Cuma Nisan 26, 2024

“Rojava’yı anlamak”

Rojava, emperyalizme-faşizme ve gericiliğe karşı savaş ve direnişin yürütüldüğü hatırı sayılı toprak parçalarından biridir. Bir yandan TC ordusuna ve DAİŞ faşistlerine karşı direnilirken diğer yandan “ekonomi-eğitim-sağlık-kültür-basın-güvenlik-demokratik yönetim-inşa” gibi birçok konuda özgürlükler tarihine eklenebilecek nitelikte önemli ders ve deneyimler kazanılıyor. Rojava, ezilenlerin direniş ve savaş geleneğine özgürlük ideallerine değişik düzeylerde katkı sunacak mütevazi süreci yaşamaktadır.

Acıdır ki henüz Türkiye devrimci hareketinin belli bir kesimi ve aydınların hatırı sayılı bir bölümü Rojava topraklarında neler oluyor, neler yapılıyor, neler başarılıyor, halklar-özgürlükler lehine atılan adımlar neler olduğu konusunda ciddi bir duyarsızlık-küçümseme-önemsememe, bilgisizlik durumunu yaşıyor. İlgilenme ve bilgilenme düzeyleri burjuva-feodal medya kuruluşlarına yansıyan bazı saldırı-çatışma haberleriyle ya da Suriye’ye gidip dönen bazı gazetecilerin yazılarıyla sınırlı bilgilerdir. Kemalizm’in-Türk milliyetçiliğinin lekeleri, reformizmin darlığı üzerinden yüzeysel-tek yanlı-parçalı algılama-bilgilenme pratiği yaşanınca ortaya kocaman bir duyarsızlık-ilgisizlik-sorumsuzluk uzak durma hali yaşanmaktadır.  

Dışından-uzağından-bilinen ezberlerle-peşin yargı ve hükümlerle-küçümseyerek -istemeyerek BAKMAK! Ve bu bakış açısı üzerinden gelişmeleri anlamaya çalışmak, mesafeli kalmak! Küçük burjuvazinin hatırı sayılı önemli bir bölümü Türk milliyetçiliğinin gözleriyle algılarıyla Rojava’ya bakıyor. Sonuç; ne doğru temelde gerçeğin bilgisine sahip olunuyor ne de hangi devrimci görevlerin kendilerini beklediği konularında gerekli ve yeterli bilgilere sahip olarak gerekli adımlar atılıyor. 

Batılı aydınlar her dönem doğuya küçümseyerek bakmıştır. Özellikle Avrupa merkezli siyaset bilimcileri-aydınları-politikacıları doğuya (Asya-‘Ortadoğu’ya) ve yaşanan toplumsal gelişmelere yaratılan değerlere hep kuşkuyla bakarak ve mesafeli durmuşlardır. Sınıf savaşımları tarihine-bilgisine-tanıklığına başvurduğumuzda bu tezin sayısız örneklerine rastlayabiliriz. Türk aydınları da doğuya, Kürdistan’ın dört parçasına benzer bakış açısıyla yaklaşmıştır. Batıda olan doğuya, dışında ve uzağında olan gerçekliğin içinde olana ya ilgisiz duyarsız kalmıştır ya da küçümseyen önemsemeyen bir tutum sergilemiştir.  İbrahim Kaypakkaya yoldaşın dışında devrimcilerin ezici bölümü de Kürdistan’a-Kürt sorununa üstenci-kuşkulu-milliyetçi gözlerle bakmış ve bu bakış açısıyla gelişmelere-yaşananlara karşı tutum alarak yanlış yerde konumlanmıştır. Filistin deyince kısmi bir duyarlılık gösterenler Kürt özgürlük mücadelesi- Kürt devrimcileri onların yarattığı değerler-kazanımlar denince hep kaygılı bakmış ve mesafeli yaklaşmıştır.

Nasıl ki Kautsky-Bernstein ve dönemin Avrupalı sol sosyalist etiketli aydınları Lenin yoldaşa Rusya’da devrimci gelişmelere kuşkulu ve küçümseyici gözle bakmışsa halen Avrupa merkezli aydınlar-sol-sosyalist etiketli solcular doğuya, Ortadoğu’ya aynı bakış açısıyla bakmaya devam ediyorsa bugün de Türk aydınları solcuları da Kürt meselesine, gelişmelere milliyetçi gözlerle bakmaya devam ediyor. Bilimsel bakış açısına sahip komünist önder İ. Kaypakkaya yoldaşa da aynı bakış açısıyla baktılar. Bugün de aynı merkezli benzer tutum devam etmektedir. Ancak üzücü ve acı olan şudur ki; kendisine devrimci diyen bazı küçük burjuvalar da Rojava’daki gelişmelere, alt üst oluşlara ve bu gelişmelerin Türkiye devrimine sunduğu katkı-kazanımlara doğru bakamamaktadır. Gelişmeleri ve ortaya çıkan devrimci görevleri kavrayamamaktadır.

Kemalizm’in-Türk milliyetçiliğinin ciddi etkilerini lekelerini Rojava’daki gelişmelere yansıyan bakış açısında görebiliriz. Rojava’daki gelişmeler bildik ezberlere-dogmalara uymuyorsa “orada mutlaka doğru olmayan politikalar yanlış giden gelişmeler var” denilmektedir. Kuşkular güvensizlikler devam etmektedir. Buradan eleştiri, devrimci değerlendirmeler yapılmasın anlamı çıkarılmamalıdır. Anlatılmak vurgulanmak istenen daha derinde olan lekeli zihniyetin varlığıdır.  Bu bakış açısı ve mesafeli duruş tehlikeli ve yıkıcıdır. Ortadoğu halklarının başına bela olan DAİŞ faşistlerine arkasındaki en büyük destekçi güç olan ABD emperyalizmine karşı mücadele ve kazanımların görülmemesidir. Görülmek istenmemedir.  Demokratik kazanımların anlaşılmamasıdır. Bu uzak ve mesafeli bakış açısı aynı zamanda halklar arasında birliği-dayanışmayı bozan gerileten yıkıcı özellik taşımaktadır. Rojava’da mazlumların zalimlere karşı haklı ve onurlu bir savaşımı sürmektedir. Özgürlükleri ve temel demokratik hakları uğruna haklı bir savaşım verilmektedir. İnsanlık tarihine geçecek kahramanlık örnekleri yaşanmaktadır. En başta TC faşist devletine, çocuk-kadın-alevi-insan düşmanı DAİŞ barbarlarına karşı verilen mücadele ülke devrimine dolaysız hizmet niteliğindedir. Güçlü moral kaynağıdır. 

Rojava’daki gelişmelere ister devrim densin ister altüst oluş ister direniş yaşanan gelişmeler alt üst oluşlar hangi biçimde nasıl tanımlanırsa tanımlansın ülke devrimine-demokrasi mücadelesine politik-askeri ve moral gelişimine sunulan dolaysız hizmet olduğu gerçekliğidir. Gelişmeleri- değişimleri alt üst oluşları tarihin çarkını ileri doğru ilerleten özellikte okumak gerekir. Türkiyeli bazı devrimci örgütlerin Rojava topraklarında olmaları direniş ve savaş içinde aktif yer almaları anlamlıdır. Kendi “ideolojik ve örgütsel bağımsızlıklarını koruyarak” enternasyonal dayanışma ruhunu güçlendirmektedirler. Ve halklar arasında birliği yakınlaşmayı yaratmaktadırlar. Bundan daha anlamlı ve değerli ne olabilir ki? Her türden şovenizme-milliyetçiliğe-gericiliğe devrimci darbe vurulmaktadır. Rojava’da halklar-devrimciler arasında mücadele içinde yaratılan dostluk-yoldaşlık ülkemizdeki devrim mücadelesine de örnek teşkil edecek şekilde gelişmektedir. Kürt-Arap-Türkmen-Çeçen-Süryani-Ermeni halklar arasında bir yakınlaşma dayanışma varlıklarını mücadele içinde birlikte koruma, geleceklerini birlikte inşa etme gibi muazzam kazanımları olan bir süreç yaşanmaktadır. Ve yaşanmaya devam etmektedir. Proletaryanın enternasyonal bayrağının direniş sancaklarının Rojava topraklarında özgür ve serbestçe dalgalanması bile emperyalizm ve proleter devrimler çağında büyük bir anlam ifade etmektedir. Geriye dönüşlerle birlikte indirilen proleter renkli bayrakların Rojava topraklarında dalgalanıyor olması büyük bir coşku ve ilham kaynağıdır. 

Çeşitli milliyetlerden halklar-devrimciler-ilericiler birlikte bir arada kardeşçe, yoldaşça, yaşıyor-tartışıyor-savaşıyor. Bundan daha anlamlı ne olabilir ki? Rojava devrimine-direnişine faşizme-gericiliğe karşı koyuş pratiklerine soğuk bakan ona uzak ve mesafeli duran onu küçümseyen her anlayış, yaklaşım ve duruş problemlidir. Küçük burjuvazinin çeşitli temsilcileri ve kesimleri Filistin meselesi olsa dalgalı küçük burjuva heyecanı duyarak birkaç laf ederek birkaç satırlık yazı kaleme alarak görevini yaptığını sanarak kendisini aldatır. Ancak dört parçadaki Kürdistan denilince devrim ve direniş denilince milliyetçiliğin en kaba renklerinden en ince renklerine kadar farklı tonlarda lekelerini-izlerini görmek mümkün oluyor. 

Ülkedeki gerilla savaşıyla Rojava’daki direniş ve savaş arasında dolaysız ve doğrudan bir diyalektik gelişim bağı vardır. Ülkedeki gerilla savaşında yer almak Rojava’daki direnişe hizmettir. Rojava’da direnişte yer almak DAİŞ faşistlerini savaş dışı bırakmak ülkemizde sürüp devam eden gerilla savaşına dolaysız ve doğrudan hizmettir. Her iki parçadaki direniş ve savaş gerçekliği birbirini geliştirmekte-büyütmektedir. Bugün sınıf bilinçli proleterler Rojava topraklarında ortaya çıkan devrimin olanakları ve imkanı içinde daha fazla yer almalı görev kuşanmalıdır. Hem Rojava’daki devrimci ilerici hamleleri adımları daha da geliştirip-büyütmek hem de ülkedeki devrimin olanak ve imkanlarına dolaysız ve doğrudan hizmet etmek açısından büyük bir sorumlulukla ciddi görevlerle karşı karşıyadır. Hiçbir burnu büyüklük, kibir Rojava topraklarında savaşan direnen halk ordusunun direniş gerçekliğini ve yarattığı değerleri ortaya çıkardığı kazanımları gölgeleyemez.

Ülkemizde gerilla savaşı iddiasının önemli bir işareti de Rojava’daki silahlı direnişin geliştirilmesidir. Birine uzak, soğuk bakmak diğerine de aynı benzer bakış açısıyla bakmayı ve yaklaşımı beraberinde getirir. Devrimin küçümsenmeyecek düzeyde bilgi-birikim-yönetsel-örgütsel-askeri tecrübe ve deneyimleri olanak ve imkanları Rojava topraklarında yaşanmaktadır. Görev buna uzanmak dokunmak ve ele almaktır.

Bir Partizan

41637

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Bu Kaçıncı:Türk Askerleri Tarafından infaz edilen İki Kadın Gerilla –Dursun Ali Küçük

Bu kaçıncı?

Kürtlerden uzak durun (!)

Kürtlerden uzak durun, “devlet baba kızıyor.” Faşist TC devleti, Kürtleri yanlızlaştırmak ve elimine etmek için, bütün silahlarını kullanıyor. Kürtlerle dayanışma gösteren sosyalist gençleri Suruç’ta parçalarına ayırıryor. Kürtlerle ortak hareket eden demokratik ve ilerici güçleri Ankara’nın göbeğinde bombalıyarak, yüzü aşkın devrimci-demokrat insanı katlediyor. Kürtlerin katledilmesine karşı çıkan aydınlar birer birer tutuklanıyor, yıkımları haber yapan gazeteciler zindanlara atılıyor, akedemisyenler, öğretmenler ve diğer kamu çalışanları tasifye ediliyor.

Emperyalizm ve Ortadoğu / Müslüm Elma

ATİK dava tutsaklarından Müslüm Elma’nın savunmasının“Emperyalizm ve Ortadoğu” başlıklı bölümünden alınmıştır.

Devrime kendini adamak üzerine…

Adanmışlık, sınırsız katılım demektir. Koşulsuz bir bağlılığı, devrime dair en üst boyutta bir istenci ve engel tanımayan bir azmi koşullar. Ancak, adanmışlığı bir kavram olarak tarif edeceğimiz komünist devrimcilik olunca buna bir dizi kriteri daha dahil etmeliyiz.

Dünya, Türkiye ve Ortadoğu'ya kısa bir bakış (Bir Partizan)

Emperyalizmin egemen olduğu bugünün dünyasında çelişkiler derinleşiyor. Hem emperyalist güçler ve bloklaşmaları arasında hem de emperyalizm ve uşaklarıyla dünya proletaryası ve emekçi halkları arasındaki çelişkiler keskinleşiyor. Bir avuç emperyalist gücün aralarında paylaşmış olduğu dünyanın, bugün Ortadoğu’dan Afrika'ya; Güney Asya bölgesi, Baltık bölgesinden Ukrayna ve Karadeniz'e doğru alanda çelişkiler daha da keskinleşmektedir.

Garbis Ağparik ile Reportaj

*-Siz nerelisiniz ? Kaç kardeşsiniz ? Büyük anne ve büyük babanız Ermeni katliamları ile ilgili size hiç anlatımları oldu mu? Anadolu'dan toplanıp İstanbul'a okumaya getirilen Ermeni çocuklardan, sizin memleketten de gelenler oldu mu? İlkokulu nerede okudunuz? Ermeni okulları ile tanışmanız nasıl oldu ?

Cengiz, Hakan ve Özgüç anısına… Onları yaşatmak…

İnsanlar ölür, sözleri kalır. Devrimcilikte söz, devrimci duruştur. Devrimci duruş; devrim için kendini örgütlemek, kendini örgütlerken halkı örgütlemek ve bunları yaparken tüm yaşamını devrime örgütlemektir. Ve yaşamını devrime örgütleyenler bugün ölseler bile devrime sevdalı her yürek atışında yeniden canlanırlar.

Yasal Çalışma ve Yeraltı Çalışmasının Önemi Üzerine

Faşizm en koyu, en kanlı, en vahşi biçimiyle hükmünü sürdürüyor. Faşist devletin başında bulunan Erdoğan ve müttefikleri faşist diktatörlüğünü daha açık, daha şoven, daha ırkçı şekliyle sürdürüyor. Öyle ki, kendi koyduğu yasaları tanımıyor, parlamento ahırının ona tanıdığı yetki ve kuralları hiçe sayıyor, darbe üstüne darbe yapıyor. Kendi eliyle organize ettiği ‘darbe’ oyununu bahane ederek her alanda devrimci, demokrat, aydın ve yurtsever güçleri topluca tasfiye etti. Suriye’ye topraklarına girdi.  İŞİD’i gerekçe göstererek Suriye ve Kürdistan toprakları işgal edildi.

Korkak Kedi (Kitleyle Kedinin Hikayesi )

Ah kedi kız ah!

Marks'ta mı senin gibi proletaryayla birleşme sorunun dururken sanat proletaryayla öncüyü birleştiren mi olmalıdır sorusunun cevabını aradı durdu ?

Şimdi kalkıp desen ki sırada proletaryadan gelen her eleştiriyi hoş karşılamalıyız ne fayda.

Artık hiç bir şey umurumda değil.

Ben ölüyorum.

Seni ilk gördüğüm zaman her sokakta kitle yürüyüşlerinin yükseldiği gezili günlerden bir gün idi.

Kitle içerisinde örgütlenmeyi ret etmezken:

Kitlenin halk olduğu aklına gelmiş.

Yetersizliklerimiz dediğinde Maoistliğini...

T.C.'nin OHAL HALİ; Çetin Çetin

15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra ''bu darbe bize Allahın bir lütfudur'' anlayışıyla harekete geçen AKP hükümeti askerde, poliste, kamuda, üniversitelerde ne kadar muhalif varsa açığa alma/görevden uzaklaştırma gibi cezalarla cezalandırıldılar. Bu sürede işten uzaklaştırılanların/açığa alınanların sayısı 100 bini geçti.

OHAL(olağanüstü hal) ve KHK(Kanun hükmünde kararname) ile halka yönelik baskı ve saldırılarda sınır tanımayan AKP halka yönelik yeni bir saldırı dalgası daha başlattı.

Komünistler Alman Burjuvazisini Yargılıyor (Münih Duruşmaları)

Yıl 4 Ekim-12 Kasım 1852, Köln’de, 11 Komünistler Birliği üyesi yargılanıyor.

Yıl 2015-2016 Münih. TKP/ML (Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist) olduğu gerekçesiyle 10 komünistin “yargılanma” amaçlı duruşmaları ve esaretleri devam ediyor.

Birinciler, “vatana ihanet” suçlamasıyla ceza alıyor.

TKP/ML’liler; “Türkiye’de terör örgütü yöneticileri oldukları” gerekçesiyle “yargılanıyor”.

Sayfalar