Salı Nisan 22, 2025

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Dersim Tertelesi ne kadar Sara’nın bilinç ve duygu dünyasında etki yaratmışsa 5 Nolu Zindan da her devrimci tutsak gibi Sara’nın mücadele yaşamında bir dönüm noktası oluşmuştur. Sara, bir kez değil, birkaç kez büyük felaketler içinden geçerek öncülüğün iradesi ve sesi olmayı başarmıştır.

Sara, 5 Nolu Zindan hücrelerinde sadece Dersim’in özgür kadınının direngen şarkısını söylemedi. İşkenceci cellatların yüzüne tükürürken tüm zamanların, tüm dillerin ölümsüzlük şarkısını söyledi. Haksızlığa, adaletsizliğe karşı çıkarken ülkesini ve halkını kurtaracak hakikati savunmaktan devrimi istemekten asla geri durmadı. “Hep kavgaydı yaşamım” derken aslında bitmeyen mücadelesinin yalın hikayesini anlatıyordu. İnandığını söylemekten, savunduğunu yapmaktan bir an olsun tereddüt etmedi. Tıpkı Dersim’in sert yelleri gibi esti ve bendine sığmayan suları gibi coştu aktı.

Sakine Cansız’ı Sara yapan, onu öncülüğe taşıyan, zorluk ve haksızlıklar karşısında gösterdiği olağanüstü direnç ve bu dirençten aldığı güçtü. Onu bu denli direngen ve güçlü kılan yaşadığı toprakların acıları ve Dersim halkının yaşadığı soykırımın benliğinde yarattığı unutulmaz izlerdi. Dersim kadınlarının ayak izlerine inançla ve direngenlikle bastığı için “Sara”laştı. Ve hepimizin Sara’sı oldu. Kürt kadın duruşunun unutulmaz simge ismi oldu. Özgürlük arayan her Kürt kadın onun suretine bakarak yaşamı doğru okuyor, geleceğe kararlılıkla yürüme cesareti gösteriyor.

Sara, katlanılması zor işkence altında herkesin sindirilmeye çalışıldığı zindanda olağanüstü cesareti, baş eğmeyen duruşuyla umudu ve inancı büyütmeye çalıştı. O artık her yerde dağları evlat kokan, çiçekleri oğul açan ülkenin özgürlük kavgasını verdi. Çocukları zindanda, anneleri yollarda ölen kadınların cesur sözü, kırılmayan iradesi ve öncüsü oldu. Yanılgılı yaşamı kaybedilmiş ve ihanete uğramış olarak gördüğü için umudu öldürmek isteyenlerin öncelikli hedefi oldu.

Özgürlüğün ve umudun düşmanları kavgasız bir yaşamı koca yalan olarak gören, nerede, hangi zaman diliminde olursa özgür bir yaşamdan başka bir arayışı olmayan Sara’yı ancak fiziki olarak imha edebilirlerse durdurabileceklerini düşündüler.

Düşmanın her zaman en iyi yaptığı şey olan insanlardan önce umudu öldürürken unutup hesaplayamadıkları bir şeyi geride bırakmışlardır. Sara’yı öldürmenin kurtuluş olmadığını unutmuşlardı. Yaşamı, gerçeğin ve özgürlüğün sembolü haline getiren Sara ne kendisine işkence yapan katillerden ne de onu vurmaya gelen düşmandan korktu.

Hayallerinin peşinden koşan Sara, güçlüklerden ve ölümden korkmayan kuşaklara hayallerini sadece müziğin ve şiirin diliyle anlatmadı, yaşamıyla, yaratıcı elleriyle gösterdi, pratiğiyle öğretti. Biz geride kalanlara, özgürlüğünü arayan kadınlara fırtınaya katlanarak ancak gökkuşağının özgür renklerinin tadının çıkarılabileceğini öğretti. Sara’yla öğrenmek, direnmek kadar savaşmaktır.

Bugün Sara’nın hayalleri Kürdistan dağlarında dolaşıyor. Düşmana en etkili darbeleri indirerek yeni yaşamı inşa edecek şekilde kendini eğiten kadın gerillalar tüm coşkularıyla işgalcilere kök söktürüyor. Kürdistan dağları, Sara renkli duruşundan ödün vermeden özgürlük ve adalet arayan herkese umut oluyor.

Özgürlük uğruna toprağa düşen Sara’lar onurumuzdur.

7041

Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.

Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)

Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)

Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)

Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)

Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)

Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.

Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)

Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.

Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi

İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.

Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç

Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi   yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.

Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:

Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...

Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor. 

Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:

Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)

Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)

Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.

Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.

Sayfalar