Cumartesi Mayıs 4, 2024

Gelin bir aile olalım

Öyle lafla değil, gelin ekmeğimizi ve suyumuzu bölüştüğümüz bir aile olalım. Etrafa  dağılmış kum tanecikleri olmaktan çıkıp paramızı, mal ve mülklerimizi, sevinç ve kederlerimizi birleştirdiğimiz büyük bir aile kuralım. Dünya zorbalarının kana buladıkları tarihin binlerce yıllık ezberini bozup ekonomilerimizi birleştirelim ve kendi büyük aile ekonomimizi kuralım. Birlikte üreten ve kardeşçe paylaşan öyle mutlu, öyle özgür bir hayat kuralım ki, tüm dünya parmak ısırsın, ezilen insanlık bizi örnek alsın.

Bugünkü geleneksel ailede, aile bireyleri, birbirlerine karşı nasıl sorumluluk duyuyor ve birbirlerinin üstüne nasıl titriyorlarsa, biz de kuracağımız bu yeni ailede birbirimizi her dertte ve kederde bir kale gibi koruyup sakınalım.

Bu yeni felsefede biz, hapishanede tecavüze uğrayan ve sokakta kurşunlanan çocukların anne ve babalarıyız; biz ezilen, tecavüze uğrayan ve öldürülen kadınız; biz sokaktaki dilenciyiz, biz evine ekmek götüremeyen işsiz anne ve babayız, biz işsizler ordusunun birer neferiyiz, biz bir lokma ekmek için köle şartlarında çalışan işçiyiz, biz demir parmaklıkların arkasına kapatılan mahpusuz, biz darağacındaki idam mahkûmuyuz, biz hastane kapılarında çile dolduran hastayız, biz dünyanın neresinde olursa olsun ezilen ve haksızlığa uğrayan kadın erkek her insanın kardeşiyiz, biz bu hanedanlar diktatörlüğünün gasp ettiği her hakkın militan savunucuları ve ayaklar altına alınan her özgürlüğün yorulmaz bekçileriyiz.

Hedefimiz kardeşliğin boy attığı, mutluluğun kanat çırptığı bir yeryüzü cenneti kurmak olacak. O ışıklar içindeki cenetimizde hep kardeşlik rüzgârları esecek; açlık, yoksulluk, acı ve gözyaşı olmayacak; insanca yaşamak temel ilke olacak. Bizim kardeşlik cennetinde kölelik ve despotluk boyunduruğu kırılacak, zorbalara, hırsızlara ve yalancılara yer olmayacak. Yerel ve evrensel her meselede düşüncelerimiz, projelerimiz ve çözümlerimiz olacak. Bizi sahtekârlar yönetmeyecek, biz kendi kendimizi yöneteceğiz.

Egemenler, yani kamçıları sırtımızdan hiç eksik olmayan hanedanlar ve onların borazanlığını yapan siyasetçiler, "Biz bir aileyiz," yalanıyla bize bugüne kadar hep kazık attılar. Söylemeye dilim varmıyor ama, bizi düpedüz "eşek" yerine koydular. Sırtımızdan semer hiç eksik olmadı. Onların aile dedikleri şey bizim için hep semer, onlar içinse sonsuz zenginlikler ve özgürlükler oldu.

Şimdi artık kendi kendimizi yönetme zamanıdır. Yani zincirlerimizi kırma zamanı… Bunun  yolu bu yeni tipteki aileyi kurmaktan geçiyor. Kuracağımız bu örnek hayatı ve bu hayatı kuracak yeni insanı iyi anlatabilirsek milyonları kucaklayan büyük bir halk hareketine dönüşeceğiz. Bu çalışmada kabul ederseniz, bir süre önce internette yayımlanan "Emekçi Halk Cumhuriyetleri Birliği anayasası teklifini" tartışıp temel alabiliriz. 

Bu yeni aile tipi dünyada bir ilk olacak. Dediğim gibi tarihin ezberini bozacağız ve hayatın her zerresinde kendi kendimizi yöneterek bu zalim, paçavra düzeni boşa çıkaracağız. 

Tarihe damga vuracak bu aile için sivil bir girişime ihtiyaç olduğunu takdir edersiniz. Bu girişimde ve ailede yer almak istiyorsanız,  alinakmahmut@hotmail.com adresine lütfen bir mesaj gönderin. Daha sonra nerede toplanacağımızı ve gündemimizi konuşuruz. 

Unutma, ülkenin tüm zenginlikleri ve hayatın tüm özgürlükleri senindir. Senin yenilmez iradenle ancak şafak söker ve insanlık karanlıktan aydınlığa çıkar.

 

80192

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak

NEDEN KAYPAKKAYA

“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!

 

KÜRTLER TARİH YAZIYOR!

Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.

Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.

Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

NEWROZ ATEŞİ!

 

Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.

İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY

 

Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...

Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]

 

“Alev, başka şeyleri aydınlattığı

kadar aydınlatmaz kendini.”[1]

Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK

 

ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]

"Çocukluk saflığını kaybetmeyen

insana büyük insan denir."[2]

 

I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...

Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3

 

Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN,  ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -2

 

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1

 

“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

 

HAVUÇ AYDINLAR (MAYALARIN ANISINA)

 

Burjuvazi, kendi sistemini “ilerici” ve insanlığın sahip olabileceği “en iyi toplumsal sistem” olarak tanıtmaya devam ediyor ve bu sistemi savunanları, bu sistemin sürdürülmesinin teorisini yapanları da toplumun karşısına “aydın” olarak çıkarıyor. Elindeki devletin baskı gücünü ve üretim araçlarına sahip olmanın getirdiği tüm avantajları kullanarak;  burjuva ideolojik manipüle araçlarını her saniye, her saat topluma empoze ediyor.

Sayfalar