Cuma Nisan 26, 2024

Ezilen ulusların sokakları kuşatan, faşist gericiliği sarsan direnişi mücadelemizdir! Selam olsun Kürt ve Katalan ulusunun bağımsızlık mücadelesine!

Emperyalizmin köhnemiş düzeni 2008 yılından bu yana boy gösteren ve giderek derinleşen ekonomik ve siyasal kriz ile sarsılmaya devam ediyor. Ortadoğu enerji rezervlerini elde etmek için katliamlar gerçekleştiren ve halk kitlelerinin öfkelerini ve örgütlenmelerini çarpıtan emperyalistler dipten gelen dalganın telaşını iliklerine dek hissediyor, bunun kabusu ile yaşıyor! Köhnemiş bu düzen, halkların kanı ve gözyaşı üzerine kurulduysa elbet bu düzenin çökmesi ve parçalanması da kaçınılmazdır. Ekonomik ve siyasal krizden çıkma telaşında olan hakim sınıfları daha da saldırganlaştıran bu korkunun ve telaşın dışa vurumudur!

Emperyalizminkorku ve telaşı arttıkça ezilen halkların ve ulusların mücadelesi yükselecek, mücadele yükseldikçe korku ve telaşları derinleşecektir! Bugün emperyalizmin gelişim aşamasında bastırılan ve geleceği engellenen ezilen ulusların Irak Kürdistanı’nda ve Katalonya’da referandum gerçekleştirerek ortaya koyulan bağımsızlık mücadeleleri ve buna dönük emperyalist-kapitalist sistem temsilcilerinin ve onların uşaklarının tepkisi derinleşen bu korku ve telaşın yansımasıdır. Kuşkusuz ki bu bağımsızlık için atılan adımlar ve hakim sınıflara dönük verilen mücadele demokratik ve devrimcimücadelenin yükselişinin de bir ifadesidir!

Meşru olmayan ulusların bağımsızlık talebi değil, faşizmdir!

Emperyalistlerin tarihsel olarak çizdikleri sınırlar bugün ezilen ulusların öfkesi ile parçalanıyor. Bu öfkelerden biri Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumuyken diğeri ise İspanya’nın 17 özerk yönetiminden biri olan Katalonya’da gerçekleştirilen referandumdur. IKBY’nin bağımsızlık referandumuna emperyalist-kapitalist devlet temsilcilerinin yanı sıra TC, İran, Suriye ve Irak; saldırganlıkla yanıt verirken ambargo uygulayıp bölgesel yönetimin sınırlarına askeri birlikler yerleştirerek operasyonlar gerçekleştirmişlerdir. Feodal parçalanmışlığı ve emperyalizme bağımlılığın adını göndere çekmekte geri kalmayan bu ülkelerin çabaları boşunadır.

Katalonya’da ise Katalanların anayasada bir ulus olarak görülmesini engellemek nafile bir çırpınıştır. Katalanların ulus olarak görülmesi vaadi ile birçok Katalan partisinin desteğini alan ve İspanya Başbakanı seçilen Zapatero,Katalanların anayasada ulus ve bağımsızlık statüsünü bugün zulümle bastırmaya çalıştığı referandum için “meşru değildir” diyerek inkar ediyor. İspanya hükümetinin inkarına rağmen sandık başına giden Katalanların iradesine ket vurulmak istenmiş; seçimler başlar başlamaz baskınlar düzenlenerek sandıklara el konulmaya ve sokaklarda sandık başına gitmeye çalışan Katalanlar kolluk güçlerinin faşist saldırılarıyla engellenmeye çalışılmıştır. Gün boyu İspanya devletinin faşist yüzünü ortaya seren nitelikteki bu saldırılara karşın Katalanların öfkesi sokakları sarmış ve Katalanlar sandık başlarına giderek % 90 şeklindeki bir oranla bağımsızlık taleplerini oraya koymuşlardır!

Ulusların bağımsızlık mücadelelerini selamlıyoruz!

Tarihsel deneyimlerimiz ve ideolojik politik çizgimizin bizlere sunduğu yol Katalanların sokaklara dökülen öfkesini, Katalanların ve Kürt ulusunun bağımsızlık özlemini, ulus devlet kurma mücadelelerini selamlamak, desteklemek ve bunun gerçekleşmesi için devrimciler olarak omuzlarımıza yüklenen görevleri yerine getirmekten geçmektedir!

Katalan ulusunun direnişi ve sokakları kuşatan iradeleri ile emperyalizm çağında burjuva demokrasisi sloganlarının koca bir “hiç”olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Katalanların mücadelesi, Kürt ulusunun mücadelesi proletaryanın mücadelesinin bir parçasıdır. Proletarya Lenin yoldaşın deyimiyle “ezilen ulusların belli bir devletin sınırları içinde zorla tutulmalarına karşı savaşmalıdır, bu da ulusların kaderlerini tayin edebilmeleri uğruna savaştır. Proletarya, ‘kendi’ ulusu tarafından ezilen sömürgeler ve uluslar için siyasal ayrılma özgürlüğü istemelidir.(Lenin, Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı, Sol Yayınları, Sayfa 122)

Bu bilinç ve tarihsel deneyim ile Partizan olarak Katalanların sokakları kuşatan, faşist gericiliği sarsan direnişi, onun yaydığı enerjiyi mücadelemizin onuru ve enerjisi sayıyor ve selamlıyoruz! Kürt ulusunun özgürlük ve bağımsızlık taleplerine dönük faşist saldırganlığın, ambargonun, sınır ötesi tezkerenin Kürt ulusunun 100 yıllık özlemine engel olamayacağını bir kez daha haykırıyoruz!

Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı engellenemez!

Katalan ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı engellenemez!

Selam olsun Kürt ulusunun dört parçada verdiği özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine!

Selam olsun Katalanların sokakları kuşatan direnişine!

Yaşasın Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı!

41735

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Savaş Şiddet Üzerine Ekonomi-Politik ve Antropolojik Notlar

 

“Yoksulların zenginlere karşı verdiği savaşa terörizm,

zenginlerin yoksullara uyguladığı terörizme de savaş denir.”[2]

 

İtiraf etmek gerekir ki, savaş hakkında konuşmak, kolay bir iş değil.

Bunun nedeni, insanın savaş konusunda, “alternatif” de olsa bir ders bağlamında konuşabilmesini sağlayacak nesnellik ve uzaklık duygusunu deneyimleyebilmenin zorluğu.

KIMSENIN KUŞKUSU OLMASIN; ONLARI MUTLAKA YENECEĞIZ![1]

 

 

“Belki de asıl ustalık budur;

her zaman acemi olmayı bilmek.”[2]

 

Yedi düvel dört iklimden hoş geldiniz…

Dersim’den, Diyarbekir’den, Antakya’dan, Çorum’dan, Sivas’dan, Samsun’dan, Ardahan’dan, İzmir’den, Adana’dan, Antep’den yani “Nuh’a beşikler veren” kadim Anadolu’nun dört bir yanından buraya gelen yoksullar, işçiler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Aleviler, kadınlar, gençler, çocuklar yani ötekileştirilen mağdurlar, madunlar, ezilenler, sefa getirdiniz…

NEDEN KAYPAKKAYA

“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

Sayfalar