Pazartesi Nisan 29, 2024

Savaşmayan kirlenir

Savaşmayan kirlenir. Bugün yaşanan olumsuzlukların ve başarısızlıkların, küçülme ve gerilemelerin, kitlelerden kopmanın önemli bir yerinde yeterince savaşamamak, bir örgüt olarak bir bütün savaşamamak vardır. Özneleri ve zamanları değişen ancak sayısız pratik sonuçlarıyla değişmeyen sürekli bir şekilde kendini tekrar eden dar pratiklerin temelinde burjuva ideolojisiyle uzlaşmak, onun çeşitli düzeylerdeki etkisinden kurtulamamak vardır. 

Devrimci savaş ideolojik-politik-kültürel-askeri-iradi alanda burjuva-feodal sisteme karşı yürütülen bütünlüklü çatışmanın adıdır. Onu parça-parça alt ederek, üstünlük-hâkimiyet sağlamanın güvenceli yoludur. Devrimci savaş aynı zamanda kadro ve militanları burjuva ideolojisinden-yaşam tarzından- alışkanlıklarından, kirlerinden arınma, kurtulma ve köklü bir TEMİZLENME hareketidir. Hiçbir şey devrimci savaş kadar komutan ve savaşçıların burjuva–feodal sistemin kirlerinden- lekelerinden etkili şekilde arındırıp temizleyemez, eğitemez.

Düşmana ait düşünce-yaşam-duygu ve alışkanlıklarından arınıp kurtulmaya çalışmayan, kısaca savaşma konusunda netleşemeyen uzun süreli ve etkili bir savaşım sürdüremez. Düşmana ait olanları saflarında, içinde barındırıp-taşıyanlar bir biçimiyle burjuvaziyle uzlaşır. Devrimci savaş dıştaki düşmandan çok içteki düşmanla yani içimizdeki burjuvaziye ait olana karşı çok yönlü savaşımın kendisidir. Savaşımın ağırlıklı bölümü ve zamanın en fazlasını içte olan düşmana (burjuva) karşı yürütülen mücadele alır. 

Savaşmayan düşmanını yeterince tanıyamaz. Dolayısıyla onun etkisinden kurtulma mücadelesini güçlü veremez. Yol ve yöntemini bulamaz. Düşmanı darbelemek, alt etmek amacıyla konumlanan-mevzilenen düşmana yakınlaşan, gözleyen, izleyen, takip eden en zayıf yanını tespit ederek beklenmedik anında en etkili darbeyi vuranlar düşmanı gerçek anlamda tanıma olanaklarını yakalayabilir. Düşman gerçekliğini, ne yapmaya çalıştığı hakkında bilgi sahibi olmaya başlar. Düşmanla her karşılaşma-çatışma aynı zamanda kendi içindeki eksikliği, yetersizlik ve örgütsüzlük halini de ortaya çıkarır örgütün kendini daha iyi anlama-tanıma- olanaklarını ortaya çıkarır ve devrimcileşme ihtiyacını güçlendirir.  

Savaşan devrimci örgütün kadro-militanları, komutan ve savaşçıları her türlü bencillikten bireycilikten kurtulmayı en fazla başaranlardır. Samimiyet-dürüstlük-alçakgönüllülük-fedakârlık-adanmışlık-bağlılık-kısaca özgürlüğe devrime gerçekliğe ait devrimci olan özellik ve nitelikleri en ileri düzeyde kuşananlardır. Devrimci duruşa ve kişiliklere en fazla sahip olanlardır. Savaşmayan, yeterince savaşmayan, örgüt olarak bir bütün olarak savaşmayan örgütün kadro ve militanları, komutan ve savaşçıları kibirli, bireyci, kendini beğenmiş, bencil, dar görüşlü, ben bilirimci, statükocu, bürokrat, ben merkezci, tutarsız olmaktan kurtulamaz. Savaşmayan örgütün kadro ve militanları gerçeklerle, düşmanla değil dedikoduyla-sahte olanla, yalanla uğraşırlar.

Devrimci savaşın komutan ve savaşçıları sağlam güvenilir kişiliklerdir. Duruş-yürüyüşleri-savaş kapasiteleri ve güçleriyle güçlü bir idealin soylu bir amacın devrimci duruşlarıdır. İşçiler-emekçiler-ezilenler düşmana karşı savaşma istek ve kararlılığını sınırsız fedakârlığı ve devrime olan sonsuz bağlılığı onlardan öğrenirler. Düşmana karşı devrimci temelde savaşanlar burjuvaziye ait leke ve kirlerden kurtulamadıkça savaşamayacaklarını bilirler. Bundandır ki bir yandan düşmana karşı savaşırken diğer yandan burjuvaziye ait olan kirlerden, lekelerden kurtulmak için ideolojik eğitimi elden bırakmaz. Devrimci savaşı ve ideolojik eğitimi birlikte iç içe beraber ele alır. Savaşırken eğitilir, eğitilirken savaşır. Birine uzanırken diğerinden vazgeçmez. Devrimci savaşın kadro ve savaşçıları yaptıklarını anlatmayı kendilerinden bahsetmeyi konum ve mevkilerini örgüt içinde kendi çıkarları için kullanmayı, emek ve savaşımlarıyla değil de yetkileriyle iş yaptırmayı, halkı-yoldaşlarını ciddiye almayıp küçümsemeyi küçüklük kabul ederler.         

Devrimci savaş aynı zamanda örgüt içindeki dogmatizme-felsefi idealizme-metafizik düşünme tarzına, bürokratizme-statükoculuğa, dar pratikçiliğe, kitlelerden kopmalara, dar grupçuluğa burjuva bürokrat önderlik tarzına ve kişiliklerine karşı savaşımdır. Örgüt ancak gerilla savaşı içinde kendini dev aynasında değil sınıf savaşımının gerçekliğinde ölçerek-biçerek-görüp değerlendirerek- düzelme-devrimcileşme yolunu açar. Devrimci savaş onlarca akademi-kültür merkezi-yüzlerce açıklama-bildiri onlarca kâğıt üzerinde kalan ve yerine getirilemeyen sözlerden çok daha etkili- eğitici-öğretici-örgütleyici ve düzenleyicidir.

Silahlı savaşa dürüst-samimi yaklaşan bütün yönetici kadro ve savaşçılarıyla gerilla savaşının gelişip güçlenmesi sağlamlaşıp yaygınlaşması için çalışanlar kirlerinden arınır. TEMİZLENİR. Sınıf savaşımının denizine bütün samimiyetiyle atılmayanlar çürüme ve yozlaşmanın içinde kaybolmaktan kurtulamaz. Devrimci savaş özgürleştirir. Özgürleşen devrimcileşir, insanlaşır. Savaşmayan köleleşir, kirlenir ve çirkinleşir. Devrimci savaş burjuva-feodal sistemden köklü ve radikal kopuşun en devrimci, güvenceli yoludur. Devrimci savaşı yürütmede ideolojik netlik, sağlam irade ortaya koyamayan sistemin kölesi olmaktan kurtulamaz, kirlenir ve çirkinleşir. (Bir Partizan) 

46473

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

“Kaypakkaya’yı pratiğiyle çizilmiş yolu izleyerek sarsılmaz bir kararlılıkla anıyoruz”

Katledilişinin 44. yıldönümünde, önder yoldaş İbrahim Kaypakkaya’yı onun teorisinin bakış açısında durarak ve pratiğiyle çizilmiş yolu izleyerek sarsılmaz bir kararlılıkla anıyoruz!

18 Mayıs 1973!

BOYKOT tavrı üzerine: Taktik hata, stratejik körlük!

15 yıllık iktidarı ile ülkemizdeki faşizmin özgün bir vearsiyonunun temsiliyetine erişen AKP tarihinin en kaotik seçimlerinden birisine hazırlanıyor. Yaklaşan referandum, AKP’nin son yıllarda aldığı darbeler ile açığa çıkan krizinin giderilmesi ya da kalıcılaşması açısından ciddi bir dönemeç anlamına gelmektedir.

Demirdağ’dan öğrenelim: Savaşı savaşarak öğren, öğret, geliştir!

Hem ülkemiz devrimci hareketinin tarihi hem de uluslararası deneyimler halk gençliğinin devrimin motor gücü olduğu gerçeğini birçok kez göstermiştir. Ülkemizde de sınıf mücadelesinin tarihi dönemeçlerine kısa bir bakış, gençliğin üstlendiği rolün tayin edici olduğunun görülmesine yetecektir. Öyle sanıyoruz ki, 68 gençlik hareketinin çıkışına kadar gitmeye gerek yok bu gerçeği görmek için. Kobanê’yi zafere taşıyan direnişin öncülerine bakmak yeterli olacaktır. Coğrafyamızda halk gençliği, Kobanê’den yükselen isyan çığlığına akın akın sınırları aşarak yanıt olmuştur.

Ötekileştirilenlerin Rojavaya Gidenlerle Dedikodusu

"Bu demektir ki, köylünün ...... yok olmadığı ...... yerini tarım gündelikçilerine bırakmadığı yerlerde, şunlar olabilir: ...... Fransa'da olduğu gibi her işçi  /köylü/  devrimini engeller ve yıkar  ......  /proletarya/ onun  /köylünün/ durumunu doğrudan iyileştirecek ve bunun sonucunda, onu devrim saflarına kazanacak önlemler almalıdır."  Marks

De ... babo ... türkiye devrimci hareketi hiç bu kadar birbirine benzeşmemişti.

TKP/ML Kadın Komitesi

 

Kadın Komitesi: “Kadınların öfkesi, isyanı ve örgütlü iradesi karşısında hiçbir diktatör duramayacak!”

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair bir açıklama yayınlayan TKP/ML Kadın Komitesi “Özgürlüğümüzü, geleceğimizi emekçi kadın ellerimizle yaratalım! Buna gücümüz, buna bilincimiz, buna inancımız var! Unutmayalım, öfkemizin, isyanımızın ve örgütlü irademizin karşısında hiçbir diktatör, hiçbir iktidar sahibi duramaz!” dedi.

İki çizgi mücadelesi ve sol içi şiddet üzerine

Sınıf mücadelesi kavramsal olarak sadece karşıt sınıfları hedef alan ve tek başına burjuvaziye ve onun sömürü çarkının ortaklarına yönelen bir pratik alanı değil çok kapsamlı şekilde burjuvazinin uzantısı olan sosyal, siyasal ve kültürel tüm dönüşüm süreçlerini de kapsayan bir olgudur. Bu kapsamdan ötürüdür ki, devrim iddiasına sahip olmak, özü itibari ile devrimciliği bir kimlik olarak sahiplenmeyi ve bu kimliğe uygun şekillenmeyi gerekli kılar.

Kadınların Aleksandra Kollontay'a borcu;Kadının kurtuluşu

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 107. yılı, bugünün gerçekleşmesinde birinci dereceden payı olan ve 9 Mart 1952 yılında ise aramızdan ayrılan Aleksandra Kollontay’ın ise 65. ölüm yıldönümü vesilesiyle...

Altın Eller ile Kanlı Eller

Anadolu'da yaşayan,ama bugün varlıklarınan söz edilemeyen kadim halklardan Ermeni'ler,Süryani'ler,Yahudi'ler,Rum'lar,Ezidi'ler üretken,yaratıcı,sanatkar topluluklardı.Yüz yıl önceden inşa edilen saraylar,kiliseler,yalılar,köşkler,binalar tüm tarihi dokunun gerçek sahipleri olurken,bu zenginliklere tepeden inme bir şekilde el konmuş,bunları inşa eden Altın elleri adım adım tarih sahnesinden silmiştir.Var olanın üstüne aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen hiç bir zenginlik-değer inşa edememiş ancak kan akıtmakta maharetli olduğunu göstermiştir.Önce Ermeni'leri,Süryani'leri,Yahudi'leri,Rum'la

İdeolojinin kadrosu olmak

Devrim gerçekleştiren komünist parti tarihleri incelenip araştırıldığında küçük burjuva ideolojisinin yönetim düzeyinde ve kolektifte etkili olmaya çalıştığı, egemen olduğu dönemlerin yaşandığı görülür. Proletarya partisinde silahlı savaşın bir savaş çizgisi olarak egemen olmadığı, burjuva-feodal sistemden ve onun ideolojisinden TAM KOPUŞ sağlanamadığı süreçlerde tasfiyeciliğin kısa süreli de olsa etkili olduğu ve olmaya çalıştığı dönemler yaşanmıştır. Bundan sonra da yaşanma olasılığının mümkün olduğu bilinmelidir.

Yetersiz ve eksikliği itiraf etmekten korkmak!

"Şimdi esas mesele öncünün kendi üzerinde çalışma, kendisini yeniden biçimlendirmede yetersiz hazırlığını, yetersiz becerisini açıkça itiraf etme, görevinden çekinmemesinde yatmaktadır." (Lenin)

Birleşmeyin, Bölünün Ki, Adımlarınızın Sayısı Artsın(!)

Komünistlerin Birliği:

Marx ve Engels. “Bütün ülkelerin işçileri birleşiniz” demişlerdi. Mao, “Bütün ülkelerin işçileri ve Ezilen halkları birleşiniz” diyerek, işçi sınıfının birliğinin yanına bir de ezilen halkların ve ezilen ulusların birliğinin ekleyerek, burjuvaziye karşı sınıf savaşımında daha fazla çoğalmamızı önerdi.

İşçi sınıfı ve ezilen halkların bölünerek çoğalmayacağını, proletaryanın bütün büyük öğretmenleri ve marksizmin klasikleri biliyordu ve önermelerinide bu doğrultuda yaptılar. Kendi eylemleri de bu yönde oldu.

Sayfalar