Pazar Mayıs 5, 2024

T.C.'nin OHAL HALİ; Çetin Çetin

15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra ''bu darbe bize Allahın bir lütfudur'' anlayışıyla harekete geçen AKP hükümeti askerde, poliste, kamuda, üniversitelerde ne kadar muhalif varsa açığa alma/görevden uzaklaştırma gibi cezalarla cezalandırıldılar. Bu sürede işten uzaklaştırılanların/açığa alınanların sayısı 100 bini geçti.

OHAL(olağanüstü hal) ve KHK(Kanun hükmünde kararname) ile halka yönelik baskı ve saldırılarda sınır tanımayan AKP halka yönelik yeni bir saldırı dalgası daha başlattı.

T.Kürdistan'ında başlatılan bu saldırı dalgasının birincisi T.Kürdistan'ında görev yapan Eğitim-Sen üyesi emekçilere yönelik gerçekleşti. 8 Eylül günü Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gönderilen yazıda 11.285 öğretmenin ''bölücü terör örgütüne karşı yürütülen iç güvenlik operasyonları ile güvenlik amacıyla alınan düğer tedbirleri ve bazı illerde ilan edilen sokağa çıkma yasağını akamete uğratmak ve eğitim-öğretim hakkını engelleyici nitelikte faaliyette bulunduğunun'' tespit edildiği bildirildi.

Yani bu öğretmenlerin açığa alınmalarının sebebi T.Kürdistan'ında T.C. devletinin uyguladığı katliam ve yıkım politikalarına karşı çıkmak.

Cizre'de bodrumlarda yaralı insanların yakılarak öldürülmesine karşı çıkmak...

Nusaybin'in tank ateşleriyle yerle bir edilmesine karşı çıkmak...

Şırnak'ta, Sur'da, Yüksekova'da... insanların sokak ortasında öldürülmelerine, evlerinin başlarına yıkılmasına karşı çıkmak...

Türk hakim sınıflarının OHAL ve KHK larla T.Kürdistan'ında başlatılan saldırı dalgasının ikincisi ise kayyum atamalarıdır. 12 Eylül'de yani 12 Eylül askeri faşist cuntasının 36. yıl dönümünde Türk hakim sınıfları T.Kürdistan'ında yeni bir saldırı başlattı. PKK'ye destek verdikleri gerekçesiyle DBP'li 24 belediye başkanı görevden alınarak yerine kayyum atandı. T.Kürdistan'ında yapılan seçimlerde %70-80 gibi ezici bir oy farkıyla yerel yönetimleri DBP'ye kaptıran AKP kaymakam, vali yardımcılarını ve korucu başlarını kayyum atayarak belediye yönetimlerini ele geçirmiş oldu.

AKP ve cumhurun başı RTE kendilerinin çok savunduğu, meşru gördüğü sandığa da savaş ilan etmiş oldu. Yani seçim denilen aldatmacayla(!) sandıkta alamadıklarını OHAL rüzgarını arkalarına alarak çıkardıkları KHK'lara yaslanarak kayyumlar vasıtasıyla ele geçirme harekatını kendilerine göre başarmış oldular.

Belediyelere atanan kaymakam, vali yardımcıları, korucu başı kayyumlar yüzlerce polisle birlikte ancak belediye binalarına girebildiler. Belediye binalarına işgal ettikleri yerlere bayraklarını asan işgalci İngiliz, Fransız askerleri gibi tüm belediye binalarının ne kadar kapısı, camı varsa o kadar da bayrak asmayı marifet saydılar. Bununla yetinmeyen güvenlik görevlileri Kürtçe ve Ermenice belediye tabelalarını indirdiler. Böylece ''tek dil'' i gerçekleştirmiş oldular. Belediye binalarını halktan (!)korumak için yüzlerce polisle ablukaya aldılar.

Kürt halkı iradesinin çiğnenmesini kabul etmeyerek birçok yerde sokağa çıktı. Belediye binalarının önünde barikatlar oluşturuldu. Yürüyüşler, mitingler yapıldı. Oturma eylemleri gerçekleştirildi.

T.Kürdistan'ında halk kayyumları kabullenmedi, kayyumlara karşı direnişler gerçekleştirdi. Kayyumlara karşı batıdan da tepkiler gecikmedi. Çanakkale belediye başkanı ''biz Sur belediyesiyle kardeşiz, kayyumu tanımıyoruz'' açıklaması yaptı. Kayyum atamalarına karşı Batman'da belediye çalışanı temizlik işçileri iş bırakarak kayyumu tanımadıklarını açıkça ilan ettiler. Otobüs şoförleri işi bıraktı.

Türk hakim sınıflarının direksiyonundaki AKP kliğinin T.Kürdistan'ındaki saldırı politikaları 7 Hazirandan bu yana sürekli bir şekilde artmaktadır. Önce çözüm masası devrildi. Ardından hendek ve barikatlar bahane edilerek saldırılar başlatıldı. Sur'da, Cizre'de, Nusaybin'de ve Şırnak'ta katliamlar gerçekleştirildi. Bodrumlarda insanlar tank, top ateşleriyle katledildi. Aynı bodrumlarda yaralılar benzin dökülerek yakıldılar. Sur, Cizre, Şırnak... tank atışlarıyla yerle bir edildi. Evler insanların başına yıkıldı.

Türk hakim sınıflarının T.Kürdistan'ında şehirde ve kırda uygulamaya koyduğu katliam ve yıkım politikalarına OHAL ilanından sonra yenileri eklendi. Seçimlerde sandık yoluyla yenilgilerini kabullenemeyip zor yoluyla (kayyum atayarak) belediyeleri denetimlerine aldılar.

Haksız, hukuksuz bir şekilde. Belediyeye kayyum olarak gelenlerin orada/o makamda rahat oturmasını her türlü yolla engellemek Kürt halkının en meşru hakkıdır. Kayyumlara o makam/o koltuk dar edilmelidir.

Kürt halkının milyonlarcasının oylarıyla seçilmiş meşru, demokratik belediyelerine Sur, Cizre, Nusaybin, Şırnak... tam da 12 Eylülün 36. yıl dönümünde el konulmasına karşı T.Kürdistan'ında eylemlilikler/direnişler gerçekleştiriliyor/daha üst boyutlarda gerçekleştirilmeli.

Türk hakim sınıflarının direksiyonundaki AKP'nin saldırılarının boyutunun artacağını gene onların yayın organı durumundaki Sabah gazetesinden öğreniyoruz. ''Kamuda PKK temizliği başlıyor. 40 bin PKK taraftarı kamudan temizlenecek'' haberini Sabah gazetesi manşetine taşıyor.

Türk hakim sınıflarının T.Kürdistan'ındaki saldırılarının bunlarla sınırlı kalmayacağına, HDP'nin hedefe konulacağı bir sürece tanık olacağız. HDP'li vekillerin gözaltına alınmasına, zorla mahkemeye getirilmesine ve daha da ileri gidilerek HDP'nin kapatılmasına varacak bir sürecin başlatılabileceğine tanık olabiliriz/olacağız. Tüm bu yapılanların halk tarafından öğrenilmesinin engellenmesi için muhalif yayın yapan ne kadar ilerici, Alevi ve Kürt tv kanalları varsa kapatıldı.

Türk hakim sınıflarının iktidara muhalif olan kesimlere, demokratlara, ilericilere, sosyalistlere, T.Kürdistan'ında kayyum politikasından tutalım da her yönlü anti-demokratik uygulamalarını, saldırı ve katliam politikalarını boşa çıkarmanın yolu topyekün direnişten geçer. Kürt halının topyekün direnişinden geçer.

Ülkede olduğu gibi Avrupa'da da Kürtlerin, ilericilerin, Alevilerin, devrimcilerin, sosyalistlerin faşizme karşı direnişi-mücadeleyi üst seviyeye çıkarması gerekiyor. 

44715

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Proletarya Köylünün Barbarlığı

Ah okuyucu ah...

Biz eski üretim ilişkilerine dayalı proletarya köylülerin zamanı tükendi.

Hiç birimizin cebinde yaramıza mehlem olacak ilaç yok. Vicdanlarına sığınmaktan başka.

Neyse bu işin felsefi yönü.

Keşkem karşımızda işin felsefi yönü olsaydı.

Stenbaldan girer markstan çıkar işin vicdansızlık yönünü şah mat eder bizde çıkardık kerametine değil mi ?

Lakin dediğim gibi karşımızda işin işin felsefi yönü yok.

Karşımızda üretim ilişkisi değişse de eski üretim ilişkilerinin ortaya çıkardığı  kurarlar çerçevesinde hareket eden insanlar var.

Faşizmin daha karanlık günlerini yaşamak istemiyorsak Kürt ulusunun direnişine destek ver!

Sınıflar mücadelesi zamanın gidişini değiştirebilir ama mevcut koşullar, şartlar olgunlaşmadan devrimci sınıfların zamanı kendi lehlerine çevirmesinin mümkünü yoktur. Her toplumsal altüst oluş o günkü şart ve koşullardan ayrı değildir, birbirlerini tamamlarlar. Kısacası, kendiliğindenciliğe düşmeden, kendini veya düşmanı olduğundan çok abartmadan, içinde bulunduğumuz objektif ve sübjektif durumu iyi değerlendirmek gerekiyor.

Dişe diş dövüşülmeden kazanılmaz

Dünyada tüm savaşlar, sınıfların birbiriyle savaşıdır. Sınıflararası savaşım  gibi görülmeyenlerin gerisine bakıldığında ise, yine sınıflararası çelişmelerden doğdukları görülecektir.

Batının Sessizliği ve Devrimci Direniş Cephesi /Umut Munzur

Kürt Özgürlük Hareketini, oyalama ve aldatmaya dayalı sürdürülen tasfiyeci saldırı duvara toslamıştır. Başta Kürt gençliği olmak üzere bir bütün Kürt halkı AKP/Saray kliğinin saldırılarını hendek ve barikatlarla durdurmayı, ilan ettiği öz yönetimleri hayata geçirme pratiğini, büyük bedeller ödeyerek sürdürmektedir.  Devrimci direniş çizgisi, Kürt kasabalarını ve ilçelerini aylardır savunmaktadır.  Onbinlerce özel harekât, polis ve askerin tanklarla ve ağır silahlarla kuşatmaya aldığı Kürt kentleri muazzam bir direniş sergilemektedir.

ՇՆՈՐՀԱՒՈՐ ՆՈՐ ՏԱՐԻ ԵՒ Ս. ԾՆՈՒՆԴ

YENİ  YILINIZ  KUTLU  OLSUN

SERSALA  WE  PİROZ  BE  2016

Katliam,acı ve gözyaşı ile dolu bir yılı geride bırakırken 2015 Kara bir yıl olarak tarihe geçti.Ortadoğu coğrafyasından hiç eksik olmayan savaş rüzgarları ivmesini her geçen gün artarak yükselirken faturasını ezilen halklar çok ağır koşullarda ödemektedir.

Müslüm Elma:Tüm dostların yeni kavga yılı kutlu olsun!

Sevgili Osman,

Göndermiş olduğunuz mektubu aldım. Çok sağolun. Ayrıca mektup yazmak konusunda rahat olun. Koşullarınız uygun olduğu anda yazarsınız.

Artık yeni bir yıla merhaba demenin ön günündeyiz. Bundan dolayı 2015 yılının bıraktığı izlerden bir demet sunarak sohbete giriş yapmak istiyorum. Bu notları başka arkadaşlara da yazdım.

Tarih komünistleri bekliyor

Dünya

Bir yılı daha geride bırakıp yeni bir yıla giriyoruz. 

 Dünyamıza egemen olan kapitalist-emperyalist sistem, "köpeksiz köyde değneksiz dolaşıyor" gibi, yine topuyla, tüfeğiyle, savaş uçakları ve füzeleriyle ve tüm kanlı vahşetiyle, dünyamızda dolaşıp duruyor. Emperyalist burjuvazi; ne sermaye birikimine, ne hükümranlığa ne de insan ve doğayı katletmeye doymadığı gibi, kendi aralarında alabildiğine bir egemenlik çatışması da olanca hızıyla devam etmektedir.

Demirtaş'ın 'İhaneti'-Hüseyin Turhallı

Davutoğlu HDP Genelbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın Rusya'ya ziyaretini "ihanet" olarak değerlendirmiş.

Bu adamlar ya kafayı yemiş, yada kafayı yemişlere hitap ettiğini düşünüyor.

İhanet nedir?

Önce basit anlamıyla: Yapılan bir iyiliğe, hizmete ve fedakarlığa karşı bireyin karşıt konuma geçerek kötülük etmesidir.

Sahi 90 yıldır Türkiye Cumhuriyeti devletinin Demirtaş'ın dedesine, babasına ve çocuklarına ne tür bir iyilik yaptı da ihanet ediyor?

TKP/ML YDK:Faşist diktatörlük değil direnen Kürt ulusu kazanacak!

Emperyalizm çağı aynı zamanda savaşlar çağıdır. Emperyalist sistemin kendi öznel saldırganlığı kadar yarattığı zeminde savaşa gebedir. Emperyalizmin siyasal, ekonomik ve ideolojik sistemi savaş koşullarını sürekli, zorunlu ve istikrarlı bir biçime büründürür. Onun parçası olan hiçbir sistem bu koşullardan azade değildir. Her türlü toplumsal çelişkinin aldığı biçim ve boyut savaş koşullarına hızla evrilebilir, ki genelde de evrilir. Bugün dünyada yoğunlaşmış politikanın yani savaş koşullarının odak noktası Ortadoğu bölgesidir.

Yaşamınız İçinde Birgün de Olsa Halkın Yanında Yer Alın!

Bu başlık, sağ ve sol liberallere bir çağrıdır. Liberaller hiç bir zaman doğrunun yanında yer almadılar. Alır “gibi” yapıp, güçlünün yanında, egemenin yanında yer aldılar. Egemenlere karşıymışlar “gibi” yaptılar, izledikleri yol egemenleri, zalimleri güçlendiren yol oldu.

 “Demokrasi”den sıkca dem vurdular, “insan haklarından" söz ettiler, ama asla halkın haklı olduğunu, ne ağızlarına aldılar ne de kalemleri beyaz kağıtlara bunları yazabildi. Kendilerine yaşamları boyu siyasal niteliklerini veren; “yetmez ama evet” ile burjuva düzenin bekasından yana tavır aldılar. 

"İpler kimin elinde "2

Dünyadaki gelişmeleri dikkate aldığımızda  Asya kıtası ve Ortadoğu  proleter devrimlerine, ulusal kurtuluş hareketlerinin başarı elde etmesine,zaferle taçlanmasına, objektif şartların en uygun  olduğu alanlardır. Yanlızca objektif şartların değil ,aynı zamanda komünistlerin ve anti emperyalist , anti faşist hareketlerin örgütlü ve ciddi bir potansiyol güç oluşturduğuda bir gerçek.  Emperyalizmin karnının en yumuşak olduğu  bu alanlarda  yükselecek halk devrimlerinin  emperyalizme büyük darbeler vuracağı kesindir.

Sayfalar