Salı Mart 4, 2025

Katledilişinin 15. Yılında Bir Kez Daha; Hrant Ahparig

Ermeni yazar, gazeteci Hrant Dink’in katledilişinin üzerinden 15 yıl geçti. 15 yıldır Hrant, başta Agos gazetesinin önünde olmak üzere birçok yerde “Ahparig” denilerek “Buradayız” şeklinde verilen mesajla anılmaya devam ediliyor.

Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de Şişli’de Halâskârgazi Caddesi üzerindeki Agos Gazetesi’nin çıkışında, 14.54’te, arkasından ve çok yakın mesafeden yapılan üç el silah atışıyla katledildi.

Katil zanlısı 19 yaşındaki Ogün Samast, güvenlik kameralarından elde edilen görüntülerin yayınlanmasından sonra, Samsun Otogarı’nda sivil giyimli jandarma ve polis ekipleri tarafından yakalanmıştı. Hrant Dink’in cenazesi için 23 Ocak 2007 Salı günü Şişli’de Agos Gazetesi önünde tören yapılmıştı. 15 yıl önce yüz bini aşkın kişinin katıldığı cenaze töreninde Dink, Balıklı Ermeni Mezarlığı’nda toprağa verilmişti.

Katledilişinin 14. yılında 26 Mart 2021 tarihinde ise ne gerçek sorumluların ne de tetikçilerin yargılanmadığı dava sonuçlandı. Son dönemlerde siyasi iktidarın yaptığı katliamlar için “Ben değil FETÖ yaptı” yöntemi sıklıkla kullandığı bir yöntemi bu davada da kullandı. Davada FETÖ “elebaşı” olarak görülen Gülen ve Zekeri Öz dahil 13 sanığın dosyası ayrıldı. Gazeteci Ercan Gül, 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın davası zaman aşımından düştü. Ramazan Akyürek’e ve Ali Fuat Yılmazer’e tasarlayarak kasten adam öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis verildi.

Hrant Dink’in ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu, cinayet davasına ilişkin mahkemenin açıkladığı karara itiraz edeceklerini belirterek “Bugün verilen karar, Hrant Dink cinayetini tüm yönleriyle açığa çıkartmayan ve sorumlular hakkında hüküm kurmayan bir karardır” dedi. 22 yıl 10 ay hapis cezası alan Samast, 6 Ağustos’ta koşullu salıverilme hakkına kavuştu ancak başka bir cezası nedeniyle tahliye edilmedi.

Hrant Dink soğuk bir kış günü, 19 Ocak’ta, Ermeni olduğu için katledildi. Hrant’ın katli, tarihe 24 Nisan Ermeni Soykırımı’nın devamı olarak yazıldı. Ancak diğer taraftan 15 yıl önce yapılan bu katliam, öncelleri gibi Türk-Sünni olmayanların soykırıma uğratılması, katledilmesinin bir devamı olduğu gibi sonrasında da benzeri katliamların tuğla taşı olarak kullanılacaktır.

Nasıl ki İttihat ve Terakki’nin eli kanlı katilleri Talat-Enver-Cemal üçlüsü tarafından planlanan soykırım, ilk önce İstanbul’da Ermeni toplumunun ileri gelenleri olan milletvekilleri, gazeteciler, yazar, şairler bir gece ansızın evlerinden alınarak, bilinmez yolculuklarda Teşkilat-ı Mahsus-a çeteleri tarafından vahşi yöntemler kullanılarak öldürüldülerse, 6-7 Eylül’de yüzbinlerce Rum katledildiyse Hrant da aynı saiklerle aynı tek dil-tek bayrak-tek ırk düşüncesiyle katledildi.

İttihat ve Terakki’nin kurucusu olduğu Cumhuriyet Türkiyesi, işte bu tekçi zihniyetin hayat bulması için 300 bin Rum’un yurtlarından edilmesi, azınlıklara dayatılan ve Türk burjuvazisinin sermaye birikimini sağlayan Varlık Vergileri, 6-7 Eylül pogromları ile yok edilmek istenmesi anlamına geliyordu.

Benzer şekilde Kürt halkına yıllardır yapılan katliamlar sürüyor. Ermeni halkı tamamen sindirilmek istenirken, Ermeni Soykırımı ifadesinin dahi suç sayılması ile bugün Konya Meram’da 7 Kürd’ün katledilmesi birbirinin devamıdır. Kürtleri temsil eden kurumların hedef gösterilmesi ile HDP il-ilçe binalarına yönelik saldırıların-hedef göstermelerin sürdürülmesi işte bu katliamcı, tekçi Türk Sünni zihniyetinin devam ettiğinin göstergesidir. En güncel Kürt katliamlarından TC tarihinin en eski katliamlarına kadar aynı yöntemle katliamların gerçekleştiğini de görmekteyiz. Benzer saiklerle, benzer yöntemlerle…

Maria Suphi ile 15 TKP’linin Karadeniz’de devreye sokulan “fısıltı gazetesi” ile katledilmesi için ortam nasıl hazırlandıysa 6-7 Eylül’de de benzeri şekilde ışık hızıyla yayılan “Atamızın evine bomba koydular” haberi dolaştırılarak şoven- ırkçı duygular kabartıldı ve ortam nasıl hazırlandıysa, Hrant’ın katledilmesi için de 3 yıl boyunca “Türklüğe hakaret etti” söylemleri yazıldı çizildi; davalar açıldı ve Hrant hedef gösterildi ve böylelikle katledilmesi her şey hazır hale getirildi. Konya Meran katliamı, İzmir’de Deniz Poyraz’ın katledilmesi için önce HDP’nin hedef gösterilmesi, mültecilere dönük saldırılar gibi örneklerde de önce katliam için “uygun” koşullar oluşturulmaktadır. Bu durum, TC devletinin klasik yöntemini açık bir şekilde göstermektedir.

TC devleti, varlığını diğer azınlık ve inançların katliamı üzerinden varedegelmiştir. Dolayısıyla katil bellidir. Elbette ki mücadelemiz, her alanda devam edecektir. Zira devletin kendi kendini yargılamasını, nihai olarak gerçek sorumlu olarak kendini cezalandırmasını beklemiyoruz. Verdiğimiz mücadele devletin katliamcı yanını teşhir etmek, devrimci mücadelemizin bir parçası olarak demokrasi ve nihayetinde bu katliamcı zihniyetten hesap sormak içindir.

“Hrant için adalet” demeye devam ettiğimiz gibi her yıl AHPARİG (Buradayız) demeye ve hesaplaşma gününün yakınlaşması için mücadeleye de devam edeceğiz. Buradayız ve hesap soracağız.

4785

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

Sülyetler

Sokaktaki birey sizin için neyse kitle içerisindeki bireyde aynıdır.

Her şey değişir bazı insanlar değişmez derler.

Memleket değişir; insanlar yeni yeni iş alanlarına yönelir, aralarındaki iletişim değişir, farklılaşır ....

Ama bazı insanlar değişmez derler.

Onlar yıllar yüzyıllar geçse de aynı kalırlar.

Ellerine aldıkları, kendileriyle aynı huydaki dergilerle - gazetelerle veyahutta sanal alemlerle kendilerine yakın gördükleri insanlara, mahallelere... giderler.

Sistem; her sokağa, haneye girecek kadar başarı göstermiş olsa da...

TKP-ML MKSB: Katledilişinin 48. Yıldönümünde Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’yı Anıyoruz!

Yangını o başlattı harlamak bizde,alazlanalım!

Başkan Mao’nun “Yangını ben başlattım” çağrısıyla başlayan Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin alazları coğrafyamıza ulaştığında, sınıf mücadelesi ve kitle hareketleri içinde çelikleşen genç bir komünist önderi ortaya çıkardı: İbrahim Kaypakkaya!

“Biz, insanın eski benliğini fırlatıp atması gerektiğini söylüyoruz*”

Her birey, içinde şekillendiği toplumun izlerini taşıyarak mücadeledeki yerini alır. Ancak mücadeleye katıldıktan sonra bu izleri bir çırpıda söküp atmak mümkün olmaz. Bu süreç ağır, sancılı, acı verici ve görece uzun bir zamanı kapsayacak şekilde işler.

Bireyin aileden başlayarak almaya başladığı eğitimin kazandırdığı düşünce biçimi, bakış açısı ve davranış kalıplarının kısa vadede ve kolayca aşılması mümkün değildir.

Fransa Partizan okurları; İbrahim Kaypakkaya’nın görüşleri yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor!

Proletarya Partisi’nin kurucusu komünist önder İbrahim Kaypakkaya, bundan 48 yıl önce 18 Mayıs 1973 tarihinde, emperyalistler ve yerli burjuvazinin işbirliği sonucu Diyarbakır İşkencehanelerinde katledildi.

Türk egemen sınıfları, Kaypakkaya’yı katlederek, işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş davasına darbe vurdular. Komünist düşüncelerle bezenmiş genç ve mücadeleci bir beynin yok edilmesini, sistemin bekası için elzem gördüler.

CIA’nın Anti-Komünist “Özgür Düşünceli” Entellektüelleri-2

“Casuslar’da Felsefe Okur” Anti-komünist  Frankfurt Okulu ve Fransız Teorisi

 

Onuru ile yürüyenler, onurumuzdur…İsmail Cem Özkan

Yıllardır resmi söylem içinde 12 Eylül öncesinden bahsedilirken sağ sol çatışması varmış gibi konuşulur, bu bilerek ve bilinç içinde yapılmış bir konuşma metnidir, çünkü resmi tarih yazıcıları öyle olmasını uygun görmüşlerdir.

12 Eylül ise sağ ve sol çatışmasını bitirmiş kaynaştırmıştır!

Bir Kutup Yıldızı, Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya….

18 Mayıs 1973 yılında Diyarbakır zindanlarında aylar süren işkencenin ardından katledilen 24 yaşında bir genç.

18 Mayıs 1973 gecesi katledilen bu genç “Türkiye Cumhuriyetini” temellerinden sarsacak ideolojik derinlik, politik yetkinlik, örgütsel duruş ve heyecanı çok tehlikeli düşünce ve yönelime sahip olması faşist devletin geleceği ve bekası için katledilmesi zorunlu bir gerekçe olarak görülmüştür.

TKP-ML OPK: Filistin Halkı Yalnız Değildir!

Direnen Filistin Halkının Yanındayız!

Emperyalistler arası çelişkilerin keskinleşmesi ve güç mücadelesiyle birlikte Ortadoğu’da bölge gericilikleriyle olan ilişkilerin yeniden düzenlenmesi beraberinde Siyonist İsrail devletinin bir kez daha Filistin halkına saldırmasını gündeme getirdi. İsrail’in Filistin halkına yönelik işgal, ilhak ve katliam politikası sürüyor.

Mayıs’ta Güneşe Uğurladıklarımızı Anıyoruz

Mayıs ayı TDH ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi açısından önemli bir yerde durmaktadır. Mayıs, şehitler ayıdır. Türkiye komünist ve devrimci hareketinin, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’nin önder yoldaşlarını, kadrolarını güneşe uğurladığımız aydır.

Dünya proletarya hareketinin Türkiye toprağındaki taburu proletarya partisinin kurucusu ve kuramcısı, önderi İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devletinin askeri güçlerince Amed Zindanları’nda işkencede katledilişinin 48. yıl dönümündeyiz.

“Ülkemiz" ve "Baş çelişme" sorunu üzerine kısa bir değini

Özgür Gelecek gazetesinin 27 Nisan 2021 tarihli sayısında, Halkın Günlüğü gazetesinin TKP-ML MK üyesi Meral Güzel ile yaptığı bir söyleşi yayınlandı.

M.Güzel'in, kendisine yöneltilen;  “HBDH’nin devrim mücadelesindeki yerini nasıl tarif  ediyorsunuz?” şeklindeki  soruya verdiği yanıtta geçen  bir kısım  belirleme  ve yorumları tartışma götürür niteliktedir.

Sinan Dersim… (Nubar OZANYAN)

Bitmez tükenmez bir sevdadır bizimkisi. Her ölümde yeniden doğar. Her damlada kuru olan her şeye can katarız. Yüzümüzü her daim hakikate çeviririz. Kendimizi anlamakla başlarız hakikat mücadelesine. Önce kendi içimizdeki hakikati bulmak için başlarız kavganın ilk dersine. Biliriz ki, başarılması en zor olan kavga insanın kendisiyle olandır. İçimizdeki düşmanı alt ettikçe özgür, korkusuz ve “zana” olmayı başarırız. Söylediğini yapan, sadece yapan da değil “doğru yapan” oluruz.

Sayfalar