Salı Mayıs 7, 2024

“Zaferi, halkın özgürlük savaşımına nasıl kazandırırız?”

Ayaklanma ve halk savaşı ateşten bir sanattır. Devrimci savaş sanatında gösterilmesi gereken hassasiyet bütün sanatlarda ortaya konandan daha ilerde ve gelişkin olmak zorundadır. Bu sanat bütün sanatlardan daha bir derinlik ve incelikle ele alınmak zorundadır. Çünkü savaşta yapılacak bir hata ağır bir kayıp ve büyük bir acıyla sonlanabilir. Devrimci savaş sanatında yapılacak ciddi bir hata bazen bütünü kaybetmeye götürebilir. Devrimci sanat yürek ve aklın en ileri temelde birleştirilmesi, karar vermeden önce üzerinde kırk kez düşünülüp, yoğunlaşılarak yürütülmesi gereken bir sanattır. Herhangi bir sanattan daha fazla duyarlılık, incelik ve dakiklik gösterilmesi gereken bir sanat dalıdır. Dolayısıyla savaşın idaresinde komutan olacak militanın kendisini çok yönlü bir şekilde savaş görevlerine vermesi, kendisini bütünüyle savaşın sorunlara katarak yoğunlaşması, beynini-ruhunu her şeyini bütünüyle savaşın zaferine vermesi gerekir. Bir yandan iyi savaşırken diğer yandan savaşçı gücünü savaştırabilmesi gerekir. 

Devrimci savaş aynı zamanda büyük bir ciddiyet ve yüksek bir sorumlulukla ele alınması gereken bir sanattır. Öyle yanından geçerken, biraz içine katılmakla biraz ilgilenilip biraz ilgisiz kalınarak ya da zaman zaman katılınılan canı istendiğinde başvurulan, aklına gelindiğinde düşünülen bir uğraş değildir. Ya da birileri katılırken diğerlerinin seyirci olarak izlediği, kazanırken sevinen kaybedince üzülen duygusal bir katılım olayı değildir. Ya da kendini savaşın kilometrelerce uzağında-dışında tutarak başkalarının savaşa katılması istenen bir adaletsizlik de değildir. Plansız-programsız rastgele ele alınan, kendiliğindenciliğin nereye varacağı nasıl evrileceği belli olmayan bir akışı içinde sağa sola savrulan çizgisi netleştirilmeyen bir olay değildir.

Savaşı ciddiyetsiz ele alan, görünürde sözde savaşan ancak özünde ondan oldukça uzak olandır. Savaş derinliği zenginliği olan kapsamlı bir mücadele bilimidir. Gevşekliğe, ertelemeye asla gelmeyen büyük bir ciddiyet ve yüksek bir sorumlulukla ele alınması, üstelenilen görevlerin mutlaka yerine getirilmesi gereken bir ateş olayıdır. Derinliği inceliği yaratıcılığı olan ince bir sanattır. 

Ayrıntılı bir planlanması olan, ruhun, beynin, düşüncenin, bedenin 24 saat sürekli bir biçimde yatırılması gereken ciddi bir iştir. Yoğunlaşılarak derinleşerek kendini bütünüyle başarısı için verilmesi gereken bir sanattır. Bu savaşta komutan olmak da farklı özellikleri gerektirir. Nitelikleri ve özellikleri birçok sanattan daha fazla olan zorluklarla dolu bir görev olduğu anlaşılmalıdır bunun. Pratik sahada düşmana “baskın-pusu-sızma” tarzında etkili vuruş yapan askeri olarak belli bir gelişkinlik ve yeterlilik düzeyi olan bir görevdir.

Asgari bir alt yapıda da olsa proletarya partisinin ideolojik-politik değerlerine sürekli yükseltmek anlayışında olmayan biri gerçek anlamda bir komutan olamaz. Sadece askeri-pratik alandaki gelişkinlik ve yeterliliğe sahip olunarak iyi bir pratik duruş sergileyerek de iyi bir komutan olunamayacağı bilinmelidir. Çünkü “partinin ve devrimin komutanı” aynı zamanda halkın da komutanı demektir.

Proletarya Partisinin ideolojisiyle, değerleriyle ve adalet anlayışıyla dolu olunmak zorundadır. Bu asgari temel değerlerden yoksun olan bir komutan süreç içinde salt askeri bakış açısının kurbanı olmaktan kurtulamaz. Kahramanlığı halkın devrim ihtiyaçları için ele almayan, bunu yüksek devrimci amaç için sürdürmeyen bir savaşçı zamanla yozlaşmaktan kurtulamaz. Zira silah, doğru ve devrimci amaçlar için kullanıldığında etkili ve güçlü bir örgütleme-aydınlatma-bilinçlendirme aracı haline gelir. Halkın ve devrimin örgütlenmesi için ön açıcı bir rol oynayabilir.

Savaşçılarına güven veren ve savaşçıları tarafından güven duyulan savaşçıları arasında eşitlik ve özgürlük ilkesini uygulayan her savaşçısına eşit ölçülerde yaklaşan aralarına farklılık koymayan, ayrımcılık yapmayan adaletli biri ancak halkın ve devrimin komutanı olabilir. Komutanda adalet duygusu güçlü olmak zorundadır. Savaşçılarına adil ve eşit bir şekilde yaklaşmalıdır. Sadece söyleyen değil söylediklerini öncelikle kendisi yapan olmalıdır. Hem yapan hem de yaptıran olmalıdır. Duruş ve yürüyüşüyle tutarlılığıyla saygı duyulan, kişiliği sağlam ve güçlü olandır. Riskli ve tehlikeli durumlarda gerekirse öncelikle kendisini öne sürendir. 

Komutan soğukkanlı sabırlı azimli olandır. Bir savaşçının komutan olabilmesi için militan özelliklere sahip olması gerekir ancak sadece bu özelliklere sahip olunarak komutan olunmaz. İkisi arasında güçlü bir diyalektik gelişim bağı olmalıdır. Ancak militanlık eşittir komutanlık değildir. İkisi bir ve aynı şey değildir. Komutan savaş sanatının inceliklerine asgari bir hakimiyet sağlayandır. Taktik zenginlik ve yaratıcılık konularında gelişkin olandır. Devrimci savaş genellemelerle yürütülemez. Detaylarda gizli olan savaş, çok zaman dikkat edilmeyen önemsenmeyen detaylarda kazanılır ya da kaybedilir. 

İyi bir komutan diyalektik materyalizmi benimsemiş onu içselleştirerek bir yaşam ve savaşı yürütme tarzı haline getirmiş olandır. Savaş devrimci felsefeye sahip olunarak, yaşamda en iyi şekilde temsil edilip yürütüldüğünde başarı ve zaferler elde edilir. Komutan aynı zamanda savaşçılarıyla devrimci bir ilişki geliştirendir. Onları duruş ve yürüyüşüyle eğiten-şekillendiren bir kişilik ve kimlik kazandırandır. Gevşek-laçka bir duruş sergileyen savaşçılarıyla ahbap çavuş temelde ilişkiler geliştiren ya da ilişkileri sıradanlaştıran ve sıradanlaşan bir duruşla asla komutan özellikleri kazanılamaz. 

Günün yirmi dört saatini “zaferi, halkın özgürlük savaşımına nasıl kazandırırım” diye düşünen sonuç alıcı tarzda yoğunlaşandır. Bütün düşünsel-ruhsal-bedensel yapısını devrimci savaşın geliştirilmesine verendir. Canı istediğinde zorunda kaldığında değil yaşamın bir bütününü devrimci savaşın gelişimine katan ve kazandırandır.

 

43741

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

“Kaypakkaya’yı pratiğiyle çizilmiş yolu izleyerek sarsılmaz bir kararlılıkla anıyoruz”

Katledilişinin 44. yıldönümünde, önder yoldaş İbrahim Kaypakkaya’yı onun teorisinin bakış açısında durarak ve pratiğiyle çizilmiş yolu izleyerek sarsılmaz bir kararlılıkla anıyoruz!

18 Mayıs 1973!

BOYKOT tavrı üzerine: Taktik hata, stratejik körlük!

15 yıllık iktidarı ile ülkemizdeki faşizmin özgün bir vearsiyonunun temsiliyetine erişen AKP tarihinin en kaotik seçimlerinden birisine hazırlanıyor. Yaklaşan referandum, AKP’nin son yıllarda aldığı darbeler ile açığa çıkan krizinin giderilmesi ya da kalıcılaşması açısından ciddi bir dönemeç anlamına gelmektedir.

Demirdağ’dan öğrenelim: Savaşı savaşarak öğren, öğret, geliştir!

Hem ülkemiz devrimci hareketinin tarihi hem de uluslararası deneyimler halk gençliğinin devrimin motor gücü olduğu gerçeğini birçok kez göstermiştir. Ülkemizde de sınıf mücadelesinin tarihi dönemeçlerine kısa bir bakış, gençliğin üstlendiği rolün tayin edici olduğunun görülmesine yetecektir. Öyle sanıyoruz ki, 68 gençlik hareketinin çıkışına kadar gitmeye gerek yok bu gerçeği görmek için. Kobanê’yi zafere taşıyan direnişin öncülerine bakmak yeterli olacaktır. Coğrafyamızda halk gençliği, Kobanê’den yükselen isyan çığlığına akın akın sınırları aşarak yanıt olmuştur.

Ötekileştirilenlerin Rojavaya Gidenlerle Dedikodusu

"Bu demektir ki, köylünün ...... yok olmadığı ...... yerini tarım gündelikçilerine bırakmadığı yerlerde, şunlar olabilir: ...... Fransa'da olduğu gibi her işçi  /köylü/  devrimini engeller ve yıkar  ......  /proletarya/ onun  /köylünün/ durumunu doğrudan iyileştirecek ve bunun sonucunda, onu devrim saflarına kazanacak önlemler almalıdır."  Marks

De ... babo ... türkiye devrimci hareketi hiç bu kadar birbirine benzeşmemişti.

TKP/ML Kadın Komitesi

 

Kadın Komitesi: “Kadınların öfkesi, isyanı ve örgütlü iradesi karşısında hiçbir diktatör duramayacak!”

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair bir açıklama yayınlayan TKP/ML Kadın Komitesi “Özgürlüğümüzü, geleceğimizi emekçi kadın ellerimizle yaratalım! Buna gücümüz, buna bilincimiz, buna inancımız var! Unutmayalım, öfkemizin, isyanımızın ve örgütlü irademizin karşısında hiçbir diktatör, hiçbir iktidar sahibi duramaz!” dedi.

İki çizgi mücadelesi ve sol içi şiddet üzerine

Sınıf mücadelesi kavramsal olarak sadece karşıt sınıfları hedef alan ve tek başına burjuvaziye ve onun sömürü çarkının ortaklarına yönelen bir pratik alanı değil çok kapsamlı şekilde burjuvazinin uzantısı olan sosyal, siyasal ve kültürel tüm dönüşüm süreçlerini de kapsayan bir olgudur. Bu kapsamdan ötürüdür ki, devrim iddiasına sahip olmak, özü itibari ile devrimciliği bir kimlik olarak sahiplenmeyi ve bu kimliğe uygun şekillenmeyi gerekli kılar.

Kadınların Aleksandra Kollontay'a borcu;Kadının kurtuluşu

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 107. yılı, bugünün gerçekleşmesinde birinci dereceden payı olan ve 9 Mart 1952 yılında ise aramızdan ayrılan Aleksandra Kollontay’ın ise 65. ölüm yıldönümü vesilesiyle...

Altın Eller ile Kanlı Eller

Anadolu'da yaşayan,ama bugün varlıklarınan söz edilemeyen kadim halklardan Ermeni'ler,Süryani'ler,Yahudi'ler,Rum'lar,Ezidi'ler üretken,yaratıcı,sanatkar topluluklardı.Yüz yıl önceden inşa edilen saraylar,kiliseler,yalılar,köşkler,binalar tüm tarihi dokunun gerçek sahipleri olurken,bu zenginliklere tepeden inme bir şekilde el konmuş,bunları inşa eden Altın elleri adım adım tarih sahnesinden silmiştir.Var olanın üstüne aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen hiç bir zenginlik-değer inşa edememiş ancak kan akıtmakta maharetli olduğunu göstermiştir.Önce Ermeni'leri,Süryani'leri,Yahudi'leri,Rum'la

İdeolojinin kadrosu olmak

Devrim gerçekleştiren komünist parti tarihleri incelenip araştırıldığında küçük burjuva ideolojisinin yönetim düzeyinde ve kolektifte etkili olmaya çalıştığı, egemen olduğu dönemlerin yaşandığı görülür. Proletarya partisinde silahlı savaşın bir savaş çizgisi olarak egemen olmadığı, burjuva-feodal sistemden ve onun ideolojisinden TAM KOPUŞ sağlanamadığı süreçlerde tasfiyeciliğin kısa süreli de olsa etkili olduğu ve olmaya çalıştığı dönemler yaşanmıştır. Bundan sonra da yaşanma olasılığının mümkün olduğu bilinmelidir.

Yetersiz ve eksikliği itiraf etmekten korkmak!

"Şimdi esas mesele öncünün kendi üzerinde çalışma, kendisini yeniden biçimlendirmede yetersiz hazırlığını, yetersiz becerisini açıkça itiraf etme, görevinden çekinmemesinde yatmaktadır." (Lenin)

Birleşmeyin, Bölünün Ki, Adımlarınızın Sayısı Artsın(!)

Komünistlerin Birliği:

Marx ve Engels. “Bütün ülkelerin işçileri birleşiniz” demişlerdi. Mao, “Bütün ülkelerin işçileri ve Ezilen halkları birleşiniz” diyerek, işçi sınıfının birliğinin yanına bir de ezilen halkların ve ezilen ulusların birliğinin ekleyerek, burjuvaziye karşı sınıf savaşımında daha fazla çoğalmamızı önerdi.

İşçi sınıfı ve ezilen halkların bölünerek çoğalmayacağını, proletaryanın bütün büyük öğretmenleri ve marksizmin klasikleri biliyordu ve önermelerinide bu doğrultuda yaptılar. Kendi eylemleri de bu yönde oldu.

Sayfalar