Sizin Olsun Perinçekçi Maoizminiz
Kovulmak .
Kaç kişiye aynı şeyi yaptınız .
Kartalyalıların yaşamamı istediği utancı yaşamayacam .
Kaçınılmazsa tanını çıkaracaksın .
Her onurlu insan gibi .
- De... diyemeyecekseniz.
Beybiyi kötü eden nedenler .
Pratiğimiz teorimiz .
-E... inandığımız kadardır .
Maktul mini etkiliydi ve tek başına dışarı çıkmıştı .
Herkesin bir partili olduğu memlekette .
Hiç kimsede Geziden tutun Cerattepe kadar hiç bir yerde tuttuğu partinin flamasıyla sokağa çıkmazken .
İş tartışmaya gelince de dergi satışı, kahve, büro toplantılarıyla örgütlü bir kitleselleşme anlayışının profesyonel devrimci örgütlenme anlayışı olmadığı gazozunu da insan her defasında içmez ki kardeşim.
Birazda bilinçli olmak lazım .
Kaç felsefeci, sosyolog, psikolog .... da toplumun çoğunluğu örgütsüzken örgütlü gibi üretmesini / sağlıklı görenleri de / sağlıklı görür .
Sağlıklı görenlerinde güzel türkçeleriyle üretiklerini .
Yeni demokratik halk devriminin proletarya köylü diktatörlüğünü inşa edeceğini .... Sosyo ekonomik yapıdaki değişikliğinde ağanın patron olduğunu .
Ee.. Halde böyle olunca .....
Bizim Maktul .
Cahil, çıtır... okurda ister....
Bir duram, avuç içi kadar mini etekliyim, tek başıma da dışarı çıkmayam , imla kuralını, iktisadı, pratiği, kolektif bilinci…ışığı .. bir bulam hele der mi ?
Öyle bir şeycik yok ki diye .
Filin odaya giremeyeceğine dahil bir kurar .
İnsan nasıl yazıyorsa ....
Öyle de yaşıyordur değil mi ?
Nasıl yazıyordunuz ?
Perinçeğin terk ettiği ama sizlerinde bir türlü olupta terk etmediği perinçekçi maoistliğiniz ...
Yeni demokratik halk devrimi, proletarya köylü diktatörlüğünü inşa edecek .
Mao çinin özgül koşulları nedeniyle yeni demokratik halk devriminin, proletarya köylü diktatörlüğünü değil, demokratik halk diktatörlüğünü inşa edeceğini, çini komünizme de demokratik halk diktatörlüğünün taşıyacağını söyler .
Bunda anlaşılamayacak bir şey yok ki ?
Proletarya köylü sınıfı harici diğer sınıfların devrimci niteliği olduğunu herkes bilir .
Yaşanılan sosyo ekonomik yapınında sınıfların devrimci niteliğinin derecesini belirlediğini de .
Ara sınıflarında daha çok kapitalizmin ilkel halinde bulunduğunu da .
Yaparsınız sınıfların ve sosyo ekonomik yapının... tahlilini olur biter .
Neyse falınız çıkar o haliniz .
Ha ... baştan söyleyim proletarya köylüsünüz diyede devrimci çıkacağınıza dahil bir kayde de yok .
Çindeki sınıflar şanslıydı . Benim içtiğim fincanı kapatmışlardı .
Çinin özgün koşulları nedeniyle de Maonun demokratik halk diktatörlüğü proletarya köylü diktatörlüğüydü .
Buna rağmen... siz kalkar da... diğer sınıfların devrimci niteliğini ret edecek şekilde, yeni demokratik halk devrimi proletarya köylü diktatörlüğünü inşa edecektir derseniz.... demek ki ... bir stalinist olan ben değil de maoist olan siz...birincisi.. maonun sınıf analizinde ikincisi demokratik halk diktatörlüğünde ve üçüncüsüde stalininde demokratik halk devrimlerini ret etmediğinde, reeldeki siyasi ve ekonomik olumsuzlukları eleştirmesinde hiç bir şey anlamışsınız demektir .
Ve ayrıyeten de ülkemizin sosyo ekonomik yapısındaki değişikliği de telaffuz edecek şekilde olan ağa patron/ maraba da işçi olmuştur sözü de yine biz söyleşenlere perinçekten miras kalmıştır .
Ağa, patron / maraba da işçi olmuştur sözündeki hemi bir değişimi ifade eden hemi de etmeyen sözde tarihsel materyalizme terstir .
Böyle kabaca düşünüp her şeyi de böyle yüzeysel açıklayıp işin içinde sıyrılma kolaylığı göstereceksek gelin en iyisi o köylüyümüş, bu proletaryayımış, şu marabaymış.... sözlerini terk ederek hepimiz çağdaş köleleriz deyip işin içinde çıkalım .
En güzeli de vallah bu. Bizi ilkel de göstermiyor. Hepimiz Çağdaş Köleleriz .
Hani, artı değer, para, burjuva, kapitalizm.... denilen bir şey vardı ya..... Ha … işte onlar. Ağa, patron / maraba, mülkiyetli köylü arasındaki farkı belirleyen onlar .
Ağanın şalvarını çıkarıp takım elbise giymesi değil .
Aralarındaki üretim ilişkisi farklığı .
Üretim ilişkisi değiştikten sonra .
Ne patron, ağa nede işçide, köylüdür artık .
Halde böyle olunca her ikisinden / işçiyle köylü arasında / birinin diğerine göre artması ülkemizde devrimin mütevatının değiştiğini değil / değişkenliğimizin nedenini / emperyalizmin hegemonyasının ülkemizde daha da arttığını bize gösterir .
Marksın ve leninin : sömürgecilik ve özelleştirme konularına yaklaşımları da özelleştirmeler ve sömürgecilik toplumda daha gerici bir üretimi ilişkisini ortaya çıkardığında bu üretim ilişkilerinin toplumu sosyalizme yaklaştırmadığına yöneliktir .
Hangi birimizde marksın hindistana yaklaşımının da böyle olmadığını söyleyebilir .
Ergün Aslan
Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler
Sayfalar
"İpler kimin elinde "2
Dünyadaki gelişmeleri dikkate aldığımızda Asya kıtası ve Ortadoğu proleter devrimlerine, ulusal kurtuluş hareketlerinin başarı elde etmesine,zaferle taçlanmasına, objektif şartların en uygun olduğu alanlardır. Yanlızca objektif şartların değil ,aynı zamanda komünistlerin ve anti emperyalist , anti faşist hareketlerin örgütlü ve ciddi bir potansiyol güç oluşturduğuda bir gerçek. Emperyalizmin karnının en yumuşak olduğu bu alanlarda yükselecek halk devrimlerinin emperyalizme büyük darbeler vuracağı kesindir.
Sen susuyorsun çünkü...
Seni Cizre, Silopi, Nusaybin, Diyarbakır Sur, Şırnak ve Dargeçit halkıyla empati kurmaya çağırmayacağım. Çünkü sen ölmüşsün. Bu düzen sana makam ve rahat bir hayat vererek ruhunu esir almış, öldürmüş seni. Ölmüş bir ruh gömüldüğü mezarda dışarıdaki seslere sağırdır.
Sevgili okur, bu sözlerim sana değil, siyasetçileredir.
15. yılında başka bir 19 Aralıkta
“Amaçları, insanı, insandan başka birşey haline getirmekti”. Primo Levi
Aralık sallanıyor.
Bütün ayları özel kılan katliamlarla dolu Türkiye tarihinde, çığlıklar-haykırışlar, direnişlerle dolu Aralık her gelişinde, daha dünmüş gibi sallanıyor….
Bir bireyin tarihini bile objektif olarak yazması zorken, Aralık’ı yazmak hep zorluyor bizi.
Partisizlik Özgürlüktür
Sen benım kım olduğumu bılıyor musun ?
Haa..bılıyom. Bızım koylu husosun.
Avradın da dayak yiyip şehire kaçan huso .
Bireycilik, grupçuluk....
Kapitalizmin ortaya çıkardığı bir hastalık bu.
Kapitalizmin itişi, kalkışının acımazsızca ceyran edişi içerisinde statümüzü, grubumuzu.... buluruz, buldururuz.
Sanki kendimizin, ailemizin, yaşadığımız grubun.... sorunlarını, hislerini ..... başka bireyler, gruplar yaşamıyorcasına, bilemeyeceklercesine davranır, yaşarız.
İsrailleşen Türk devleti ve Kürtler
Ulusal sorununu çözmeyen bir devletin burjuva “demokratlığı” söz konusu olamaz. Türk devletinin tarihinde, burjuva anlamda “demokrat”lığı oldukça sınırlı olmuştur. Sınırlı yıllar içinde burjuva “demokrasisi”ni uygulaması, dış koşulların ve iç koşulların (işçi sınıfı ve emekçilerin) dayatması sonucu olmuş, ama, işçi ve emekçiler ve başta Kürtler olmak üzere diğer azınlık uluslar üzerindeki faşizm sopasını da hiç bir zaman elinden bırakmamıştır.
Mazlum Yoldaşın Ardından
Yetmişli yılların ortalarında Malatya’dan İzmir’e gelmişti Mazlum yoldaş. Simsiyah saçları, kararlı bakan ışıltılı gözlerindeki sevgi yüzüne de yansıyordu. Kısa sürede herkesin sevgisini kazanmış, mahallenin “Marangoz İbo”su olmuştu bile.
Taklit yeteneği çok iyiydi. Gırgır ve şamatayı sever öykündüğü yoldaşlarını bire bir taklit ederken dernektekileri gülmekten kırar geçirirdi.
Çalışkandı; tam bir görev adamıydı. “Teoriden anlamam, ben pratik adamıyım!” derdi. Kızdı mı hemen parlardı, ama çabuk da sönerdi.
Şimdi yürüme zamanıdır!
Şimdi savaşma zamanı, savaşı büyütüp her tarafa yayma zamanıdır. Özgürlük ateşini yakınlaştırma ve devrimcileşme zamanıdır. Şimdi büyük bir ısrar ve kararlılıkla zorlukların üstüne doğru yürüme, engelleri cesaretle aşma zamanıdır. Partimizin ideolojik-stratejik hattı, işçi sınıfının, halkımızın, bölge halklarının değişim ve devrim ihtiyacına yanıt olma zamanıdır. Dayanılması zor, yokluk ve yoksulluklarla dolu ezilenlerin çığlıklarına kulak verme zamanıdır. Ertelenmesi asla mümkün olmayan zorunlulukların ve kaçınılmazlıkların gerçekleştirilmesi zamanıdır.
“Hendek” e düşmek mi, hendek atlamak mı?-Dursun Ali Küçük
*Kendimi hendeğe düşmüş gibi hissediyorum….
Kürdistan şehirleri ve ilçelerinde yaşanan vahşet gözlermin önünde kayıp gidiyor.
İçim kan ağlıyor..
Sanırım savaş ortasındaki her insanda bunu yaşıyor.
Ya bu hendekten atlarsın ya bu deveyi güdersin.
Ya da deveye hendek atlamak gibi bir işe kalkışırsın.
Ama nasıl direnirsen diren siyaset ve halkını düşmanın eliyle de olsa hendeğe gömemezsin.
Vebali ağırdır.
*Sömürgeciğe ve işgalciye karşı direnmek farzsdır ve kayıtsız şartsız tartışma götürmez.
"İpler kimin elinde "
Bugün bir arkadaşımla sohbet ederken Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan ve en önemliside Suriye'de neler oluyor üzerine konuşmaya başladık; Ben siyasal tahlillerde bulunmaya çalışrken,, üçüncü dünya savaşının kapıda olduğunu,çanların kimin için çalıyoru anlatırken , arkadaşım dediki:"Yoldaş bu söylediklerini Marks, Lenin, Stalin , Mao yoldaşlar o zamanlar söylemişler... Sen bugüne has özgül tahlil yapsan vede biz bunun neresindeyiz,anlatsan daha gerçekçi olur". Ben önce bir duraksadım şaşırdım , "söyleyen dilim söylemez" oldu.
“Seçme ve Seçilme En Temel İnsan Hakkıdır, Haydi Mülteciler Seçime”; dediler ve!
Yarın 10 Aralık.
1948’den bu yana etkinlikler düzenlenen “Dünya İnsan Hakları Günü”.
“Mültecilerin seçme hakları var artık. Seçme ve seçilme en temel insan hakkıdır” diyerek harıl harıl çalışan kurumlardan bir kısmı; yarın da Suriye’ye yerleştirilen savunma silahlarına karşı protestolar gerçekleştirecekler!(Bu kurumların adını burada belirtmek, yaptıkları iyi şeylere göz kapamakla eş olacağı için; böyle geçelim).