Pazar Nisan 28, 2024

Tutsak YDK’lı yazdı “Riha zindanlarından yükselen sloganlarımız birçok yerde haykırıldı! Umutluyuz!”

Dışarıda yeni bir gün doğuyor. Bugün diğerlerinden çok farklı bizler için… Günlerdir hazırlığını sürdürdüğümüz, büyük bir heyecanla karşılamaya hazırlandığımız bir gün… Yeni günün ilk saatlerinde güneşin doğuşunu doyasıya seyredemiyoruz belki ama heyecanımız, coşkumuz ve inancımızla koğuşun içerisinde kendi güneşimizi doğuruyoruz. Bütün arkadaşlarımızla (toplamda 22 kişi olduk bile) uyandığımız andan itibaren saçlarımızı şekil şekil örgülerle bezeyerek, kollarımıza burada yaptığımız mor ağırlıklı bilekliklerimizi takarak, en güzel giysilerimizi giyerek güne hazırlanıyoruz. Bu hazırlıklar biraz uzun sürüyor ki, günün anlam ve önemin haykıracağımızı, sloganları atacağımız saati birkaç dakika kaçırıyoruz. Kaçırdığımızı ise diğer siyasi koğuştan gelen zılgıtlar ve sloganlardan anlıyoruz. Koşarak havalandırmaya çıkıyoruz. Kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren tüm kadınlar için saygı duruşunun ardından Türkçe, Kürtçe sloganlarımızı, zılgıtlarımızı diğer koğuştan gelen seslere katıyoruz. Sonra başlıyor halaylarımız…

“OHAL’e, erkek ve devlet şiddetine karşı kadınların kocaman HAYIR’ı…”

Bugün 8 Mart dünya Emekçi Kadınlar Günü. Katledilen, şiddetin her türlüsüne maruz kalan, emeği yok sayılan kadınlar olarak isyanımızı haykırdığımız, erkek ve devletin saldırılarına karşı akın akın sokakları-meydanları doldurduğumuz bir gün. Bizler, yani erkek devlet tarafından bedenleri tutsak edilen ancak kadın bilinciyle bu duvarları da yıkan kadınlar olarak sokaklardaki ve meydanlardaki hemcinslerimizin sesine Riha zindanlarından ses katıyoruz.  İçeriden yükselttiğimiz sesimiz, dışarıda binlerce kadın tarafından haykırılıyor biliyoruz ki. Nitekim akşam saatlerinde izlediğimiz haberler bunu gösteriyor. Kadınlar meydanları doldurarak; OHAL’e, erkek ve devlet şiddetine karşı seslerini yükseltiyorlar.  Sesimizi kısmaya, sokağa çıkmamızı engellemeye, kendisine yönelik muhalefeti tümden yok etmeye çalışanlar, kadınların kocaman HAYIR’ı ile karşı karşıya kalıyorlar.

“Akşam oldu, havalandırma kapandı diye durur muyuz hiç?”

Tutsak kadınlar olarak bizler de HAYIR’a gün boyu ses veriyoruz. Sabah saatlerinden havalandırmanın kapatıldığı 17.30’a kadar sloganlarımızı zılgıtlarımız izliyor, zılgıtlarımızı halaylar… Her duraksadığımız anda diğer siyasi koğuştan kadın arkadaşlarımızın sesini alıyoruz. Yani gün boyunca kadınların isyan-direniş sloganları hapishaneden eksik olmuyor. Havalandırmanın kapatılması için gelen gardiyanlara “Jin, Jiyan, Azadi” diyoruz inatla. Akşam oldu, havalandırma kapandı diye durur muyuz hiç? Elbette ki durmuyoruz, yapacağımız etkinliğin hazırlıklarına girişiyoruz. Hepimiz günlerdir hazırlığını sürdürdüğümüz görevlerimizi layıkıyla yerine getirmek için didiniyoruz.

Ve etkinlik saati gelip çatıyor. Yatakhane kısmını sahne ve seyircilerin oturacağı kısım olarak ayırıyoruz. Herkesin bir görevi var etkinlikte, seyirci kısmında oturan yüzler değişiyor bu nedenle. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihinin anlatılarak başladığı açılış konuşması, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında OHAL ve KHK’lerle kadına yönelik saldırılardan bahsedilerek devam ediyor. Kapatılan kadın kurumları, emeğine sendikalı olarak sahip çıktıkları için ihraç edilen emekçi kadınlar, tutuklama furyasının kadındaki yansıması ile devam eden konuşmada darbe girişiminin ardından arşa çekilen “erkek iktidarı”nın saldırılarına da yer veriliyor. Bu saldırıların kadın mücadelesini engelleyemediği ve engelleyemeyeceğini söyleyen kadınlar Kürtçe-Türkçe yapılırken son söz “biat etmeyeceğiz” oluyor. Tiyatro, şiir ve koro ile devam eden program boyunca her “eksiği”mizi, aynı şekilde yanlışımızı alkışlar örtüyor, zılgıtlar heyecanımıza yenik düşmemizi engelliyor. Kadın dayanışmasının somutta ne olduğuna hapishane koşullarında tanıklık ediyoruz bir kez daha.

“Düşlerimiz yarım kalmayacak biliyoruz!”

Günlerdir hazırlandığımız programımızı bitirirken tatlı bir yorgunluk sarıyor hepimizi. Sanmayın ki uyuduk sonrasında! Saatler sürecek olan sohbetlerimizi, paylaşımlarımız başlıyor bir çay ve günümüze özel çıkardığımız lokum eşliğinde. Hayaller kuruyoruz dört duvar arasından sıyrıldığımızda neler yapacağımıza dair. Yarım kalmış hayallerimizi tamamlayacağımız günleri düşünüyoruz. Düşlerimiz yarım kalmayacak biliyoruz!

Umudumuz, coşkumuz ve inancımızla güneşi doğurduğumuz koğuşta, bu defa akşamı içimizde kendimize ve birbirimize verdiğimiz sözlerle bitiriyoruz. Karanlık basmıyor hiçbir yanı! Lambaları kapatırken bile! Umudumuz bizim ışığımız, o ışık hiç sönmeyecek…

Riha 2 No’lu T Tipi Hapishanesi’nden tutsak bir YDK’lı

45285

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

İtiraz ahlaki[*]

 

“İnsanlarda eksik olan

güç değil iradedir.”[1]

 

Zor, ancak zor olduğu kadar da güzel ve umutlu günlerden geçiyoruz.

İnsan olma hâli(miz), bir kere daha sınanıyor.

Devletin Sokak Çeteleri Mafyanın Ortak Organizasyonuna Karşı Devrimci Tavır Ne Olmalıdır! HASAN AKSU.

Bu gerçeklik bugüne has bir karşı devrimci bir organizasyon değil. Devletin başında olanların derin organizasyonudur ve de süreklilik göstermektedir.

Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!

 

Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...

Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir

ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!

Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.

         Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Sayfalar