiği '' yıllardır.1915'de Ermeniler için '' yabancı devletlerle işbirliğ yaptılar '',1938'de Dersim soykırımında '' devlete isyan ettiler '',2016'da Kürt'ler için ''barikat ve hendek kazdılar '' diyerek,katliam ve soykırımları yalanlarla gerekçelendirmeye çalıştılar.

Erdoğan'ın başkan olabilmesi için,Kürtler oyalanarak zaman kazanma planı uygulanırken bazı aydınlarımız, buna inanmışlar bedelini bugün cezaevlerinde tutuklanarak ödemektedir.Krala biat eden Kürt'ler ile televizyonlar kuruldu,sonunda iflas eden Alevi açılımları oluşturuldu,hiç bir yaptırımı olmayan ve görevlendirilen akil adamlar ile toplumla dalga geçilmeye başlandı.

Toplumdaki ana sorunların kaynağı olan Ermeni sorunu ile yüzleşme ölçüt olacaktı.Özür ve yüzleşme olmadığı için samimiyet testinden sınıfta kalındı.Demokratikleşmenin önü kapatıldı.Kürt'leri imha ve yok etme politikaları devreye sokuldu.6 milyon oyu ile seçilmiş milletvekiller tutuklandı.Politika yapamaz halde linç kampanyaları ile karşı karşıya kaldılar.Evler yıkıldı.İnsanlar göçe zorlandı.Mezarlıklar hale yıkılıyor,şehitliklerde taş üstünde taş kalmadı,insan cesetleri arabalara bağlanarak çekiliyor.Bu vahşet tablosunun sorumlusu Erdoğan'dır.

Devletin ermeni düşmanlığı artık resmi ağızlardan hiç eksik olmamış her dönem sıkça kullanılır olmuştur.Erdoğan '' benim için çok daha çirkin söyleyenler oldu,Ermeni dediler '',daha dün Numan Kurtuluş '' bizim için bağımsızlık gavura ''gavur'' diyerek karşısına dikilebilmektir '' sözleriyle tepki alınca yanlış anlaşıldığını söyledi.Meral Akşener ırkçısının bakanlığı döneminde söylediği nefret söylemi '' ermeni dölü '' ise hala unutulmadı.Eskiden Ermeni ve yahudi'lerin ticaret merkezi olarak yoğunlukta olduğu Eminönü bölgesine İstanbul müftüsünün Yeni camiinin tanıtımında söylediği skandal sözler '' o bölge pis bir yahudi ve hristiyan mahallesiydi '' açıkça ermeni düşmanlığıdır.

2015,Nisan ayında İmralı'da müzakere masasının devrilmesiyle arkasından kürt illerinde başlayan yıkım ve katliamlar Ermeni, Boğos Nubar Paşa'nın sözleri ile bugün ispatlanmış oldu. ''Bize yapılanlar yarın siz kürtlerin de başına gelecektir.Sözümü unutma siz de sıranızı bekleyeceksiniz ''dedi.Kürt halkının haklı ve meşru davasında uluslararası alanda kabul edilen,Türkiye'nin de kabul ettiği bütün sözleşmeler rafa kaldırıldı.

Sivil yerleşim alanlarının yıkılması,bombalanması,sivillerin topluca yakılarak öldürülmesi,gerillaların savaşta kimyasal gazlarla öldürülmeleri,yaşlı,bebek,kadın ayırımı yapılmadan hedef seçilip öldürülmesi,İŞİD-El Nusra gibi çeteleri militarist güç olarak kullanılması hele hele son zamanlarda artan kutsal olarak görülen,savaşta dahi dokunulmayacak mezarlıkların,şehitliklerin parçalanmaları asla kabul görülmeyecek suçlardır.Bu uygulamalar savaş suçu sayılmaktadır.

* * * *

Bu topraklar üzerinde silinmek istenen ve unutturulmaya çalışılan tarih istediği kadar yokedilmeye çalışılsa da Aliboğazı'nda Orhan'lar,Kobane direnişinde Paramaz'lar olarak devam ediyor..Armenak'ın mücadelesi ve anıları hiç unutulmayacak sonsuza dek yaşayacaktır.

 

ERMENİ DEVRİMCİLER

47513

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

"Yüzünüzdeki maden karasını yıldızların kızıllığıyla aydınlatacağız"

Kaypakkaya yoldaşı andığımız bugünlerde Gezi şehitleri kervanına katılarak ölümsüzleşen Mehmet İstif ve Soma’da katledilen maden işçileri ile öfkemiz daha da büyümektedir.

Partizan : Yüreğimiz Soma’da! Yas değil isyan!

MANİSA’NIN SOMA İLÇESİ’NDE YÜKSELEN ÇIĞLIKLAR VE 

YÜZLERCE MADENCİ CENAZESİ…

 

Aralarında, Berkin Elvan gibi 15 yaşındaki işçi çocuk Kemal’in de cesedi, kara bir torbada…

16 saat sonra enkazdan sağ çıkarılan işçi Fatih, yaralı haline bakmadan kendisi gibi emekçi olan sağlıkçılara soruyor: “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin”…

Diğer yanda ise elinde bir kamera ile şaklabanlığa soyunan bir başbakan…

Diyalektiği güncelle!

Her faaliyet alanı bir önceki sürecin devrimci çalışmalarını kapsamlı bir şekilde örgütsel-pratiksel-yönetsel boyutuyla değerlendirmelidir. Bölge ve alanlar bu süreçte kitlelere ne kadar gidebildi? Ulaştığı, kapısını çaldığı emekçilere sistemin politik teşhirini ne kadar, nasıl yaptı? Kitleleri bilinçlendirip-örgütlemede ikna ve inandırmada ne kadar etkili ve başarılı oldu? Nasıl bir yol ve yöntem izledi ve ne kadar mesafe kat etti? Propagandanın içeriği kitleleri uyandırmak-bilinçlendirmek-harekete geçirip örgütlemek için yeterli miydi?

BİR AYDIN(LIK) HÂLİ FİKRET BAŞKAYA[*]

“Dünyamızı sorularımızın cesareti ve yanıtlarımızın derinliğiyle önemli kılarız.”[1]

 

Bir aydın, bir insan olarak Fikret Başkaya, önemlidir.

“Entelektüellere ihtiyaç duyan bir toplum değiliz”;[2] “Aydın kavramı raf ömrünü tamamladı. Günümüzde entelektüelin yeri filin sırtında sivrisinek olmaktan öte değil,”[3] türünden “ucuz” saptamalara karşın bundan dostun da, düşmanın da asla kuşkusu olmadı; olamaz da…

9 Mayıs1945 Zafer Günü kutlu olsun

II.Dünya savaşı,insanoğlu'nun tanık olduğu,dünya tarihinin en korkunç savaşlarından biridir.Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği,çok ağır yıkımların olduğu,Yahudi soykırımı ile kitlesel ölümlerin yaşandığı en kanlı savaştır.100 milyondan fazla askeri personelin katıldığı,50 milyona yakın insanın hayatını kaybettiği bu savaş onarılması  çok büyük yaralar açmıştır.1939-45 yılları arasında cereyan eden bu savaş,Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesiyle başladı.8-9 Mayıs 1945 yılında Adolf Hitler'in yer altında,saklandığı sığınağında,Kızıl Ordu'nun Berlin'i ele geçirdikten sonra kafasına kurşun

Siyasi Polis, Provokatör veya ruh hastalarıyla uğraşmak zorunda kalmak! Engin Gören

Birkaç gün önce bir sitede bir “yazı” çıktı: “H.Aksu kimdir?” başlığıyla. Yazıyı yazan kadar bu tür yalan, karalama, kışkırtma-provokatörlük üzerine kurgulanan yazıları yayınlayan site de sorunlu olup ortak yön buluyor demektir. Aynı mayadan oluşu mu veya ilkesiz ve kontrolsüzlüğünden mı kaynaklanıyor bilemiyoruz. Ama bu durum ve yaklaşım içinde bulunan bir sitenin ciddiyet taşımayacağı da açıktır. Umarız yayın çizgisini gözden geçirirler diyelim ve geçelim.

AMED’İN ARMENAK BAKIRCIYAN’I, İSTANBUL’UN ORHAN BAKIR’I, DERSİM’İN ALİ AĞASI!

Seni sessizliğimi bozarak anlatmak çok istedim. Uzun zaman düşündüm. Seni anlatacağımı hala bilemiyorum. Orhan yoldaş tanışıklığımız 1974'ün ortalarına denk geldi. Aramızda örgütsel bir bağlantı yoktu. Ama bizi birbirimize çeken bir çekim merkezi vardı. Çok zaman öğrenci gençlik eylemlerinde omuzdaş olmuştuk. Seninle Tunceli'ler derneğinde bir kaç kez karşılaştık. Sonra DGD'de görüşmüştük, ismini İBO koymuştun veya yoldaşların İBO ismini sana uygun bulmuştular. Söylentiler bizim çevrede yaygın halde yayılarak ;'' Bir gurup Ermeni yoldaşın bize kayıldığı '' söyleniyordu.

KEMALIZM MI?...MARKSIZM-LENINIZM MI ?

 

1 Mayıs 2014; Son Sözü Direnenler Söyler!

2014 1 Mayıs’ı; baskı, şiddete ve tüm engellemelere karşın yine büyük bir coşku ve kararlılıkla işçi ve emekçiler tarafından kutlandı.

2014 1 Mayıs’ını diğer 1 Mayıs’lardan ayıran en önemli yan, Gezi İsyanı sonrasında yaşanan ilk 1 Mayıs olmasıydı. Haziran İsyanın da, göğü fethe çıkan yığınların, kendi yaşamına dair her yerde sesini yüksek sözle söylemesi, giderek özneleşmesi, gücünün ve kudretinin farkına varması, toplumsal mücadeleye yeni bir soluğun katılması anlamına geliyordu.

Özgürlük Yürüyüşü

 

Hangi halktan, dinden veya mezhepten olursak olalım hiçbirimiz bilindik hırsızlar şebekesinin  çöreklendiği bu sömürü düzenini ve Tayyip diktatörlüğünü hak etmiyoruz. Bu diktatörlüğe  artık bir dakika bile tahammülümüz kalmamıştır. Onlar tarafından yönetilmek ayıplı bir durumdur, bu utançtan bir an önce kurtulmak gerekiyor.

Savaş Başladığı Yerde Kazanılır

Çeşitli milliyetlerden Türkiye işçi sınıfı için Taksim’in tarihsel bir önemi vardır. Bu önem, sınıfın siyasal savaşımın genel olarak bu alanda verilmesinden kaynaklıdır. Bu gerçeği bilen Türk egemen sınıfları yıllarca Taksim’i 1 Mayıs’larda işçi sınıfına yasaklamıştır. Yasaklamakla kalmayıp 1 Mays 1977 yılında onlarca işçiyi katlederek burjuva sınıf tavrını net olarak ortaya koymuştur. İşçi sınıfı da aynı kararlılıkla mücadele ederek bugüne gelmiştir. Ve işçi sınıfı, Taksim’i, ölüler verek kazanmıştır. Bu nedenlede, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için direnmiş ve savaşmıştır.

Sayfalar