Partizan: ATİK ve Yeni Kadın’ın mücadelesini sahipleniyoruz
"Bir yandan Ortadoğu’daki savaşın bizzat besleyicisi olduğu ayan beyan ortadayken bir yandan demokrasi havariliği yapan kapitalizm; kendi sınırları içinde yaşayan göçmenlerin hak arama mücadelesine yıllardır yaptığı gibi saldırmaya devam ediyor. Avrupa'da antiemperyalist, antikapitalist mücadele yürüten ve 7 Haziran Genel Seçimlerde HDP'ye desteğini açıklayan Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK)'e; Almanya ve İsviçre'de operasyon gerçekleştirildi. Komando tipi polislerin yer aldığı ve terörize edilerek gerçekleştirilen baskınlarda 8 ATİK ve Yeni Kadın üyesi gözaltına alındı ve TKP/ML üyeliği iddiasıyla 129 a /b maddelerine binaen çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı.
Kurulduğu tarihten bu yana, başta T. Kürdistanı olmak üzere Türkiye’den Avrupa’ya yerleşmiş göçmenlerin örgütlendiği ATİK ve Yeni Kadın’a yönelik yapılan bu saldırı gerçekleri tekrar ortaya koyuyor. Kadınların, toplumsal cinsiyete karşı mücadele ettiği Yeni Kadın’a ve keza işçilerin, kadınların, başta Kürtler olmak üzere tüm ezilen ulus ve milliyetten halkın örgütlenerek Avrupa’nın en büyük muhalif gücü haline getirdiği ATİK’e yönelik bu saldırılar gösteriyor ki, emperyalizm ve kapitalizm, kendisine tehdit olarak algıladığı muhalefet söz konusu olunca “özgürlükçülük” naralarının altındaki faşizm ortaya çıkıyor.
Ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte toplumda ortaya çıkan muhalefet ve örgütlenme isteğinden korkan egemenler, bu nedenledir ki halkın örgütlenme alanlarına saldırıyor, saldırmaya da devam edecektir. Özellikle genel seçimlerin yaklaştığı bu günlerde bu operasyonların aynı zamanda HDP’yi yıpratmak amaçlı yapıldığını, dolayısıyla devam edebileceğini görmek de zor değil. Ayrıca katliamcı TC’nin bu saldırıya ortak olduğunu da biliyoruz, “iç güvenlik paketleri”ni boşuna hazırlamadığını da. Ancak bu da böyle biline ki; onlar saldırdıkça bizler Ortadoğu’da, Avrupa’da ve Türkiye’de zulmün ve haksızlığın her zaman karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz.
Bu saldırıların altında yıldırma/korkutma ve tasfiye etme amacının yattığı da aşikâr olmakla birlikte tekrar pahasına yineliyoruz; her zaman egemenlerin karşısında, ATİK ve Yeni Kadın ile omuz omuza olacağız. Bizler, gücünü ezilenlerden alan meşru demokratik kitle örgütleriyiz; saldırılardan korkmuyoruz, susmuyoruz, asla boyun eğmiyoruz.
Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizleri yıldıramaz
Yaşasın örgütlü mücadelemiz
Partizan
Son Haberler
Sayfalar
Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?
Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.
Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.
Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)
Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.
Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)
Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.
Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)
Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.
Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)
Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.
Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)
Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.
Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)
Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.
Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi
İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.
Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç
Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.
Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:
Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...
Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor.
Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:
“Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)
Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)
Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.
Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.