Çarşamba Şubat 26, 2025

Faşizm kadın devrimcilerden intikam alıyor - Ziya Ulusoy

Erdoğan faşizmi, generalleri ve polis şeflerini, kadın devrimcilerin katledilmesine seferber etti.

Yalnızca son aylarda İstanbul'da Günay, Dilek, Dilan,Yeliz, Şirin, Kürdistan'da Güler, Sakinelerin öldürülüşünün yıl dönümünde Seve, Fatma, Pakize yoldaşları katletti. Ayrıca, çocuk büyük demeden çok sayıda kadını da kuşatma altına aldığı Kürt ilçelerinde öldürdü.

Faşizm, özgürlük ve sosyalizm mücadelesine katılan devrimci kuşaklardan intikam almayı, intikamcı acımasızlığının bir yansıması olarak da, mücadeleyi yeniden yeniden omuzlayan kuşakları korkutarak sindirme amacıyla da uyguluyor.

12 Eylül askeri faşizmi sonrası 80'li yılların sonundaki gençlik kuşağının yetiştirdiği kadrolar, devrimci örgütlere yeniden cansuyu oldular, onları büyüttüler.

Faşizmin intikamı gecikmedi. Kaybederek, kurşunlayarak, cezaevlerinde, dağda, işkencede, devrimci kadro kuşağına ölüm yağdırdı. Onların devrimci örgütleri ayağa kaldıran fedakarlığına, tarihsel girişkenliğine öldürmelerle yanıt verdi.

Kürt özgürlük hareketini geliştiren genç kadrolara, sömürgeci faşizm, dağda, kentte, köyde ölüm yağdırdı. JİTEM, Özel Harekat, Hizbulkontra bu on yıllardaki acımasız katillikleriyle kötü ün saldılar. Sömürgeciliğin genç devrimci Kürt kadrolarına, onların fedakarlığı ve mücadele girişkenliğine, ulus çapında seferber olarak mücadeleyi büyütmelerine karşı yanıtı ölüm yağdırmak oldu.

Faşist sömürgecilik, şimdi benzerini kadın devrimcilere yapıyor.

Kadınların toplumsal koşulları o toplumun uygarlık derecesinin ölçütüdür. Kapitalizm bir yandan kadınları üretime katar ve bu nedenle eğitime katılmalarını engelleyemezken, diğer yandan ağır çalışma koşulları ve patriarkal erkek egemen kültürü sürdürerek, sermayenin egemenliğini sürdürmek için ikinci sınıf bağımlı toplumsal koşullarla gelişmelerini engeller.

Erdoğan faşizminin özgünlüğü, kadınları eve hapsetmek, erkek egemenliğinin patriarkal biçimlerini din ve gelenek adına daha katılaştırmaktır. Böylece, halkın yarısını oluşturan ezilen cinsi tarihsel girişkensizliğe, sermaye ve erkek bağımlılığına diğer sermaye partilerinden daha çok mahkum ediyor. Geri bıraktırılmışlığını uzun sürdürmeyi amaçlıyor. Erdoğan, elinden gelse Suudi teo-monarşisi gibi kadınlara araba kullanmayı bile yasaklamak istiyor.

Fakat öğrenci, işçi, köylü kadınlar, bu gericiliğe karşı kadın hareketini geliştirerek, önlerine kadın devrimi amacını koyan mücadeleleri yükselterek cevap verdiler. Türkiye devrimci hareketinde kadın kadrolar öne çıktılar, partilerini geliştirmeyi en önde omuzladılar. Devrim emekçiliğini de, tarihsel girişkenliği de, cesareti de kuşandılar.

90'ların başlarında bir ara kadın derneklerindeki artış eğilimi, bugün değişik renk ve akımın kadın örgütlerinin o zamana göre çok daha artışı olarak kendisini gösteriyor.

Komünist ve sosyalist kadın örgütlerinin kurulması, gelişmesi, bu tarihsel yürüyüşte inisiyatifli öncü yerini alıyor.

Kürt özgürlük hareketi ayrı kadın parti ve ordusu olarak kadın devrimi sürecinin ilerleyişine büyük katkılarını sunuyor.

Faşist sömürgecilik, kadın devrimindeki yürüyüşten, özellikle kadın kadroları katlederek intikam alıyor. Onların, devrimci hareketin bugününde hareketi geliştiren girişkenlik ve fedakarlığından intikam almayı ve bu yolla geniş emekçi ve genç kadın kitlelerini sindirmeyi amaçlıyor.

Kadın devrimi yapıcıları, Erdoğan faşizminin, sömürgeciliğinin bu barbarlığına karşı ve rağmen, mücadeleyi ve yapıyı yükseltecekler. Tarihsel ayağa kalkmış toplumsal ve ezilen sınıfların hareketlerini, ne Hitler faşizmi, ne 90'lardaki generallerin faşist sömürgeciliği durdurabildi! Ne de Hitler'e özenen Erdoğan faşizmi durdurabilir!

Kadın yoldaşların aramızdan barbarca ölümlerle koparılıp alınmasına, devrimci kadın hareketi yalnızca cesaretini kuşanarak yanıtlamakla kalmayacak. Kadın kitle örgütlerini, mahalle mahalle, okul okul, işyeri işyeri geliştirecek, hareketin günlük mücadele taleplerini formüle etmede yaratıcılığını, kadın devrimi programını geliştirmede bilimsel ufukluluğunu da gösterecektir.

9 Ocak, Sakine, Fidan, Leyla yoldaşların, Kürt kadın özgürlük hareketinin üç önder ve militanının Erdoğan faşizmi tarafından kalleşçe katledilmelerinin yıldönümü.

Sakinelerin, Yelizlerin, Sevelerin şahsında, faşizmin aramızdan aldığı sayısız devrimci kadını saygıyla anıyor, onların cesaret, feda ve devrim emekçiliğinin yalnızca kadın devrimi yapıcılarına değil, bütün devrimcilere ve ezilenlere de öğreteceğine inanıyoruz.

46572

Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.

Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)

Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)

Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)

Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)

Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)

Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.

Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)

Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.

Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi

İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.

Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç

Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi   yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.

Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:

Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...

Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor. 

Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:

Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)

Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)

Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.

Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.

Sayfalar