Salı Nisan 30, 2024

Yine bir Mayıs günü...Rojava’dan bir Partizan

Ölüm kutsanmaz bizde. Kutsanan özgür yaşamdır. Ancak özgür bir yaşam için ölmek gerekiyorsa tıpkı umutla yaşama koşar gibi, cesaretle karşılarız ölümü. Öncülük kutsanmaz bizde ancak geleceği kısaltmak içinse öncülük, bir sıra neferi gibi atılırız öne. Yaşamın, savaşın, gelişimin diyalektiğinde anlamlandırırız her ölümü ve öncülüğü. 

Yine taze bir mayıs günü kaybettik yüreği cesaretle çarpan iki gerillayı. Yine bir mayıs günü karşıladık onların kavga türkülerini. Haydar ve Murat yoldaşlarımızı mayısın altısında uğurladık özgürlüğe.  Son on yıldır dipten akıp-gelen devrimci gençlik geleneğinin öncüleri-neferleri,  gerillanın komutanları ve siyasi komiserleri oluyor. Ülkemizin en güzel, en direngen yoldaşları olan gençleri devrime armağan ediyoruz. Çiğdem, Fatma, Derya, Cengiz, Özgüç, Yurdal, Haydar, Murat yoldaşlarımız, gençlik mücadelesinin ortasından, en kavgalı toprağından, en ateşli çatışmaların içinden kopup gerillaya katıldılar.

Toprağa düşen her gerillayla birlikte anlatılması zor derin bir hüzün içinde onlarla ilk karşılaşma anına ve tanışma mekanına döner anılar. Ve geriye dönen adımlarla birlikte “keşke ben olsaydım” isteği güçlenir.  Sinan yoldaş bir aydan biraz fazla bir süreliğine de olsa gerilla alanında Beşler’in yanında kısa bir eğitim devresi yaşar. Kısa zamanlı ilk gerilla yaşamı boyunca tüm yoldaşlar ve özellikle Beşler üzerinde etkili bir iz bırakır. Gerillanın yüksek beğenisine sığdırır, duruş ve kararlılığını. Gerillaya katıldığı ilk günden itibaren kendine özgü, esmer duruşu ve yürüyüşüyle geleceğin komutanı olacak güçlü bir izlenim bırakır. Ve ilk günkü gözlemin haklılığını son nefesini verinceye dek ortaya koyar.

Aramızdan fiziki olarak ayrılıp toprağa düşen her yoldaşın ardından önce derin bir hüzün sonra tarifi zor sessiz bir yolculuk başlar; yoldaşla yaşananlara ve paylaşılanlara doğru. Geçmişe, yoldaşla gerçekleşen tanışma anına doğru gidilir. Sonra başlar “ilk”lere dair sorular. “İlk nerede karşılaştık?” İlk izlenim-ilk gözlem ve en çok da bizde bıraktığı ilk neydi? Gençlik toplantısında karşılaştık ilk. Belirgin olan esmer teni ve üzerindeki soluk koyu renkli tişörtü siyasi komiserin dikkatini çeker. “Yoldaş üstündeki tişört dikkat çekici bir renkte. Zaten esmer bir tenin var, yolculuklarda tenine uygun açık bir renk giysen daha iyi olur.” Sinan yoldaşta söylenenleri sessiz bir karşılamanın dışında bir tepki görülmez. İkinci kez gerillaya katılması talebi gelir, gerilla yönetimi tarafından. Olumlama ve sessiz bir alçakgönüllü sevincin dışında başka bir belirti görülmez. Haydar yoldaşta her şey o kadar sade ve yalındı ki tıpkı üzerinde duran tişört gibi. Belirgin ve görünür olmayan ancak emek ve çalışmaya ait ne varsa görünmeden var olanlar vardı. Devrimin sessiz ve sıra neferinde alçakgönüllük kadar öncülük ve emek dolu değerler vardı.    

Sinan yoldaş devrim ve parti karşısındaki duruşu ve tutumu örnekti. Söz konusu parti ve devrim olunca akan sular durur, konuşan ve karar veren sadece parti olur. Ve öyle oldu. Sinan yoldaşa ne zaman gerilla alanına dönmen, devrimci çalışmalarını gerilla alanında sürdürmen gerekir denilince tek bir itiraz tek bir isteksizlik belirtisi göstermeden, sessizce ancak bir o kadar sevinç ve onurla karşıladı, gerillaya katılım kararını. Eğer söz konusu gerillaysa, söz konusu partiyse her şey durur ve donar. Konuşan, yürüyen ve mücadele eden parti olur. Gerillada ilk kamp pratiğiydi. Heyecan, coşku, ilk olmanın anlaşılır belirsizliği, güçlü yapma isteği iç içe geçmişti. Her şeye karşın olumlu bir pratik diyebileceğimiz, süreç yaşanmıştı. Adım adım, basamak basamak yükselerek zenginleşen pratik ve bunun içinden damla damla aratarak çoğalan devrimci savaş bilinci büyüyordu. Ve her geçen gün Haydar yoldaş gerillanın ve halkın komutan Sinan’ı oluyordu. İnce uzun boyu, Yılmaz Güney’i anımsatan esmer yüzü, gözlerinden eksik olmayan gülüşüyle her geçen gün daha çok toprağa-gerçeğe-yoldaşlara ve halka yakın oluyordu. Yakınlaştıkça gücü artıyor, gerilla yaşamı-duruşu ve yürüyüşü ona daha çok yakışıyordu. Her geçen gün yaşamın her anı ve gerillanın her pratiği ve tecrübesiyle bütünleşerek, yürüyen komutan Sinan, gerillanın ve yaşamın aranan-özlenen-beklenen yoldaşı oluyordu.

GERİLLA BİLİNÇ ve YÜREK İŞİDİR

Sinan yoldaş! “Gerilla, bilinçli bir savaşım işidir. Onun en sahici yerinde yürek ve direniş vardır.  En önde savaşmak vardır.  Ölümü halkın, yaşamın korkusu yapmaya çalışanlara inat ve karşıtlık temelinde onu yaşamdan çıkartmak vardır.” Sen ve siz yoldaşlar bunu başarıyorsunuz.

Sinan yoldaş! “Siyasal çalışmalar ön planda gözükse de bir yıkım ve yok etme aracı olsa da savaş olgusu ve gerçekliğini ve güncelliğini koruyor. Çelişkilerin, sorunların başka biçim ve yolla çözülmesi mümkün olmadığından dolayıdır ki savaş bir çözüm aracı olma güncelliğini koruyor. Kan ve acı gerçek bir olgu olarak durmaktadır.” Sen ve sizler bunu kavradınız. Bu güçlü kavrayışa uygun bir yürüyüş gerçekleştirdiniz.

Sinan yoldaş! “Beynin beyinle, iradenin iradeyle savaşımı sürüyor. Yasaları ve yürüyüşü kanla dokunarak işlese de bir kuvvet eylemi olarak bir bilim ve sanat olarak öğrenmeye, uygulamaya, geliştirmeye, zenginleştirmeye devam ediliyor. Bu yasa bir tercihin, belirsiz bir istemin değil zorunlulukların var olması ve yaşanmasıdır. Kendini en iyi örgütleyen, irade ve güç olur. Etkili bir söz ve eylem olur.” Sen ve siz gerilla yoldaşlar bunların öncüsü oldunuz.

Sinan yoldaş! “Sömürü ve zulüm dünyasına karşı savaşımda en ileri, en tutarlı devrimi,  sonuna kadar tutarlı bir şekilde götürecek olan proleter soluklu gerilladır. Ancak tam zafere ulaşmış bir devrim köylülüğü feodalizmin varlığından ve kalıntılarından kurtarır. Kadınları gerçek anlamda özgürlüğe kavuşturur. Kürt ulusunu ve diğer azınlık milliyetleri,  ezilen dilleri, inançları, cinsleri, tam özgürlüğe götürür” dedin ve bunun için yiğitçe savaştın.  

Sinan yoldaş! “Dağ aydınlanma yeridir. Özgürlük bilinciyle en dolaysız yoldan buluşma yeridir. Umut, moral ve cesaret kaynağıdır. Her türlü köleliğe, zorbalığa, eşitsizliğe karşı mücadelenin yürütüldüğü yerdir. Dağ sadece coğrafik bir yükseklik yeri değildir; duygu ve düşüncelerin en yüksek ve en yüce yaşandığı yerdir” dedin ve bu güçlü bilinçle feda ruhunu kuşanarak, seni en çok seven ve en çok sevdiğin Beşler’in yanına gitmeyi çok istedin.

 

(Rojava’dan bir Partizan)

43629

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Sayfalar