Cuma Ocak 24, 2025

ԱՆԽԻՂՃՆԵՐ - Vicdansizlar

 

Türkiye,11 yıldır iktidarda bulunan AKP faşizminin, Gezi Parkı alanını halkın elinden alıp,temsil ettiği İslam burjuvazisinin denetimine sunup,rant sağlamasına karşı çıkan halkın şanlı mücadelesine tanık oldu.Doğayı,çevreyi ve yaşam alanlarını savunan halkın, kanla yazılan mücadelesi yeni bir dönemin artık başladığı sinyalini verdi.

Kitleler '' Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak '' sloganıyla AKP 'yi ve  başındaki RT Er doğan'ı tarihin çöplüğüne göndermeye kararlıydı.

Tüm Türkiye çapında yükselen kitle gösterilerinde iktidar neye uğradığını şaşırdı.Çünkü artık kaçınılmaz sona gelinmişti.İstanbul-Okmeydanı'nda  iki gündür Gezi parkına destek için sunulan destek eyleminden bütün mahalle halkı etkilenmiş,polisin attığı gaz bombaları evlerin içine girmiş ,aileler evlerde oturamaz hale gelmişti.

Olaylar pazar sabahı biraz durgunlaşınca Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan ekmek almaya gideceğini söyledi.Annesinin gitmesini istemeyen,Berkin Elvan annesinin elinden 5 YTL'yi alarak '' Aney senin ayağın sakat,bir olay olursa kaçamazsın,ben gideyim,hem sokakta arkadaş bulursam kahvaltıya getirebilir miyim '' diyerek evden koşarak uzaklaştı.

O ,gidişin dönüşü, maalesef  8,5 ay sonra eve gelen tabutu oldu.

Berkin Elvan'ı görenler ,tanıkların anlatımıyla polisin direkt kafasına sıktığı gaz fişeği ile başından vurularak komaya girdi.Bunlar yetmiyormuş gibi çağrılan ambulansa polisler sokağı kapatarak gelmesini engellediler.Orada ölmesini istediler.

Henüz 14 yaşında yüreği ana ve dost sevgisi ile dolu Berkin  maalesef  269 gün sürecek hayatta kalma mücadelesine yenik düştü. 11 mart 2014 saat 07 'de kaybettik. Gezi Parkı'nın korunması için çarpık yapılaşmadan kaynaklanan ,bir avuç kalan doğanın güzelliklerini sadece kendi zenginliklerine zenginlik katmak için kullanan asalak burjuvazinin çıkarlarına karşı çıkan halkın en değerli evlatlarını kimisini ezerek,kimisini öldürerek,kimisini linç ederek aramızdan aldılar.Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz,Ankara'da EthemSarısülük,Hatay'da Abdullah Cömert,İstanbul'da Mehmet Ayvalıtaş,Hatay'da Ahmet Atakan,Lice'de Medeni Yıldırım yetmiyormuş gibi umudumuz ve geleceğimiz olan Berkin Elvan'a da kıydılar.

2013 yılında 14 yaşında polisin attığı gaz bombası ile kafasından yaralanan Berkin Elvan 45 kilo ağırlığında düştüğü hastahanede  16 kiloya kadar düştü.15 . yaş gününe ailesinin,sevdik lerinin yanında değil hastahanede komada 205.günde girdi.

Sınıf arkadaşları,öğretmenleri,ailesi,dostları,ilericiler, devrimciler Berkin'i bir an olsun yanlız bırakmadılar.Üç ay boyunca hastahanenin önünden bir an olsun ayrılmadılar.Polis'in sertmüdahalelerine rağmen,faşizme inat Berkin'i sahiplendiler.

 Ama olmadı.

Sekizinci sınıf öğrencisi olan Berkin maalesef diplomasını almaya gidemedi.14 yaşında pırıl pırıl bir gelecek,umut katledildi.

Maalesef demokrasi,insan hakları,hukuk gibi en yüce değerlerin en ufak kırıntılarına dahi rastlanılmayan yaşadığımız topraklarda,polis ve asker kurşunları ile şehit olan demokrasi ve özgürlük şehitleri sonsuza kadar yaşayacaktır.

RT Erdoğan'ın vatandaşlarına karşı bu kadar vahşice,orantısız güç kullanarak saldırması korkunun ifadesidir.Ama korkunun ecele faydası yoktur.AKP iktidarını halk mutlaka bugün veya yarın  al aşağı edecektir.

İnsanların yaşam hakkını ellerinden alan RT Erdoğan'ın faşist polisleri 7 canımızın yanısıra 12 kişiye yakın insanın kafasına gaz bombası sıkarak gözlerinin kör olmasına sebep olmuştur.Yüzlerce insanımız ise ezilerek sakat kalmışlardır.Bu eylemleri RT Erdoğan polisini savunarak '' kahraman '' ilan ederek '' destan yazdı '' diyerek savunmuştur.

 Doğru ,çünkü en itibarsız,güvenilirliği olmayan,halkına zulüm eden,polisi görünce '' yaka silken '',polisin ,ne demek olduğunu, halk kendi öz yaşantısından bilmektedir.Olayı gerçekleştiren '' kahraman '','' destan yazan '' 7 polis hakkında  açılan davalar ayrıca ibretlik göstergesidir.

Mahkeme'de verdikleri ifadelere göre, ''kimileri orada değildi '','' kimileri o gün iziliydi '', '' kimisinin fişek kullanma yetkisi yoktu '','' kimisi de bir şey hatırlamadığını '' beyan ederek yalan konuştu.Doğrusu bu oynanan tiyatroya  bu halk yabancı değildi.Hrant Dink davasında da aynı senaryo işletildi.Ethem Sarısülük'ün katil polis memuru başka bir yere, daha üst göreve amir olarak atanmadı mı?Uğur Kaymaz'ı vuran polis memurları beraat ettirilmedi mi ?  Polislerin attığı gaz bombası ile 3 aya yakın yaşam mücadelesi veren ama en sonunda ha yatını kaybeden Berkin Elvan'ı vuran polisler,

 Şimdi rahat mısınız ?

Akşamları rahat uyuyabiliyor musunuz ?

Acaba çocuklarınız size  Berkin'i kim öldürdü ? Diye sorduğu zaman,

Sizin cevabınız ne olacak ?

 Bir insanın vicdanı buna tahammul edebilir mi ?

 Üstelik hiç bir şey olmamış gibi toplumun arasında dolaşıyorsunuz değil mi ?

  Dolaşırlar , çünkü VİCDANSIZ'DIRLAR .

                                          ÇOCUKLARA KIYMAYIN EFENDİLER !

Başka ülkelere basın özgürlüğü,demokrasi,hukuk gibi değerlerden bahsederek ''örnek'' ol -maya çalışan,her konuşmalarında burası '' muz cumhuriyeti '' değil diyerek açıklamalarda bulunan RT Erdoğan şu an itibariyle yönetim şekli olarak Afrika cumhuriyetlerinden bile geri durumdadır.

AİHM, Rusya'dan sonra ikici ülke olarak Türkiye'yi İnsan hakları ihlalleri ...gibi konularında işaret etmektedir.Yargılamayı bekleyen binlerce dosya halen sırada beklemektedir.  RT Erdoğan'ın ileri demokrasi olarak gördüğü Türkiye gerçekliğinde ancak kalekol,karakol,cezaevi,adliye sarayları yapımında  bayağı '' başarılı '' olunmştur.Bunların muhafazası için kendine uygun olan polis teşkilatını yapılandırmıştır.  Oluşturulan polis devletinde sözde ileri demokrasinin en kaba sonuçlarını çocuklar üzerinde uygulanan  ve vahim noktada olan çocukların durumları hükümeti hiç ilgilendirmemektedir.Olayın vahimiyetini gizlemek için ise hiçbir şey yokmuş ''ortalık güllük gülüstanlık '' mış gibi göstermeye çalışılmaktadır.Oysa bugüne kadar Türkiye genelinde öldürülen çocuk sayısı 520 candır.BDP bir soru önergesi vererek ölümler üzerine açıklama istemiştir ,ama bir cevap alamamıştır. Toplumda derin yaralar açan,adalete olan güveni tamamen sarsan bazı çocuk ölümleri vicdanları yaralamıştır.İşte bunlardan bazıları....

Roboski'de F-16 savaş uçakları tarafından bombalanan 34 Kürt köylüsünden 17 'si henüz çocok durumundaydı.Yaşları 12 ile 16 arasında  değisen bu çocuklar okul ihtiyaçlarını karşılamak için Irak'tan benzin getirip satarak geçimlerini sağlıyorlardı.Bu onlar için çok görüldü.Cesetleri tanınamaz halde, yine aileler tarafından katırlara yüklenerek ancak köye getirebilindi.

Adana'da polisin attığı gaz bombası fişeği ile ölen Mazlum Akay'ın katilleri halen bilinmiyor. Devletin ihmali sonucu soğuktan anasının koynunda zatüreden  1,5 aylık iken ölen Ayaz Bebek'in dramı için hiç bir yetkili maalesef kılını kıpırdatmamıştır.Van'da yine ilgisizlik ve ihmal sonucu doğa koşullarına yenik düşen ve '' çağ atlayan '' bir Türkiye manzarası haline gelen minik Muharrem'in boğça içerisine sığdırılmış taşınan cesedi yürekleri fazlasıyla dağlamıştır.

Van depreminde sadece Kürt oldukları için '' kader '' lerine terkedilen ve zatüreden ölen 6 yaşındaki Deniz Olgun ile çadır yangınında hayatını kaybeden üç küçücük kardeş Mikail Tolukan (12) Bahar Tolukan (8),İsmail Tolukan (4) kardeşlerin ölüm sebebi ,''benden olmadığı'' için doğayla başbaşa terkedilen anlayışın sonuçlarıdır.   2,5 aylıkken açlıktan ölen Kübra bebek ölmedi,öldürdüler.   İncecik,çocuk bedenine yaşı 12 iken, 13 kurşun sıkılan babası ile birlikte infaz edilen,sonradan çatışma süsü verilen Uğur Kaymaz olayı halen hafızalardan silinmedi.'' Kahraman,destan yazan polis '' lerin hepsi ödüllendirildi,beraat ettiler.

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde hayvan otlatmaya giden 12 yaşındaki Ceylan Önkol ,askeriyeden atılan havan mermisi öldürüldü.Vucudu param parça ve tanınmaz halde olan Ceylan Önkol soruş turmasında hiç bir ilerleme sağlanmadan '' takipsizlik '' kararı verildi. Gösterilerde ,yürüyüşlerde '' taş atan çocuklar '' olarak bilinen aslında kendi gelecekleri için, sokağa dökülen bu çocuklara  polis mermi sıkacak kadar ileri gitmiştir.Mahsun Mızrak kafasına aldığı kurşun ile hayatını kaybedince,adli tıpta gerçek mermiyi  av tüfeği mermisi ile değiştirdiler.

Oysa bu toplumun aydınlık geleceği, umudu olan çocuklar hiç de bunları hak etmiyor.Hatırlayacak olursak polise sınırsız yetki veren,  POLİSE VUR EMRİNİ BEN VERDİM diyerek bütün sorumluluğu üzerine alan R T Erdoğan burada suç işlemiştir. Ölümlerin,sakat bırakılanların tüm insanlık dışı uygulamaların siyasi sorumlusu Recep Ta-  yip Erdoğan'dır.

Gülsüm Elvan Ana'nın dediği gibi '' Berkin Elvan'ı Allah almadı,R T Erdoğan aldı '',o zaman sonuçlarına da katlanacak ,tüm bu kabarık suç dosyalarının hesabını uluslararası mahkemelerde yargılanarak verecektir.

Mısır'da gösterilerde ölen Esma bebek için gözyaşı döken R T Erdoğan,kendi vatandaşları için ise '' Vur Emri '' vermektedir.269 'dür gün yaşam mücadelesi veren Berkin Elvan ailesini bir kere olsun arayıp sormayan,sorunlarına yardımcı olmayan Devlet, bugün Berkin Elvan ardından timsah gözyaşları dökmektedir.Artık bunun inandırıcılığı kalmamıştır.

 Hiç bir şey Berkin Elvan'ın hayatından daha değerli değildir.

Ailesi ve Halkımızın yarasını ,acısını hiç bir çabanız dindiremeyecektir.

 Kana bulaşmış elleriniz temizlenmeyecek,

 ÇOCUK  KATİLLERİ  OLARAK  ANILACAKSINIZ.

  BERKİN  ELVAN  MÜCADELEMİZDE  YAŞAYACAK !

  ԲԵՐՔԻՆ ԷԼՎԱՆԸ ԱՆՄԱՀ Է...

  ԲԵՐՔԻՆ ԷԼՎԱՆԸ  ԱՊՐԵԼՈՒ Է ՄԵՐ ՊԱՅՔԱՐՈՒՄ ...

   11 Mart 2014

94993

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.

Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)

Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)

Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)

Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)

Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)

Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.

Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)

Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.

Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi

İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.

Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç

Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi   yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.

Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:

Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...

Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor. 

Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:

Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)

Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)

Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.

Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.

Sayfalar