Perşembe Nisan 17, 2025

Farklılıkları ve Renkleri Tanımamak19. ve 20.Yüzyılın Siyaset Anlayışıdır-Dursun Ali Küçük

Yeni yıl vasıtasıyla Gürcistan cezaevinde tutsaklık koşullarında 2005 yılında yazdığım bu yazımı sizlere sunuyorum. Aynı zamanda kendi kendimle hesaplaştığım bir süreçti.

  “ Toplumlar devrimler ve evrimler yaşadılar. Radikalizmin belli zaman ve mekân içinde yararları olmuştur. Günümüzde ise klasik devrimler çağı kapandı, çok fazla radikalizm ya da öyle geçinmek zarar veriyor. Tahrip ederek üstünlük, egemenlik sağlamanın geçici bazı yararları olsa da uzun vadeli düşünüldüğünde zarar verici yanı daha fazladır. Kürtler zihniyet, siyaset olarak tahrip edici, ortadan kaldırıcı bir siyaset izleseler de bunu gerçekleştirme olanağı dışa karşı yoktur. O zaman dışa karşı gerçekleşme imkânı bulamayan bu siyaset tarzı Kürt toplumunun içine yönelerek daha çok Kürtlere, Kürt toplumuna zarar vermektedir.
                     
Kemalizm’in güncelleştirilmesinden yana olanlar, bir dönem kendisinden olanlara niye yaşama ve siyaset yapma hakkı tanımıyor? Eskiden bağımsızlık isteniyordu; özerklik, otonomi vb. İsteyenler işbirlikçi, hain olarak değerlendiriliyordu. Ulus-devlet, bağımsızlık görüş ve siyasetine göre diğer Kürt hareketleri değerlendiriliyordu. Şimdi bağımsızlık istenmiyor; federasyon ve özerklikte istenmiyor. Yani PKK Liderinin savunmalarında ve şimdiki PKK Programında Kürtler için her hangi bir siyasi statü yer almıyor. Kürt kimliği, kültürü tanınsın doğru olsa da bir siyasete oturmuyor. Anayasal vatandaşlık, özgür yurttaşlığa bir statü belirlenmediği sürece Türkiye yönetimi karşı çıkmaz. Programlar siyasi doğrultuyu ve talepleri belirler; taktik yapmaz.
                 
 Siyasette Kürt sorunu ve talepleriyle ilgili muğlâklık yaşanınca, niye eski siyasi kavramlardan vazgeçilmiyor. Tasfiyeciliğin tasfiye edilmesi, yani ortadan kaldırılması, objektif, sübjektif düşman, hain, işbirlikçi, ‘’ilkel milliyetçi’’ vb. Küçümseyici, yaralayıcı kavramlar, zihniyet ve uygulamadan vazgeçilmedikçe, bırakalım demokratik siyaset yapmak, demokrasiye bile giriş yapılamaz.
                   
Doğa renkler ve renkler uyumundan oluşuyor. Her çiçek farklı renkte açar. Bir bahçede bostanda meyve, sebzeler farlı çiçekler, farlı renklerde verirler, çeşitlilik doğal gelişmenin, doğanın bir özelliğidir. Farklı renk ve çiçekleri, verilen yemişleri ortadan kaldırmak ekolojik dengeyi bozar. Toplum ve bireylerde toplum mühendisliği yapılarak geliştirilmez. Toplum mühendisleri demokrasiye yönelmez. Her şeyi ben yaptım, ben kurtardım diyerek toplumun kurtarıcılarını yaratır. Kurtarıcı, kurtarıcıların kurtulmaya ihtiyacı vardır,  hep kurtarıcı geçinenler, halkın sivil toplum hareketlerine izin vermez, önlerini bağlar.
                       
Toplumun farklılıkları ölçüsünde farklı renkleri olmalıdır. Demokratik siyaset, demokratik kriterler, birey, insan hakları, temel hak ve özgürlüklerden yana olma, evrensel hukuk ve adalet vb. Ortak paydaları olmalıdır. Demokratik tarz, tek çizgi, tek doğru, tek görüş değildir. Farklı siyasetler, görüşler, partiler, örgütler, sivil toplum hareketleri, kadın hakları, sosyal ve ekonomik örgütlenmeler olmalıdır ve gereklidir de. Kendisini ifade etsin, etmesin toplumun renkleri vardır. Bunları bastırmaya çalışmak değil, ortaya çıkmasını sağlayıp demokratik bir yarış ve rekabeti esas almak önem taşıyor.
                  
Bunun için her parti ve örgüt ilkin kendi içinde iç barışı sağlamalı, içine yönelik şiddet tarzı hangi gerekçeyle yaparsa yapsın onaylamamak, desteklememek, hatta sessiz kalmamak gerekir. Partilerde de parti programı ve işleyişine kabul edip belli noktalarda farklı eğilim ve grupların olması günümüz siyasetinin bir gereğidir.
                
 İç barışını sağlamayan parti ve örgütler; Kürt parti ve örgütlerine, çevrelerine karşıda ulusal iç barışı uygulayamaz. Böylesi iddiaları olsa da gerçekleşmez; demagojik söylem olarak kalır.
                 
Kürt toplumunun barışı, hoşgörüyü, demokratik birliktelikleri, her rengin Kürt talepleri ve siyasetini ifade etme, örgütlenme hak ve yaşamlarından yana olmadıkça, egemen uluslu barış ve demokratik çözüm nasıl sağlanır?
                
İlkin Kürtler kendilerini düzeltsin, çağdaş ve demokratik dünyayla günümüz gerçeğine göre bağlar kursun, Ortadoğu’nun cemaatçi, toplumu her şeyin önünde, örgütü bireyin önünde, lideri parti ve örgütlerin önünde gören, sayan zihniyette kurtulsun; Toplumda demokratik tartışma, birbirine karşı saygılı olma, düşmanlıklara son verme ve azda olsa muhalif olanlara yaşam hakkı tanıma sağlansın!
                  
 Teşhir ve karalama yöntemleri son bulsun! Düşünceyi düşünceyle, siyaseti siyasetle eleştirme, tartışma kültürü otursun!
                    
İçine ve dışına yönelik, hangi gerekçeyle olursa olsun- ortadan kaldırma, öldürme, hatta burnunu kanatma yöntem ve uygulamalarına son verilsin!
                 
Karalama, kirli siyaset tarzıdır. Kim yaparsa yapsın hiçbir karalama, hiçleştirme tavırlarına destek verilmesin
               
Düşünce ve örgütlenme, her farklılığın kendisini ifade etme, yayma hakkına hangi biçimde olursa olsun müdahale edilmesin!
               
Farklı parti ve örgütlerin, hatta bireylerin görüş ve siyaseti ne olursa olsun, buna karşı saygılı olunsun. Seviyeli ve düzeyli, hatta pozitif eleştirilerin önde olması tercih edilsin.
               
Renkler ve renklerin toplumda tahrip edici değil, uyumundan yana olunsun.
                
Ötekinin özgürlüğü ve haklarını, kendi hakları ve özgürlüğünden daha fazla savunma esas alınsın!
        
Kürt sorununun çözümünün, tek bir renkle Gerçekleşmeyeceği, Kürt toplumundaki bütün renklerin katılımı ve çabasıyla sağlanılacağı hiçbir zaman gözden kaçırılmasın.
      
Toplum içinde hangi biçimde, kim tarafında yapılırsa yapılsın şiddet uygulamaya karşı olunsun!
        
Avrupa idamı çoktan kaldırdı. Türkiye’de koşular olsa da kaldırdı. Kürtlerde hangi partide olursa olsun idam ve infazların yapılmasına karşı durulsun!
       
Bireylere, vatandaşa karşı devleti savunmak nasıl anti- demokratik bir tutumsa, bireye karşı partileri, örgütleri ve toplumu savunmanında demokratik bir tutum olmadığı bilinsin!
      
Yüz kızartıcı suçlar hariç, düşüncelerinden, görüşlerinden dolayı kişilerin soruşturulması, tutuklanması, ayrıldığından dolayı vurulması, hangi biçimde olursa olsun farklı davranış ve eğilimlerin mahkûm edilmesi sona ersin!
     
Leninist-Stalinist parti-örgüt modelleri, ulusal-devletçi(milliyetçi ya da İslamcı olsun) otoriter- despotik parti ve toplum modellerinden, toplum mühendisliğinden vazgeçilsin veya buna karşı olunsun!
         
Daha çoğaltmak mümkün. Bunlara uyan, saygılı olan, yaşam ilişki ve davranışlarında uygulayan kişi, parti ve örgütler demokratik olurlar ve demokrasiyi geliştirirler. Siyaseti temiz ve açık olur. Siyasetin savunulur bir ahlaki olur o zaman. Bunları tanımayan, tanıyıpta uymayan, söyleyip yapmayan, demokrasi söylemlerini kendilerine uygulamayıp, demokrasiyi zaten uygulamayan despotik rejimlerin eleştirilmesi için salt kullananlar demokratik bir siyaset izleyemez, bunun tarzını ve ilişkilerini geliştiremezler.
         
Kürt toplumu olumlu- olumsuz yanlarıyla bir süreç yaşadı. Şimdi demokratikleşmenin kaçınılmaz yol ayrımına gelmiş bulunuyor. Bireyler partilere karşı feda edilmemeli. Ortadoğu’nun eskiden beri gelen, kronikleşen bu geleceğine son vermenin zamanı gelmiştir.
        
Avrupa’da özgür birey geliştiği için, reform, Rönesans ve aydınlanma ile eski zihniyet parçalanmıştır. Özgür birey, bireyler geliştiği ölçüde, buna dayalı sivil toplum, bunun parti, örgütlenmeleri geliştiği ölçüde demokratik ölçüler gelişmiştir.
        
Bireylerin partilere karşı kendisini savunma hakkı olmalıdır. Yâda bir partiye nasıl gönüllü katılıyorsa, farklı düşünmeye başladığı zaman, ya da katıldığı partinin daha ileri görüş ve davranışlar seçilemediğini görür ve inanırsa, gönüllü istifa etme, ayrılma hakkı olmalıdır.
      
Kürtlerde demokratik siyaset, katılım, açıklık, demokratik işleyiş ve yönetim tarzı hala ağırlıklı yanı oluşturmuyor. Bunun tartışmaları ve ön zeminleri oluşmuştur. Demokratik siyaset tarzı ve yaklaşımı hala azınlıktadır.
      
Demokrasinin bir evrim süreci vardır, Kürtler demokrasi sürecine girmeye başlamıştır, ama hala önlerinde zahmetli bir yol bulunmak tadır.
     
Kendi adıma siyasal parti ve örgütlere katılmayacağım. Şimdiye kadar Kürtlere hizmetim olmuştur. Gelinen noktada hiçbir partiden değilim. Fırsatım ve imkânlarım olursa bir aydın olarak birey olarak Kürtlere, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümüne, Türklere, yakın halklara hizmet ederim. Evrensel değerler ve benzer içinde hizmet eder, çalışırım.
      
Demokratik siyaset, katılım, örgüt ve partilerinin gelişmesinden yana olurum.”

Tiflis cezaevi-Gürcistan-2005
Dursun Ali Küçük

74503

Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.

Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)

Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)

Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)

Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)

Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)

Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.

Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)

Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.

Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi

İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.

Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç

Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi   yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.

Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:

Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...

Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor. 

Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:

Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)

Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)

Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.

Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.

Sayfalar