Perşembe Mayıs 23, 2024

Sınıf mücadelesinde rakamların ve nicelik gelişmelerin önemi (Mehmet Emin Gündoğdu)

Sınıf mücadelesi, kapitalist toplumun dünya çapında hakimiyetinden sonra farklı bir rol aldı. Sömürücü toplumlar kendi bağrından çıkan üretim araçlarının nicel birikimleri sonucunda, niteliksel sıçrama yaratıp eski toplumu yıkmıştır. Köleci toplumun bağrında gelişen Feodal üretim araçları  köleciliği yıkmıştır. Feodal toplumun bağrında gelişen kapitalist üretim araçları, feodal toplumu yıkmıştır.

   Kapitalist toplumda durum farklıdır.  Kapitalist toplumun  yıkılışı tamamen üretim ilişkilerinin devrimcileşmesiyle olacak bir iştir. Emek ve emek üreten araçlar, evrimini tamamlayıp toplumsallaştığından vede toplumsallaşmayan sadece üretim araçları üzerindeki kapitalist mülkiyet olduğundan, bu toplumun yıkılışı üretim araçlarının gelişmesiyle değil, üretim ilişkilerinin gelişmesi (devrimcileşmesi)  ile kapitalist özel mülkiyetinde, devrimci bir şiddetle  toplumsallaştırılmasıyla olacaktır.

   Sınıf mücadelesi, nicel birikimlerin belli bir aşamasında, eskinin yadsınıp yeninin kurulmasıyla nitelik bir sıçramaya ulaşır ve ortaya yeni bir birlik ve yeni bir zıtlar mücadelesi çıkar. Sınıf bilinçli devrimcilerin, değiştirme-dönüştürme mücadelesinde nicelik gelişmelerin önemi çok büyüktür.

   Mao yoldaşın bu konudaki bir görüşünü aktarıp  devam edelim.

   “ -Kafamız rakamlara yatkın olsun-; başka bir deyişle, bir durumun ya da bir sorunun nicelik yanına eğilmeli, esaslı bir nicelik tahlili yapmalıyız. Her nitelik kendini belli bir nicelikte ortaya koyar ve nicelik olmadan nitelik olmaz. Bugün bile yoldaşlarımızın birçoğu şeylerin nicelik yanlarına, yani temel istatistiklere, belli başlı yüzdelere ve şeylerin niteliklerini  belirleyen niceliksel  sınırlara eğilmek zorunda olduklarını kavramıyorlar. Bu yoldaşlarımızın kafalarında -rakam- diye bir şey yok; bu nedenle hata işlemekten kurtulamıyorlar.” (Mao.SE 4.Kaynak Yayınları. İkinci baskı.sf: 359)

    Sınıf bilinçli devrimciler rakamları ne kadar bilince çıkarıyor. Mesela 50 yıllık bir örgütün militanı her şeye sıfırdan başlayabilir mi? Bunca zaman hangi birikimleri yapabildi, bu nicel süreçte  verilen sınıf savaşını ne kadar öğrendi. Yaşananlardan hangi dersleri çıkardı? Bir komünist örgüt, 50 yıl mücadele edip de sonunda marjinal bir duruma düşüyorsa, doğmatizme-oportünizme saplanmış olamaz mı? Bu dogmatizmden ve oportünizmden kurtulmak için hangi çabanın içerisinde? Tüm bunlar ayrıntılı bir nicelik araştırmasıyla çözüme  kavuşabilir.

    Mesela, Kaypakkaya yoldaş  TİİKP proğram taslağında,TKP değerlendirmelerinin bir yerinde şöyle diyor: “Fakat,yine proğram taslağı'na göre, TKP'ni oportünist ve revizyonist bir parti ilan etmemek mümkün değildir. 'Marksizm-Leninizmi yurdumuz şartlarıyla yaratıcı bir şekilde kaynaştıramamak', 'yığınlar içinde kök salmayı başaramamak',  30 küsur yıllık legal ve illegal  faaliyet dönemi boyunca 'yığınları silahlı mücadele yolunda seferber edememek ve halkın silahlı gücünü yaratamamak', 'Leninist örgütlenme esaslarını uygulamamak' ve bütün bunlardan dolayı da 'çökertilmek', su katılmamış bir revizyonist hareketin nitelikleridir.

   Bir parti, bir yandan revizyonizmin ve oportünizmin bütün hastalıklarıyla sakatlanmış olacak, öte yandan,bu parti 'Marksizm-Leninizme bağlı kalmış' olacak, ' oportünizmle mücadele etmiş' olacak, 'Leninist parti' olmakta devam edecek. Bu en hafif deyimi ile, Marksizm-Leninizmin ne olduğunu anlamamaktır,” ( İK. SE II. Sf:70)

   Bu sözlerin üzerinden 50 yıl geçti. Şöyle bir düşünelim. İbrahim yoldaş kendinden önceki 30 yılın muhasebesini yapıyor. Rakamlarla çalışıyor. Ve 30 yıllık başarısızlığı revizyonist ve oportünist politikalara bağlıyor. Peki bugün bizler 50 yılın muhasebesini yapabiliyormuyuz. Nitel bir sıçrama yaratamadığımıza göre, nicelik olarak neleri yapıp yapamadığımızı açıklayabiliyor muyuz?

    Kapitalist özel mülkiyeti zor ile yıkıp toplumsal mülkiyeti inşa etme  mücadelesi devam ediyor. 1848 yılında yayımlanan Komünist Parti Manifesto ile başladığımız komünist toplum amacımz, 1917 Büyük Ekim Devrimi ve 1949 Çin Demokratik Halk Devrimi ile devam etti. Bu devrimlerin yarattığı gelişmeler hala yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.

   İnsanlık tarihinin en büyük devrimi olan Ekim Devrimi'nin 105. yılındayız. Canlıları (bitkileri, hayvanları ve insanları) büyük felaketler bekliyor. Çevre felaketleri, küresel ısınmalar, aşırı kuraklık, gıda kıtlığı, dünya genelinde yükselen  ırkçılık ve faşizm, ve de gümbür gümbür gelen 3. dünya savaşı tehlikesi. Kitleler sokakta, en küçük bir kıvılcım kitleleri harekete geçiriyor. Kitlelerin bu kendiliğindenci eylemlerini komünistler saflarına çekemiyor. Komünizm cazip gelmiyor. Neden ? Nedeni çok. Sosyalizmden geri dönüşleri yeterince açıklayamadık. Sosyalist ülkelerin getirdiği yenilikleri kitlelere anlatamadık. Bugünün komünist parti yöneticilerinin çoğu kitap okumuyor, araştırmıyor. Mao yoldaş diyorya; araştırma yapmayanın söz hakkı yok diye. Ama görüyoruz ki araştırma yapmadan çok söz söyleniyor. Sözün hükmü fazla kalmamış. Okuyan, araştıran, dinleyen, iyi bir öğrenci olmaya çalışan yöneticileri bulup kadro yetiştirmessek daha geriye düşmemiz kaçınılmaz olacak. Bundan dolayı, sokaklarda gelişen nicel eylemlilikleri doğru okuyup ona göre bir strateji ve taktik politikalar belirlemeliyiz. Siyaset ekonominin farklı bir versiyonu diyoruz. Ekonominin sürekli değiştiğini yazıyoruz o zaman siyasetimizi ekonomik gelişmelere göre sürekli yenilemeliyiz.

   Sonuç olarak;

   Sınıf mücadelesi nicelik ve nitelik  gelişmesini devam ettiriyor. Niteliksel aşamalardan sonra geri dönüşlerin yaşanması umutsuzluk yaratmasın. Özel mülkiyet toplumlarının tek alternafi Komünist Toplumdur.

   Sınıf bilinçli proleter devrimciler olarak günün  ihtiyaçlarına göre politika üretip mücadeleyi büyütmek zorundayız. Bir yandan, oluşturulan ortak mücadele alanlarını geliştirmeye çalışırken bir  yandan da kendi öz gücümüzü büyütmeliyiz. Yakına ama daima ileriye adım atmalıyız. Rüzgar işçiden yana esiyorsa rüzgarı arkamıza almamız için faaliyet yürüttüğümüz her yerde işçi komiteleri kurarak işçi kadroları yetiştirip sınıf içinde örgütsel bir güç olmalıyız. İşçi sınıfı içinde, gençlik ve kadın çalışmalarında somut kazanımlar elde ederek niceliksel bir gelişme yaratmalıyız. Biriken ve gelişen niceliksel büyüme, zamanla niteliksel sıçramalara dönüşerek sınıf mücadelesinde aktiv rol oynamamızı sağlayacaktır.

Mehmet Emin Gündoğdu                                    

2423

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Sayfalar